İslami kurallar acımasız ve kesindir: ya biat ya da mevt.. İşte o noktaya hızla yaklaşıyoruz! Tehlike içinde olanlar: emekçiler, çalışanlar, seküler, laik ve modern yaşamdan yana olanlar, Kürtler, Aleviler, aydınlar ve diğerleri. Yani halkın %80’i.
15 Temmuz darbe girişiminden bu yana tam 20 gün geçti. Sanırım bu, yazımı yirminci defa güncellemem oluyor. Evet, bir devrim durumu var. Fakat bu devrim İran türü İslami bir devrim. Bizim Humeyni de Fetullah yerine R. T. Erdoğan.
Tespit edebildiğim kadarıyla ırkcı ulusalcılar, DSİP ve TKP 1920 dışındaki tüm sol ve Marksist gruplar 15 Temmuz olaylarıyla ilgili doğru tespitler ve tahliller yapmışlar. Buna CHP ve HDP’yi de katabiliriz. Fakat genel çözüm önerileri dışında hiçbirinde somut çözüm adımları yok. Örneğin:
Askeri ve sivil darbeye karşı ortak bir bildiri yayınlamak gibi vs.
Tespitleri özetlersek:
1-) Darbe, Fetocu denen gurubun da içinde olduğu askeri bir kalkışmaydı. Başarılı olsaydı bugün iktidarın yanında olanların tamamı o gün darbecileri destekleyecekti.
2-) Darbe girişiminin başarısızlığı, darbecilerin acemi olmasından değil kalkışmanın iktidar tarafından önceden bilinmesindendir.
3-) Darbecilere yapılan işkenceler, sokağa dökülen şeriatçıların varlığı ve yaptıkları kanlı eylemlere iktidarın göz yumması, demokrasi nöbeti adı altında gerici kitlelerin organizasyonu, OHAL’ın ilanıyla birlikte yapılan anti demokratik ve insan hakları ihlalleri, askeri ve sivil bürokraside ki tasfiyeler ve askeriyenin iktidara bağlanması vb. uygulamalar iktidarın SİVİL BİR DARDE yaptığının göstergeleridir.
Ben bu üç tespite şu 4 tespiti eklemek isterim:
4-) FETO adı verilen örgütü başına bela eden iktidarın kendisidir. İktidar, FETO adı verilen örgütle, onun gerici ve şeriatçı olduğundan değil, iktidarı için tehlikeli gördüğü için mücadele ediyor. Dolayısıyla 15 Temmuz Askeri kalkışması ile iktidarın mücadelesi hâkim sınıflar arasında ki klik savaşından başka bir şey değildir.
5-) HDP’yi dışlayan Erdoğan çizgisi, böylece anti Kürt politikasına devam edeceğinin işaretini vermiştir.
6-) CHP stepne rolünü fazla devam ettiremeyecek. Erdoğan’da yumuşama rolünü yakında bırakacak.
7-)Parlamenter sistem, darbe girişimi sonrası değişmiştir. Yeni olan, yarı başkanlık sistemi olup İslami Cumhuriyete geçiş iktidarıdır. Yeni rejim, T. C. Anayasasına, Birleşmiş Milletler Evrensel Bildirisine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmelerine aykırı hukuk dışı bir rejimdir.
Ülkemiz gerici, karşı-devrimle yüz yüzedir. Bundan kurtulmanın tek yolu; Kürt ulusunu da yanına alan Marksist Grupların tek bir çatı altında geçici de olsa toplanmasıdır. Orduyu güvence olarak gören laik ve çağdaş kesimlerin bu umudu sönmüştür. Güç olarak fakat doğru hedeflerle ortaya çıkmak, milyonları bulan bu kitleleri demokrasi cephesinde bir araya getirmek demektir. Nasıl ki mevcut iktidar, dış politikada 180 derecelik dönüşü yapabildi; iç politikada da yapabilmesi için muhalefetin gücünü göstermesi gerekir.
Buyrun demokrasiyi örmeye.
Yapılması gerekenler basit ve uygulanabilir şeylerdir. Sadece şişirilmiş grup egolarının patlatılması gerekiyor. 1979 İran’ını hatırlayın: egosu şişkin TUDEH (İran Komünist Partisi) Halkın Fedailerini, İslamcıları sivil kuruluş sanan şaşkın Halkın Fedaileri de TUDEH’i hiçe saydı. Halkın Mücahitlerini ise her ikisi de önemsemedi. Hizbullahçı İran Şiileri yani Humeyniciler ise, her üçünü de ciddiye alıp hepsinin kökünü kazıdı.
İslami kurallar acımasız ve kesindir: ya biat ya da mevt.
İşte o noktaya hızla yaklaşıyoruz! Tehlike içinde olanlar: emekçiler, çalışanlar, seküler, laik ve modern yaşamdan yana olanlar, Kürtler, Aleviler, aydınlar ve diğerleri. Yani halkın %80’i.
Öyleyse demokrasiyi nasıl öreceğiz ve neler yapmalıyız?
Tüm guruplar, çevreler, kişiler, yasal örgütler ve partiler (CHP’nin ve Ulusalcı hareketlerin tabanı ve HDP) bir araya gelerek şu kararları almalılar:
1-) Her bir örgütlü birleşen tehlike geçene kadar bir araya gelip ortak bir merkezi yönetim oluşturmalıdır.
2-) Tüm örgütlü birleşenler kendi bağımsız faaliyetlerine geçici olarak son vermelidir. Tüm çalışmalarını mevcut tehlikeyi gidermek üzerine kurmalıdırlar.
3-) Birleşenlerin destekleyeceği, savunacağı merkezi ve kitlesel bir gazete ve dijital ortam dâhil olmak üzere tv vb. medya organları yayına hazırlanmalıdır.
4-) Ortak amaç ve hedef; demokrasinin işleyişini sürekli hale getirmek ve Birleşmiş Milletler Evrensel Bildirisi doğrultusunda İnsan Hakları ve tüm diğer hakları ülkemizde tesis etmek ve İslami cumhuriyet adı altında ülkemize getirilmek istenen şeriat düzenini ve tehlikesini bertaraf etmektir.
5-) Yukarda ki amaç ve hedefler etrafında sadece grup, örgüt ve partiler değil platformlar, kişiler ve diğer yapılar da bunun içinde yer almalıdır.
6-) Böylesine bir birlik, kamuoyuna kendini, uluslararası destekleriyle birlikte ortak bir şekilde deklare etmelidir.
Tüm bu adımlar, solun kendi içinde ve karşılıklı ilişkilerinde var olan güvensizliği, moral bozukluğu ve sevgisizliği giderecek biricik yoldur.
Cezaevlerinde baskı ve şiddetin arttığı dönemlerde ortak komün ve ortak karar mekanizmaları kuran bir geleneğin devamıyız. Metrisi Metris yapan, askeri baskı aygıtını işlevsiz hale getiren işte bu yol ve yöntemlerdir. Belki zor ve meşakkatli fakat başarısı garanti biricik yoldur.
Bu yasal, haklı ve meşru mücadele yoluna ortak ve kitlesel olarak girmeyenler biat ve mevt olma yoluna girmek zorunda kalacaklarını bilmelidirler.
Solun ve demokratların gücü bugün için irticayı önleyecek güç ve kudrettedir. Yeter ki doğru amaç ve hedefler için uygun adımları atalım.
Eğer egolar patlatılmazsa zaten ırkçılık ve dinciliğin militarist güçleri egomuzu oluşturan beyinlerimizi patlatmakta tereddüt etmeyeceklerdir. Tercih bizim!
Acele fakat telaşsız!
Yazarın Dİğer Yazıları
2.ci 'Allahın büyük lütfu' yaklaşıyor mu?
19 Şubat 2020Yüzbaşı İlyas Aydın: Devrimin iyileşmeyen yarası
23 Ocak 2020Ülkemizin sosyo-ekonomik, siyasi yapısı-1
26 Kasım 2019Aydınların Sefaleti
22 Ekim 2019Kitleleri birleştiren iki güç: Demirtaş ve İmamoğlu
19 Eylül 2019Erdoğan nereye koşuyor?
24 Temmuz 2019Devrimci hareketin can alıcı sorunu
13 Temmuz 2019İmamoğlu'nun cesareti nereden geliyor?
20 Mayıs 2019CHP: umut mu yoksa çaresizlik mi?
24 Mart 2019Erdoğan'ın (ve AKP'nin) krılma noktaları ve HDP
12 Mart 2019Bidon Kafalılar ve Chape varya Chape
27 Şubat 2019Allahsız Müslümanlar ve İslamcı Laikler -1
14 Şubat 2019Devrimci ve Sosyalist kamuoyuna
21 Haziran 2018Normal ve anormal insan profili
15 Kasım 2017Adalet Yürüyüşü ve Ortak Mücadele Anlayışı Üzerine
8 Temmuz 2017R.T. Erdoğan'ın 12 Eylül'lünün sonu mu?
7 Temmuz 2016Türkiye'de sağ partilerin paradigması ve AKP'nin geleceği
9 Mart 2016Enseyi karartmak yok!
5 Kasım 2015AKP'nin düşüş eğrisi
26 Ekim 2015