Reza Zarrab ifadesinde neler söyledi?

30 Kasım 2017
Reza Zarrab ifadesinde neler söyledi?

New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi'nde görülen İran'a yönelik yaptırımların yasa dışı yollarla delinmesi davasında İran, Türkiye ve Makedonya vatandaşı iş adamı Reza Zarrab tanık olarak kürsüye çıktı. 

Oturum yerel saatle 9.37’de başladı. Daha önce 9:15’de başlanacağı açıklanmıştı. Ancak jüriler salona gecikmeli geldi.

Birinci gün

Reza Zarrab ilk gün ifadesine 2016 yılında Florida eyaletinde gözaltına alınması sürecinde yaşananları aktararak başladı. 

Duruşmayı takip eden Amerikalı gazeteciler, Zarrab'ın anlattıklarını Twitter üzerinden aktardı. 

Duruşmayı takip eden gazetecilerden Pete Brush, Zarrab'ın, "Neyle karşı karşıya olduğumu bilmiyordum. Uzun bir yolculuk sonrası şoktaydım. Doğru cevapları veremedim. Korkuyordum" dediğini aktardı. 

Brush, Zarrab'ın "İşbirliği sorumluluğu kabul etmenin ve cezaevinden çıkmanın en hızlı yoluydu" dediğini de aktardı.

Zarrab daha sonra savcılıkla yaptığı işbirliği anlaşmanın üç koşula bağlı olduğunu söyledi:

Bir otelde tutulduğu iddialarını da reddeden Zarrab, savcının "Hâlâ tutuklu durumda mısınız?" sorusuna "Evet" yanıtını verdi. 

Zarrab ayrıca tutukluyken bir hapishane memuruna rüşvet vermek suçunu da kabul ederek, "Bir memura bana alkol getirmesi ve cep telefonunu kullanmama izin vermesi için rüşvet verdim" dedi. 

Mehmet Hakan Atilla'nın rolü

Zarrab, davanın tutuklu sanığı eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla hakkında ise "Yaptırım kuralları hakkında bankadaki en bilgili kişi. Oluşturduğumuz yapının Amerikan yaptırımlarıyla uyumlu gözükmesi için katkıda bulundu" diye konuştu. 

Mehmet Hakan Atilla'nın çizimi
Reza Zarrab, ifadesinde eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın İran yaptırımlarını ABD'ye fark ettirmeden delme konusunda kendisine yardımcı olduğunu söyledi.

Zarrab, İran yaptırımlarının etrafından dolaşma yapısının neden oluşturulduğunu ise şu sözlerle anlattı: 

"İranlılar doğalgaz ve petrol satışından elde ettikleri gelirleri kullanamıyordu."

Zarrab daha sonra Aktifbank'ta hesap açılması sürecini anlatmaya başladı ve ilk denemesinin başarısız olduğunu ifade etti. 

Aktifbank bağlantısı ve İran Merkez Bankası

Gazeteci Adam Klasfeld, "Savcı bunun nedenini sordu. Zarrab da 'İlk denememde Aktifbank bana İran'la çalışan müşterilerin hesap açmadan önce özel bir izin alması gerektiğini söyledi' dedi" ifadelerini aktardı.

Reuters haber ajansı ise Reza Zarrab'ın "Eski AB Bakanı Egemen Bağış Aktifbank'ta hesap açılması için yardım etti" dediğini bildirdi. 

Reza Zarrab ifadesinde 2010 ve 2011 yıllarında İran Merkez Bankası Başkanı Mahmud Bahmani ile görüşmeler yaptığını, İran Merkez Bankası'na finansal hizmetler vermek konusunda anlaştığını da anlattı. 

Zarrab ilerleyen süreçte Aktifbank'ın doğrudan İranlı yetkililerle çalışmaya başladığını ve kendisinin devre dışı bırakıldığını söyledi.

Reza Zarrab
Savcılık makamının iddianameye koyduğu İran'a para transferi yöntemi.

Halkbank süreci

Duruşmada daha sonra Reza Zarrab'ın Halkbank ile olan ilişkileri ele alındı. Zarrab, Halkbank ile temasın 2012'de kurulduğunu söylese de, ilişkilerin daha eskiye dayandığını ifade etti. 

Zarrab savcılık makamına Ahmet Alacacı adlı bir kuyumcunun kendisine altın ihracatı yöntemi ve Halkbank'ta açılan hesapla transferlerin gerçekleştirilebileceğini söylediğini aktardı.

Eşi şarkıcı Ebru Gündeş'in ünlü bir isim olması nedeniyle başlangıçta eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın kendisiyle çalışmak istemediğini söyledi. 

Zarrab, daha sonra konuyu dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'a taşıdığını, Halkbank ile bağlantının kurulması için Çağlayan'a 45-50 milyon euro, 7 milyon dolar ve yaklaşık 2,5 milyon Türk Lirası rüşvet verdiğini söyledi. 

Çağlayan'ın ailesine de ödeme yaptığını kaydeden Zarrab, eski bakanın İran'a para transferi karşılığında elde edilecek kârı yüzde 50-50 paylaşmak istediğini de belirtti.

Şemayla anlattı

Reza Zarrab duruşmada öğle yemeği sonrası bir mukavvanın üzerine altın ticaretinin nasıl işlediğini gösteren bir şema çizdi. 

Zarrab, "Ticaret önce İran'ın Türkiye'ye ham petrol ve gaz satmasıyla başlıyor. İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) petrolün satışını Tüpraş'a, gazınkini Botaş'a yapardı. Onlar da NIOC'ye borçlu olurdu. Tüpraş, Botaş, NIOC'nin Halkbank'ta hesapları var" dedi. 

Halkbank'a gelen paranın bu bankadan çıkışının euro ve Türk Lirası olarak DenizBank'a gelişiyle yapıldığını belirten Zarrab, daha sonra şirketi Royal Group'tan aldığı altının Dubai'deki şirketine gittiğini kaydetti. 

Zarrab, bir Halkbank yetkilisinin kendisine İran'ın altın ticaretinde son durak olarak gösterilmesi gerektiğini söylediğini açıkladı. Dubai'de yapılan işlemler aracılığıyla İran'ın dış borçlarının ödenmesinin amaçlandığı vurguladı. 

Hakim Berman'ın, paranın kullanıma açılması için kaç işlem yapılması gerektiği sorusuna Zarrab, "En az 10 işlem" yanıtını verdi. Zarrab, bütün bu sistemin Halkbank'ta sıkışmış İran parasını kullanıma açmak, böylece İran'ın dış borçlarını ödemek amacıyla tasarlandığını anlattı.

"Tutuklu değişimi girişimi başarısız olunca, iş birliği yapmaya karar verdim"

Zarrab, Amerikalı avukatlarının ABD ile Türkiye arasında tutuklu değişimi girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından, savcılıkla iş birliği yapmaya karar verdiğini söyledi.

Zarrab mahkemeye, Türkiye ile ABD arasında "yasal sınırlar içinde" tutuklu değişimi anlaşması yapılmasını denemek üzere avukat tuttuğunu, ancak avukatların başarısız olduklarını söyledi. Zarrab avukatların ismini vermedi. 

Duruşmayı takip eden Daily Beast muhabiri Katie Zavadski ise, tutuklu değişimi anlaşması üzerine çalışan avukatların Rudy Giuliani ve Michael Mukasey olduğunu yazdı.

ABD'li basın kuruluşu NBC, Zarrab ile ilgili geçmiş tarihli bir haberinde Rudy Giuliani ile Michael Mukasey'in Türkiye'ye giderek davayı Cumhurbaşkanı Erdoğan ile de görüşmüş olduğunu yazmıştı.

ABD Başkanı Donald Trump ile uzun süredir dost olan Rudolph Giuliani, aynı zamanda eski New York Belediye Başkanı. Michael Mukasey ise George W. Bush'un başkanlığının son döneminde ABD Adalet Bakanı'ydı.

İkinci gün

Reza Zarrab ikinci gün duruşmaya mahkum kıyafetiyle değil, kravatsız bir takım elbiseyle getirildi.

İfadesine kaldığı yerden devam etmeye hazırlanan Zarrab'a savcının ilk sorusu "Hâlâ FBI'ın tutuklusu musunuz?" oldu.

Zarrab soruya 'Evet' diyerek yanıt verdi ve gözaltı merkezinden FBI'ın tutuklu merkezine naklinin gerekçesini ise 'Tehdit edildiğim için' diyerek açıkladı.

Zarrab neyle ya da kim tarafından tehdit edildiğini ise söylemedi.

İran'la bağlantılar

Sarraf ardından, İran'daki bağlantıları konusuna geçti. ABD'li gazeteci Katie Zavadski, Sarraf'ın dün çizdiği şema üzerinden daha fazla açıklama yaptığını aktardı. Zavadski, Sarraf'ın İran'a yönelik yaptırımların Hindistan, Çin, Kore, Japonya ve İtalya tarafından da ihlal edildiğini ima ettiğini söyledi. Sarraf, Zafer Çağlayan'ın özel kalemi Onur Kaya ile aralarında geçen, Çağlayan'ın da bahsedildiği bir telefon görüşmesine ilişkin konuştu.

Sarraf'ın ifadesinden satırbaşları, Zavadski'nin aktarımına göre şöyle:

  • Zafer Çağlayan ve İranlılar arasında birçok toplantı yapıldı. Bu toplantılara ben de katıldım.
  • Daha önce söylediğim gibi NICU ve NIOC yetkilileri İran’dan geldiler. Buna karşın İran petrol bakanı bu toplantıya katılmadı.  (Savcının 'Bu toplantılarda Halkbank’tan kim vardı?' sorusuna cevaben,) Aslan ve aynı zamanda Mehmet Atilla vardı.
  • (Hindistan'a yapılan ham petrol satışına ilişkin) İranlılar baskı yaptı ve Halkbank'tan uluslararası ödemelerini yapmalarına olanak verilmesini istedi.
  • (Sarraf ve dönemin Istanbul Trafik Müdürü arasında geçen bir konuşmaya ilişkin) Bir toplantıya geç kalıyordum. Arayıp trafik müdüründen emniyet şeridini kullanmak için izin istedim.
  • Süleyman Aslan, İran'ın ulusalararası ödemelerine aracılık yapamayacaklarını, ancak mevcut sistemle transferlere devam edebileceklerini söyledi. Mevcut sistem derken beni işaret ediyordu.
  • Halkbank bu anlaşmayı en tepeden, Süleyman Aslan ile kabul etti. Fakat bir tek şartla Hintliler için Halkbank'ta açılan bu hesap medyada duyulursa anlaşma derhal terk edilecekti.
  • “Halkbankçılar yapılanların basına sızmasından korkuyordu.Bunun üzerine Arap Türk Bankası’ndan Özgür Eker’le temasa geçtim Hindistan’daki para için. Halkbank’tan Arap Türk Bankası’na gelecekti para.
  • Savcı: “Hindistan’daki para neden önce Halkbank’a sonra Arap Türk Bankası’na gidecekti?”

    Sarraf: “Paranın çıkış noktasını gizlemek için.”

    Savcı: “Ekim 2012’deki Halkbank toplantısında mı tartışıldı bu?”

    Sarraf: “Evet, bir yöntem olarak.”

  • “Hindistan’daki para gelince Halkbank TL’ye çevirecekti. Sonra da Arap Türk Bankası’na EFT yapılacaktı. Halkbankçılar, ‘Para TL olursa istediğin yöre göndeririz’ dedi.”

  • “İşlemlerin TL üzerinden yapılması gerekiyordu ki ABD ya da Avrupa’nın haberi olmasın. TL olunca para Türkiye’de kalıyordu.”

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…