Eksik Söyledin Fikri Sağlar

Rahmi Yıldırım

7 Ocak 2021
Eksik Söyledin Fikri Sağlar

Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır” derler ya, kırk yılın siyasetçisi Fikri Sağlar’ın düştüğü durum da o hesap.

Katıldığı televizyon canlı yayınında Fikri Sağlar ne söyledi, medya nasıl servis etti, ırkçı ümmetçi mahalle nasıl anladı; aynı mahallenin siyasetçileri kanaat bezirgânları ve trolleri nasıl linç ediyorlar? Hepsi gözler önünde.

Fikri Sağlar’ın söyledikleri üzerinde tepinenlerin söz konusu programı izlediklerini ya da sonradan merak edip internetten baktıklarını sanmıyorum. Çünkü nasıl anlamak istiyorlarsa öyle anladılar; mahalle ahalisine öyle tercüme ediyorlar ve üzerinde tepiniyorlar. Fikri Sağlar’ın tam olarak ne söylediği umurlarında değil?

***

Programın ilgili bölümünü internetten bulup izledim. Fikri Sağlar o programda özetle, kamusal alanda hizmet verenle alan arasında güven ilişkisi olması gerektiğini belirtmiş; bu bağlamda, kendi tecrübesinden yola çıkarak, “türbanlı bir hâkimin karşısına gittiğimde haklarımı koruyacağı ve adaleti yerine getireceği konusunda kuşkum var, bunu aşabilmemiz lazım” demiş. Sonra, iktidara geldiklerinde inancından dolayı örtünen kadın yargıca saygı duyacaklarını vurgulamış; başörtüsünün militanlaşmanın ve ideolojik siyasal mücadelenin kılıfı olmasını eleştirmiş. Bu kadar…

Yargının ve diğer devlet kurumlarının siyasal İslam’ın işgaline uğramasına yönelik bu kadarcık eleştiri bile öylesine fırtına kopardı ki, Fikri Sağlar’ın ne din düşmanlığı bırakıldı, ne de başörtüsü üzerinden cinsiyet ayrımcılığıyla suçlanması. Sonunda Sağlar hakkında soruşturma bile açıldı. (Mafya liderlerinin muhalif siyasetçilere ve kanaat önderlerine yönelik ölüm tehditlerine duyarsız kalan yargının Fikri Sağlar’a hemen soruşturma açmasına… Neyse, dilimin ucuna geleni yazmayayım.)

***

Yargıya hiçbir zaman güvenmedim

Başörtülü türbanlı bir yargıç tarafından yargılanmış bir yurttaş olarak, o programa katılmış olsaydım, Fikri Sağlar’ı ben de eleştirirdim. Hem de öyle bir eleştirirdim ki…

Öncelikle derdim ki: 

Fikri Bey, Fikri Bey, başörtülü türbanlı bir yargıcın baktığı davada mağdur olmuşsunuz. 

Gazeteci yazar Işıl Özgentürk’e cezayı bastıran kadın yargıç da türbanlıymış.

Yargıç kürsüsünde başörtülü türbanlı bir yargıcın oturmasından duyduğunuz endişeyi ben de duydum. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile hasım olduğum davaya bakan yargıç türbanlıydı. İster istemez soru işaretleri çengellendi zihnimde, ama (aklıma geldiyse de) başörtüsü eksenli bir tartışma açmadım. Düşündüm ki, başörtülü türbanlı kadın yargıç yerine, cübbe içinde kravatlı düzgün traşlı ama süzme siyasal İslamcı bir militan da olabilir. Bu durumda sırf sarık, takke takmadığı için güven mi duymalıyım? Öyle ya, 2010 referandumundan sonra yargı Fetullahçı çete tarafından istila edildi; 15/16 Temmuz darbe girişimi sonrasında da adliye personeli mevcudu ikiye katlandı. Taze personelin AKP ve cemaatler kontenjanından atandığı, büyük çoğunluğunun erkeklerden oluştuğu sır değil. O halde sırf türbanlı başörtülü diye yargıca güvensizlik belirtmem ayıp kaçar… Bu akıl yürütmeyle reddi hâkim talebinde bulunmadım. Sonuçta türbanlı kadın yargıç doğrudan beraat kararı verdi.

Gazeteci Yazar Can Ataklı da, Cumhurbaşkanı’na hakaretten yargılandı. Can Ataklı, bir ceza beklemiş; ama “Bu türbanlı hâkim beni mutlaka cezalandırır” endişesine kapılmamış. “Yargı öyle ya da böyle kısa bir süre sonra üzerindeki yüklerden kurtulacak” diye akıl yürütmüş ve yargıya güvenmek istemiş. Sonuçta türbanlı yargıç beraat kararı vermiş.

Fikri Bey, siz mağdur olmuşsunuz ama, hem de iktidarın (1) ve (2) numaralı sahiplerinin taraf oldukları davalarda böyle kararlar veren başörtülü türbanlı yargıçlar da var. Kılık kıyafeti önemsemediğim sanılmasın. Sizin de söylediğiniz gibi türban siyasal bir duruşun bayrağı. Ama bunun dışına çıkanlar da olabiliyor. Yani genellemek doğru değil, her başörtülü de siyasal İslamcı değil.

Dahası Fikri Bey, benzer bir davada sanık olsanız, kürsüde oturan erkek yargıç sarık sarmadığı veya takke giymediği için rahat mı olacaksınız? Dini kıyafet giymeyen Fetullahçı yargıç ve savcıların hukuku nasıl katlettiklerini, nasıl zalimane davrandıklarını görmedik mi?

***

Dahanın da dahası Fikri Bey, varsayalım ki siyasal İslam iktidara gelmedi, “Atatürk ilke inkılaplarına bağlı” siyasetçiler hâlâ iktidardalar, adliyede taş fırın Atatürkçüler adalet terazisini ellerinde tutuyorlar. Siz de sanık sandalyesindesiniz. Ne hissederdiniz? Adaletin tecelli edeceğine güvenir miydiniz yoksa türbanlı başörtülü yargıç karşısındaki gibi tedirgin mi olurdunuz?

Ne hissederdiniz bilemem. Ben o yargıç ve savcılar tarafından da sorgulandım yargılandım. Kırk yıl önce, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra kurulan sıkıyönetim mahkemelerinde yani. Yargıçlar savcılar işkence ile sorgulanmamıza kayıtsız kaldılar, cezaevinde işkence altında yargılamaya kalktılar. Ayrıntısına girmeyeyim, tektip cezaevi elbisesi giymediğimiz için duruşmalara almadılar, yazılı savunma verebildim ancak. Yazılı savunmamda, kurum olarak yargıya güvenmediğimi, Türkiye’nin geri kalmışlığında en ağır günahın hukukçulara ait olduğunu belirttim, “Yargıçların görevi işkencecilerin kanlı ellerini yıkamak değildir; sorun, engizisyon hukuku ile hümanist hukuk arasında tercih sorunudur” diye vurguladım. Yargıya onca güvensizlik belirtmeme karşın, sıkıyönetim mahkemesi beraat kararı verdi…

Bu kadar da değil Fikri Bey. AKP’nin iktidardaki ilk yıllarıydı. Rüşvet iddialarına adları karışan generallerle ilgili yazımdan dolayı, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve İkinci Başkan İlker Başbuğ şikâyet ettiler, ünlü 301’inci maddeden yargılandım. Devir, kuvvet komutanlarının devir teslim törenlerinin naklen yayımlandığı, her an askeri darbe beklendiği bir devirdi. Duruşmalarda kurum olarak yargıya güvenmediğimi bir kez daha vurguladım. Yargıç, beni tekzip edercesine beraat kararı verdi. Devrin Başbakanı Tayyip Erdoğan, hakkımdaki beraat kararını dış dünyadan gelen eleştirilere karşı kalkan olarak kullandı.

Demem o ki Fikri Bey, eksik söylediniz. Eksik söylediğiniz için de başörtüsü türban üzerinden cinsiyet ayrımcılığıyla, dahası din düşmanlığıyla suçlanmaya kapı araladınız. Sorun, yargıya başörtülü türbanlı savcı ve yargıçların da atanmasının ötesinde. Türbanlı hâkimden kuşkunuzu belirtmek yerine “Akp hukuk sistemini parti üyeleri ile doldurdu, bu yargıya nasıl güveneyim?” deseydiniz şimdiki gibi lince tabi tutulmazdınız.

***

Asıl sarıksız erkeklerden kuşku duyulmalı

Tekraren belirteyim Fikri Bey, sizin de söylediğiniz gibi türban siyasal İslam tarafından bayraklaştırıldı; ama türban, başörtüsü aynı zamanda siyasal İslamcı erkeklerin aslında eve hapsetmeye çalıştıkları kadınların özgürlüğü. Bu sayede evden çıkabiliyorlar sosyal siyasal hayata katılabiliyorlar. Kendilerine atfedilen siyasal İslamcı militan kimliğinin dışına da çıkabiliyorlar, hayat buna zorluyor. Erkek hastaya bakmayan türbanlı sağlıkçılar geneli temsil etmiyorlar. Yani, genellemek doğru değil, her başörtülü türbanlı kadın siyasal İslamcı değil. İlla kuşku duymak gerekiyorsa, sırf sarık sarmadıkları, takke takmadıkları, cüppenin içindeki pantolon gömlek ve kravatla kürsüye çıktıkları için laik rejimin hukukçuları sanılan erkeklerden endişe edilmeli!


Bu vesileyle belirteyim, “Atatürk ilke ve inkılaplarının yılmaz savunucusu” generallerin ve siyasetçilerin iktidar yıllarında yargılanan Deniz, Yusuf, Hüseyin kendilerini idama mahkûm eden yargıya güvenmiyorlardı. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında Teğmen Ömer Yazgan’ı, Erdal Eren’i, Veysel Güney’i darağacına gönderenler değil başörtüsü takmak, kadın da değillerdi…

Muhterem Fikri Bey, gerçek laik rejimi görür müyüz, emin değilim; gerçek laik rejimde başörtülü kadın yargıç ve savcılardan endişe etmeyiz diye düşünüyorum. Kim bilir, belki de gerçek laik rejimde inanç sahibi yargıç ve savcılar dini siyasi kıyafetle mahkemeye çıkma gereği duymazlar, İngiliz yargısında olduğu gibi peruk takarlar. Bilmem anlatabildim mi?

Konu, kitaplar yazılsa bile bir şeylerin eksik kalacağı kadar derin. Bu yazıyı noktalarken iki soru da (içtenlikle yanıtlanması koşuluyla) siyaseten Müslümanlara ve gerçek dindarlara olsun:

İnancın şahitliğini yarım, vârisliğini yarım, aklen ve dinen eksik saydığı, evinde oturmaya memur ettiği kadının hâkimliği tam kabul edilir mi?

Başörtülü türbanlı kadın başka partideyse “vitrin mankeni” diye ötekileştirmek aşağılamak siyasi ve dini ahlakın neresine sığar? 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…