Ülkemizde yaşayanların nerdeyse %80’inin temel değerlerini, toplumcu, dayanışmacı ve insani temelli referanslar oluşturur. Bunu çözemeyen CHP Yönetimi ülkemizin esas olarak muhafazakâr ve Milliyetçi dokuda olduğu sanısıyla hareket ediyor. Bilmiyor ki 500 yıllık Osmanlı ve 80 yıllık Türkiye Cumhuriyeti, toplumun ancak %20 sini dinci ve ırkçı yapmıştır.
Başlıktaki benzemezlerin bir araya gelmiş olması sanırım benim değil çağımızın bize bir oyunu. Lafı uzatmadan konuya girelim derim.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ VE ÇÖZÜM SÜRECİ: 100 YILLIK TÜRK-İSLAM SENTEZİNE KARŞI 100 GÜNLÜK KÜRT-İSLAM SENTEZİ
CHP ve MHP’nin ortak adayı çok açık ki TÜRK-İSLAM SENTEZİNE ve de ABD çıkarlarına uygun birisi. CHP önderliğinin taktik hataları giderek derin stratejik sapmaya yol aşmış bulunuyor. Bu sapma sadece Kürt sorununda kendini ele vermiyor esas olarak emek dünyasından ve kendi öz kültüründen uzaklaşmayla tehlikeli bir hal alıyor.Ülkemizde yaşayanların nerdeyse %80’inin temel değerlerini, toplumcu, dayanışmacı ve insani temelli referanslar oluşturur. Ülkemizde yaşayanların nerdeyse %80’inin temel değerlerini, toplumcu, dayanışmacı ve insani temelli referanslar oluşturur. Bunu çözemeyen CHP Yönetimi ülkemizin esas olarak muhafazakâr ve Milliyetçi dokuda olduğu sanısıyla hareket ediyor. Bilmiyor ki 500 yıllık Osmanlı ve 80 yıllık Türkiye Cumhuriyeti, toplumun ancak %20 sini dinci ve ırkçı yapmıştır. Bu sonuca da sadece yalan, dolan ve şiddetle ulaşmıştır. Onun için CHP dışında artık ANADOLU-MEZATOMYA DEMOKRASİ SENTEZİ doğrultusunda bir alternatifin ortaya çıkması gerekiyor.
İsterseniz şimdi de KÜRT-İSLAM SENTEZİNE bakalım. Kürtlerin sorununu gerçekten yani içtenlikle dinleyen var mı? Dinleyen varsa da bunu tüm kalbi ve ruhuyla hissedebilen var mı? Hiç sanmıyorum. Pekâlâ, Türklerin derdini bilen var mı? Bu halka, bir çıkara tekabül eden ırkçı ve dinsel motifler dışında yaklaşan var mı? Hiç sanmıyorum. Bir yanda kasap diğer tarafta koyun. Kürtler can derdinde, Türk devleti ise mal derdinde. Diğer halklardan bahsetmiyorum bile.
Cumhurbaşkanlığı seçimi için Kürt özgürlük mücadelesinin çoğu önderi, çözüm lafının bir oyun olduğunu biliyor ve dile getiriyor. Dindar kesimi temsil eden BDP’li milletvekili bakın neler söylüyor:
Hükümetin sürekli yaptığı ve düşündüğü şey, PKK'nın silahlarını susturmak …stratejisidir.
"Sürekli bir havuç gösteriyorlar, çok sıkıştıkları zaman arkadan sopayı tehdit olarak koyuyorlar…”
Oyalama ve mecbur kaldığı zaman cebinden bir lollipop çıkarma.
Gerçekten de hükümetin çözüm paketi açıklandığında bunun bir lolipop olmadığı bile anlaşıldı. Bu oyuna daha fazla devam edilmeyeceği açık. Kasap, yani devlet, koyun olarak gördüğü Kürt halkının önüne sürekli taze ve yeşil otlar veriyor. Fakat bilmiyor ki karşındakiler onun sonunu getirecek şekilde teçhizatlınmış koyun postu içindeki kaplanlar. AKP’nin veya bir başka partinin Kürt sorunu çözme şansı yok. Kürtlerin yaptığı sadece muhataplarını zorlamak ve biraz daha nefes alıp kendilerini toparlamak. Kırmızı Anayasa değişmedikçe, Hükümetin, Muhalefetin ve de devletin bu anayasaya bağlılığı devam ettikçe ülkemizde özgürlükler gibi Kürt sorunu da bir başka bahara kalacaktır. Bu açıdan eğer biri size “Kürt sorunu çözülüyor” derse hemen ona şunu sorun: “Seçim barajımı kaldırıldı? Partiler ve seçim yasası mı değişti? Örgütlenme, toplanma ve gösteri hakları mı genişledi? 12 Mart Anayasası mı kaldırıldı. Bunlar oldu da bizim haberimiz mi yok?” İşte Kürt sorunun çözüldüğünü gösteren kriterler esas olarak bunlardır. Bu konuda gerçekten en gerçekçi ve bilge tespiti yine bir BDP lideri Ahmet Türk yapıyor:
“Sorun, 12 Eylül’ün yaşlı liderlerini yargılamak değil, onların Anayasasını değiştirmektir.”
Pekâlâ, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi AKP’nin meclise sunduğu yasa taslağı, bizi sonuca götürecek mi? AKP’ye göre, devletin içindeki güçler süreci sürekli sabote ediyor. Bunun için önce yasal güvence gerek. Sonra da gerçek çözüm gelecek. Kürtler bu yasallık zokasını bile bile yutmaya hazırlar. Onlar da şöyle düşünüyor: Nasıl olsa önümüzde genel seçimler var.
Seçim öncesi çözüm için kesin adımları attırırız. Hele bir yasal güvence çıksın. Gerisine bakarız. Ne yapabiliriz ki başka bir alternatif yok. BDP’nin adayının doğru bir seçimi ve bunun ikinci tura kalması bu oyunu bozabilir.
Umarım Kürtler oyuna gelmezler. Birincisi; eğer Erdoğan Cumhurbaşkanı olursa Türk İslam Devleti’ne ulaşmak için en büyük engel aşılmış olacak. Nasıl ki Erdoğan, önündeki en büyük engeli yani Askerlerin enterne edilmesini ‘Yetmez ama evet ‘çiler vasıtasıyla aşmış, sonrasında da, beklenti ve isteklerini görmezden gelip onları şutlamışsa aynı akıbetin benzer şekilde olacağı şimdiden belli . Hoş Kürt özgürlük hareketi bu ihanete gerekli cevabı verecektir. Fakat kırılan camlar ve akan sular aynı olmayacaktır. İkincisi; Erdoğan’ı desteklemiş olan Kürt Özgürlük Hareketi, ittifak ettiği ‘sol’ örgütlerle olan ilişkisini bozmuş olacak; Üçüncüsü; bu hareketi destekleyen kendi içinde ve dışındaki emek dünyasıyla ilişkili tüm demokrat, sosyalist, çevreci, özgürlükçü vb. kesimlerle olan sıcak bağlarını soğutacak; Dördüncüsü ve daha tehlikelisi ise Kürdistan’ın Rojova ve Güney’in de Şeriatçı yani Erdoğan’ın Sünni dostlarıyla olan kanlı çatışmalar başladığında sürecin ve önderliğin nasıl bir sona evirileceğinin bilinmemezliğidir. Yol tuzaklarla dolu.
İŞİD, AKP’NİN SONUNU GETİREBİLİR Mİ?
Bu soruya aşağıdaki gerekçelerle evet diyorum. İsterseniz birlikte bakalım.
Birincisi; İŞİD, Irak’ta Abedezadelerle, Türkiye’de Ak Parti kadrolarıyla işbirliği yaparak bölgede ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu tehdit petrol bölgelerine sıçradıkça, Irak’ın yönetim yapısını salladıkça ABD’nin müdahalesini zorunlu hale getiriyor. Eğer İŞİD’in Sünni devrim yaptığına inanan ülkemizde ki Nakşi kadrolarının çığlıkları, ABD istihbaratına ulaşmışsa onlarla olan kanlı çatışmalar Erdoğan Hükümetinin zayıf karnını oluşturacaktır. İkincisi; Rojova Devrimi, Bölgede emperyalizm açısından tıpkı Küba gibi ciddi bir istikrarsızlık örneğidir. Bu devrimin kanla bastırılmasında ABD başta olmak üzere Kuzey Irak Federe Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti açıktan ve gizli şekilde işbirliği yapıp El Nüsra ve İŞİD gibi gerici güçleri desteklemişlerdir. Dolayısıyla İŞİD, yarın Irak’ta yaşayacağı tehlikeyi üzerinden savmak için bu üçlünün itiraz etmeyeceği ve kendisine dokunmazlık sağlayacağına inandığı Rojova saldırısını başlatabilir. Bu durumda Erdoğan Hükümetinin, ülkemizde Kürt kartını kullanamayacağı açıktır. Eğer bu tehlike G. Seçim öncesi belirirse Kürtleri kaybedeceği açık. Üçüncüsü; İŞİD’in bölgede ki güç kazanımı kapitalist ekonomik dengeyi bozmaktadır. Bu, petrolün, altının, döviz kurlarının yükselmesini, borsa sisteminin değer kaybetmesine neden olmaktadır. Eğer bu istikrarsızlık artarsa ülkemizdeki ekonomik bir krizle AKP’nin sonu gelebilir. Dördüncüsü ise daha spesifiktir. AKP İktidarı, eğer İŞİD’e elini kaldırmazsa ABD Yönetimiyle, kaldırırsa da onu kardeş bilen kendi öz kadrolarıyla papaz olacaktır. Tüm bunlar önümüzdeki günlerde olayların yoğunluğuna bağlı olarak hızlı ve kesin bir biçimde AKP iktidarının sonunu hazırlayabilir.
EMEĞİN YENİ DÜNYASI
Çalışanlar açısından ülkemizde kitlesel ve siyasi bir alternatif yok. Çalışanların, İslamcı-Hristiyan, Musevi vb.; Kürt, Türk, Çerkes, Yörük vb.; Alevi, sosyalist, komünist vb. ; Kadın, erkek, biseksüel vb.; Çevreci, ilerici, sosyal dernekçi vb.; olmalarına bakmaksızın bir araya geldiği ve bu büyük nehirde buluştuğu bir akım bu. Gücünü insan odaklı yapısından ve üretimi kontrol etmesinden alıyor. Dayandığı tarih ülkemizde Anadolu-Mezopotamya Demokrasi Sentezi. Enternasyonal dayanağı ise tüm çalışanlarla aynı kaderi paylaşıyor olması. Gelin bunu ülkemizde hâkim kılalım. Dinin ve Milliyetçiliğin karanlık ve dar dehlizlerinde halkımızın muhafazakârlaşması sürecine dur diyelim.
Yazarın Dİğer Yazıları
2.ci 'Allahın büyük lütfu' yaklaşıyor mu?
19 Şubat 2020Yüzbaşı İlyas Aydın: Devrimin iyileşmeyen yarası
23 Ocak 2020Ülkemizin sosyo-ekonomik, siyasi yapısı-1
26 Kasım 2019Aydınların Sefaleti
22 Ekim 2019Kitleleri birleştiren iki güç: Demirtaş ve İmamoğlu
19 Eylül 2019Erdoğan nereye koşuyor?
24 Temmuz 2019Devrimci hareketin can alıcı sorunu
13 Temmuz 2019İmamoğlu'nun cesareti nereden geliyor?
20 Mayıs 2019CHP: umut mu yoksa çaresizlik mi?
24 Mart 2019Erdoğan'ın (ve AKP'nin) krılma noktaları ve HDP
12 Mart 2019Bidon Kafalılar ve Chape varya Chape
27 Şubat 2019Allahsız Müslümanlar ve İslamcı Laikler -1
14 Şubat 2019Devrimci ve Sosyalist kamuoyuna
21 Haziran 2018Normal ve anormal insan profili
15 Kasım 2017Adalet Yürüyüşü ve Ortak Mücadele Anlayışı Üzerine
8 Temmuz 2017Ya biat ya mevt ya da ortak hareket!
4 Ağustos 2016R.T. Erdoğan'ın 12 Eylül'lünün sonu mu?
7 Temmuz 2016Türkiye'de sağ partilerin paradigması ve AKP'nin geleceği
9 Mart 2016Enseyi karartmak yok!
5 Kasım 2015AKP'nin düşüş eğrisi
26 Ekim 2015