Irkçı Nihal Atsız'ın icad ettiği Türkçülük günü

3 Mayıs 2022
Irkçı Nihal Atsız'ın icad ettiği Türkçülük günü

Bugün Türk faşistlerinin geleneksel olarak kutladığı Türkçülük Günü’nün 77’ıncı yılı. Türkçülük Günü deyince, sanki o gün Türklerin başına bir felaket gelmiş, bir haksızlığa uğramışlar da buna karşı direniş göstermişler gibi bir ima var. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in twitinde bu açıkça görülüyor. Türk milletinin bekası söz konusuymuş o gün. Peki gerçek nedir?

Faşist Almanya ve Mihver Devletleri’nin Avrupa’yı adım adım işgal ettiği 2. Dünya Savaşı yıllarında Almanya’yla yakın ilişkiler kuran, ırkçı görüşler açıklayan ve ülkedeki faşistleri  açıkça kollayan Başbakan Şükrü Saraçoğlu, Almanya’nın yenilgisinin belirginleşmesi üzerine ABD'nin yörüngesine girmeye meylederek faşistlerle arasına mesafe koymaya başladı.  Başta Nihal Atsız olmak üzere aldatıldıklarını düşünen faşistler Saraçoğlu Hükümeti’ne yönelik şiddetli bir eleştiri kampanyası başlattılar. 

Bu çerçevede Nihal Atsız’ın 1 Mart ve 1 Nisan 1944 tarihlerinde Orhun Dergisi’nde Başbakan Şükrü Saraçoğlu’na yönelik iki açık mektubu yayımlandı. Mektuplarda hükümet devletin her yanına komünist kadroları yerleştirmekle suçlanıyor ve dönemin bilinen solcu yazarları olan Ahmet Cevad Emre, Sebahattin Ali, Sadrettin Celal Antel ve Hasan Ali Yücel hakaretamiz ifadelerle hedef tahtasına oturtuluyordu.  

Sebahattin Ali hakaretamiz ifadeleri nedeniyle Nihal Atsız’ı mahkemeye verdi. Böylelikle Irkçılık-Turancılık Davası olarak bilinen davanın açılması süreci başlamış oldu. 

Mahkemenin ilk duruşmasında faşistlerin sanıkları desteklemek için salonu lebalep doldurmaları üzerine mahkeme 3 Mayıs tarihine ertelendi. 

2. duruşmanın gerçekleştirileceği 3 Mayıs tarihinde faşistler Nihal Atsız’ı ve yargılanan diğer sanıkları desteklemek amacıyla komünizm karşıtı bir gösteri gerçekleştirerek Ulus Meydanı’na doğru yürüyüşe geçtiler, meydanda İstiklal Marşı söylediler ve komünizm aleyhine ve sanıklar lehine konuşmalar yaptılar. Vurup kırarak etrafa sataştılar ve sonunda Sabahattin Ali'nin kitaplarını yaktılar. Başkaban Şükrü Saraçoğlu ile görüşmek isteyen kalabalık daha sonra kolluk kuvvetlerinin müdahalesi ile dağıtıldı, 165 gösterici gözaltına alındı. 

Bir yıl sonra, 3 Mayıs 1945 tarihinde Nihal Atsız, Zeki Velidi Togan, Nejdet Sancar, Alparslan Türkeş, Reha Oğuz Türkkan başta olmak üzere halen tutuklu bulunan 10 sanık  bir yıl önceki “Ankara Nümayişi’ni kutladılar ve 3 Mayıs gününü Türkçülük Günü olarak kabul ettiler. O tarihten beri 3 Mayıs faşistler tarafından Türkçülük Günü olarak kutlanıyor. 

Türkçülük Günü olarak “kutlanan” gün, bir yanıyla Sabahattin Ali’ye yönelik hedef gösteren açıklamalar, iftiralar ve hakaretlerle dolu bir tarihsel zeminde doğdu. Bu öyle bir süreçti ki, Sabahattin Ali’nin katline varan yolda, kara bir kilometre taşı döşeniyordu…

Dava 26 Nisan 1944’te Ankara’da görülmeye başlandı. Duruşma için iki gün önce Ankara’ya gelen Atsız’ı kalabalık bir grup karşıladı. Aynı kalabalık, mahkeme salonunda da vardı. Duruşma esnasında gerilim hiç düşmedi. Sabahattin Ali, “vatan haini” ifadesinin insana yapılabilecek en ağır hakaret olduğunu, bu hakaret nedeniyle halkın ona düşman olabileceğini söyledi. Salonda kışkırtıcı bir hava hakimdi, milliyetçi öğrenciler Sabahattin Ali’nin sözünü slogan ve alkışlarla kesmeye çalışıyordu. Hatta Osman Saffet Serdengeçti adlı öğrenci Sabahattin Ali’ye saldırdı. Bu saldırgan ilerleyen yıllarda Adalet Partisinden milletvekili olacaktı… Karmaşa içinde duruşmaya iki kez ara verildi, sonra da mahkeme davayı 3 Mayıs’a erteledi.

Irkçıların ve antikomünistlerin bir bölümü tutuklu bulunsa dahi Sabahattin Ali için kurdukları tuzakta saatler işliyordu. Sabahattin Ali durumun farkındaydı ve kurtulmanın yollarını aramaya koyuldu. Ancak ırkçıların çektiği pim hapiste olsa bile, bomba dışarıdaydı ve hedef göstermelerin, karanlık planların tahribatı, Nihal Atsız’ın küfür mektuplarından 4 yıl sonra nihai etkisini gösterecek, Sabahattin Ali, yurt dışına kaçarken öldürülecekti…

Sabahattin Ali 114 yaşında

Irkçılık-Turancılık davası Nihal Atsız’ın Şükrü Saraçoğlu’na yazdığı iki açık mektup ile başlamış, davanın 2. duruşmasında toplanarak Ulus Meydanı’na doğru yürüyüşe geçen faşistler de öncelikle Nihal Atsız’ı desteklemek için bu gösteriyi tertip etmişlerdi. Bu nedenlerle Türkçülük gününün mucidinin Nihal Atsız olduğu çok rahatlıkla söylenebilir. 

Liberal Meral Akşener'in ''Unutmayacağız'' dediği hikaye bu.

 

Peki Nihal Atsız nasıl biriydi: Nefret çukuru bir adam

Ne olduğunu uzun boylu anlatmaya gerek yok. Oğluna yazdığı vasiyet mektubu bunu yeterince anlatıyor:

1,5 yaşındaki bir çocuğa, ancak ırkçı-faşist bir baba  şöyle bir vasiyet yazabilir:

"Yağmur Oğlum!

Bugün tam bir buçuk yaşındasın. Vasiyetnameyi bitirdim, kapatıyorum. Sana bir resmimi yadigar olarak bırakıyorum. Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol.

Komünizm bize düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır. 

Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Romenler yeni düşmanlarımızdır.

Japonlar, Afganlar ve Amerikalılar yarın ki düşmanlarımızdır.

Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içerdeki düşmanlarımızdır.

Bu kadar çok düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı.

Tanrı yardımcın olsun!" (4 Mayıs 1941)

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…