ADAM-DER: İrtica koşulunun kaldırılması yeni bir durum değil

30 Mart 2021
ADAM-DER: İrtica koşulunun kaldırılması yeni bir durum değil

"TSK kadroları, emperyalizmin Yeşil Kuşak stratejisi çerçevesinde, 12 Eylül 1980 darbesinden bu yana, yüz yıllar öncesinde kalmış dinsel dogmaları yaşam ve siyaset rehberi edinmiş personel ile dolduruldu."

Bugün Sözcü yazarı Saygı Öztürk bugünkü yazısında Astsubay okullarıyla Harp Okulu’nın müfredatından Atatürk’ün çıkarıldığını yazdı. Saygı Öztürk “Hazırlanan yönergeler Milli Savunma Üniversitesi’ne teslim edildi. Önceki yönergelerde 8 ayrı yerde Atatürk adı, ilkeleri yer alırken, üniversitede son şekli verilen ASTTASAK ve SUTASAK yönergelerinden Atatürk adı tamamen çıkarıldı ve “Hizmete Özel” kaydı ile uygulamaya konuldu.” dedi.

Harp Okulları Yönetmeliği ile Astsubay Meslek Yüksekokulları Yönetmeliği’nde yapılan bir değişiklikle bu okullara girişte, “irticai, bölücü görüşleri benimsememiş, bu gibi faaliyetlerde bulunmamış veya bu gibi faaliyetlere karışmamış olma” şartının kaldırılması ile ilgili devam eden tartışmalar hakkında Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği ADAM-DER yaptığı yazılı açıklamada, duyulan endişe ve gösterilen tepkilerin haklı ancak çokça gecikmiş olduğunu bildirdi.

TSK’da Fetullahçı Çeteye Ne İstediyse Verilmişti, İrtica Koşulunun Kaldırılması Yeni Bir Durum Değil başlığı ile yapılan açıklamada, ilgili yönetmelikten çıkarılmış olan irticai faaliyetlerle ilişkili olmama koşulunun, yönetmeliğe 2001 yılında eklendiği belirtilerek, “ancak TSK’nin Yeşil Kuşak stratejisi çerçevesinde dönüşümü, en çok da bu yönetmelik yürürlükteyken, üst düzey komuta kademesinin ve sivil siyasetin gözetimi altında gerçekleşti” denildi.

Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki Fettulahçı örgütlenmenin gerçekleştirdiği 15-16 Temmuz darbesine rağmen hala ordu içindeki tarikat cemaat örgütlenmesine seyirci kalınmasının, bu tür örgütlenmelere açıkça destek verilmeye devam edildiği ve edileceği anlamına geldiği ifade edilirken, “Ülkemiz asgari demokrasi koşullarına eriştiğinde, TSK’nin kimler tarafından çağ dışı cemaat ve tarikat mensupları ile doldurulduğu da elbette hatırlanacaktır” denildi.

Açıklamanın tamamı şöyle; 

TSK’DE FETULLAHÇI ÇETEYE NE İSTEDİYSE VERİLMİŞTİ

İRTİCA KOŞULUNUN KALDIRILMASI YENİ BİR DURUM DEĞİL

29 Mart 2021

Harp Okulları Yönetmeliği ile Astsubay Meslek Yüksekokulları Yönetmeliği’nde değişiklik yapılarak bu okullara girişte, “irticai, bölücü görüşleri benimsememiş, bu gibi faaliyetlerde bulunmamış veya bu gibi faaliyetlere karışmamış olma” şartı kaldırıldı.

Değişiklik, çeşitli medya mecralarında “Devletin temeline bomba!”, “Askeri Okullarda Gerici Kadrolaşmanın Önü Açıldı”, “Harp okullarında irticanın önünü açan yönetmelik” vb. başlıklar altındaki haber ve yorumlarla ifade edildi

Bu gelişmeler ve TSK komuta kademesinde bulunan bazı personelin tarikat ilişkilerini açıkça deşifre etmesi sonrasında duyulan endişelerin ve gösterilen tepkilerin yersiz olmadığını, ancak çokça gecikmiş olduğunu ifade etmek istiyoruz. Zira TSK kadroları, emperyalizmin Yeşil Kuşak stratejisi çerçevesinde, 12 Eylül 1980 darbesinden bu yana, yüz yıllar öncesinde kalmış dinsel dogmaları yaşam ve siyaset rehberi edinmiş personel ile dolduruldu.

Anımsatmalı ki, 1979 tarihli Harp Okulları Yönetmeliği’nde “irticai faaliyetlere karışmamış olma” koşulu yoktu. Bu koşul, 2001 tarihli Harp Okulları Yönetmeliği’ne kondu. TSK’nin Yeşil Kuşak stratejisi çerçevesinde dönüşümü, en çok da bu yönetmelik yürürlükteyken, üst düzey komuta kademesinin ve sivil siyasetin gözetimi altında gerçekleşti.

Fetullah Gülen Cemaati başta olmak üzere, cemaat tarikat adlı çağ dışı yapılanmaların mensubu adaylara sorular önceden verilerek tam puanla askeri okullara girmeleri sağlandı. Özellikle 2000’li yıllarda, sivil bürokraside olduğu gibi TSK’de de “Cemaat ne istediyse verildi.” Her şeye karşın okullara girebilen Atatürkçü demokrat laik aile mensubu öğrenciler şok mangası uygulamaları ile işkenceye tabi tutularak elendiler. Sürecin kaçınılmaz sonucu olarak, 15/16 Temmuz 2016 gecesi, TSK’nin 356 general amiral mevcudunun 166’sı Fetullahçı darbe girişimine katıldı.

Bütün bu gerçekler ortada iken, TSK kadrolarını Fetullahçı çeteye teslim eden süreçten hala ders alınmadığı ya da bu tür örgütlenmelere açıkça destek verilmeye devam edildiği ve edileceği anlaşılmaktadır. Bugün de TSK kadrolarının farklı cemaat ve tarikat mensupları ile doldurulduğuna ilişkin haberler medya mecralarında yer almaktadır. Dolayısıyla askeri okullara giriş yönetmeliğinde yapılan değişiklik yeni bir duruma işaret etmemektedir.

TSK kadrolarının 2000’li yıllarda Fetullahçı çete ve dinci cemaat tarikat mensuplarıyla doldurulmasından, dönemin hükümetleri ve bütün üst düzey komuta kademesi sorumludur. Hiçbiri, tam puanla okullara girişleri fark etmemiş olamaz.

Ülkemiz asgari demokrasi koşullarına eriştiğinde, TSK’nin kimler tarafından çağ dışı cemaat ve tarikat mensupları ile doldurulduğu da elbette hatırlanacaktır.

Her şeye karşın vurguluyoruz ki, geleceğin demokratik laik sosyal hukuk devletinde “TSK, toplumun her kesiminden insanı barındıran ve bu insanların kendilerini hiçbir baskı altında hissetmeden rahatça görev yapabildiği bir kurum olmalıdır. (...) Hain darbe girişiminden çıkarılacak en büyük ders, bedeli ne olursa olsun TSK içerisinde hiçbir siyasi, dini, etnik, mezhepsel vb. herhangi bir yapının barındırılmaması gerektiğidir. TSK içerisinde hiçbir şartta herhangi bir klikleşmeye veya organize gruba müsaade edilmemelidir.” 

Saygılarımızla.

Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği

ADAM-DER YÖNETİM KURULU

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…