Fahişeler ve gazeteciler

Rahmi Yıldırım

29 Kasım 2017
Fahişeler ve gazeteciler

Fahişelik denilince tarihteki ilk meslek olduğu söylenir ve akla hep belirli bir cinsiyet gelir. İnsan türünün sınıflara ayrışmasından bu yana baskı altında olan kadının cinsiyetinden üretilmiş bu kavram hiç de adaletli ifade edilmemiş, fahişeliğin cinsiyet meselesi olmaktan öte karakter sorunu olduğu hep göz ardı edilmiş.

Gazetecilik meslek örgütlerinin etik bildirgelerinde medyanın dördüncü kuvvet olduğu, yani yasama yürütme ve yargıdan oluşan devlet gücünü denetlemek ve uyarmakla yükümlü olduğu vurgulanır. Buna göre gazeteci de “halkın gözü kulağı dili” olarak gerçekleri yazmakla, topluma ayna tutmakla yükümlü kılınır.

Gazetecilik ve gazeteci bu şekilde kutsansa da, medya tarihi gazeteciliğin pek de masum olmadığını gösteriyor. Daha doğrusu gazetecilerin çok büyük çoğunlukla ekonomik ve siyasi güç merkezleriyle suç ortaklığı yaptıklarını, meslek etiğine uygun gazetecilik yapmak isteyenlerin, bataklıktaki nilüferden, genelevdeki bakireden farklı olmadıklarını anlatıyor.

***

Genelevdeki bakire deyince John Swinton’u anmamak olmaz. Vikipedi’ye göre 19’uncu yüzyılın ikinci yarısında The New York Times’ta başyazar, The New York Sun’da da yazar ve editör olarak çalışmış; 1880 yılında Karl Marks ile yaptığı söyleşiyi gazetesinde yayımlamış.

İşte bu John Swinton, onuruna verilen ziyafette gazetecilik ve gazeteciler hakkında bir şeyler söylemesi rica edildiğinde, tarihte özgür ve bağımsız gazetecilik diye bir şey olmadığını vurgulamış ve şöyle tamamlamış konuşmasını:

“Gazetecilerin işi; gerçeği yok etmek, düpedüz yalan söylemek, saptırmak, kötülemek, servet sahiplerine dalkavukluk etmek, kendi gündelik ekmeği uğruna yurdunu ve soyunu satmaktır. Bunu siz de biliyorsunuz, ben de. Öyleyse şimdi burada 'bağımsız, özgür basının şerefine' kadeh kaldırmak saçmalığı da nereden çıktı? Bizler, sahne arkasındaki zengin adamların oyuncakları, kullarıyız. Bizler, ipleri çekilince zıplayan oyuncak kuklalarız. Yeteneklerimiz, olanaklarımız ve yaşamlarımız, hepsi başkalarının malı. Bizler entelektüel fahişeleriz.”

Tabii malum, fahişelik denilince tarihteki ilk meslek olduğu söylenir ve akla hep belirli bir cinsiyet gelir. İnsan türünün sınıflara ayrışmasından bu yana baskı altında olan kadının cinsiyetinden üretilmiş bu kavram hiç de adaletli ifade edilmemiş, fahişeliğin cinsiyet meselesi olmaktan öte karakter sorunu olduğu hep göz ardı edilmiş.

***

Seks işçisi olarak aldıkları paranın karşılığını bedenleriyle, ruhlarıyla fazlaca ödeyen kadınlardan özür dileyerek, entelektüel fahişeler konusuna devam edelim.

Entelektüel fahişelik Amerika ile sınırlı değil. Dünyanın tamamında gazetecilik John Swinton’un anlattığı tarzda yapılagelmiş. İddia ile söyleyelim, Türkiye’nin entelektüel fahişeleri, Amerikalı meslektaşlarını suya götürür susuz döndürür. Çünkü Türkiye’de kapitalizm ve gazetecilik, Batı dünyasından farklı olarak doğrudan devlet tarafından başlatılmıştır; yani fahişelik fıtratta vardır. Devirler değişmiş ama fıtrat değişmemiştir.

Amerikalı John Swinton sol bilinciyle gazeteciliği fahişelik olarak nitelendirmiş. Bizimkiler ise fahişeliklerinden hiç utanmamışlar; utanmadıkları gibi sorulduğunda marifetmiş gibi itiraf etmekten de kaçınmamışlar.

Türkiye’nin bilim düşünce dünyasının önemli insanlarından Niyazi Berkes, Unutulan Yıllar adlı kitabında anlatır. Devir Demokrat Parti, yani Adnan Menderes devridir. 1930’larda Kemalizm’i Marksist çerçevede tanımlama çabasındaki Kadro dergisinin önemli yazarı, artık DP’nin yayın organlarında Çakırbeyli çiftliğinin ağasına methiyeler düzmekte, Menderes’in despotizmini demokrasi diye propaganda etmektedir. Kalabalık bir ortamda ünlü yazarla karşılaşan Niyazi Berkes, etraf tenhalaşınca “Ne oldu?” diye sorar. Eski Kadro yazarı “Niyazi, ben fikir orospusuyum. Bir orospu kim para verirse onunla yatmaz mı? İşte ben onlardan biriyim. Parasını aldığımız iştedir fark!” (Aktaran Niyazi Berkes, Unutulan Yıllar, İletişim Yayınları, İstanbul 2005, s: 87)

Berkes şaşırır, ne diyeceğini bilemez ama daha da şaşıracaktır. Bir gün sohbet ederlerken ünlü yazar aniden saatine bakar telaşlanır; “Az kalsın geç kalacaktım, iftara davetliyim” deyip fırlar. Berkes bir kez daha şaşırır. Zira ünlü yazarın dinle imanla ilgisi olduğunu daha önce hiç duymamış görmemiştir; iftara çağıran diğer ünlü ise, Niyazi Berkes’in tabiriyle “din satıcısı” Necip Fazıl Kısakürek’tir.

O Necip Fazıl ki, Atatürk’ün vefatının ardından Cumhuriyetgazetesinde “Atatürk ıslahat tarihimizin en büyük çehresidir” diye yazmıştır. Vefatın ilk seneyi devriyesinde de Türk Ocağı salonunda düzenlenen anma toplantısında ilk konuşmacıdır; diğeri Behçet Kemal Çağlar. Necip Fazıl, “ilim ve cemiyetin terakkisi karşısında İslam’ın softa kaldığını” söyler, “Türkiye’nin nüfus kütüklerindeki softa ve mürtecilerin yeşil kanını kurutacaksın, işte bu kadar!” diye vurgular. (Aktaran Osman Selim Kocahanoğlu, Atatürk - Rauf Orbay Kavgası, Temel Yayınları İstanbul 2012, s: 726)

Ve o Necip Fazıl çok geçmeden, “her kıymetin ruh ve kökünde İslam’ın bulunduğunu” keşfeder; ıslahat tarihinin en büyük çehresi de değişir, “Adnan Bey’de, Tanzimat’tan bu yana gelmiş sadrazamlar ve başvekiller arasında bu davayı tutmaya müstaid biricik insanı buldum ve yardımını davamın hakkı olarak kabul ettim” diye anlatır.

Yassıada duruşmalarında hem Necip Fazıl hem de ünlü yazar, örtülü ödenekten para aldıklarını itiraf ederler. Örtülü ödenekten kimler zıkkımlanmamıştır ki?...

Berkes’i şaşırtan ünlü yazar kim mi? “Ben fikir orospusuyum” diyen ünlü yazar Burhan Asaf Belge’dir. Ne kadar da tanıdık bir soyadı değil mi!

***

Dediğimiz gibi Türk matbuatında fikir fahişeliği fıtrattan gelir. Fikir fahişeliği dünden önce de vardı, yarından sonra da olacaktır. Öyle bir fahişelik ki, meslektaşlarının, insan hakları ve barış eylemcilerinin içeri tıkılmaları için kalem oynatanları, daha düne kadar F Tipi Cemaat sözcüsü olarak bilinirken bugün en azılı FETÖ düşmanı olarak basın davalarında bilirkişilik yapanları bile vardır.

Hangi birini saymalı anlatmalı ki? Düne kadar F Tipi Cemaat sözcüsü bilineni tahmin etmek kolay. Peki, Cem Uzan’ın gazetesindeyken “Heil Recep!” diye yazan, neredeyse on yıldır da sabahı şerifler hayrolsun gazetesinde Recep Tayyip despotizmini demokrasi diye propaganda eden unsurun kim olduğunu çıkarabilir misiniz?

Kalemini ve ruhunu servet ve iktidar sahiplerine kiralamayan, bataklıkta nilüfer gibi kalabilen fikir emekçilerine saygıyla.

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…