Cumhuriyet ordusu'ndan NATO ordusuna

Rahmi Yıldırım

13 Şubat 2019
Cumhuriyet ordusu'ndan NATO ordusuna

1950-1987 arasında ABD Türk subaylarının Amerika’da eğitim ve talimleri için toplam 133 milyon dolar harcadı. ilk 16 kişilik kafilede, Daniş Karabelen ve Alparslan Türkeş de vardı. 1952’de NATO’ya katıldıktan sonra Tuğg. D. Karabelen (kontrgerilla olarak bilinen) Özel Harp Dairesi’nin kuruluşuyla, Alparslan Türkeş de ÖHD’nin kamplarında özel harp için seçilen askerleri eğitmekle görevlendirildi.

Milli Şef” İsmet İnönü’nün imzaladığı ikili anlaşmalarla açılıp Amerika’ya uzanan dikenli aşk yollarında nice siyasal liderler ve İslamcı inanç önderlerinin gelip geçtiğinden söz ediyorduk.

Önceki yazılarda Adnan Menderes ve Fatin Rüştü Zorlu’nun, Necip Fazıl ve Said-i Nursi’nin, Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Tansu Çiller’in Amerika’ya aşklarından, Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eşbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ile samimiyetinden dem vurmuştuk.

Geçen yazıda ise, 12 Eylül 1980 darbesinin şefi Orgeneral Kenan Evren’in şahsında Amerikan çocuklarından söz ederken sözü NATO paşalarına getirip, “TSK’de neden Cumhuriyet paşaları / NATO paşaları diye bir tasniften söz edilir oldu?” diye sormuştuk.

Hemen belirtelim, Cumhuriyet ordusunun NATO ordusuna evrimi, Türkiye’nin iç ve dış politikasının ekonomi politiğiyle, daha açık ifade etmek gerekirse, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD ile ikili anlaşmaların imzalanması, Türkiye’nin NATO’ya girmesi ve Soğuk Savaş dönemindeki antikomünist ahlak ve akıl tutulmasıyla ilişkilidir.

*** 

ERDOĞAN: TÜRKİYE NATO TOPRAĞIDIR

Cumhuriyet ordusundan NATO ordusuna, Cumhuriyet paşalarından NATO paşalarına evrime biraz daha yakından bakalım. İkinci Dünya Savaşı’nda tarafsız kalmayı başaran Türkiye, savaş sonrasında da tarafsız kalabilir, Bağlantısızlar Hareketi’ne katılabilirdi. Ne ki, yüz yıl boyunca devlet eliyle fert zengin etme (saksıda kapitalist yetiştirme) politikalarıyla semiren komprador burjuvazinin tercihi Batı kapitalizmiyle daha derinlemesine bütünleşmekten yanaydı. Milli Şef İsmet İnönü, egemen sınıfın tercihi doğrultusunda davrandı; Truman Doktrini çerçevesinde Türkiye gemisini ABD limanına yanaştırdı. Esasen İnönü, İstiklal Harbi öncesinde de Amerikan mandasından yanaydı.

Cumhuriyet paşalarından NATO paşalarına dönüşüm ilk olarak Truman Doktrini kapsamında imzalanan ikili anlaşmalarla bağlantılıdır. Truman Doktrini, 12 Mart 1947’de ABD Başkanı Harry Truman’ın Kongre’ye sunduğu, “komünizm tehdidi” altındaki devletlere mali ve askeri “yardım” yapılmasını öngören plandır. Bu çerçevede ilk elde, iç savaş yaşayan Yunanistan’a 300 milyon dolar, Türkiye’ye 100 milyon dolar askeri ve ekonomik yardım yapıldı. Aynı yıl Haziran ayında ABD Dışişleri Bakanı George Marshall, (kendi adıyla anılan), İkinci Dünya Savaşı’nda çökmüş Avrupa ekonomilerinin ayağa kaldırılmasını öngören programı açıkladı. Nihayet Başkanlık Danışmanı Bernard Baruch aynı yıl Kongre’deki konuşmasında, ABD’nin başını çektiği “hür dünya” ile Sovyetler Birliği öncülüğündeki komünist blok arasında Soğuk Savaş’ın başladığını ilan etti.

Soğuk Savaş’ın ilk raundunda Yunanistan’daki iç savaş, Truman Doktrini kapsamında sağlanan destek sayesinde 1949 yılında Batı dünyası lehine sonuçlandı. Türkiye’ye de 100 milyon dolarlık askeri malzeme sevkiyatı yapıldı. Aynı yıl ABD ve belli başlı Avrupa ülkeleri Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü NATO’yu kurdular. Türkiye 1952 yılında NATO’ya üye oldu. NATO üyeliği, Kore Savaşı’nda Amerikan çıkarları uğruna dökülen kanın ödülüydü!

NATO üyeliğiyle birlikte Türkiye toprakları NATO toprakları haline geldi. Nitekim Recep Tayyip Erdoğan, 2012 yılında Başbakan sıfatıyla Pakistan’daki D8 zirvesi sırasında patriot füzeleriyle ilgili soruları yanıtlarken, bu gerçeği şu sözlerle dile getirdi: “Bizim topraklarımız aynı zamanda 4. maddeye göre NATO'nun da topraklarıdır. Burada NATO ile yapılan görüşmelerde, burada savunma esaslı olmak üzere böyle bir adım atılmaktadır. Nereye yerleştirilip yerleştirilmeyeceği Silahlı Kuvvetlerimiz mensuplarının da uygun görmesiyle, onlar nereyi uygun görürlerse oralarda bu yerleşim olacaktır. Bunun için NATO'nun şu anda bir uygulaması olacağı için de TBMM'den de herhangi bir izne gerek kalmayacaktır.” (Sabah, 23 Kasım 2012.)

Türkiye toprağı NATO toprağı olunca, ordusu da haliyle NATO ordusuna dönüştü.

***

DEVŞİRİLEN SİYASETÇİLER SENDİKACILAR ASKERLER

NATO üyeliğiyle taçlanan süreçte, Türkiye ile ABD arasında ilk ikili anlaşmalar 1947 yılında imzalandı. İkili anlaşmalar çerçevesinde, ABD’de eğitilecek ilk subay kafilesi, 1948 yılında yola çıktı.

Askeri eğitim, ABD’nin bağımlı ülkelerle askeri ilişkilerinin NATO üyeliği kadar önemli bir ayağıdır. Nitekim, ABD Savunma Bakanı Robert Mc. Namara, 1967 yılında Kongre’de yaptığı konuşmada, azgelişmiş ülkeler askerlerinin eğitimine ilişkin olarak şöyle demişti:

“Askeri dış yardım yatırımlarımızdan aldığımız en büyük karşılık, ABD ve denizaşırı ülkelerdeki eğitim merkezleri ve askeri okullarımızda yetiştirilen seçme askerler ve uzmanlardan gelmektedir. Bu öğrenciler, kendi ülkeleri tarafından, ülkelerine döndüklerinde eğitmen olmak üzere seçilmişlerdir. Bunlar ülkenin gelecekteki liderleri, iş yapmasını bilen ve bunu liderlik ettikleri kuvvetlere öğretebilecek kişilerdir. Liderlik mevkiinde, Amerikalıların hareket tarzlarını ve nasıl düşündüklerini yakından bilen kişilerin olmasının değeri üzerinde fazla durmama gerek yoktur. Böyle insanlarla arkadaşlık kurmamızın değeri ölçülemez.” (Aktaran H. Magdoff, Emperyalizm Çağı başlıklı makale, Çağdaş Kapitalizmin Bunalımı adlı kitap içinde, Çev. Yıldırım Koç, Bilgi Yayınevi, Ankara Nisan 1975, abç.)

Amerikan savunma sekreterinin sözleri ister istemez akla Osmanlı dönemindeki devşirme sistemini getirmektedir. Osmanlı, hegemonyası altındaki ülkelerden aklen ve fiziken temayüz eden çocukları ailelerinden kopartıp devşirir ve kimilerini bürokrat olarak kimilerini asker (yeniçeri) olarak eğitirdi. İstanbul’un fethiyle birlikte Osmanlı Devleti üst yönetiminde Türk aristokrasisi tamamen dışlanmış, devlet kozmopolit devşirme imparatorluğuna dönüşmüştü.

Ülkelerinin gelecekteki lider adaylarını eğitip devşirmede ABD Osmanlı’yı fersah fersah geçti; sadece askerleri değil, siyasetçileri, sendikacıları, sanatçıları, diplomatları devşirip eğitti. İktidar adayı siyasetçiler bir şekilde Amerikan yönetiminden icazet aldılar. Türkiye’nin en büyük işçi konfederasyonu TÜRK-İŞ, 1952 yılında Amerikan Emek Federasyonu ve Endüstriyel Örgütler Kongresi AFL-CIO’nun yardımı ve rehberliğiyle kuruldu. Kurucu üyeler ABD’ye götürülerek eğitimden geçirildiler. Sonraki yıllarda eğitime gönderilecek sendikacıların seçimi, TÜRK-İŞ’te olağanüstü kongre toplanacak kadar önem kazandı. 1971 yılına değin 600 dolayında sendika yöneticisi AFL-CIO ve Amerikan hükümetine bağlı Uluslararası Kalkınma Ajansı AID rehberliğinde eğitimden geçirildi.

AFL-CIO ve AID’nin Türk-İş’e yardımları, kuruluş sürecinde ve ilk yıllarında rehberlik, “eğitim kurs ve gezilerinin” düzenlenmesi ve finansmanı ile sınırlı kalmadı; TÜRK-İŞ’e doğrudan para da verildi. 1960-1970 yılları arasında AID kanalıyla Türk-İş’e 13,5 milyon lira para aktarıldı. (Kaynak: Türkiye İşçi Sınıfı ve Mücadeleleri Tarihi, Tüm İktisatçılar Birliği, Yayın No: 16, s: 106, Ankara 1976.)

Eğitim seminerleri sonraki yıllarda da sürdü; 1972-1991 yılları arasında yaklaşık 23 bin sendika yöneticisi ve üyesi bu seminerlere katıldı. (Fatih Güngör, Mülkiyeliler Birliği Dergisi, Ekim 1992, S.148, s: 48.)

***

ABD’NİN KAFAKOL PROGRAMI

Türk medyasının amiral gemisi Hürriyet’in 21 Nisan 1989 tarihli nüshasında, manşetten “ABD’nin kafakol programı” başlıklı, Sedat Ergin imzalı haber ise, ABD’nin subay eğitme bahanesiyle, dost ülkelerin gelecekteki yöneticilerini kendi saflarına çekmesinin öyküsüydü. Haberde, ABD Genelkurmay Başkanı ile diğer yetkililerin açıklamalarına yer verilmişti: “ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral William Crowe, Kongre'de yaptığı açıklamada, müttefik ülke subaylarına, Amerika'da eğitim görmeleri için verilen bursların amacını, 'Bu ülkelerin orduları, askeri ve siyasi lider kadrolarının üzerinde etki sağlama' olarak açıkladı. ABD'nin askeri burs verdiği ülkeler arasında Türkiye liste başında. Burslardan yararlanan Türk subaylarının sayısı ise 4 bin 461”.

Crowe'un açıklamalarından bir bölüm de şuydu: “IMET (Uluslararası Askeri Eğitim ve Talim) programı diğer ülkelerin askeri ve sivil liderlerine gelecekte yaklaşabilmek bakımından da önemli imkanlar sağlamaktadır. ABD'de eğitim görmeleri için seçilen öğrencilerin çoğu zaten üst kademe askeri lider olma özelliğine sahip subaylardır. Bu programda ABD'de eğitim gören askeri liderler, geçmişte olduğu gibi gelecekte de ülkelerinde önemli görevler üstleneceklerdir. Örneğin bugün dünyada bakan, büyükelçi, kuvvet komutanı ve askeri okul komutanı pozisyonlarında IMET eğitimi görmüş 1500 kişi vardır. IMET, uzun vadeli bir yatırım olarak çok değerli bir güvenlik yardımı aracıdır ve ABD'ye sayısız yararlar sağlamaktadır.”

Haberde, 1950 yılından 1987 yılı sonuna kadar geçen 37 yılda ABD’nin Türk subaylarının Amerika’da eğitim ve talimleri için toplam 133 milyon dolar harcadığı belirtilmişti. Haberde, Senatör Nunn'un şu sözlerine de yer verilmişti: “Pek çok ülkede ordu, politikanın içinde olmasa bile, kimin siyasi lider olacağı ve ne kadar görevde kalacağı konusunda çok büyük etkiye sahip bulunmaktadır.”

***

Dediğimiz gibi, Türkiye ile ABD arasında ilk ikili anlaşmalar 1947 yılında imzalandı; ABD’de eğitilecek ilk subay kafilesi, 1948 yılında yola çıktı. On altı kişilik listede, Daniş Karabelen ve Alparslan Türkeş de vardı. Türkiye 1952’de NATO’ya katıldıktan sonra Tuğgeneral Daniş Karabelen (kontrgerilla olarak bilinen) Özel Harp Dairesi’nin kuruluşuyla, Alparslan Türkeş de ÖHD’nin kamplarında özel harp için seçilen askerleri eğitmekle görevlendirildi. Albay Türkeş, 27 Mayıs 1960 sabahı, NATO’ya bağlılık yeminiyle başlayan darbe bildirisini radyodan okuyarak, Başbakanlık Müsteşarlığı görevini üstlendi.

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…