Her Devrin Adamı Mehmet Barlas Gebermiş

Rahmi Yıldırım

15 Haziran 2023
Her Devrin Adamı Mehmet Barlas Gebermiş

Nazar boncuklu gazetenin yazarlarına nazar değdi galiba. Son altı ayda üç yazarını birden yitirdi. Sırasıyla Hıncal Uluç, Engin Ardıç ve Mehmet Barlas geberdiler.

Hemen belirteyim, geberdiler demek saygısızlık ya da hakaret değildir. Türk Dil Kurumu’na göre, gebermek, sevilmeyen kişiler için ölümü ifade eder.

Adları geçen mevtalara hiçbir zaman saygı sevgi duymadım. Ölüm haberlerine de ne sevindim ne de üzüldüm. Gazetedeki yozdaşları haliyle üzüldüler, her biri için methiye düzdüler. 

Hıncal’ın ünlü kahkahası, hayata bağlılığı, yazılarında hep daha iyiyi ve kaliteliyi arama arzusu, polemikçiliği, spor medyasında baronluğu… 

EnginAR’ın kıvrak zekâsı, malumatfuruşluğu, sivri dili, polemikleri… 

M. Barlas’ın duayenliği, nüktedanlığı, tevazuu, fikir adamlığı, cüssesi boyu…

Ölmelerinin ardından yozdaşlarının böyle yazmaları elbette yadırganmaz. Ne de olsa beslendikleri sofra aynı. Hem “ölenin ardından konuşulmaz, konuşulacaksa da hayırla yad edilir, kötü söz söylenmez” değil mi? Tamam da, haklarında şöyle yazılmışsa ne demeli?

Bütün dünya adeta üzerimize üzerimize gelirken, Sabah’ın tüm kalemşorları memleketin bekası için en ön cephede çala kılıç mücadeleye girişti. Hıncal Uluç, Engin Ardıç ve Mehmet Barlas işte bu ikinci kurtuluş savaşının şehitleridir bana göre...”

Gazetenin televizyon yazarının kaleminden çıkmış bu tümceler. Okuduğumda şaşkınlıktan bir an donakaldım. Gülmek istedim gülemedim. Bu tümcelere acı veya tatlı gülebilecek ayaklı ayaksız, kanatlı kanatsız bir canlı türü var mıdır, bilemiyorum. Gülse gülse bir tek Yaşar Güler sanırım. Kendisi şu sıra Milli Savunma Bakanı. Memleket İkinci Kurtuluş Savaşı içindeyse, herkesinkinden farklı bir görevi olduğunun bilincindedir muhakkak. Kolay gelsin paşam!

Latife bir yana, mevtayı hayırla anmanın da bir sınırı olmalı. O sınır elbette kişiden kişiye değişir ama o sınır herhalde böyle kof hamaset ve zırva yüklü bir hayırla anma değildir!

*** 

İKİNCİ KURTULUŞ SAVAŞININ ŞEHİTLERİ!

Memleket İkinci Kurtuluş Savaşı içinde ve H. Uluç, E. Ardıç, M. Barlas bu savaşın şehitleri!

Bu zırvaya maruz kalmak başlıbaşına eziyet. Yanıtlamak daha büyük eziyet. İkinci Kurtuluş Savaşı zırvası için dileyen, İKİNCİ İSTİKLAL HARBİ’NİN BAŞKOMUTANI TAYYİP ERDOĞAN! başlıklı yazıya bakabilirler. 

H. Uluç’u, E. Ardıç’ı sonraki yazılara bırakıp biz “M. Barlas bu zırvanın neresinde, nasıl bir gazeteciydi, gerçekten fikir adamı mıydı?”, ona bakalım.

M. Barlas, devleti kuran CHP’nin önde gelen siyasetçilerinden, eski bakanlardan Cemil Sait Barlas’ın oğlu. Doğup büyüdüğü ev, dönemin üst düzey siyasetçilerinin bakanların buluşma noktası. Öyle ki, çocukken Mehmet’in misket oynadığı ziyaretçiler arasında Milli Şef İsmet İnönü bile varmış. Milli Şef, çocukla çocuk olmuş anlaşılan. M. Barlas, dünyaya torpilli gelmiş yani.

Dünyaya torpilli gelmenin avantajıyla M. Barlas çok genç yaşta matbuat / basın / medyanın vitrinine yerleşti, 60 yıl boyunca hep vitrinde kaldı. Yazı yaşamı boyunca (yanlış saymadıysam) 8 cumhurbaşkanı 15 başbakan gördü. Hepsiyle olamasa da çoğuyla (gazeteciliğin olmazsa olmazı) temas / mesafe kuralının ötesinde ahbap oldu. Kenan Evren dahil cumhurbaşkanları başbakanlar, Vehbi Koç’tan Sakıp Sabancı’ya patronlar evinin konukları arasındaydı. Turgut Özal’a gelene kadar devleti yönetenler M. Barlas’ın yaşça büyüğü, sonrakiler ise küçüğü... Yaşça büyük ahbapları M. Barlas’ın yanağını okşadılar, M. Barlas da yaşça küçüğü Tayyip Erdoğan’ın yanağını okşadı… (İyi gazeteci muktedirin yanağını okşamaz tokatlar diyesim geliyor ama bu topraklar için lüks.)

M. Barlas, hayata hep bu ilişkiler penceresinden baktı, yani alaturka kapitalist düzenin egemenlerinin penceresinden. Ezilenlere, emekçilere, ötekilere hiçbir zaman yakınlık duymadı. M. Barlas’ın hayatı, matbuat / basın / medya mensuplarının alaturka kapitalizmin egemenleriyle kurdukları kirli ilişkinin, yaşam ortaklığının fotoğrafıdır aslında.

***

Gebermesinin ardından yozdaşlarının yazdığının aksine M. Barlas fikir adamı da değildi. Genel Yayın Yönetmeni, başyazar ya da köşe yazarı olarak kaleme aldığı yazıları dönemin iktidar sahiplerine övgüden ve muhalefete sövgüden ibaret kaldı. Hep şöyle yazılar yazdı:

“AK Parti ülke sorunlarının yükünü ustaca omuzluyor. Erdoğan sanki bu sorunları çözüme kavuşturmak için dünyaya gelmiş gibi bir görüntü veriyor.” (Sabah, 8 Ağustos 2019) 

Erdoğan’ın çalışma temposunu düşününce ister istemez çalışmayı hiç sevmeyen geçmişteki devlet yöneticilerini hatırlıyoruz. Mesela emekli bir yargıç vardı. Akşam saat 8’den sonra Çankaya’nın ışıkları kapatılır ve çalışanlara izin verilirdi. (10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i işaret ediyor. RY) Çok çalışkan devlet adamlarını da gördük. Mesela rahmetli Turgut Özal, sabaha karşı üçte beni telefonla arardı ve “Yoksa uyudun mu?” diye sorardı. Kısacası herkesin çalışkan, üretken olmasını beklemeyelim. Tayyip Erdoğan istisnai bir olay. Bu kadar çalışkanı az bulunur.” (Sabah, 10 Eylül 2021)

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kabine toplantısı sonrasında yaptığı açıklamalar Siyasal Bilgiler’de ders olacak nitelikteydi. Erdoğan şu anda en deneyimli lider. Yani çok irdelersek belki İngiltere Kraliçesi onu solda bırakır ama Erdoğan’ın liderliği sırasında üstesinden geldiği krizler kraliçenin aklına bile gelmez. Erdoğan’ın hayatı heyecanlı bir kitap olabilir. Onun başarısı hepimizin başarısı demektir.” (Sabah, 27 Ekim 2021)

Hiçbir virüs hiçbir salgın Türkiye’den daha güçlü değildir. Bu salgına iyi ki Erdoğan’ın merkezinde bulunduğu Başkanlık Sistemi içinde yakalandık...” (Sabah, 9 Nisan 2020)

Abdullah Öcalan bile zamanın ruhunu yakalamışken siz hâlâ "Nerede o eski güzel günler" diye yakınarak rafa kaldırılmış ideolojilerin söylemleri ile bugünü yorumlamaya devam ediyorsanız, aynanın karşısından ayrılıp, pencereden dışarıya bakmanızda sayılamayacak kadar çok yarar vardır. Kaç yıldır izolasyonda yaşayan Abdullah Öcalan bile bunların farkındayken, birilerinin hâlâ hastalıklı takıntıları ile barışı engellemeye çalışmaları ve değişimi görmezden gelmeleri acıklı olmuyor mu?” (Sabah, 21 Ekim 2013)

 “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmayı dinlerken "İyi ki varsın Erdoğan" dedim kendi kendime... İsrail’in eze eze yok etmeye çalıştığı Filistinlilerin hesabını Erdoğan olmasa kim kimden soracak ki? Mahkeme salonunda can çekişerek ölen Mursi’nin hesabını Sisi’den, İstanbul'daki konsoloslukta katledildikten sonra parçalanan Cemal Kaşıkçı’nın hesabını Suudi veliahttan Erdoğan'dan başka kim soruyor bu dünyada? Sessizlerin sesi, çaresizlerin çaresi olmak için iyi ki var Erdoğan... Bu dünyada işe yaramaz ve kokmaz bulaşmaz bu kadar çok siyasetçi varken Erdoğan gibi bir siyasetçinin de var olabilmesi siyaset mesleği açısından büyük şanstır.” (Sabah, 26 Eylül 2019)

“Kılıçdaroğlu’nu Genel Başkan yapan komplo sonunda Deniz Baykal bir beyin kanaması geçirmiş ve ölümden dönmüştür.” (Sabah, 9 Mayıs 2019)

 “Kılıçdaroğlu konuşuyor FETÖ’cüler bayram ediyor. Türkiye’nin ulusal çıkarlarını doğrudan ilgilendiren konularda Kılıçdaroğlu türü muhalefet, her kötülükte ellerini ovuşturarak milleti kışkırtıyor ve gerçek gündemden kaçıyor. Bereket Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli var. Türk demokrasisi ikisine de çok şey borçlu.” (Sabah, 3 Eylül 2022)

***

“M. Barlas nasıl bir gazeteci yazar idi?” sorusunun yanıtı için bu kadarı yeter. Özetle, kendisine lakap olarak yakıştırıldığı üzere, “her devrin adamı” idi. Dönemin egemen dili ne ise o dilden konuşurdu yazardı. Dünyada ve Türkiye’de rüzgârın soldan estiği yıllarda M. Barlas da sosyal demokrat çizgide yazdı. Sonra 12 Eylül 1980 faşist darbesi geldi; M. Barlas, faşist darbeyi alkışlayanların başında yer aldı. Sonra Turgut Özal’lı yıllar başladı. M. Barlas o kadar Özalcı oldu ki, darbecilerin eski siyasetçilere getirdiği yasağın kaldırılmasına Özal’la birlikte karşı çıktı. Sonra Tansu Çiller, Necmettin Erbakan ve Recep Tayyip Erdoğan. Arada, Ahmet Necdet Sezer’e bile yaranmaya çalıştı. Sezer Cumhurbaşkanı seçilirken, “Sami Selçuk’lar, Ahmet Necdet Sezer’ler.. İşte bu isimler, oturdukları koltukların üzerine çıkıp, özgür ve çağdaş aydın olmanın hakkını veren kişilerdir.” diye yazdı. (Yeni Safak, 26 Nisan 2000) Sezer’den umduğunu bulamayınca kıbleyi Recep Tayyip Erdoğan’a çevirdi. Kaniyim ki, 14 Mayıs’ta Kemal Kılıçdaroğlu kazansaydı, M. Barlas rotayı Kılıçdaroğlu’na çevirirdi; Erdoğan’ın ne otokratlığını bırakırdı ne de İslamcı faşistliğini…

*** 

Yazı gereğinden fazla uzadı. Sözün özü, M. Barlas öyle fikir adamı filan değildi. Ortalama bir kalem erbabıydı o kadar. Gebermesinin ardından yozdaşları “fikir adamıydı” diye yazdılarsa da benim aklıma gelen, Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesi’ndeki beyit oldu:

Muini zalimin dünyada erbab-ı denaettir.

Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten!

Bugünün Türkçesiyle: 

Dünyada zalimin yardımcısı alçaklardır. 

Köpektir zevk alan, insafsız avcıya hizmetten.

Köpek dostlarımızdan özür dileyerek, baki selamlar!

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…