Seçimlerin üstünden soğukkanlı bir analiz yapılabilecek kadar zaman geçti. Epey yazıldı çizildi. Sonuç sol açısından nasıl gözüküyor, şimdi irdeleme zamanı. Öncelikle Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP), sosyalist çevrelerin desteklediği bağımsız adaylarını kutlayalım. Özellikle sosyalist kimlikleriyle seçimi kazanan Sırrı Süreyya Önder, Ertuğrul Kürkçü ve Levent Tüzel'in parlamentoya girmesi çok sevindirici. Sosyal demokratlara gelince yüzde 26 oy, 2007 seçimlerinde DSP ile beraber seçime giren CHP'nin yüzde 20.8 aldığı hatırlanırsa bunun Kemal Kılıçdaroğlu'nun başarısı olduğu gerçeğini vurgulamak gerekir. Beklentileri karsılamamıs olabilir ama umulan oran yüksekse, tutturmak da zordur. Ne var ki, bu aynı zamanda her partinin kullandığı bir seçim taktiğidir.
İrdelenmesi gereken CHP'nin neden yüzde 26 aldığı değil, AKP'nin yüzde 50 almasıdır.
Sosyal psikolojiye göre halk çoğunlukla güçlünün (AKP) yanında yer alarak kendi güçsüzlüğünü olumluya dönüştürdüğü yanılsamasına düşer. Yüzde 12 işsiz, fakirlik sınırının epey altında maaş alan emekli, fındık fiyatına her seferinde isyan eden Karadenizli, Sinop ve Mersin gibi deprem bölgelerine nükleer santralleri kurulacak olan halk, siyanurden kırılan Kütahya'lı, HES'lerle doğası yok edilen orman köylüsü, dünyanın en pahalı benzinini alan araç sahibi, sütüne yetmiş kuruştan bile alıcı bulamadığı için ineğini kesen köylü, gübreye verdiği parayı cıkartamıyan çiftçinin,vb.nin çoğunluğunun hala AKP'ye oy vermesi başka nasıl açıklanabilir.
Nazım'ın dediği gibi "Ve açsak,yorgunsak, al kan içindeysek eğer/ Ve hala şarabımızı vermek için/ Üzüm gibi eziliyorsak/ Kabahat senin/-Demeye de dilim varmıyor ama-/ kabahatin çoğu senin canım kardeşim". Burada kimsa halk dalkavukluğu yapmasın, söylenmek istenen halka kendi çıkarlarını gör artık çığlığıdır.
AKP'nin Sünnî- Alevi kartını oynaması çok çirkindi. Açık açık " Biliyorsunuz Kılıçdaroğlu Alevi" söylemi kullanıldı ve çoğunluk AKP yanlısı Sünniler yuhalarla destekledi bu söylemi. Askeri vesayet alabildiğine dillere pelesenk edilirken kimse dinsel vesayeti sorgulamadı. Devlet olanakları kah fukaraya yardım kah bedava seçim otobüsleri vb. biçiminde sonuna kadar kullanıldı.
Bu arada AKP'nin halkın gözünde başarılı gördüğü icraatlarını da herkes yazdı ama biz de atlamıyalım. Sağlık: hastalar artık istediği hasteneye gidip,istediği ilacı eczaneden alabiliyor. TOKİ: düşük kredi ile alınan hatta ev alamıyan bile düşük fiyattan ev sahibi olabilme umudunda. Eğitim: okullarda öğrenciye bedava kitap. Bir de yollar, bahçeler. Tabi ki AKP'nin bu kadar yüksek oy almasındaki en önemli faktör din ve muhafazakarlıktı. Ne kadar zulüm görürse görsün din için muhafazakarlık için oyunu hiç düşünmeden sünnî eğilimli AKP'ye veren yüzde yirmibeslik bir kesim var. Özellikle Guneydogu’da dindar Kürt'lerden aldığı oylar. Bu daha önce Saadet partisi ile paylasılıyordu fakat bu seçimlerden önce Erbakan'ın ölmesi ve SP'nin ikiye bölünmesi bu kesimi blok halinde AKP'ye yöneltti.
CHP'nin neden beklentilerin altında kaldığına dair bir kaç konuya da değinmek gerek. Baykal-Sav kliginden kalma örgütsüzlük ve organizasyon deneyimsizligi. Kılıçdaroğlu ekibinin çok başarılı ve gerçekten ilerici projelerinin zamanın kısa olması sebebi ile halkın sindirebilecegi biçimde anlatılamaması. Örneğin harika bir kadın hakları projesi seçimden ancak üç dört gün önce acıklanabildi. Aceleyle ve üst üste açıklanan bu güzel projeleri halk seçimlerde hatırlamadı ve AKP'liler CHP bol keseden atıyor diyebildi.
Umutsuzluğa düşmenin bir gereği ve anlamı yok. Türkiye’mizin ilerici, laik, emekten, çoğulculuktan ve özgürlükten yana güçleri Meclise giren sosyalist ve sosyal demokratlara omuz verirse ABD'nin AKP ve Gülen Cemaati üzerinden sekillendirmeğe çalıştığı neo-liberal ılımlı islam projesini hayata geçirmesi engellenebilir. Biz de Endişeliler olarak bunun için varız.
Yazarın Dİğer Yazıları
Yeni papa neden ayak yikadi?
9 Nisan 2013ABD'de dehşetengiz hapishane endüstrisi
3 Nisan 2012ABD'de Rudy Efsanesi, Kürtaj ve Suç
4 Ekim 2011Heykel ve Ilkel
31 Mayıs 2011Chomsky'nin ağzından Türkiye'nin aydınları
25 Mayıs 2011