Gezi Direnişi'nde "Kırmızı fularlı kız" olarak tanınan Deniz Karacagil'in 29 Mayıs'ta Suriye’nin Rakka bölgesinde IŞİD’le çatışmada hayatını kaybetti.
Karacagil, Rakka’nın IŞİD’ten temizlenmesi hamlesinde yer alan Enternasyonal Özgürlük Taburu içinde savaşıyordu.
Ayşe Deniz Karacagil, Gezi direnişi sırasında Antalya'daki eylemlere katılmış, kırmızı fular taktığı gerekçesiyle gözaltına alınarak tutuklanmıştı. Hakkında açılan iki Gezi davasında 103 yıl hapis cezasıyla yargılanıyordu. Karacagil 6 Şubat 2014 tarihinde tahliye edilmişti.
BABASI ÖLÜM HABERİNİ DOĞRULADI
Gezi Parkı eylemlerinde taktığı 'kırmızı fular'ın davada delil gösterilmesiyle tanınan Ayşe Deniz Karacagil, Rakka'da IŞİD'e karşı savaşırken hayatını kaybetti. Karacagil'in babası, "Cenazeyi almak için çaba göstereceğiz ama nasıl yapacağız bilmiyorum" dedi.
‘HABERİ ARKADAŞLARINDAN ALDIM’
‘Kırmızı fularlı kız’ın dün (29 Mayıs 2017) Suriye Demokratik Güçleri’nin IŞİD’e karşı düzenlediği operasyonda hayatını kaybettiği belirtilirken, babası Ömer Faruk Karacagil haberi doğruladı. Gazete Duvar’a konuşan baba Karacagil, haberi arkadaşlarından aldığını söyledi.
Karacagil, kızının Rakka’da olduğunu bilip bilmediğine dair soruya, “O taraflarda olduğunu biliyordum ama tam yerini bilmiyordum” yanıtını verdi.
‘CENAZEYİ ALMAYA ÇALIŞACAĞIZ’
Ömer Faruk Karacagil gözyaşları içinde, “Cenazeyi almak için çaba göstereceğiz ama nasıl yapacağız bilmiyorum” dedi.
‘İNSANLIK SAVAŞINI GÖRMEZDEN GELDİK’
Karacagil, Antalya’daki Gezi eylemleri davasında hakkında hazırlanan iddianamede taktığı kırmızı fuların ‘sosyalizmi simgelediği’ iddiasıyla tanınmıştı. O dönem 20 yaşında olan Karacagil iki ayrı davada 108 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanıyordu; 4 ay 6 gün tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi.
Haziran 2014’te Rojava’ya giden Karacagil, geride bıraktığı mektubunda şu ifadeleri kullanmıştı:
“Hemen ülkemizin yanındaki insanlık ve karalama savaşını görmezden geldik. Orada savaşın esiri altında olanlar insan değildi sanki… Ama ben bunun böyle olmadığını sistemin okulları boş boş bağırırken ‘Ne Mutlu Türk’üm diyene’ her zaman sorgulama içerisindeyken kavradım. Elbette diyeceksiniz ideolojilerin! Ben oraya Enternasyonalizmi savunan bir insan olarak gideceğim/gitmiş olacağım. Aynı Deniz Gezmiş’ler gibi, Serkan Tosun’lar gibi…”
