'Trump, Cumhuriyetçilerin aday olabilir ve yardımcısı olarak Robert F. Kennedy Jr.'ı seçecek. Garip ikili daha sonra tökezleyen Joe Biden'a karşı büyük bir zafer kazanacak ve ayrıca partinin Meclis ve Senato adaylarının çoğunu devirecek.''

Ünlü gazetici Seymour Hersh'un yazısı:

Biden'ın Ukrayna Savaşı ve 2024 seçimlerine ilişkin kaygıları gün yüzüne çıkıyor

Aptalca ama Demokrat Parti'nin 2024 Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili artan panik duygusuna işaret eden bir korkuyla başlayalım. Bana parti geçmişine sahip biri tarafından ifade edildi: Trump, Cumhuriyetçilerin aday olabilir ve yardımcısı olarak Robert F. Kennedy Jr.'ı seçecek. Garip ikili daha sonra tökezleyen Joe Biden'a karşı büyük bir zafer kazanacak ve ayrıca partinin Meclis ve Senato adaylarının çoğunu devirecek.

Aşırı Demokratik kaygının gerçek belirtilerine gelince: Joe Biden ihtiyacı olanı bu haftaki NATO zirvesinden önce bir şekilde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın içini dışına çıkararak ve İsveç'in NATO üyeliğini destekleyeceğini açıklayarak, Vladimir Putin'i reddetmesini sağlayarak aldı. Biden'ın durumu kurtaran darbesiyle ilgili kamuoyuna yansıyan hikaye, Amerikan F-16 avcı bombardıman uçaklarını Türkiye'ye satmayı kabul etmesiydi.

Bana Erdoğan'ın dönüşüyle ilgili farklı, gizli bir hikaye anlatıldı: Biden, Erdoğan'a Uluslararası Para Fonu tarafından Türkiye'ye çok ihtiyaç duyulan 11-13 milyar dolarlık bir kredinin sağlanacağına söz verdi. İşlem hakkında doğrudan bilgisi olan bir yetkili bana, "Biden'ın bir zafer kazanması gerekiyordu ve Türkiye ciddi bir mali stres içinde" dedi. Türkiye geçen Şubat ayındaki depremde 100.000 kişiyi kaybetti ve yeniden inşa edilmesi gereken dört milyon binası var. Biden'ın vesayeti altında "Erdoğan'dan daha iyi ne olabilir?" New York Times' muhabirlerine, Biden'ın Pazar günü Avrupa'ya uçarken Erdoğan'ı aradığı söylendi. Times'ın bildirdiğine göre Biden'ın darbesi, ona Putin'in "tam olarak istemediği şeyi: genişletilmiş, daha doğrudan bir NATO ittifakını" elde ettiğini söylemesini sağlayacaktı. Rüşvetten söz edilmedi.

Dış İlişkiler Konseyi'nden Brad W. Setser'in Haziran ayında yaptığı bir analiz olan “Türkiye'nin Artan Bilanço Riskleri” ilk iki cümlede her şeyi söylüyordu: Erdoğan yeniden seçildi ve “şimdi görünenden kaçınmanın bir yolunu bulmak zorunda. Eli kulağında bir mali kriz olabilir.” Setser'e göre kritik gerçek, Türkiye'nin "kullanılabilir döviz rezervlerini gerçekten tüketmenin eşiğinde olması ve altınını satarak önlenebilir bir temerrüt ile karşı karşıya olması veya politikanın tamamen tersine çevrilmesinin acı hapını yutması ve muhtemelen bir IMF programı.”

Türkiye'nin karşı karşıya olduğu karmaşık ekonomik sorunların bir başka kilit unsuru da, Türk bankalarının ülkenin merkez bankasına o kadar çok borç vermesidir ki, "Türkler fonları geri isterse, yerel dolar mevduatlarını yerine getiremezler." Setser, Rusya için ironi ve Kremlin'deki büyük öfkenin bir nedeninin, Putin'in Rus gazını Erdoğan'a krediyle sağladığı ve devlet gaz ithalatçısından ödeme talep etmediği söylentisi olduğunu belirtiyor. Ergodan, Rusya'ya karşı savaşında kullanılmak üzere Ukrayna'ya insansız hava araçları satarken, Putin'in cömertliği akıyor. Türkiye, Ukrayna'nın ürünlerini Karadeniz üzerinden taşımasına da izin verdi.

Tüm bu Avrupa siyasi ve ekonomik ikili ticareti, açıkça ve göz önünde yapıldı. Amerika Birleşik Devletleri'nde ise ikiyüzlülük çok farklıdır.

https://seymourhersh.substack.com/p/fear-and-loathing-on-air-force-one

Seymour Myron Hersh Kimdir?

1937  doğumlu Amerikalı araştırmacı gazeteci ve yazar. Hersh, uzun bir süre The New Yorker dergisinde askerî ve güvenlikle ilgili konularda makaleler yazdı. 2013'ten bu yana London Review of Books 'a da katkıda bulunuyor. 1970 Pulitzer Ödülü'nü, iki defa Ulusal Dergi Ödülü'nü, beş kere de Polk'u kazanmıştır ve 2004 George Orwell Ödülü sahibidir.

Seymour Hersh'ün ilk önemli başarısı 1969'da Vietnam Savaşı esnasında gerçekleşen My Lai Katliamı'nı ve ABD ordusu tarafından katliamı örtme çabalarını ortaya çıkarmasıydı ve bu haberi ile 1970 yılında Pulitzer'e layık görüldü. 2004 yılında, Irak'taki Ebu Gureyb Cezaevinde tutuklulara ABD ordusu tarafından yapılan işkencelerle ilgili haberleri de geniş yankı buldu.

Mayıs 2015'te yazdığı bir yazıda Usame bin Ladin'in ölümü konusunda ABD'nin kamuoyunu doğru bilgilendirmediğini, bin Ladin'in Afganistan'da defnedildiğini iddia ederek gündeme gelmiştir.