Bu iktidarın 2008/5763 no’lu torba yasa ile 100-150 kadın çalıştırılan iş yerlerine bakım odaları, 150 den fazla kadının çalıştığı yerlerde kreş açma zorunluluğunu kaldırdığın unutmayalım..
24 haziran seçimlerine sayılı günler kala .Vaatler, vaatler, vaatler….
Zihnimde ise durmaksızın tekrarlanan mısralar; Ben artık şarkı dinlemek değil şakı söylemek istiyorum…
Virginia Woolf kendine ait bir oda adlı kitabında, Erkeklerin kadınların özgürleşmesine itirazının tarihi, kadının özgürleşme tarihinden daha enteresandır, der. Haklıdır, toplumun yarısını oluşturan kadınlar çok uzun yıllar erkek cinsi ile eşit koşullarda bir yaşam sürmek için mücadele vermiş ve ciddi bedeller karşılığında bir kısım haklarını kazanmıştır ve bu mücadele günümüzde halen dünyanın birçok ülkesinde devam etmektedir.
Ülkelerin kaderlerini belirleyen politikacılar ise kadınları ancak seçim zamanlarında hatırlayarak onlara vaatlerde bulunurlar ama günümüzde kadınlar gerek sosyal medya takipleri gerekse kadın örgütlerinin yoğun çabaları sayesinde geçmişe kıyasla gerçekleri ve verilen vaatlerin ne kadarının gerçeğe yakın olabileceğini çok daha iyi gözlemleyebiliyorlar.
Seçimlere katılacak 7 partinin 4200 adayından sadece 904’ü, yani 22% lik kısmı kadın adaylardan oluştu. 2015 yılında 12% ve 2018 yılında ise adayların 18%lik kısmı kadın adaylardan oluşuyordu, bu anlamda bakıldığında bir artış gözükse dahi bu oranın oldukça yetersiz olduğu aşikâr. Kadın adayların 54% ü 1. Sıradan aday gösterildi. En çok kadın aday gösteren parti ise HDP ve Vatan partisi oldu, en az kadın adayla seçime katılan parti ise MHP oldu.
Tek tek partilerin kadın adaylarına baktığımızda genel listelerindeki kadın aday sayıları ve toplam aday sayılarına oranı aşağıdaki gibi gerçekleşmiştir.
CHP |
HDP |
İyi Parti |
MHP |
Saadet Partisi |
Vatan Partisi |
AKP |
137 |
228 |
150 |
69 |
79 |
150 |
126 |
23% |
38% |
25% |
11,5% |
13% |
25% |
21% |
Aslına baktığınızda oranlar çok da bir şeyi ifade etmiyor. Partilerin ne yapacakları çok önemli ama genel olarak vaatlerin hemen hepsinin kadına şiddet teması üzerinde ortaklaştığı görülüyor ve bir diğer önemli olan ise kadını bir birey olmaktan öte aile ile eşleştirerek kadın, çocuk ve aile üçgeni üzerinden konumlandırmaları.
Oysa ki, kadın birey olarak başlı başına dört bir tarafı sorunlarla çevrelenmiş bir varlık. Yıllardır eşit işe eşit ücret talep eder dururuz, yıllardır bedenimiz üzerinde hak talep ederek doğuracağımız ya da doğurmayacağımız çocuklara kadar karışır dururlar, yıllardır toplumsal kodlarla iyice kemikleşmiş olan ataerkil yapıya karşı mücadele ederek kendimizi var etmeye çalışırız, kahkahamıza karışırlar, etek boyumuza, şortumuza karışırlar. Bunlar yetmiyormuş gibi bir de artık kendi canımızı koruma derdine düştük, sokakta tacize, istismara uğramadan yürümek hele bir de gece vakti ise vay halinize.. ne de olsa namuslu kadınlar belli bir saatten sonra sokağa çıkmazlar. Koyun gibi kesiyorlar bizi, sokak ortasında ceplerinde leblebi taşır gibi taşıdıkları silahlarıyla. İş zora gelince de pembe otobüsler icat edip bizleri toplumdan soyutlamaya çalışıyorlar. Toplumda durmaksınız büyüyen şiddet eğilimlerinin neden ve gelişim sebeplerine bakmaksızın haksızlığa maruz kalan kesimi cezalandırmak, suçu ve suçluyu yaratan koşulları ortadan kaldırmaktan çok daha kolay çünkü.
Hatırlarsınız, geçtiğimiz günlerde iktidar partisinin kadınları, Emine Erdoğan önderliğinde geleneksel Kadem Üye iftarını düzenlediler. Ne dedi Emine Erdoğan, “kadınlarımız 15 yıl öncesine göre çok daha iyi durumdalar, 2023 yılında kadınların işgücüne katılım oranını 40% a çıkartacağız” dedi. Şimdi kadın istihdamını arttırdık diyorlar, iyi güzel de neden o halde kadınların iş gücüne katılım oranı 30% ların altında.
Buyurun TUİK verilerine: hane halkı işgücü araştırması sonuçlarına göre; 2016 yılında, Türkiye’de 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilenlerin oranı %46,3 olup bu oran erkeklerde %65,1, kadınlarda ise %28 oldu. Hem sizin Çevre ve Orman Bakanınız değil miydi, “çalışmak isteyen kadınlara evdeki işler yetmiyor mu” diyen. Yine Ekonomi Bakanınız Mehmet Şimşek değil miydi , "İşsizlik oranı niye artıyor biliyor musunuz? Çünkü kriz dönemlerinde daha çok iş aranıyor. Özellikle kadınlar arasında kriz döneminde işgücüne katılım oranı daha artıyor" diyerek ülkedeki işsizlik oranındaki artışı dahi kadınların sırtına yükleyen. Aslında çok uzaklara gitmeye de gerek yok. Flormar işçileri günlerdir direniyorlar.. neden? Yıllardır çalıştıkları halde hala asgari ücretin biraz üzerinde gelirleri olduğu için. Ve acımasızca cezalandırılıyorlar iş veren tarafından.. neden? Haklarını aradıkları için. Kadınlardan hem çocuk doğurmalarını istiyor, hatta doğuracağı çocuk sayısına kadar karışıp sipariş veriyorsunuz, ondan sonra da bir gün bir torba yasa çıkartarak (2008/5763 no’lu torba yasa) 100-150 kadın çalıştırılan iş yerlerine bakım odaları, 150 den fazla kadının çalıştığı yerlerde kreş açma zorunluluğunu kaldırıyorsunuz. Çocuk doğurmayan kadın yarım kadındır, çalışmak sizin neyinize doğurun ve doğurduğunuz çocuklara bakın, diyorsunuz yani.
Peki, siz 2023 yılında şu an 28% olan kadın istihdamını 40% lara nasıl çıkartmayı planlıyorsunuz? Hadi bir şekilde çıktı diyelim. Peki siz “Fıtratları farklı olan kadın ile erkeğin eşit tutulamayacağını kadınların eşitlikten ziyade eşdeğer olabileceklerini savunan bir parti liderinin sevdalıları olarak kadına eşit iş-eşit ücret mantığını nasıl yerleşik kılacaksınız?
Ahid Manifestosunda Kadına karşı istismar, şiddet ve taciz; insanlığa karşı işlenmiş büyük suçlardır. Bu ayıbı ülkemizden tamamen silene kadar bütün çabamız ve gayretimizle devam edeceğiz” vaadinde bulundu Cumhurbaşkanı Erdoğan. Tamam, o zaman çıkartın hemen Özgecan Yasasını. Yıllardır kadın hareketi bunun için mücadele ediyor. Haksız tahrik ve iyi hal indirimlerini kaldırın hemen, çok mu zor? Kanun hükmünde kararnameler yetişir imdadınıza. Kış lastiğini bile KHK ile yasalaştırmadınız mı? Kadınların hayatı kış lastiklerinizden daha önemli olsa gerek diye düşünüyoruz biz toplumun yarısını oluşturan kadınlar olarak. Yoksa haksız mıyız acaba? Neden çıkartmıyorsunuz gereken yasaları? Son 15 yılda 6 bin 546 kadın en yakınları tarafından, bazıları devlet koruması altındayken öldürüldü. Kaldı ki bu cinayetlerin 50% sinden fazlası da olağanüstü güvenlik önlemleri (OHAL ) sürecinde oldu. Ohal altında bu kadar katliam dile kolay…
Kadın kardeşlerim, hepinize sesleniyorum.. Sizler kendi hayatınızın aktristlerisiniz seçimde oy kullanmak en doğal hakkınız , bu oyu kendi hür vicdanınızla kullanmak en doğal hakkınız. Çocuklarımıza istismar eden Ensar Vakıflarındaki kişiler, okullarda cirit atıyorlar. Küçücük çocuklara gelinlik giydirerek, milli değerler adı altında çocuk yaşta evliliklerin özendirilmesini unutma. Oyunu verirken, Kanuni Sultan Süleyman Hastanesinde 200 çocuğun gebeliklerinin nasıl saklandığını, olayı ortaya çıkaran cesur kadının nasıl işinden uzaklaştırılarak günah keçisi ilan edildiğini unutma. Kadın mı Kız mı söylemlerini unutma. Tecavüze uğrayan kadın doğursun, anasının suçunu neden çocuk çeksin diyenleri unutma. “Kimse bakire olmayan biriyle evlenmek istemez, kaçıran kişi ırzına geçtiği kızla evlenince daha iyi olmuyor mu? Evlenince tecavüzcü cezadan kurtulmalı, diyerek tecavüzcüleri aklamaya çalışanları unutma. “Babanın kızını şehvetle öpmesi ya da ona şehvetle sarılmasının nikaha etkisi yoktur, diyen sapık zihniyetlileri unutma. Artan çocuk taciz ve tecavüzlerinin üzerine dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın “anneler çocuklara istemedikleri bir durumla karşılaştıklarında çığlık atmayı öğretsinler” dediklerini unutma.
Kadın kardeşim, arkadaşım, düşüncen ne olursa olsun, hangi partiye sempatin olursa olsun, sen bir Kadınsın. Sana dayatılanı kabul etmekten çok daha fazlasını yapabilirsin, Kadın gücü ve dayanışmasına ama her şeyden önce kendine inanarak git sandığa ve sana masal anlatanlara haykır, ben artık şarkı dinlemek değil , şarkı söylemek istiyorum diye.
Yazarın Dİğer Yazıları
Çölde Vaha Misali Bir Etkinlik
8 Ağustos 2023Afetler Ayrımcılık Yapmaz, İnsanlar Yapar
13 Şubat 2023Afgan kadınlar köleyken biz özgür olabilir miyiz?
13 Ocak 2023Suçlu bulundu : İç Barışı Tehdit Eden Kadınlar!
25 Kasım 2022Kafeslere sığmayan bedenler
11 Temmuz 2022Savaş, Hafıza ve Toplumsal Cinsiyet
10 Nisan 2022Fıs Fıs İsmail, Will Smith ve Bir Süreklilik Teması Olarak Ataerkillik
3 Nisan 2022Eril Aktörlerin Yitik Kurbanları
27 Mart 2022Dünya emekçi kadınlar gününde elleri düşünmek
7 Mart 2022Metaverse dünyasında kadınlar ve taciz.
12 Şubat 2022Sen Ne Çektin Be Havva
26 Ocak 2022Başarılı kadınların enselerinde vızıldayan erkekler
12 Ekim 2021İşgal ve İç Savaşın Ardından, Gericiliğin Kıskacında Afgan Kadınları
17 Ağustos 2021Peki ya insanın ürettiği kesin olan şiddet virüsünün aşısı?
11 Ağustos 2021Özgürlüğe Pedallayın Kadınlar!
5 Haziran 2021Kadın Katillerini Yetiştiren Kim?
1 Nisan 2021Kadınların Sahnesi Yeni Başlıyor
27 Mart 2021Hepimizin İçinden Yükselen Seslerin, Soruların Yankılandığı Bir Kitap; Uğultular
1 Mart 2021Makbul Analık Sorgusu
9 Şubat 2021Bir Sonra Katledilecek Kadın Ya Sen İsen?
5 Şubat 2021