Ankara Valiliği'nden Alevilere Aşure yasağı!

14 Ekim 2016
Ankara Valiliği'nden Alevilere Aşure yasağı!

Alevi değerlerine örnek aldıkları II. Abdülhamit'ten de daha düşmanlar --Ankara Valiliği, Cemevlerinde yapılacak "Aşure Etkinlikleri"ni yasakladı. Ankara Valiliği, yasağın gerekçesini "huzur ve güvenliğin sağlanması" olarak gösterdi.

Ankara Valiliği aşure etkinliklerini yasakladı... Ankara Valiliği, cemevlerinde ve mahallelerde yapılacak toplu aşure etkinliklerini yasakladı.

Valilik tarafından yapılana açıklamada, "Terör örgütlerinin ilimizde yapılacak 'aşure günü' etkinliklerine yönelik eylem arayışı içinde olduğu" bilgisinin alındığı öne sürüldü. 

Açıklamada, "huzur ve güvenliğin sağlanması" gerekçisiyle aşure etkinliklerinin yasaklandığı ifade edildi.

Yasağın ekim ayı boyunca süreceği de belirtildi.

***

Kerbela olayı, Alevilik ve oryantalist ressam Fausto Zonaro

 10 Ekim 680 tarihinde, Irak’ın Kerbela şehri yakınlarında Hz. Hüseyin ve beraberindeki 71 kişi Emevi hanedanına bağlı bir ordu tarafından kuşatılmıştır. Neticede Hz. Hüseyin ve taraftarlarının öldürülmesi ile sonuçlanan Kerbela Olayı yüzyıllardır Alevi-Bektaşi toplumunda özel ritüeller ile anılmaktadır. Muharrem ayının 10. gününde Cem evleri başta olmak üzere meydanlar, lokaller, kültür merkezleri çeşitli mersiyelerin okunduğu, insanların bu olaya yas tuttuğu mekânlar haline gelir. Bu güne “Aşure” günü denir ve köken olarak Arapça 10 anlamına gelen “Aşar” kelimesinden türemiştir.

Toplu matem ve yas tutmanın yanı sıra Muharrem ayı boyunca insanlar bu matemi günlük yaşantılarına da yansıtırlar. Anadolu Aleviliğinde bu ay boyunca aynaya bakmak haram olarak nitelendirilir. Nedeni Hz. Hüseyin’in başının kesildiği bu dönemde kendi başlarını omuzlarının üstünde sağlam görmenin Kerbela’da hayatını kaybedenlere bir saygısızlık olacağı düşüncesidir. Ayrıca bu ay boyunca Alevilik inancındaki insanlar et yememeye, masada bıçak bulundurmamaya ve suyu saf şekilde içmemeye özen gösterirler. “Muharrem Orucu” denilen 3 ile 10 gün arasında tutulan, bu süre boyunca da özellikle kötü söz ve düşüncelerden kaçınılan bir oruç vazifesi yerine getirilir. Ayrıca bu ay içerisinde Aşure denilen tahıl ağırlıklı bir çorba pişirilir, tadımlık bir şekilde misafirlere ve komşulara ikram edilir.

Oryantalist ressam Fausto Zonaro

Fausto Zonaro dönemin Avusturya İmparatorluğu’na bağlı Padova kentinin Masi kasabasında doğmuş bir İtalyan’dır. Çocukluğunda babası ile beraber yapı işlerinde çalışmış bu konuda uzmanlaşmıştır. Ancak ressam olma isteğine karşı koyamayarak 16 yaşındayken Lendinara’da resim eğitimi almıştır. Daha sonra yetenekli ressamlardan olan Napolone Nani ile irtibata geçmiş bir müddet kendisinden özel dersler almıştır. İlk sergisini İtalya’da açmış, daha sonra Fransa’ya gitmiştir. Fransa’da kendisini iyice geliştiren Zonaro tekrardan İtalya’ya dönmüş ve hayatını değiştirecek olan Elisa Pante ile tanışmıştır. Bir süre sonra Pante ile Zonaro evlenmiş ve ortak kararları doğrultusunda İstanbul’a gitmişlerdir. Taksim’de mütevazı bir dairede yaşamaya başlamışlardır. 

Zonaro bir süre çizdiği manzara resimlerini satarak geçimini sağlamış bu arada da ismi çevrede duyulmaya başlanmıştır. İstanbul ve Osmanlı kültürüne hayran kalan Zonaro, Batıdan gelip Doğu hakkında gözlemlerde bulunduğu için dönemin “yerinden aktaran” Oryantalistlerindendir. Çalışmalarına dönemin Osmanlı toplumunu, Osmanlı kültürel ve günlük yaşamını muhteşem çizimlerle aktaran Zonaro, bir süre sonra Osmanlı entelektüellerinden Osman Hamdi bey ile tanışma şansı bulmuştur. Resimleriyle Osmanlı Sultanı 2. Abdülhamit’i etkileyen Zonaro kısa sürede sarayın en önemli ressamlarından olmuştur.

10 Muharrem tablosu

Zonaro saraya girdiği andan itibaren eserleriyle Sultan Abdülhamit’i etkilemiş ve desteğini almıştır. 2. Abdülhamit, Fausto Zonaro’dan dönemin İran kadısına Muharrem Ayı’nda hediye edilmek üzere bir tablo yapmasını istemiştir. Zonaro bu isteği yerine getirebilmek için Muharrem hazırlıkları yapan Cem evleri, Alevi tekke ve dergâhlarını dolaşmış, Kerbela Olayı hakkında sohbetlerde bulunmuştur. Özellikle siluet, gölgelendirme ve ışığın muhteşem kullanıldığı; duyguların kâğıttan neredeyse taştığı “10 Muharrem” tablosunu çizmiş, sarayı ve Sultan Abdülhamit’i kendisine hayran bırakmıştır. 

Eserde bir Muharrem Cemi sırasında beyazlar giyinip “Sinsin” ateşi etrafında halkalar oluşturan daha sonra ellerindeki bıçaklarla İmam Hüseyin’in acısını yaşamak adına kendi canlarını yakan Alevi dervişler resmedilmiştir. İnsan yüzleri acıyı dışa vuracak şekilde ustaca çizilmiş, ışığın ve gölgenin oranı incecik işlenmiştir.

Tüm bu emeğe rağmen eser İran kadısının ölümü üzerine Zonaro’ya iade edilmiştir. Bir müddet sonra da Trablusgarp Savaşı’nın çıkması ve Osmanlı-İtalya ilişkilerinin bozulması neticesinde İstanbul’daki İtalyanlar sınır dışı edilmiştir. Fausto Zonaro da bu dışlanmaya dâhil edilmiş, eserlerinin bir kısmını yok pahasına satıp İtalya’ya gitmek zorunda kalmıştır.

Zonaro 10 Muharrem’i satmamış, San Remo’ya yerleşmiş ve “Türk Ressamlığına” devam etmiştir. Eser, Zonaro’nun ölümünden seneler sonra İtalya’da tesadüfen bir Türk koleksiyoner tarafından fark edilip satın alınmıştır. Daha sonra doğduğu topraklara geri dönen eser İstanbul Modern Sanat Müzesi’nde halen sergilenmektedir. /Gaia dergi

 

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…