Otobüste linç provası: Kuran Okumak

Rahmi Yıldırım

5 Şubat 2017
Otobüste linç provası: Kuran Okumak

''Hadi diyelim, yanıt verdim. Bu defa başka biri tekbir getirdi, bir diğeri aynı şekilde Kur’an okumaya başladı, başka birileri ilahi terennüm ediyorlar... Kavga çıkıyor. Sürücü, otobüsü karakola çekiyor. Bir iki “mücahit” dine küfrettiğim yolunda ifade veriyor. Savcı yargıç...''

Her günkü gibi sabah evden çıktım, Kızılay’a gitmek üzere otobüs durağındayım.

Gölbaşı TOKİ semtinde, 11374 nolu duraktan 195 nolu Ankara EGO otobüsüne bindim.

Yolculuk en az yarım saat sürecek. Kitap gazete dergi okumak için güzel bir fırsat.

Ben de alışkanlıkla kitabımı açtım, okuyorum. Beni lafa tutacak geveze bir tanıdık çıkmasın diye de dua ediyorum. Şu sıralar, tesadüfen elime geçen ASLAR adlı kitabı okuyorum. Yazarı Hikmet Hikmet  Arif Mapolar. Kıbrıs Türk halkının 1930’lardan itibaren verdiği mücadeleyi anlatan belgesel bir roman. Romanda, bu mücadelede öne çıkan kahramanlar, bu kahramanlar arasındaki rekabet ve fitne, İngiliz sömürge idaresi ile Türkiye Cumhuriyeti yanlıları arasındaki kavga, Rum halkının ENOSİS özlemi vs.  akıcı bir dille anlatılıyor.

Bugünkü yolculukta 1949 yılında Kıbrıs Türk Cemaati liderlerinden Necati Özkan’ın İstiklal gazetesini yayımlamaya başlamasını okuyordum ki...

Galiba TOKİ Hilal Camii durağıydı, sıra dışı bir şahıs otobüse bindi, biner binmez yüksek sesle Allah’ın selamını verdi. Alan aldı almayan almadı vs...

Sıra dışı deyişim şundan: Adam hiç abartısız bir cemaat şeyhi kılığında. Başında beyaz sarık, onun altında yeşil mintan, en altta da siyah şalvar. Sakalı sünnete uygun, bembeyaz upuzun. Olabilir, memlekette giyim kuşam özgürlüğü var. Mesela son olarak Jandarma personeline de türban hürriyeti verildi değil mi?

Dediğim gibi cemaat şeyhi kılıklı adam otobüse biner binmez Allah’ın selamını verdi. Yetmiş yaşın üzerinde gösteriyor. (Laf aramızda, ben de altmış yaşındayım!) Otobüste başörtülü birçok genç hanım var. Oturan erkeklerin birçoğu da herhalde aynı inancın yolcusudur. Ama hiçbiri “Buyur amca” demedi. (Yine laf aramızda, dolmuşta otobüste gençler bana yer veriyorlar, mahcup oluyorum!!!)

Beyaz sarıklı adam oturacak yer bulamadı, ortaya doğru ilerledi. Bir iki durak geçtik geçmedik, beyaz sarıklı adam yüksek sesle önce besmele çekti, ardından euzu. Ardından Kur’an...

Kur’an diyorum, zira Arapça bilmiyorum, olsa olsa Kur’an diyorum. Camilerde televizyon ekranlarında Kur’an diye okutulan dinletilen mesaja çok benziyor. Kim bilir, belki de Arapça başka şeyler söylüyor, belki şarkı türkü söylüyor belki de küfrediyor...

Ben Kur’an okuduğunu düşündüm. Kur’an okuduğunu düşündüm ama rahatsız oldum. Öyle ya, inan ya da inanma, Kur’an her yerde okunmaz, tilavet edilmez. Okuyan abdestli midir, gerçekten mümin midir? Dinleyecekler aynı şekilde. Abdestli olanı vardır olmayanı vardır. Hepsinden evveli, belediye otobüsü Kur’an okunacak yer midir!

Ben bu düşüncedeyken ve de müdahale etsem mi etmesem mi diye tereddüt ederken, başı açık orta yaşlı bir hanımefendi, sıkışık yolcu kalabalığını yara yara öne doğru ilerledi, nihayet otobüs sürücüsüne ulaştı. Duyabileceğim bir ses tonu ile “Adama müdahale eder misiniz? Kimse bu adamı dinlemek zorunda değil!” diye uyardı.

Kaptanın ne dediğini duyamadım. Herhalde “Ben karışmam” demiş olmalı ki, ne otobüsü durdurdu ne de şeyh kılıklı adama yönelik bir şeyler söyledi.

Zaten kitap okumam kesildiğinden rahatsızım. Kadının otobüs sürücüsüne ricası karşılıksız kaldığı için daha da rahatsızım. Yüksek sesle ikaz etmekten kendimi alamadım:

Hacı Efendi, burası cami değil, lütfen susar mısın!!!

Demez olaydım. Hacı Efendi öyle bir baktı ki, karşımda IŞİD cellatları var sandım.

Etrafıma bakındım, özellikle başörtülü genç hanımefendilerin “Hacı amca, burası Kur’an okunacak, dinlenecek yer değil” demesini bekledim.

Beklediğimi bulamadım. Adam sesini daha da yükselterek Kur’an okumaya devam etti. Kendimi tutamadım, tekrar ikaz ettim:

Hacı Efendi, burası Kur’an okunacak yer değil, mezarlık değil, susar mısın?

Derken, yine bir başı açık hanımefendi “Şaklabanlık bu” diye ekledi.

Başörtülü hanımefendilerden ve aynı yolun yolcusu beyefendilerden yine ses çıkmadı.

Sessiz kalmaları, otobüste Kur’an okunmasına destek miydi yoksa böyle bir ortamda Kur’an okunmasına itiraz eden laiklere tepki miydi, anlayamadım. Konuşup anlama olanağı da yoktu!

Kafa bu düşüncelerle meşgul iken, otobüs Gölbaşı Mezarlık durağına gelmişti. Yüksek sesle Kur’an okuyan (belki de meczup) şahıs durakta indi, inerken özellikle işaret parmağını sallayarak tüm yolcuları kâfir ilan etti, cehennem ile cezalandırılacaklarını tebliğ etti. Bu anda etrafa dikkat ettim, başörtülü genç kızlar ve hanımlar hiçbir tepki vermediler. Adamı onayladılar mı onaylamadılar mı, anlayamadım. Yüksek sesle “Sanki sadece kendisi Müslüman. İslam bu gibi yaratıklar yüzünden gözden düşüyor” diye bağırdım, değişen bir şey olmadı.

Adam indikten sonra bir beyefendi benimle sohbet başlatmaya çalıştı. Müslümanlık bu değil, herkesin inancı kendine, böyleleri yüzünden din kötüleniyor, camide böylelerine yüz vermiyor filan... Doğrusu, ikili sohbete de heves edemedim, hı hı deyip kitaba daldım. Adam da ısrar etmedi.

Yolculuk sona erdi, kendi kendime düşündüm. Uluorta din istismarına önünü ardını düşünmeden tepki vermişim.

Hacı Efendi, burası cami değil, lütfen susar mısın!!! demişim.

Kendimi sorguladım. Böyle bir tepki vermeye hakkım var mı?

Uzun ama çok uzun bir muhakeme sürecinin ardından diyorum ki,

Böyle bir tepki vermeye kesinlikle hakkım var.

Hakkım  var da, benzer başka bir yolculukta sonuç ne olurdu, hikâye nasıl sonuçlanırdı?

Mesela, bu adam yalnız olmayabilirdi.

Beraberinde birkaç başka meczup da olabilirdi.

Ben itiraz ettiğimde biri veya mütedeyyin başka bir yolcu sesini yükseltebilirdi:

Adam güzel güzel Kur’an okuyor, nesine itiraz ediyorsun?

Başka bir yolcu ekleyebilirdi:

Sen Müslüman değil misin yoksa, niye rahatsız oldun?

Yanıtlasan bir türlü, sessiz kalsan başka türlü.

Hadi diyelim, yanıt verdim. Bu defa başka biri tekbir getirdi, bir diğeri aynı şekilde Kur’an okumaya başladı, başka birileri ilahi terennüm ediyorlar... Kavga çıkıyor. Sürücü, otobüsü karakola çekiyor. Bir iki “mücahit” dine küfrettiğim yolunda ifade veriyor. Savcı yargıç...

Daha vahimi, iş karakola savcıya yargıca kalmadan otobüste halloluyor...

Olmayacak şey değil. Burası Türkiye. Yani son otuz kırk yılda tarihinde hiç olmadığı kadar Müslümanlaşan bir coğrafya. Ayrıntısına girmeyeyim, IŞİD’e sempati duyanların yüzde 9’a ulaştığını belirtmekle yetineyim...

Anlattığım yolculuk hikâyesi aynıyle vaki.

Söyleyin dostlar!

Ne yapmalıydım?

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…