‘Varsa yoksa AB’ demeyin, Şanhgay 5'lisi bizi rahatlatır'

20 Kasım 2016
‘Varsa yoksa AB’ demeyin, Şanhgay 5'lisi bizi rahatlatır'

KÜRT DİRENİŞİNDEN KORKU: ESNAF KEPENK İNDİRİRSE CEZAİ MÜEYİDEYE UĞRAYACAK --Avrupa Birliği (AB) ile gerilim yaşayan Türkiye’nin ‘Şanghay 5’lisi’ ile rahatlayabileceğini söyleyen Erdoğan, “Türkiye’nin Şanghay 5’lisi içinde yer alması, çok rahat hareket etmesini sağlar. AB, Türkiye için hiçbir zaman hayırlı rüya gürmedi” dedi.

Pakistan ve Özbekistan gezisini tamamlayıp Semerkant’tan dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, Hürriyet'ten Vahap Munyar'ın haberine göre, özetle şu mesajları verdi:

‘BREXIT’ GÜZEL TEVAFUK OLDU

Brexit bana göre güzel bir tevafuk oldu. Yani, Avrupa’da diğer ülkelerde bu tür şeyler olabilir. Fransa’dan, İtalya’dan da sesler geliyor. Geçenlerde bizimle ilgili Dışişleri Bakanları bir araya geldiler. Önce hırsla bir araya geldiler. Daha sonra Avusturya’nın dışında hiçbirisi Türkiye ile müzakerenin dondurulması noktasında fikir beyan etmedi. Bu tabii önemli bir şey. Mesele şu; Türkiye bir defa kendini rahat hissetmeli. “Benim için varsa, yoksa Avrupa Birliği” dememeli. Benim kanaatim bu. Mesela, “Şanghay 5’lisi içerisinde Türkiye niye olmasın?” diyorum. Bunu sayın Putin’e olsun, Nazarbayev’e olsun, şu anda Şanghay 5’lisinin içerisinde olanlara da söyledim. Başlangıçta 5 ülkenin kurduğu Şanghay İşbirliği Örgütü’ne daha sonra Özbekistan, Pakistan, Hindistan gibi ülkeler de dahil oldu. İran da girmek istiyor. Sayın Putin, “Bunu değerlendiriyoruz” gibi bir ifade de kullandı. Temenni ederim ki orada olumlu bir gelişme olması halinde, yani Türkiye’nin Şanghay 5’lisi içerisinde yer alması, bu konuda çok daha rahat hareket etmesini sağlayacaktır diye düşünüyorum.

YIL SONUNA KADAR SABREDELİM

AB, bizi tam 53 yıldır oyalıyor. Böyle bir şey olabilir mi? İlklerdeniz, ama 53 yıldır oyalanıyoruz. Mesela Başbakanlığımın ilk yıllarında liderler zirvesine biz çağrılırdık. Daha sonra çağırmamaya başladılar. Niye? Orada her şeyi açık, net söylüyorduk da ondan. Mesela fasıllarda açma-kapama olayında, sadece açmak var, kapama yok. Kapama olmayacaksa, açmayı yapsan ne olur, yapmasan ne olur?'' diyen Erdoğan, ''arkadaşlarla da konuştuk. “Yıl sonuna kadar sabredelim, yıl sonuna kadar oldu, oldu... Yoksa biz bu geri kabulü falan, bu dosyayı kapatalım”.

''Türkiye için hiçbir zaman hayırlı rüya görmediler. Pek görmeye de niyetleri yok. Zaman zaman şahsıma hakaretler, zaman zaman ülkemizde fikir özgürlüğü olmadığı, hak ihlalleri iddialarını gündeme getirdiler.''

ESNAF KEPENK İNDİRİRSE CEZAİ MÜEYİDEYE UĞRAYACAK

Erdoğan Kürt illerindeki yatırımla ilgili soruya ise şöyle yanıt verdi: ''Bölgeye yatırım çok çok önem arz ediyor. Fakat bir gerçek daha var. Şu anda hükümet, devlet, yıkıma uğramış yerleri ihya etmenin gayreti içerisinde. O ihya, inşa hareketi bir bitsin, vatandaş da yeni yapılan evlerine yerleşirse, ondan sonra normalleşme süreci özgüveni arttırır. O zaman yatırımcı oraya belki de çok daha rahat girme şansını yakalayacaktır. Mesela şimdi yeni bir adım atıldı. Herhangi bir esnaf tehdit neticesinde kepengini indirirse cezai müeyyideye uğrayacak. Çünkü bu iş sadece güvenlik kuvvetlerinin değil ki. Vatandaşlarımız da direnmeli; kendisini tehdit edenlere, “Kapatmıyorum” diyebilmeli. Esnafın geneli böyle bir tavır sergilerse, onlar gelip de “Kepengi indir” diyemez. Şu anda emniyet güçleri, silahlı kuvvetler, köy korucuları çok kararlı gidiyor. Bundan sonraki süreçte teröristler o kadar rahat cirit atamayacak.

17-25 ARALIK SÜRECİNDE ARKADAŞLARIM BENİ ANLAYAMADI

17-25 Aralık sürecinde tüm arkadaşlarımız bizi tam anlamış olsaydılar 15 Temmuz belki olmayabilirdi. Fakat anlayamadılar. Anlayamadıkları gibi bu alçaklara o dönemde toz kondurmayan; onların böyle kötü niyetlerinin olmadığından bahseden arkadaşlarımız da vardı. Halbuki ben Başbakanlığımın ilk dönemlerinden itibaren dershaneler meselesine olumsuz yaklaşan birisiyim.'' diyen Erdoğan, Nabi Avcı’nın Milli Eğitim Bakanlığı dönemine kadar dersane meselesini halledemediklerini söyledi. ''Nabi Bey’le birlikte olan süreçte, “Artık bu işi halletmemiz lazım” dedik. Tepkilere rağmen dershane meselesini halletmeyi hamdolsun başardık. Dershaneler kapatılınca bir şey mi kaybedildi? Bu dershaneler kapandıktan sonra çocuklarımızın geleceği mi karardı? Hayır. Tam tersine, milyarlarca lira bu alçaklara gideceğine, çoluk çocukları için her şeyini feda eden garip gurabanın, fakir fukaranın cebinde kaldı. Dershanelerin kapatılması vatandaşlarımızın yararına oldu. Dershanecilik işlerine geliyordu. Okullardan başarılı olanları al, dershanende onları şöyle göstermelik pudrala, sorular zaten çalınıyor. Ondan sonra da yok şu kadar başarılı öğrenci, YGS’de şu oldu, TEOG’da bu oldu. Her şeyi hırsızlık üzerine bina etmişlerdi.

DOĞU-BATI ALMANYA’DA 600 BİN KİŞİ ATILMIŞTI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ’yle mücadele gerekçesiyle onbinlerce kişinin görevden alınması konusunda yöneltilen eleştirilere de ilginç bir yanıt verdi.. Soğuk-Savaşın sona erdiği dönemde Doğu Almanya'nın Batı Almanya ile birlşmesi esnasında, Doğu Alman devletinin tasfiyesini örnek verdi. Darbe girişimi ile bir devletin tasfeyesini aynı kaba koydu.

“Deniliyor ki 100 bine yakın görevden alınma var. Belki daha da fazla olacak. Suç işleyen bedelini ödeyecek.'' şu örneği verdi: ''Mesela, Doğu Almanya ile Batı Almanya’nın birleşmesi sırasında 600 bin kişiyi görevden aldılar. Onlar yaptığı zaman oluyor da bizde böyle bir adım atıldığı zaman niye rahatsız oluyorsunuz? Bize geliyorlar yurtdışından,’Bu kadar kişi görevden alınıyor, doğru mu, şöyle mi, böyle mi?’ diye soruyorlar. Biz kararlı duruyoruz. ‘Siz bizim iç hukukumuza karışamazsınız’ diyoruz.”

BYLOCK HİKÂYE DEĞİL AMAÇ MİT’İ YIPRATMAK

Erdoğan, FETÖ’yle mücadeleyi değerlendirirken şunları dile getirdi: “15 Temmuz, bahsettiğimiz arkadaşların da bunları tanımalarını sağladı. Peki hâlâ bunu anlayamayanlar yok mu? Var... Hâlâ karşıda muhalif olarak, rakip olarak duranlar yok mu? Onlar da var. Ama bu terörist yapılanmayla mücadeleyi kararlılıkla sürdürmeye; bunların üzerine acımasızca gitmeye mecburuz.'' Görevden alınmalara değinen Erdoğan şöyle devam etti:''Mağduriyet iddiasıyla, bazıları özellikle MİT’i yıpratmanın gayreti içerisindeler. ByLock meselesinin aslında hikâye olduğunu ileri sürenleri kastediyorum. ByLock hikâye değil, bal gibi de var. MİT bunu ortaya çıkarınca, hepsi iyot gibi ortaya çıktı. Deşifre oldular. Kim kimdir öğrenildi. Yüzde 10’luk bir hata payı bile olsa, yapılan iş neticesinde çok ciddi kişiler yakayı ele verdi. MİT’in bu husustaki başarısı, attığı adım, onları ciddi sıkıntıya soktu.”

ASKERİ LİSELER KONUSU: ÖZEL VE AKAR DÜZ LİSEDEN

CUMHURBAŞKANI Erdoğan, askeri liselerin kapatılması konusunda da şöyle konuştu: “Kimileri diyor ki, ‘Askeri liseler kapatılmamalıydı’. Kendilerine izah ettim. ‘Kusura bakmayın. Bu darbe sizin kurduğunuz askeri liselerden çıktı. Onlar harp okullarına girdi, oralardan çıktı’ dedim. Necdet Paşa (Özel) düz liseden gelmedir. Hulusi (Akar) Paşa düz liseden gelmedir. Askeri liseleri kapattık ama harp okullarının ihtiyacını diğer liselerden karşılıyoruz. Havuz geniş ve bu havuzda farklı eğitimler söz konusu olduğu için bana göre bakış açıları da farklılaşacak. Tek düze bir bakış olamayacaktır. Tek tip insan olmayacaktır. Bizim şu anda hedefimiz bu. Bu demek değil ki disiplin, düzen olmayacak. Uymayanlarla gerektiğinde pekala ilişiki kesilebilir.”

Kaynak: Hürriyet

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…