Enseyi karartmak yok!

Selçuk Ş. POLAT

5 Kasım 2015
Enseyi karartmak yok!

AKP ve Erdoğan’ın sonu, İslami cumhuriyet yolunda ki telaşlı ve yanlış adımları ile kendi içlerinde ki kurtçuklar ve ekonomik kriz vasıtasıyla olacaktır. Ama bu sonu hızlandıracak, dolayısıyla, bizim ihtiyacımız olan ise, sınıfsal ve sosyal strateji üzerine inşa edilecek bir siyasi oluşumdur, karşı safları dağıtacak gerçek bir alternatif.

7 haziran seçiminde her yerde düşüş yaşayan AKP, bu seçimde hemen her seçim bölgesinde bir yükseliş içinde..

Diğer yandan 7 haziran genel seçiminde her yerde sıçrama yapan HDP, bu defa Şırnak ili dışında düşüş içinde..

Bir türlü yükselemeyen CHP ve tepetaklak olan MHP..

İsterseniz sondan başlayalım. MHP’nin düşüş yaşaması normal. Önüne gelen fırsatları anti Kürtçü histerisi yüzünden elinin tersiyle iten bir parti var karşımızda. ve bunu iyi değerlendiren bir muktedir..

CHP ise bir türlü çeyrek parti olmaktan kurtulamadı. Bu seçimde temel eksikliği, RTE’nin halka karşı yürüttüğü şantaja, cesaret verici bir karşı çıkışı örgütleyememesidir…

HDP’nin düşüşünü sağlayan iki faktör olduğunu görüyoruz: birincisi PKK'nın izlediği savaş taktiği (ki bu taktikten son anda, o da geçici olarak vaz geçmiş olsa bile) olup, özellikle batıda ciddi bir etkisi olmuştur. İkincisi ise Kürt seçmenin bir kısmının AKP’nin şantajına boyun eğmesidir. (ki ben onun dik duracağını düşünüyordum.)

AKP’ye gelmeden önce..

Erdoğan’ın da açıkladığı gibi ülkemizde yeni bir sistem var artık. Devletin daha önceki rejimi yerine ikame edilmeye çalışılan İslami bir rejim inşasıdır bu. Dolayısıyla bu rejim, Erdoğan’ın başını çektiği milliyetçi ve şeriatçı cephe tarafından yönetilmektedir. Karşısında ise oluşmuş bir demokrasi cephesi yoktur. Karşısında sadece herkesle iyi geçinmeye ve çatışmamaya özen gösteren bir CHP ile hiç bir zaman sürekli şekilde güç bende diyemeyen olan bir HDP var. HDP’nin 7 haziran öncesi ‘güç bende’ dediği bir zaman aralığında neler yaptığını hepimiz biliyoruz. Demokrasi cephesinin bu iki adayının arka planında ağır yükler var: tarihsel arka plan, birinde milliyetçi ve anti Kürtçü bagaj iken diğerinde bu, Kürdistan-Türkiye ve de askeri-siyasi ikilemin oluşturduğu psikolojik kırılmadır.

Erdoğan veya AKP’ye gelince..

İslami cumhuriyet projesiyle yola çıkan AKP kurmayları giderek dökülmüşler fakat Erdoğan, çevresinin kendisiyle ilgili ‘evliya’ tanımının etkisinde de kalarak başkanlık (yani halifelik) sistemi için halkın karşısına çıkmış fakat yenilmiştir. bu yanlış adım onun 7 haziran seçimlerinde düşüş eğrisine girdiğini gösterirken, karşısındaki güçleri tırmandırmıştır. Muhalefet, var olan gücünü MHP’nin ve liderinin izlediği politika sonucunda boşa harcamıştır. Fakat Erdoğan, kuracağı sistemin hazırlıklarını önceden yaptığı için hem cumhurbaşkanlığı seçimlerini doğru okuyarak hem de hazırladığı güçle toplumu korkutmayı başararak hedefine 1 kasım seçimlerinde bir adım daha yaklaşmıştır.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde olan şuydu: AKP kan kaybetmişti. Bu kayıp %5-6 oranındaydı. Fakat görüldü ki MHP seçmenin neredeyse 1/3’ü, saadet ve büyük birlik partisinin %80-90’ı ve de HÜDA PAR’ın tamamı kendisine oy vermişti. (bak: ozgurmedya.org ve endişeli.org 7 haziran seçiminden aylarca önce kaleme alınan bu yöndeki tespitlere ve belgelere.) 7 haziran seçimlerine hazırlıksız yakalanan Erdoğan, 1 kasım seçimi öncesi Cumhurbaşkanlığı seçiminde ki bu yönelişi güçlendirmek ve stabilize etmek için harekete geçmiştir.

birincisi Kürtler üzerinde ki baskı ve şiddeti şehirlere, sivillere kadar yaymıştır. Buna fırsatı ise bana göre yanlış bir adım olan özerklik ilanları vermiştir. Diğer yandan, PKK’nın silahlı çatışmaya girme kararı üzerine “terörün belini kırdık” türünden propagandanın batıda etkili olması sağlanmıştır. Kürt bölgelerinde AKP devletinin sürdürdüğü bu baskı ve şiddet politikası sonuçta kendisine milliyetçi oylar olarak akmaya başlamıştır. Bunu, ayrıca elde Kuranıkerim’li görüntüler ve “ya bismillah” diyerek seçim başlatma taktikleri ile İslami oyların akışı takip etmiştir.

özetle 1 kasım seçimleri, cumhurbaşkanlığı seçiminde kendiliğinden oluşan ve kendilerine ait olmayan başarının bilinçli bir tekrarından ibarettir.

chp nasıl cumhurbaşkanlığı seçiminde yanlış ve somut bir adımla toplumsal okumayı başaramadığını göstermiş ve Erdoğan’ın seçilmesine zemin hazırlamışsa, 1 kasım öncesi de yine yanlış fakat soyut adımlarla benzeri okumaya devam etmiştir: demokrasi ve barış cephesinin kurulmasına karşı hep ikircikli olmuştur. Bu da Erdoğan’ın işini kolaylaştırmış karşı safların gözünü korkutacak ve morallerini bozacak adımların atılmasına olanak vermiştir.

İşte Erdoğan’ın ikinci taktiği:

İkincisi; AKP ve Erdoğan aslında 1 Kasım seçimlerinde kendilerine ait bir başarı elde etmiş değildir. Birinci bölümde anlattığım taktikle nasıl milliyetçi ve İslami oyları kendine çekmişse, ikinci bir taktikle de kitlelerin ve karşı safların dağılmasını sağlamıştır. Bu taktik şiddete dayanan siyasi şantajdır. daha öncede bu sayfalarda paylaştığım gibi 1982 yılında ki anayasa referandum sürecinde ki Kenan Evren’in başarısı bu taktiğe dayanır. Toplum nasıl darbeyle ve askeri şiddetle şok edilmişse, bebeklerin, yaşlıların ve bir araya gelen insanların öldürülebilmesinin sıradan, her an senin de başına gelecek bir olağanlaştırma ve yaşama dair bir yabancılaşma ile aynı sonuç elde edilmiştir.

AKP’ye %7-8 civarında İslamcılar, % 3 civarında milliyetçiler, % 5 civarında hizmetler verildiğini düşünenler, %5 civarında belediye, bakanlık vb. arpalıklardan nemalananlar ve de %15 civarında ekonomik istikrar isteyenler oy vermekteydi. 1 Kasımda ise %15 oranında şantaja boyun eğen ve de emanet milliyetçi-şeriatçı oylar akmıştır.

AKP ve Erdoğan’ın sonu bana göre İslami cumhuriyet yolunda ki telaşlı ve yanlış adımları ile kendi içlerinde ki kurtçuklar ve ekonomik kriz vasıtasıyla olacaktır. 

Ama bu sonu hızlandıracak, dolayısıyla, bizim ihtiyacımız olan ise, sınıfsal ve sosyal strateji üzerine inşa edilecek bir siyasi oluşumdur, karşı safları dağıtacak gerçek bir alternatif.  Bu oluşum elbette ki Kürt özgürlük hareketi, aydınlar, aleviler ve emekçiler üzerinden yükselecektir. Enseyi karatmak yok!

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. 2.ci 'Allahın büyük lütfu' yaklaşıyor mu?
    RAND RTE’yi uyarmış: ordu içinde orta kademelerde bir potansiyel var aman dikkat et diye! Zaten Erdoğan da bu uyarıyı almış ki gerekli çalışmalara çoktan başlamış bile .. Orduyu önce Kürtlerle…
  2. Yüzbaşı İlyas Aydın: Devrimin iyileşmeyen yarası
    Bu yazıda, eti budu belli ve bir türlü belini doğrultamayan Türkiye devrimci hareketinden sadece İlyas Aydın örneğini vererek sol içi şiddetin saflarımızda açtığı yarayı sergilemeye çalışacağım.  Yüzbaşı İlyas Aydın, 1970’lerde…
  3. Ülkemizin sosyo-ekonomik, siyasi yapısı-1
    Bir yanda sosyal bir inancı savunan Alevi kesimlerle, onların kafasını kesmeyi arzu eden İslamcı teröristler aynı apartmanlarda ikamet ediyorlar. Ülkedeki bölünmüşlük sadece ilerici-gerici ekseninde seyretmiyor. İkinci büyük bölünmüş etnisite üzerinden…
  4. Aydınların Sefaleti
    Aydınların Sefaleti
    22 Ekim 2019
    İştirakçi Hilmi’nin liderliğini yaptığı ve uğruna öldürüldüğü mücadelesine 100 yıl sonra dönüp baktığımızda acı bir gerçekle karşılaşıyoruz. Dönemi belirleyen iki hâkim sınıf partisinden biri olan Hürriyet ve İhtilaf Fırkası (H.İ.F.)…
  5. Kitleleri birleştiren iki güç: Demirtaş ve İmamoğlu
    Diktatörlüğe karşı olan bizler, bu iki liderin eksiklik ve kurumsal pozisyonlarını abartmadan, onların aidiyetlerini, ‘aşil topuklarını’ bilerek, İmamoğlu’nun ısrarlı ve ahkâm kesmeyen tavrını ve Demirtaş’ın seçimlerde izlediği ‘büyük tehlike için…
  6. Erdoğan nereye koşuyor?
    Erdoğan nereye koşuyor?
    24 Temmuz 2019
    Bu soruya doğru cevabı verebilirsek sanırım iktidarın geleceğini de az çok tahmin edebileceğiz. Erdoğan iktidarı, ekonomik kriziyle, siyasi alandaki terör severliğiyle, ideolojik düzeyde ortaçağ zihniyetiyle ve de örgütsel olarak her…
  7. Devrimci hareketin can alıcı sorunu
    Temel Demirer, son seçimde, boş oy atan Sibel Özbudun ve kendisinin tutumlarını açıklayan yazılarına yaptığım eleştiriye öfkeyle cevap vermiş. Öfke duygu demektir. Tartışmalarda bilgi ve mantık yerine duygular geçiyorsa, o…
  8. İmamoğlu'nun cesareti nereden geliyor?
    Niye seçime girip yasal gözükecek hileler ve atraksiyonlarla uğraşıyor ki? Kayyum atasın olsun bitsin! Demek ki bu oyunda karşılıklı güçler devrede. İşte bütün bunlar diktatörlüğümüzün Madein-NATO olduğunu gösteriyor. 23 Haziran,…
  9. CHP:  umut mu yoksa çaresizlik mi?
    CHP ve sağ tabanının gözünü açacak olan ise, ekonomik ve siyasi kriz anıdır. Özellikle Erdoğan’ın iktidarı kaybetme korkusuyla CHP’ye yönelmesi örneğin CHP’li belediyelere Kayyum ataması vb. adımları bu kitleyi devrimci…
  10. Erdoğan'ın (ve AKP'nin) krılma noktaları ve HDP
    AKP’ye diş bileyen kendi seçmenini tüm anti-Kürtçü politikalarına rağmen Millet İttifakını desteklemeye yönlendiren HDP’nin bu hamlesi, sosyalist hareketlerin çok ötesinde bir gelişmişliğe işaret ediyor. Bu bölümde esas olarak AKP yani…
  11. Bidon Kafalılar ve Chape varya Chape
    Yukardaki başlık; ezilen, horlanan ve sömürülen kitlelerin bir araya gelmemesi için yürütülen kampanyanın şifresi. “Bidon kafalılar, cahiller, göbeğini kaşıyanlar, her yeri pisletenler” vb. ajitasyonlarla halkın bir kesimi aşağılanmakta ve bu…
  12. Allahsız Müslümanlar ve İslamcı Laikler -1
    Gelinen noktada toplum giderek diyalektik ikili bir kamplaşmaya doğru akmaktadır. Bir yanda milliyetçi-ulusalcı-İslamcılar diğer yanda kadınlar, emekçiler, Aleviler, Kürtler, aydınlar, ötekileştirilenler ve demokratlar. Ülkemizdeki toplumsal ırmak ne yazık ki yüz yıldır…
  13. Devrimci ve Sosyalist kamuoyuna
    68'liler Birliği Vakfı başkanının açıklamasına cevap: Devrimcilik ülkemizde ezilen halkların yanında olmak demektir; onların haklı ve meşru isteklerini desteklemek, acılarına ortak olmak ve onlara yapılan zulüm ve katliamlara karşı durmak…
  14. Normal ve anormal insan profili
    Diktatörlerin ilk işi, yargıyı yani az-çok çalışan vicdanı söküp atmaktır. Onun yerine kendi hastalıklı, monolitik beyninin ürettiği her kararı aynen onaylayan bir vicdan mekanizmasını yani vicdansızlığı ikame ederler.  İnsanda, davranışlarını,…
  15. Ya biat ya mevt ya da ortak hareket!
    İslami kurallar acımasız ve kesindir: ya biat ya da mevt.. İşte o noktaya hızla yaklaşıyoruz! Tehlike içinde olanlar: emekçiler, çalışanlar, seküler, laik ve modern yaşamdan yana olanlar, Kürtler, Aleviler, aydınlar ve diğerleri.…
  16. R.T. Erdoğan'ın 12 Eylül'lünün sonu mu?
    Erdoğan sınıf tahlilinden uzak, çıkarlarının ona verdiği içgüdüsel pragmatizimle, İsrail'le Ortadoğu'da işbirliğine girerek ABD’yi yumuşatmayı, Bharara’ya baskı yapmasını, Rusya'dan özür dileyerek hem ekonomik iyileşmeyi hem de Suriye politikasını ABD çizgisine…
  17. Türkiye'de sağ partilerin paradigması ve AKP'nin geleceği
    Eğer ekonomik istikrar bozulur veya Ergenekon ittifakı parçalanırsa bu güçler hiç tereddüt etmeden yeni bir sağ partiye doluşmakta tereddüt etmeyeceklerdir. Demek ki aşağıdan yukarı kitlelerin Erdoğan iktidarını alaşağı edeceği bir…
  18. AKP'nin düşüş eğrisi
    Anketlerde AKP’ye oy vereceklerin oranı %40 civarında gösteriliyor. Fakat aynı halk, Başkanlık sistemini, Suriye politikasını ve diğer hükümet icraatlarını %70 civarında bir oy oranıyla kabul etmiyor. Bu da onun bir…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…