“Benim hırsızım, benim rüşvetçim, benim sübyancım, benim teröristim, benim ahlaksızım iyidir, çünkü Müslümandır, iman kardeşimdir. Açıkça büyük günahlar işlese de, madem ki imanlıdır, Müslümandır, kardeşimdir.” Kendisini Müslüman sayan ahalinin çok ama çok büyük çoğunluğu bu zihniyettedir.
Ya eyyühellezine âmenû,
Muhterem Sallama Cemaati,
Cumanız, tüm günleriniz hayırlı olsun!
Başlığa bakıp hemen kaşlarınızı çatmayın lütfen!
Şair Şükrü Erbaş’ın ünlü şiirindeki “Köylüleri niçin öldürmeliyiz” başlığına naziredir.
Vahdet gazetesi yazarı Mehmet Şevket Eygi’nin bir yazısı üzerine böyle bir nazire akla geldi.
Mehmet Şevket Eygi’yi tanıyor olmalısınız.
Hani şu tarihe “Kanlı Pazar” adıyla geçen kanlı provokasyonun kışkırtıcısı İslamcı yazar.
Kanlı Pazar’ı kısaca anımsamak gerekirse:
16 Şubat 1969 tarihinde 6. Filo’yu protesto etmek için solcu gençler protesto mitingi düzenliyor.
Mehmet Şevket Eygi miting öncesi Bugün gazetesindeki köşesinde “kızıl kâfirler” dediği devrimcileri hedef gösteriyor. “Müslüman kardeşim, sen bu savaşta bitaraf kalamazsın. Ben namazımı kılar, tespihimi çekerim… Etliye, sütlüye karışmam deyip de kendine zulüm edenlerden olma, gözünü aç, bak!.. Onlarda taş, sopa, demir, molotof kokteyli mi var? Biz de aynı silahları kullanmaktan aciz değiliz… Cihat eden zelil olmaz. Sağ kalırsa gazi olur, canını verirse şehitlik şerefini kazanır.” diye yazarak dindaşlarını cihada çağırıyor.
Dindaşları da Dolmabahçe Camii’nde topluca namaz kıldıktan sonra mitinge saldırıyorlar; saldırıda TİP üyesi Ali Turgut Aytaç ve işçi Duran Erdoğan’ı bıçaklayarak katlediyorlar, 200 kişiyi de yaralıyorlar.
Kanlı Pazar’ın bir gün sonrasında Günaydın gazetesinde Ali Turgut Aytaç’ın bıçaklandığı anı gösteren bir fotoğraf yayınlanıyor. Fotoğrafta, birkaç metre ötedeki polis cinayeti seyretmektedir...
Mehmet Şevket Eygi 2006 Nisan’ında Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan söyleşide Kanlı Pazar nedeniyle herhangi bir vicdani rahatsızlık duymadığını belirterek “Bugün aynı şartlar olsa yine aynı şeyi hiç tereddütsüz yapardım” diye açıklama yapmıştı.
İşte o Mehmet Şevket, gazetesinin 29 Şubat 2016 tarihli sayısında kaleme aldığı yazıda, 13 yaşındaki kız çocuğunu cinsel istismardan hüküm giyen suikastçı yazar Hüseyin Üzmez’i savunmuş. Eygi, dindaşı Hüseyin Üzmez için, "Geçtiğimiz yıllarda, küçük bir kızla ilişkisi yüzünden mü’min ve Müslim bir gazeteci maalesef Müslüman kesim yüzünden linç edilmiş, bitirilmiş, yerin yedi kat dibine sokulmuştur. Bu, adaletsizlik, insafsızlık ve aşırılık olmuştur." demiş.
Ya eyyühellezine âmenû,
Bu satırların kaleme alınabildiğine insanın inanası gelmiyor.
En iyimser ruh haliyle “Müslümanlık bu mu?” diye isyan edesi geliyor insanın ama galiba bu ruh hali de epey saf ve kendini kandırma hali.
Saflık ve kendini kandırma hali derken, binbir çeşit Müslümanlığın olduğundan söz ediyorum.
Mesela, provokatör ve dahi peşkirağası kalemşor Eygi de aynı yazıda ifade ediyor ki,
“İman kardeşliği, talakı olmayan bir nikah gibidir, bozulamaz.”
Bu cümleyi şu anlamda kurmuş:
“Mü’mini tekfir edenin kendisi kafir olur.
Adam mü’min, fakat fâsık-ı mütecahir, yani büyük günahları açıkta, açıkça işliyor. Böylesinin gıybeti yapılabilir ama imanı olduğu ve kaldığı müddetçe kardeşlikten atılamaz, silinemez.
Mü’minin günahları gizli saklı kapalı ise tecessüs edilemez ve gıybeti yapılamaz.
İnsanların gizli günah ve ayıplarını araştırmak haramdır.
Olgun mü’min, olgun olmayan iman kardeşlerinin gizli günah, ayıp ve kötülüklerine karşı karanlık gece gibi olur.
Bu gizli günah ve ayıplar öğrenilirse, ifşa edilmez, açıklanmaz, aksine setr edilir, gizlenir.
Hadiste buyruluyor: “Bir mü’mini, ondaki günah ve ayıplar yüzünden ayıplayan kimsenin canını, Allahü Teala hazretleri, aynı ayıpları ona vermeden almaz.”
Dindaşlarına bu öğütleri veren peşkirağası provokatör, gıybetin Kur’an’la, Sünnetle, icmâ ile haram kılındığını vurgulamış.
Yani özetle, zihniyeti.
Ne yazık ki, kendisini Müslüman sayan ahalinin çok ama çok büyük çoğunluğu bu zihniyette olup, bu zihniyetle hayatı kendisine zehir ettiği gibi, iktidarı ele geçirdiğinde başkalarına da hayatı zehir etmektedir.
Aziz memleketimizin en büyük dertlerinden biri de, hırsızı, rüşvetçiyi, teröristi, sübyancıyı sırf Müslüman diye sahiplenen böyle bir çoğunluğun varlığıdır.
Şükrü Erbaş’a rica etsek,
“Köylüleri niçin öldürmeliyiz?” diye yazdığı gibi,
“Müslümanları niçin öldürmeliyiz?” diye de şiir yazabilir mi?
Tekrar cumanız, tüm günleriniz hayırlı olsun!
Aşk ile!
Selam ve muhabbet ile!
Yazarın Dİğer Yazıları
Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
3 Ocak 2024Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
19 Aralık 2023Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
13 Aralık 2023'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
7 Aralık 2023Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
1 Aralık 2023Gazze İçin Timsah Gözyaşları
11 Kasım 2023Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
1 Kasım 2023Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
23 Ekim 2023Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
12 Ekim 2023Ordu gözbebeğimizdir!
28 Eylül 2023İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
1 Eylül 2023Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
26 Ağustos 2023İslami Magandalık
15 Ağustos 2023Maganda Politik
7 Ağustos 2023Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
2 Ağustos 2023Halkçı Hayal Kırıklığı
28 Temmuz 2023Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
20 Temmuz 2023Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
14 Temmuz 2023Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
11 Temmuz 2023Merdan'a Namerdan Hukuk
4 Temmuz 2023