Cumartesi.. Cumartesi..

Mehmet Özgen

25 Kasım 2012
Cumartesi.. Cumartesi..

Bu ülkede ne zaman ki, işkencede, gözaltında, faili meçhul cinayetlerde kaybedilenlerin hesabı sorulmaya başlanır, bu hesabı gören "özel yekili" mahkemeler kurulur: ne zaman ki mecliste Kayıpları Araştırma Komisyonu kurulur, bu komisyonun önünde bütün kapılar, "kozmik odalar" açılır, o zaman gerçekten 12 Eylül'le, kontr-gerilla ile hesaplaşmanın yolunun açıldığına inanabiliriz. O zaman "yetmez ama evet" diyebiliriz..

Tam 17 yıl oldu. Analar her Cumartesi oradalar. Bu zaman zarfında bir çok hükümet geçti. Evlatlarının, eşlerinin, kardeşlerinin cansız bedenlerine, mezarlarına dahi ulaşıp sarılamadılar. Karanfillerini koyacakları, toprağını avuçlayıp özlem giderecekleri mezarlarını arıyorlar! Acıları 'o gün'kü gibi hep taze.

Kimse onların bu acısını dindirmedi. Hiç bir hükümet.. Zaman zaman gelip orada medyaya resim verenleri oldu. Ama hiçbir politikacı casaretle çıkıp bu karanlık perdeyi yıkmaya kalkmadı.

Ve şimdi "analar ağlamasın" diyorlar. Ve de, -biri darbe lideri olsa bile- bir ayağı çukurda olan iki kişiyi çıkartıp "12 Eylül'ü yargılıyoruz" diyorlar!
Kimler? Dün onların önünde eğilenler!

Nerede görülmüş başını eğenlerin hesap sorduğu! Nerede görülmüştür, 12 Eylül hükümetinin başbakan yardımıcısı safatıyla, idam kararlarına imza atan, işkence ve gözaltında kayıp dosyalarının hasıraltı edilmesi için emir vermiş ya da göz yummuş, Başbakanlığı döneminde bizzat iki devrimcinin idamı için karar vermiş, iktidarı döneminde üç milyon Kürt köylüsünü yurtlarından koparıp büyük şehirlerin varoşlarına savuran bir adama anıt-mezar yaptıranlardan medet umulduğu?

Bu toplum en yiğit, en namuslu, en bilinçli evlatlarının işkencecileriyle, katilleriyle, cellatlarıyla birlikte yaşamaya alıştırılmış ne yazık ki. İyi ve kötü olan karşısında ilgisiz ve tepkisiz. Kendisine sunulan sessiz çoğunluk rolünü başarıyla oynuyor. Adalet duygusunu, insanlık erdemlerini, demokratik değerleri zedeleyenlerin kendi adına konuşmasına izin veriyor. Adalet algısını köreltip önyargılarını öne çıkardılar . Tüm kültürlerde adalete aykırı davranış, dine, ahlaka, hukuka, geleneklere aykırı davranış demektir; dolayısıyla günahtır, ayıptır, yanlıştır ve suçtur. Ama bu toplum dindarlaştıkça ahlaktan ve adaletten uzaklaşıyor. Her cumartesi, 17 yıldır önlerinden geçtiği Kayıp Anneleri'ni görmüyor!
Bu belleğini yitirmiş, vicdanı nasırlaşmış, erdemleri alçalan ve çürüyen bir toplumun davranışıdır.

Tek bir cümle özetliyor bunu. Onlardan biri, "400 haftadır elimizde olan bu resimler bizim onurumuz, gururumuz olurken bu ülkenin de karanlık yüzü oldu" diyor. Cumartesi anneleri 400 haftadir buna 'itirazı yükseltiyor. Saçlarından sürüklendiler, biber gazı yediler, coplandılar. Gözaltına alındılar. Oğlunu arıyor, onu haykırıyor diye işkence gördüler. Tıpkı Arjantin askeri faşist diktatörlüğüne karşı mücadelenin yolunu açan Plaza de Mayo Anneleri gibi, yılmadılar.

Ne var ki, tam 400 hafta, 17 yıl bu itiraz yüksek mercilere ulaşamıyor. O mercilerdeki yetkililerin vicdanında küçük bir kımıltı bile uyanmıyor. Ama o anlı şanlı yetkililer, kürsüden idam edilen gençlerin mektuplarını okuyarak, tek kişilik tiyatronun usta oyuncularına taş çıkartırcasına sahte gözyaşlarını zübükçe dökebildiler. Utanmadan insanların acılarını kendi siyasi emelleri için kullandılar.

Ve bu ülkenin başbakanı, iki yıl önce, ne dedi? O vicdanlı, o ‘yaradandan ötürü yaradılanı seven' başbakan. O kürsüden gözyaşları dökülmeden bir süre önce ya da sonra.. Kendisi mürüvvet görmüş bir baba olarak, evlatlarının cansız bedenlerini, kemiklerini bile görememiş binlerce kayıp yakınlarına..

"Ne iş yaptıklarını bilmiyorum. Cumartesi anneleri birilerince kullanılıyor"!

15 yıl önce alınıp işkence gören, bir daha canlı görülemeyen 13 yaşındaki oğlu Seyhan'ın kemiklerini aramaya devam ederken yorgun kalbinin durmasına tam 24 gün kala, Ramazan Doğan da ona şöyle seslenmişti:

"Ben Ramazan Doğan. Gözaltında kaybedilen Seyhan'ın babasıyım. Galatasaray Lisesi önüne eskiden karım Asiye gelirdi. Gözaltında işkence gördü, sağlığı bozuldu, Seyhan diye diye öldü. Yerine ben geliyorum. Başbakan ne yaptığımı bilmiyorsa, söyleyeyim: Oğlumun kemiklerini arıyorum."
*
Bu ülkede ne zaman ki, işkencede, gözaltında, faili meçhul cinayetlerde kaybedilenlerin hesabı sorulmaya başlanır, bu hesabı gören "özel yekili" mahkemeler kurulur: ne zaman ki mecliste Kayıpları Araştırma Komisyonu kurulur, bu komisyonun önünde bütün kapılar, "kozmik odalar" açılır, o zaman gerçekten 12 Eylül'le, kontr-gerilla ile hesaplaşmanın yolunun açıldığına inanabiliriz. O zaman "yetmez ama evet" diyebiliriz..

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Fareler, Muktedirler ve Seçim
    ''Ancak halk iradesinden, tarihin kenefine süpürülmekten korkan bu gasp ve soygun çetesi her şeyi yapabilir. Çünkü Nazım'ın dediği gibi 'hiç bir korkuya benzemez halkını satanın korkusu.' Satmanın dışında, cinayetlerle, katliamlarla…
  2.  TİP’in kararı, HDP’nin Çengiz Çandar Tercihi
    TİP’in seçimlere İttifak içinde, Yeşil-Sol Partiden ayrı olarak kendi logosuyla girme kararı, buna karşılık HDP’nin Hasan Cemal’i ve özellikle Cengiz Çandar’ı aday göstermesi üzerine tartışmalar devam ediyor. Bu tartışmalar, yakın…
  3. Faşizm ve İç Savaş
    Faşizm ve İç Savaş
    30 Haziran 2022
    Erdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze alan bir politika izledikleri bugün daha net görünüyor. Emareler, eğilimler daha belirgin. Elbette ki iç savaş iki karşıt…
  4. Devrimci durum ve Emek Cephesi
    Devrimci siyaset kurulu düzen içinde ‘’daha iyi bir toplum’’ mücadelesi yürütmek değildir. Böyle görüldüğünde mücadele ve siyaset rutin bir prosedüre ya da protestoculuğa indirgenmiş olur. Devrimci siyaset verili olanı daha…
  5. Kurucu Meclis, Halk ittifakı ve HDP
    Bugün bizde 2001’in Arjantin durumu yok; mafyala?m?? fa?ist bir rejim var. Bu nedenle, böyle bir otokratik rejimin cenderesindeki bir ülkede Kurucu Meclis, sadece bir anayasa yap?m yöntemi olamaz. Ülkenin ve…
  6. Mihri Belli’den kalan: Devrimin güncelliği
    ''Geçmişin devrimcilerini, sosyalist eylemcilerini, sadece yaşamlarını devrime adadıkları için değil, örnek mücadeleleri ve harekete düşünsel ve pratik katkıları ile de değerlendirmeli ve anmalıyız. Bu, öncelikle, onların pratiklerini eleştirel süzgeçten geçirerek…
  7. Güzel bir insan, kararlı bir devrimci: Şaban Ormanlar
    Şaban Ormanlar entelektüel birikimi olan, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde özverili katkıları kadar marksist hareketteki teorik tartışmaları da takip eden onurlu, dürüst bir insan ve kararlı bir komünistti. Onu ilkin TRT…
  8. Faşist MHP Kapatılmalıdır!
    Bu partinin mafya liderleri ile, eski kontrgerilla artıkları ve Susurluk çetesi ile iç içe geçtiği, dolayısıyla, hem insanlığa karşı, hem de mafyatik suçların ODAĞI olduğu görünen bir gerçek. Peki, bunlar…
  9. Finale  Doğru
    Finale Doğru
    26 Nisan 2021
    Biliyorsunuz iktidarın, içeriği artık ayan beyan olan 2023 hedefi var.. Cumhuriyeti 100. cü yılında ilga edip onun yerine otokratik islamcı bir devletin ilan edilmesi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ya da tek-adam…
  10. Yeni-Osmanlı Galaksi İmparatorluğu:)
    Kainatın efendisine naçizane teklifimiz şudur ki, Aya gidecek ilk kafile, Hz. Nuh’un kendisine inanmayarak gemiye binmeyen oğlunu ikna etmek için ‘’cep telefonu ile görüştüğünü’’ ortaya koyan İÜ Deniz Bilimleri Fakültesi…
  11. Seçimler Amerikan toplumundaki yarılmayı açığa çıkardı
    Pensilvanya’daki seçimleri önde bitirmesiyle 20 delege daha kazanması kesinleşen Biden, 46. ABD başkanı olarak anılmaya başlandı bile. Şimdiki tartışma, Trump’ın White House’tan nasıl çıkartılacağı üzerine. Bilindiği gibi, 65 milyonu aşkın…
  12. Egemen paradigmanın içindeki ‘Muhalefet’
    Öznel müdahalenin öncelikle yönelmesi gereken hedeflerden biri, bütün hareketlerde, ama özellikle emek hareketinde emekçi demokrasisini (proleter demokrasiyi) örgütlemek yerine kendi grupsal iktidarını örgütleme anlayışıdır. Bunun devrimci Marksizmle bir alakası yoktur.…
  13. Devletin emperyalist siyaseti, faşizm ve Kürt sorunu
    Krizin görüngülerinden biri ABD hegemonyas?n?n çökmekte olu?u. Büyük ihtimalle hegemonya krizi çoklu seçeneklerle uzun süre devam edecek. Bu seçenekler ?imdilik Çin, Rusya, Hindistan olarak görünüyor. Bölgesel hegemonya mücadelesi içinde olanlar…
  14. Dayanışma
    Dayanışma
    21 Mayıs 2020
    Sosyalist politika, geleceği bugüne izdüşüren bir yaklaşımla hareket eder. Bir başka deyişle onun temeli, alternatif bir toplumsal ilişki biçimini geliştirmektir. Bu ilişki biçimi, egemen ilişki tarzına karşıt alternatif nüve olarak…
  15. AKP-MHP’li vekiller deyyusların ‘siyasi’ temsilcileri mi?
    Bu iktidara kar?? direni? anayasal bir hakt?r ve me?rudur. Ait oldu?u yere, tarihin çöplü?üne gönderilmesi ya?amsal oldu?u kadar art?k ahlaki bir sorundur. Fezlekesini yazman?n zaman? çoktan geçti bile.. ?nfaz yasas? koronavirüse…
  16. Cumhuriyeti mi, tasfiyesini mi kutluyorsunuz!
    Zira Cumhuriyetin ilkeleri, başta laik sistem, onun birincil uygulama alanı eğitimin akla ve bilime dayalı temelleri yok edilmiş durumda. Devlet aygıtları islamileştirilmiş, cumhuriyet ordusu, Son Suriye harekatının da gösterdiği gibi,…
  17. Marksist Devrimci olarak Mihri Belli
    16 Ağustos 2011'de aramızdan ayrılan Mihri Belli'yi, devrimci eylemin önde gelen simalarından ve önderlerinden biri olarak anıyoruz.. Aşağıdaki yazı O'nun yoldaşlarından Mehmet Özgen'e ait. Özgen, bu yazıyı Mihri Belli'nin ardından 2012…
  18. Cumhur ittifakı değil Cürüm ittifakı
    Demokrasiye, özgürle?meye en çok ihtiyac? olanlar, elbetteki emekçi s?n?f ve katmanlard?r, kad?nlard?r.. Bu nedenle, Emek ve Kad?n Cephesi, anti-fa?ist mücadelenin, kürt halk?n?n da taleplerini kapsayan demokratik cumhuriyet mücadelesinin itici gücü olarak…
  19. İkili kriz: hem iktidar hem muhalefet
    Ortada giderek gerçekli?i su yüzüne ç?kmakta olan bir iktisadi kriz olmas?na, bunun da diktatörlü?ü beka endi?esine sürüklemesine ve toplumun her türlü hile ve bask?ya ra?men direncini sürdürüyor olmas?na kar??n, muhalefet…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…