ABD'de ve Avrupa'da hala Giuliani efsanesine inanılıyor. Acaba suç oranlarının düşmesi Giulanı'nın polisiye tedbirleri ile mi yoksa kurtajın serbest bırakılmasıyla mı ilgiliydi?
Rudy Giuliani 1994-2001 arası NewYork belediye başkanıydı. Liberal olmasına rağmen Sağcı Cumhuriyetçi partiden seçildi. Çünkü sosyal demokrat eğilimli Demokratlar adaylığını kabul etmedi. New York liberal eğilimli olduğu için Cumhuriyetçiler bugünkü başkan Bloomberg gibi liberal eğilimli adayları aday gösterirler (AKP'nin İzmir'de başı açık kadın ve Ertuğrul Günay gibi sosyal demokrat kökenlileri aday göstermesi gibi) .
Giuliani dönemindeki en önemli değişim NY'da suç oranının yarıdan daha fazla düşmesiydi. Gerçekten 1990'li yıllarda yılda 2 binin üzerinde cinayet işlenirken 2000'li yıllarda bu sayı 600'lere düştü. Genel suçlarda ise yüzde elli-altı oranında bir düşüş yaşandı. Giuliani'ye de tüm dünyada bir ilgi uyandı. Emniyet Giuliani'den sorulur oldu. Avrupa'da konferanslara davet edildi.
Aradan onca zaman geçmesine karşın Giuliani efsanesi ABD'de ve Avrupa'da hala sürüyor. İkiz Kulelere saldırı sırasında halen başkanlığını sürüdürüyor olması ve James Woods'un başrolde oynadığı "The Rudy Giuliani Story" filmi efsaneyi besleyen bir rol oynadı.
Gerçekten Giuliani zamanında polis teşkilatı yeni bir yapılanmaya gitmiş, polis sayısında artışlar sağlanmış, "zero tolerance" adı altında polis devletini andıran yeni bir strateji uygulanmıştı. Öyle ki, araba cami silerek cep harçlığı çıkarmaya çalışan çocuklar, duvar resmi 'grafitti' sanatçıları, metro turnikelerinden bedava atlıyanlar bile suça meyıllı diyerek hapislere atılmıştı. NYPD (NY polisi), bu sürece Abner Louima adlı zencinin karakolda kıçına tuvalet pompası sokularak bağırsaklarının parçalanması, Amadou Diallo (Afrikalı bir göçmen) kimliği sorulduğunda elini cüzdanına atarken polisin vücuduna otuzun üstünde mermi sıkarak kurşuna dizilmesi, Patrick Dorismond gibi silahsız ve teslim olmuş (gene zenci) bir gencin polisçe boğularak öldürülmesi gibi vahşet olayları ile damgasını vurmuştu.
Ama bu işte başka bir iş vardı. Suç oranları sadece NY'da düşmemişti, tüm ABD'de düşüşler yaşanmıştı. Hatta hiçbir stratejik değişim yapmayan Los Angeles'te bile suç oranları düşmüştü. Quarterly Journal of Economics'in Mayıs 2001'de John Donohue ve Steven Levitt'in bir araştırma yazısı yayımlandı. Kurtajın ülke çapında 1973' te serbest bırakılmasından 18 yıl sonra tüm ülkede suç oranları düşmeye başlamıştı, hatta Kurtajı Federal yargıdan önce serbest bırakan NY, Washington, Alaska, Hawai ve California'da daha önce azalmaya başlamıştı.
Bu olgu," acaba suç oranlarının düşmesi Giulanı'nın polisiye tedbirleri ile mi yoksa kurtajın serbest bırakılmasıyla mı ilgiliydi?"sorusunu gündeme getirdi.
Sözkonusu araştırmanın ortaya koyduğu gecek şu idi ki, suça eğilimin en yüksek olduğu yaşlar istatistiki olarak 18-25 arasıdır ve suç oranlarının düşmesi, kurtajın 1973 yılında Roe vs. Wade kararıyla serbest bırakılmasından 18 sene sonra sonuçlarını vermeye başlamasıyla bağlantılıdır. İstenmeyen ama daha önce kürtaj yasak olduğu için doğurulan çocuklar öyle bir ortamda büyüyorlardı ki suça eğilimli olmamaları kaçınılmazdı. Özellikle 13-14 yasındaki kızlar hamile kaldığı zaman, ki bunlar çoğunlukla zenciydi, önce kendi hayatları altüst oluyordu: bebeğe bakmak için okula gidemiyorlar, diplomasiz olduklarından iyi gelir getiren iş bulamıyor ve böylece fakir bir hayata mahkum oluyorlardı. Kirası düşük suç oranı yüksek (çocuk çetelerinin cirit attığı) bölgelerde oturuyorlardı. Bu arada sosyal haklar (fakir ailelere yardım) da yavaş yavaş yok edilmek üzere azaltılınca yaşamları kararan bu ailelerin çocukları ya hırsız oluyordu ya da katil! Kurtajın serbest bırakılmasıyla bu durum ortadan kalktı.
ABD'de iki kanadı olan tek parti sistemi vardır diyebiliriz. Yeşiller bile yüzde üçün üzerinde oy alamaz. Bu kanatlar, hayli faşizan çizgilere sahip olan Cumhuriyetçiler ve sosyal demokrat eğilimleri olan Demokratlar. Dinci unsurları da bünyesinde barındıran Cumhuriyetçilerin tamamı kürtaja olduğu kadar çocuklara verilen aile yardımına da karşıdırlar (RTE gibi en az üç çocuk yapın ama çocuk yardımı, kreş gibi sosyal yardımlardan da sakin bahsetmeyin derler). Demokratların çoğunluğu daha liberaldır ve genelde kürtaja da sosyal yardımlara da karşı değillerdir. Zaten kurtajın serbest bırakılması Demokratların (bu kararı veren) Anayasa Mahkemesine atadığı hakimlerin çoğunluğa geçmesiyle gerçekleşmişti.
Sonuçta, bu araştırmanın gösterdiği gibi, tarih, solun savunduğu "suçun kökleri sosyo-ekonomiktir, polisiye tedbirlerle, insanları hapislere atmakla önlenemez" tezini haklı çıkarmıştır.
Yazarın Dİğer Yazıları
Yeni papa neden ayak yikadi?
9 Nisan 2013ABD'de dehşetengiz hapishane endüstrisi
3 Nisan 2012Umutsuzluğa düşmenin anlamı yok!
30 Haziran 2011Heykel ve Ilkel
31 Mayıs 2011Chomsky'nin ağzından Türkiye'nin aydınları
25 Mayıs 2011