3. Havalimanı için yeni işçiler getirildi, firma yetkilisi: İsyan edenler hain ve terörist

16 Eylül 2018
3. Havalimanı için yeni işçiler getirildi, firma yetkilisi: İsyan edenler hain ve terörist

İstanbul’da 29 Ekim’de açılması planlanan yeni havalimanın inşaatında çalışan binlerce işçi önceki gün gece yarısı ağır çalışma koşullarına ve işçi cinayetlerine karşı başlattıkları isyan gün boyu kararlılıkla devam etti. Polis ve jandarma ise aynı gün eylem yapan işçilere saldırdı..

İşçiler yerine getirilmesini istedikleri asgari çalışma koşullarıyla ilgi 15 maddelik bir liste hazırlayıp yönetime sundular. Olayların ardından, dün sabaha karşı jandarma ve polis tarafından yaklaşık 15 bin işçinin kaldığı havalimanı şantiyesine yapılan operasyonda 543 kişi göz altına alındı. Gözaltına alınan işçilerden 160’ı ise bugün akşam saatlerinde serbest bırakıldı.

Sabah saatlerinde şantiye alanının etrafı jandarma, polis ve TOMA ile çevrelendi. Giriş ve çıkışlarda ise kimlik kontrolü yapıldı. Kontrollerde fotoğraflardan tespit edilen ve gözaltına alınanlar dışında diğer işçiler arandı. Milletvekillerinin ve basının şantiyeye girişine ise izin verilmedi.

Jandarmanın TOMA, biber gazı ve plastik mermilerle gerçekleştirdiği saldırısıyla da önüne geçilemeyen direniş sonucunda devlet ve şirket yetkilileri işçileri masaya davet etmek zorunda kaldı. Sendika temsilcilerinin de katıldığı bir müzakere ile işçiler taleplerini iletmiş oldu.

İstanbul 3. Havalimanı inşaatı protestosu

İGA’nın İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kadri Samsunlu ve Kaymakam’ın da bulunduğu görüşme sonucu: “Tepkinizi gördüm, mesajı aldım. Fakat bu sorunlar bir anda çözülemez, zaman vermelisiniz.”

Somut hiçbir öneri ve kabulün olmadığı görüşme “Bu projeyi insan havsalasını da zorlayacak bir acelecilikle 29 Ekim’e yetiştirmeyi biliyorsunuz, ama bizim taleplerimiz için zaman istiyorsunuz! Bu tutum kabul edilemez” tepkisiyle karşılandı.

İşçi toplantısından direnişe devam kararı çıktı.

Müzakereden bir sonuç alamayan İşçi heyeti sonuçları işçilerle görüşmek ve nasıl bir tutum alınacağını birlikte belirlemek üzere bir toplantı gerçekleştirdi. İşçi toplantısından direnişe devam kararı çıktı.

Direnişi kırmak için çeşitli illerden yeni işçiler getirdiler

3.havalimanı

Havalimanı şantiyesi sabah saatlerinde başka bir yoğunluğa da sahne oldu. Yaşanan iş bırakma eyleminin ardından Erzurum, Kayseri, Samsun ve Adana gibi birçok ilden işçiler ellerinde bavullarla şantiyeye geldi. İşçiler kimlik numaralarını görevlilere verdikten sonra sağlık kontrolleri için otobüslere bindirildi.

Ahval’e konuşan işçiler, apar topar İstanbul’a getirildiklerini söylüyor. Rize’den gelen bir işçi, taşeron firma tarafından önceki gün akşam saatlerinde arandığını belirterek şunları belirtiyor.

“İş arıyordum. Önceki gün akşam saatlerinde taşeron firma yetkilisi arayarak acilen İstanbul’a gelmemi ve çalışmaya başlamamı söyledi. Buraya geldiğimde benim gibi gelen 200’ün üstünde insan gördüm. Eşyalarımı bile hazırlayamadan Rize’den çıkıp geldim.”

İşçilerin direnişini sorduğumuzda “beni ilgilendirmez, kim isyan ettiyse onlara sorun” diyor.

Samsun’dan gelen diğer bir işçi ise olaylardan haberi olduğunu çekinerek dile getiriyor. Taşeron firma yetkilisinin kendisine telefon konuşmasında isyan edenlerin ‘hain’ olduğunu belirttiğini ifade ediyor:

“Dün akşamüstü telefonum çaldı. Hemen hazırlanıp yola çıktım. Bana telefon konuşmasında, isyan edenlerin provokatör, hain ve terörist olduğunu söylediler. Buradan ekmek kazanması gereken asıl kişilerin ise bizler olduğunu birkaç kere tekrar etti telefondaki kişi. Olayları duymuştum ama sebebini bilmiyorum. Ben sekiz aydır işsizim, sadece çalışmaya geldim. Her şantiyede problemler olur.”

Samsunlu işçiye, şantiyede insani koşulların sağlanamadığı, paraların geç ödendiği, işçilerin tahtakurusu bulunan yataklarda yatmak zorunda bırakıldığını duyup duymadığını sorduğumuzda ise, tepkisi şöyle oldu:

“Elbet problemler vardır. Ama ben sebebini bilmem. Sadece çalışmak istiyorum. Olmuş olanlar beni ilgilendirmez. İki tane çocuğum var ve aylardır işsizim. Bahane bulamam. Memlekette karım ve çocuklarım para bekliyor. Ben sadece çalışmaya geldim. Çalışırım ve susarım, sendikayla da işim olmaz. Size de bunu söylüyorum. Görevlilere de bunu söyledim. Gerisi de beni ilgilendirmez.”

Mersin’den havalimanı şantiyesinde çalışmak için gelen bir işçi ise sağa sola bakınarak kayıt yapacağı yeri arıyordu. Yanına yaklaşarak nereden geldiğini, gelme süreci ve yaşananlarla ilgili sorular sorduğumuzda, heyecanlı bir şekilde birkaç kere “bilmiyorum” dedi. Daha sonra, akşam saatlerinde gelen bir telefondan bahsederek yola koyulduğunu söyledi:

“Ne zamandır firmayı arıyordum. Zaten iş yok. Olayları duydum ve arkasından telefonum çaldı. Acilen İstanbul’a beklendiğim söylendi. Ne para konuştuk ne başka bir şey. Zaten umurumda bile değil. Sağdan soldan borç para bularak geldim. Yanıma da 3 5 tane eşya aldım. Çalışmaya başladıkça devamını getiririm. Valizi bile apar topar hazırladım, içinde ne olduğunu sorsan bilmiyorum.”

Telefonda konuştuğu kişinin kurduğu cümleleri, işçilerin iş bırakma eylemi ve gözaltında olanlar hakkında ise şunları:

“Valla bana tek dedikleri helal para kazanmak isteyip istemediğim oldu. Olayları çıkaranların sütü bozuk olduğu ve burayı istemeyenler tarafından kışkırtıldığı söylendi. Ben anlamam o işlerden. Kim yapmış, kim etmiş. Gözaltıları da duydum. Demek jandarma bile olaya müdahil oluyorsa, vardır bir şeyler. Yoksa da günahları boynuna. Anadolu’dan benim gibi gelen kaç insan var sen biliyor musun? Bak şu insanlara. Hepsi farklı illerden geldi. Ben bana verilerin işi yapar, verileni yer, gerisine karışmam.”

Sabah ve öğle saatlerinde 200’ün üstünde yeni işçi havalimanı şantiyesine geldi. Şantiyenin etrafı polis ve jandarmayla dolu olmasına rağmen, Arnavutköy ve Otogar’dan gelen işçileri korsan taksilerin taşıdığı görüldü. Her korsan taksinin bagajından bavullar indirildi, kimlikler verildi ve arkasından meraklı bakışlarla yeni işçiler sağlık kontrolü için otobüslere bindirildi.

Olayları duymasına rağmen odasından çıkmayan bir işçi ise etrafında bakarak konuşmaktan çekindiğini ama sayının daha da artacağını söyledi:

“Valla en az iki bin kişi vardı. Hala kamera kayıtlarından tespit edilmeye çalışıyor. Hatta içeride çalışan işçilere kimin katıldığını söylemesi için baskı yapılıyor. Bazı arkadaşlarımıza prim, iş garantisi ve para teklif etmişler. Katılanların hepsinin temizleneceği söyleniyor. Kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Giriş çıkışlarda kimlik kontrolü var. Bazı arkadaşlarımız olaylara katılmasa bile, yanlış anlaşılmalara karşı bugün izin günü olmasına rağmen dışarı çıkmadı. Herkes korkuyor.”

Daha önce şantiyede çalışan ismini vermek istemeyen bir mühendis Ahval’e konuştu. Şimdilerde İstanbul’da başka bir inşaat firmasında küçük işler yapıyor. 38 yaşındaki mühendis bir yıl şantiyede çalıştığını ve çalışma koşullarından dolayı ayrıldığını söyledi. Önceki gece yaşanan olaylarla ilgili olarak ise, daha önceden çok sayıda iş cinayeti ve kimsenin duymadığı büyük kavgaların olduğu, zaten böyle bir eylemin beklendiğini şu sözlerle ifade etti:

“İstanbul’un izole bir yeri orası. Düşünün 36 bin işçi çalışıyor. Ben olayları duyunca hiç şaşırmadım. Çalıştığım dönemde iki işçinin hayatını kaybettiğini ben gözlerimle görmüştüm. Düşünün öyle bir yer ki, beş bin kişi ölse kimsenin haberi olmaz. Sürekli bir baskı vardı. Paralar taşeronlar aracılığıyla çalışanlara asla yatmıyordu. Çok kötü koşullarda çalışıyordu işçiler ve mühendisler.”

38 yaşındaki mühendis şantiyede daha önce çok büyük bir kavga ve isyanın olduğunu ama dışarıya yansımadığını da ekleyerek, olayların kısa sürede kapatılacağını düşündüğünü ifade etti:

“Bir kere bir kavga oldu, öyle böyle değil. 500 işçi arasında resmen meydan savaşı çıktı. Kan gövdeyi götürdü. Kimse müdahale etmedi. Çünkü kimsenin çıkarına dokunmuyordu. İşçiler birkaç kez paraları yatmadığı için isyan etti. Anında para yatmıştı. Şantiyede çalışan mühendisler korku ve gerginlik içinde işlerini yapıyor.

Orada hem mühendis hem de işçi olarak çalışmak kolay değil. Bence olay büyümez. Klasik Türkiye. O kadar büyük firmalar var ki, isteseler 100 bin işçiyi bir saate oraya koyarlar. 29 Ekim’e asla yetişmez bu inşaat. İnsanın kafasına acaba bir bahane mi arıyorlar sorusu geliyor, bilmiyorum.”

Kadıköy'de sendikaların protesto açıklaması ve gözaltılar

Olayların ardından dün akşam saatlerinde Dev Yapı İş ve İnşaat İş sendikaları, işçilerin çalışma koşullarını ve gözaltıları protesto etmek için Kadıköy ve Ankara’da toplanarak basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasında, gözaltına alınan işçilerin serbest bırakılması, işlerine iade edilmesi ve 15 maddelik taleplerinin yerine getirilmesi istendi.

Ankara’daki ve Kadıköy’deki basın açıklamasına polis müdahale etti. Çok sayıda kişi gözaltına alındı. DİSK genel başkanı Arzu Çerkezoğlu, Kadıköy'de, direnen 3. havaalanı işçilerine destek eylemi saldırısında gözaltına alınanlar hakkında Kadıköy Rıhtım Karakolu önünde bilgilendirme yaptı:
"Savcılık 24 saat gözaltı süresi verdi. Herkese selamları var, mücadeleye devam diyorlar"

İnşaat İşçileri Sendikası sosyal medya hesabından duruma dair şunları söyledi:

“Servislere binmeyip fiilen iş durduran, köleliği hatırlatan tüm adreslere ateş püskürten arkadaşlarımızın talebi, insanca çalışmak-insanca barınıp, insan onuruna yaraşır şekilde çalışma alanına taşınmaktır!

Her gün en az iki işçinin hayatını kaybettiği, servis “kazaları” ve ölümlerin rutinleştiği, yemeğin-barınma alanının insanlık dışı koşullarda ve nitelikte olduğu bu köle kampında “Çalışırken ölmek istemiyoruz!” demektir!

On binlerce işçinin bu taleplerle yükselttiği isyan çığlığı tüm inşaat işçilerinin olduğu gibi, tüm işçi sınıfının da çığlığıdır!

Gösteriş için yapılacak açılış törenine kadar belli bölümleri hazır etme acelesiyle hareket eden patronlar, bir köle kampı haline getirilen bu dev şantiye alanında bizim kanımız-canımız-alın terimiz üzerinde adeta tepiniyorlar. Tıpkı diğer şantiyelerde ve tüm üretim alanlarında olduğu gibi…”

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…