Erdoğan nereye koşuyor?

Selçuk Ş. POLAT

24 Temmuz 2019
Erdoğan nereye koşuyor?

Bu soruya doğru cevabı verebilirsek sanırım iktidarın geleceğini de az çok tahmin edebileceğiz.

Erdoğan iktidarı, ekonomik kriziyle, siyasi alandaki terör severliğiyle, ideolojik düzeyde ortaçağ zihniyetiyle ve de örgütsel olarak her biri dalında uzmanlaşmış profesyonel menfaatperestlerle 2023 hedefine doğru koşuyor. Bu ağırlıklarla acaba hedefine ulaşabilecek mi?

Pekâlâ, hedefin kendisi nedir?

Bu: toplumun ümmete dönüştürülmesi, Hilafet düzeninin tesisidir. Fakat Erdoğan bu düzeni, NATO üyesi bir ülke olarak kurmanın imkânsız olduğunu görmüştür. Dolayısıyla ortaya trajikomik bir dikta çıkmıştır: terörist diyeceksin ama Kürtlerin partisini kapatamayacaksın, insanları içeri atacak ve öldürebileceksin ama seçimlere girmesini engelleyemeyeceksin, iktidarın için ‘bir avuç’, senin için diktatör diyecekler ama ağız tadıyla onlara tazminat ödetmenin dışında hiçbir acıyı yaşatamayacaksın, insanlar sana hakaret edecekler fakat sen bunları içeri atmanın dışında onlara bir şey yapamayacaksın vb.

Bu açıdan bu koşullar, bu diktatörlüğün, özellikle de kendisinin dokunulmazlığı için hiçte uygun olmadığı sonucunun Erdoğan’ın kafasında yer etmesine neden olmuştur. Arayışları hızlanmıştır. Kendisi için bu sistemde tek umut, % 50’lilerdeki kendi seçmen kitlesini bloke edebilmek olmuştur. Seçmen kitlesinde bir azalma olduğunda panikleyip, eğer kendisine dokunmayacak olurlarsa Atatürkçülerle de çalışmaya hazır hale gelmiştir. Ne varki ona bu konuda garanti veren sadece Ergenekoncular olmuştur. Fakat onların da toplumda MHP dışında kitlesel bir karşılığı yoktur. Onun için; eğer bu yarı parlamenter, yarı hukuksal, yarı cumhuriyet olan fiili sistem devam edecekse, kendisi ve kadroları için hiçbir riskin olmadığı bir geleceği tesis etmek gerekmiştir: Tek Adam Yönetimi. Gördüki bu Türk usulü Başkanlık sistemi de bu garantiyi vermekten çok uzaktır. Öyleyse ne yapılmalıydı?

Ayrıca belirtmeliyim ki ‘çözüm süreci’ adı verilen proje ve anti ulusalcı kampanya, ABD destekli atılan bir adımdı. CIA destekli FETO’culuğun kendisini deşifre edip saldırması üzerine, ABD ve NATO dışı arayışlar hızlanmıştır. İlk atılan adım Çözüm masasının devrilmesi ve ulusalcılarla ilgili tüm girişimlerin iptali yoluna gidilmesi olmuştur. Güç dengeleri yeniden şu şekilde kurulmuştur: İslam-Türk Sentezi. Dikkat ederseniz bu tarihten sonradır ki ABD ile olan ilişki giderek bozulmuş ve adım adım içerde ve dışarda yeni stratejiye uygun adımlar atılmıştır:

Rusya ile her alanda tam bir işbirliği.

Erdoğan bu yeni stratejisinin sonuçlarını 7 Haziran 2015 seçimlerinde azınlığa düşerek görmüştür. Bu sistem içinde her an büyük tehlikelerle karşı karşıya kalmak onu acımasız taktik adımlara yöneltmiştir. Tekrar seçimi kazanmak için yüzlerce insan katledilip toplumun korkuyu kemiklerine kadar hissetmesi sağlanmış ve tekrar Tek adamlık rejimi istikrara kavuşmuştur. Fakat Kürtlerin lideri Demirtaş’ın çıkıp da ‘seni Başkan yaptırmayacağız’ demesi onun için tekrar kâbuslu günlerin başlaması olmuştur. Ona cevabı da, sadece onu içeri atmak olmamış, ‘Hendek Savaşı’nda insanlığın gördüğü en büyük zalimlikle vermiştir.  

Hoş MHP’den İP, CHP’den İMAMOĞLU şimdi de A. Babacan sahneye çıkarak Erdoğan’ın kâbusunu devam ettirmektedirler. Son dayanağı olan kitle desteğinden de yoksun kaldığını gören Erdoğan, sistem arayışında ki adımlarını hızlandırmıştır.

Özetle; Erdoğan ağız tadıyla diktatörlük yapamayacağını ve her an tehlikede olduğunu, İMAMOĞLU, İP ve şimdi de ABD patentli A. Babacan ve de eriyen kitle desteğinden dolayı anlamış bulunuyor.  

Erdoğan’ı bekleyen bir emeklilik yoktur. Çünkü iktidarı bıraktığı anda yargılanacaktır. Onun tek rahat edeceği düzen mevcut sistem değil, Hilafet düzenidir. Bu düzeni de, NATO üyesi Türkiye’de kurması imkansız. İşte Erdoğan’ın koşusunda en büyük engel budur. Bu açıdan, yapılması gereken NATO’dan çıkış yollarını bulmaktır. S-400’leri almaya karar verdiği veya Rusya ile olan antlaşmasını yaptığı tarih, bu stratejiyi test ettiği tarihtir. Ayrıca S-400 alımın savunma amaçlı olmadığını biliyoruz: Çünkü stratejik ortaklık devam ettiği müddetçe, ABD’nin Kürecik üssünde dinleme ve 50 adet termonükleer başlıklı savunma sistemi zaten var. Dolayısıyla Erdoğan’ın S-400 alımından sonraki Fırat’ın doğusuna müdahale dahil tüm adımlarını bu ajanda (NATO’dan çıkış) üzerinden okumamız gerektiğini düşünüyorum. O artık emperyalistlerle oynayan bir dünya lideridir. Hitler’in muhaliflerini fırınlarda, gaz odalarında yok ederek ve savaş açarak yaptığı çılgınlığı, o, kapitalistlerin çıkar adı verilen ilkelerini kullanarak denemektedir. Oyunun ne kadar tehlikeli olduğunu ise, ‘beka’sından ve bunun için her kalıba giren olağanüstü yeteneğinden dolayı umursamamaktadır.

Pekâlâ, Erdoğan bu hedefine ulaşabilecek mi?

Artık ABD veya Rusya ile olan ilişkilerin ne yönde seyredeceği yeni bir inceleme konusudur ve bu sorunu ilerde gelişmelerin ışığında ele almak gerekecektir.

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. 2.ci 'Allahın büyük lütfu' yaklaşıyor mu?
    RAND RTE’yi uyarmış: ordu içinde orta kademelerde bir potansiyel var aman dikkat et diye! Zaten Erdoğan da bu uyarıyı almış ki gerekli çalışmalara çoktan başlamış bile .. Orduyu önce Kürtlerle…
  2. Yüzbaşı İlyas Aydın: Devrimin iyileşmeyen yarası
    Bu yazıda, eti budu belli ve bir türlü belini doğrultamayan Türkiye devrimci hareketinden sadece İlyas Aydın örneğini vererek sol içi şiddetin saflarımızda açtığı yarayı sergilemeye çalışacağım.  Yüzbaşı İlyas Aydın, 1970’lerde…
  3. Ülkemizin sosyo-ekonomik, siyasi yapısı-1
    Bir yanda sosyal bir inancı savunan Alevi kesimlerle, onların kafasını kesmeyi arzu eden İslamcı teröristler aynı apartmanlarda ikamet ediyorlar. Ülkedeki bölünmüşlük sadece ilerici-gerici ekseninde seyretmiyor. İkinci büyük bölünmüş etnisite üzerinden…
  4. Aydınların Sefaleti
    Aydınların Sefaleti
    22 Ekim 2019
    İştirakçi Hilmi’nin liderliğini yaptığı ve uğruna öldürüldüğü mücadelesine 100 yıl sonra dönüp baktığımızda acı bir gerçekle karşılaşıyoruz. Dönemi belirleyen iki hâkim sınıf partisinden biri olan Hürriyet ve İhtilaf Fırkası (H.İ.F.)…
  5. Kitleleri birleştiren iki güç: Demirtaş ve İmamoğlu
    Diktatörlüğe karşı olan bizler, bu iki liderin eksiklik ve kurumsal pozisyonlarını abartmadan, onların aidiyetlerini, ‘aşil topuklarını’ bilerek, İmamoğlu’nun ısrarlı ve ahkâm kesmeyen tavrını ve Demirtaş’ın seçimlerde izlediği ‘büyük tehlike için…
  6. Devrimci hareketin can alıcı sorunu
    Temel Demirer, son seçimde, boş oy atan Sibel Özbudun ve kendisinin tutumlarını açıklayan yazılarına yaptığım eleştiriye öfkeyle cevap vermiş. Öfke duygu demektir. Tartışmalarda bilgi ve mantık yerine duygular geçiyorsa, o…
  7. İmamoğlu'nun cesareti nereden geliyor?
    Niye seçime girip yasal gözükecek hileler ve atraksiyonlarla uğraşıyor ki? Kayyum atasın olsun bitsin! Demek ki bu oyunda karşılıklı güçler devrede. İşte bütün bunlar diktatörlüğümüzün Madein-NATO olduğunu gösteriyor. 23 Haziran,…
  8. CHP:  umut mu yoksa çaresizlik mi?
    CHP ve sağ tabanının gözünü açacak olan ise, ekonomik ve siyasi kriz anıdır. Özellikle Erdoğan’ın iktidarı kaybetme korkusuyla CHP’ye yönelmesi örneğin CHP’li belediyelere Kayyum ataması vb. adımları bu kitleyi devrimci…
  9. Erdoğan'ın (ve AKP'nin) krılma noktaları ve HDP
    AKP’ye diş bileyen kendi seçmenini tüm anti-Kürtçü politikalarına rağmen Millet İttifakını desteklemeye yönlendiren HDP’nin bu hamlesi, sosyalist hareketlerin çok ötesinde bir gelişmişliğe işaret ediyor. Bu bölümde esas olarak AKP yani…
  10. Bidon Kafalılar ve Chape varya Chape
    Yukardaki başlık; ezilen, horlanan ve sömürülen kitlelerin bir araya gelmemesi için yürütülen kampanyanın şifresi. “Bidon kafalılar, cahiller, göbeğini kaşıyanlar, her yeri pisletenler” vb. ajitasyonlarla halkın bir kesimi aşağılanmakta ve bu…
  11. Allahsız Müslümanlar ve İslamcı Laikler -1
    Gelinen noktada toplum giderek diyalektik ikili bir kamplaşmaya doğru akmaktadır. Bir yanda milliyetçi-ulusalcı-İslamcılar diğer yanda kadınlar, emekçiler, Aleviler, Kürtler, aydınlar, ötekileştirilenler ve demokratlar. Ülkemizdeki toplumsal ırmak ne yazık ki yüz yıldır…
  12. Devrimci ve Sosyalist kamuoyuna
    68'liler Birliği Vakfı başkanının açıklamasına cevap: Devrimcilik ülkemizde ezilen halkların yanında olmak demektir; onların haklı ve meşru isteklerini desteklemek, acılarına ortak olmak ve onlara yapılan zulüm ve katliamlara karşı durmak…
  13. Normal ve anormal insan profili
    Diktatörlerin ilk işi, yargıyı yani az-çok çalışan vicdanı söküp atmaktır. Onun yerine kendi hastalıklı, monolitik beyninin ürettiği her kararı aynen onaylayan bir vicdan mekanizmasını yani vicdansızlığı ikame ederler.  İnsanda, davranışlarını,…
  14. Ya biat ya mevt ya da ortak hareket!
    İslami kurallar acımasız ve kesindir: ya biat ya da mevt.. İşte o noktaya hızla yaklaşıyoruz! Tehlike içinde olanlar: emekçiler, çalışanlar, seküler, laik ve modern yaşamdan yana olanlar, Kürtler, Aleviler, aydınlar ve diğerleri.…
  15. R.T. Erdoğan'ın 12 Eylül'lünün sonu mu?
    Erdoğan sınıf tahlilinden uzak, çıkarlarının ona verdiği içgüdüsel pragmatizimle, İsrail'le Ortadoğu'da işbirliğine girerek ABD’yi yumuşatmayı, Bharara’ya baskı yapmasını, Rusya'dan özür dileyerek hem ekonomik iyileşmeyi hem de Suriye politikasını ABD çizgisine…
  16. Türkiye'de sağ partilerin paradigması ve AKP'nin geleceği
    Eğer ekonomik istikrar bozulur veya Ergenekon ittifakı parçalanırsa bu güçler hiç tereddüt etmeden yeni bir sağ partiye doluşmakta tereddüt etmeyeceklerdir. Demek ki aşağıdan yukarı kitlelerin Erdoğan iktidarını alaşağı edeceği bir…
  17. Enseyi karartmak yok!
    Enseyi karartmak yok!
    5 Kasım 2015
    AKP ve Erdoğan’ın sonu, İslami cumhuriyet yolunda ki telaşlı ve yanlış adımları ile kendi içlerinde ki kurtçuklar ve ekonomik kriz vasıtasıyla olacaktır. Ama bu sonu hızlandıracak, dolayısıyla, bizim ihtiyacımız olan ise,…
  18. AKP'nin düşüş eğrisi
    Anketlerde AKP’ye oy vereceklerin oranı %40 civarında gösteriliyor. Fakat aynı halk, Başkanlık sistemini, Suriye politikasını ve diğer hükümet icraatlarını %70 civarında bir oy oranıyla kabul etmiyor. Bu da onun bir…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…