Göçmen emekçilerin bir kısmı işten çıkarılırken zaten asgari ücretin altındaki ücretlerini alamayarak sömürü sisteminin en bariz mağduru haline getirilmişlerdir. Dahası, hiçbir göçmen işten çıkarıldıktan sonra işsizlik ödeneği veya benzer bir yardım fonundan düzenli bir destek alabilmiş değildir. Göçmenlere dayatılan güvencesizlik ve terk edilmişlik en az pandemi kadar ölümcül ve travmatiktir.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) yaptığı açıklamada, Covid-19 salgını nedeniyle Türkiye’de neredeyse tamamı güvencesiz ve kayıtsız çalışan 1 milyonu aşkın göçmen emekçinin işten çıkarılarak aileleri ile birlikte açlığa terk edildiğini söyledi.

HDP açıklamasında, “Salgın sürecini en ağır biçimde, çoğunluğu 2 aya yakın süredir hiçbir gelir veya güvence olmadan 4 milyonu aşkın göçmen yaşamaktadır. Göçmen emekçilerin bir kısmı işten çıkarılırken zaten asgari ücretin altındaki ücretlerini alamayarak sömürü sisteminin en bariz mağduru haline getirilmişlerdir. Dahası, hiçbir göçmen işten çıkarıldıktan sonra işsizlik ödeneği veya benzer bir yardım fonundan düzenli bir destek alabilmiş değildir. Göçmenlere dayatılan güvencesizlik ve terk edilmişlik en az pandemi kadar ölümcül ve travmatiktir” denildi.         

“1 MAYIS’TA GÖÇMEN İŞÇİLERİN TALEPLERİ DE GÜNDEME GETİRİLMELİ”

Göçmen emekçilerin patronlara “ucuz iş gücü” olarak kârlarını arttırma fırsatı sağlarken, kriz koşullarında tazminatsız ve hiçbir hak talebinde bulunamadan işten atılmalarının bu emekçi kesime ve ailelerine çok daha ağır bedeller ödettiği vurgulanan açıklamada şöyle denildi:

“Türkiye’de ve dünya genelinde emekçi halkların dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı pandemi koşullarında karşılarken tüm ilerici kesimleri, işçi sınıfının temel taleplerini, en çok sömürülen göçmen emekçilerin haklarını kapsayacak biçimde gündeme taşımaya ve sahiplenmeye çağırıyoruz.

Bu temelde tüm göçmen işçilerin pandemi süresince işsizlik fonundan, sosyal ve finansal destek fonlarından; elektrik, su ve ısınma gibi temel ihtiyaçlardan faydalanmaları sağlanmalıdır. Pandemi sürecinde hijyen malzemelerine ücretsiz erişimleri için gerekli önlemler alınmalıdır. Göçmen ailelerde özellikle kadınların ve çocukların ev içi şiddete karşı her açıdan desteklenmesine yönelik stratejik planlamalar en kısa zamanda uygulamaya geçirilmelidir.

İşsizlik koşullarında göçmenlere yönelik nefret söyleminin bilinçli biçimde özellikle sosyal medyada artmasını destekleyen söylemler reddedilmeli, ayrımcılığı ve ırkçılığı derinleştiren nefret söylemi hukuki bağlamda etkin biçimde işletilmelidir. Bir arada yaşayacağız, eşit haklar için mülteci emeği üzerindeki her tür sömürüye son verilmelidir.”