SSoylu: Anneler terör örgütünden öcünü alıyor

7 Eylül 2019
SSoylu: Anneler terör örgütünden öcünü alıyor

AKŞENER: ÇÖZÜM BİR SİYASİ PARTİNİN DEĞİL, DEVLETİN KAPISIDIR --Kendileri dışındaki tüm muhalifleri  ya teröristyada terörle iltisaklı olarak damgalayan İçişleri Bakanı SSoylu, dağa kaçırılan çocuklarına kavuşmak için Diyarbakır HDP İl Başkanlığı önünde oturan annelere ilişkin, "Bir siyasi partiyi, PKK terör örgütüne adam alma merkezi olarak değerlendirdiklerini bütün Diyarbakır'da ve doğu, güneydoğu vilayetlerinde yaşayan bütün vatandaşlarda biliyorlar. Anneler terör örgütünden öcünü alıyor" dedi.

Manşet 'pozu' için tıklayınız

CUMARTESİ ANNELERİ HDP ÖNÜNDE EYLEM YAPAN ANNELERE SESLENDİ

Bu haftaki eylemlerinde 12 Eylül 1994’te kaybedilen Kenan Bilgin’in akıbetini soran Cumartesi Anneleri, HDP Diyarbakır İl binası önünde oturan annelere seslenerek, “Oturmanız gereken yer orası değildir. Oturmanız gereken yer bu ülkeyi yönetenlerin ofisleri, makamlarının önüdür” dedi.

19 Ekim 1995’te gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun'un yaptıbasın açıklamasında şöyle denildi:

Kenan’ı bulmak, faillere ulaşmak için girişimlerde bulunan Ankara Cumhuriyet Savcısı Selahattin Kemaloğlu’nun görevini yapması engellendi ve Ankara’dan sürüldü. Dosyayı devralan Savcı Özden Tönük, Bilgin’e işkence yapan polisleri teşhis edebileceklerini söyleyen tanıkların ifadelerinin, ‘polisi ve devleti küçük düşürmeye yönelik gerçek dışı iddialar olduğunu’ içeren 3 sayfalık bir rapor yazarak dosyayı kapattı” diye konuştu.

“25 yıldır iç hukukta Kenan Bilgin dosyasında maddi gerçeği açığa çıkartacak ve faillerin yargılanmasını sağlayacak etkinlikte bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmedi” diyen Tosun, şunları söyledi: “Gerçek şu ki Bilgin, gözaltına alındı. Ankara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar’ın emrindeki Terörle Mücadele Şubesi’nde işkence gördü ve kaybedildi. Onu kaybedenler cezasızlık zırhıyla korundu. Devlet, Kenan Bilgin’in gözaltında kaybedilmesindeki sorumluluğunu üstlensin ve bu insanlığa karşı suç üzerindeki cezasızlığa son versin! Oğluna kavuşma düşünü gerçekleştiremeden aramızdan ayrılan Fincan Bilgin’in düşünün takipçileri olmayı sürdüreceğiz. Kenan Bilgin’i unutmadık, unutmayacağız.”

OTURULMASI GEREKEN YER ÜLKEYİ YÖNETENLERİN OFİSLERİDİR’

Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin de, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na verilen cezayı kınayarak, “Canan başkana verilen ceza hukuksuzluktur” dedi. Diyarbakır’da HDP İl binası önünde oturan ailelere de seslenen Bilgin, “Biz yıllardır burada oturuyoruz. Bizleri yıllarca görmeyen yazarlar, çizerler, bakanlar, bugün o ailelerin gözyaşlarına ilişkin konuşmaya başladılar. Oradaki annelerin feryadını siz değil bizler anlarız. Adalet Bakanı’nın oradaki annelerin gözyaşlarına ilişkin konuşmaya hakkı yoktur. Annelerin gözyaşının rengi olmaz. Barışı sağlamak zorundasınız. Barış olmadan annelerin gözyaşları dinmez. Diyarbakır’da oturma eylemi yapan annelere sesleniyorum; oturmanız gereken yer orası değildir. Oturmanız gereken yer bu ülkeyi yönetenlerin ofisleri, makamlarının önüdür” diye konuştu.”

'ANNELERİN DİZLERİNİN DİBİNDEKİ EVLATLARI TERÖRİZME GİTTİ'

Bir gazetecinin dağa kaçırılan çocuklarına kavuşmak için Diyarbakır HDP İl Başkanlığı önünde mücadelesini sürdüren annelere ilişkin sorusu üzerine Soylu, şu değerlendirmede bulundu:

"Terör örgütü, maalesef bu coğrafyada anaları, kadınları ve genç kızlarımızın düşüncelerini, duygularını istismar ederek kendisini bir noktaya oturtmak istedi. Hep, kadın üzerinden terör örgütünü güçlendirmeye çalıştı. O kadınların, annelerin maalesef dizlerinin dibinde olan evlatları terörizme gitti. Bunların acısını yıllarca yaşadılar ama bir taraftan da terör örgütünün baskısı onların söz söylemelerini ve bu konudaki feryatlarını engelliyordu. Bugün demokrasi, özgürlük, huzur, güven ve kardeşlik ortamı oluşunca insanlar içlerindekini rahatlıkla ifade edebiliyorlar. Diyarbakır'da herkes terör örgütüne nereden katılım yapıldığını biliyor, tam adresinin önündeler. Bir siyasi partiyi, PKK terör örgütüne adam alma merkezi olarak değerlendirdiklerini bütün Diyarbakır'da ve doğu, güneydoğu vilayetlerinde yaşayan bütün vatandaşlarda biliyorlar. Anneler terör örgütünden öcünü alıyor."

Diyarbakır Barosunun konuyla ilgili tutumunu eleştiren Soylu, şunları aktardı:

"Diyarbakır Barosu yöneticileri için söylüyorum. Bu Diyarbakır Barosu içerisinde daha da küçülecekler, mini minnacık olacaklar. Çünkü herhangi bir şey olunca seslerini terör örgütünün paralelinde çıkarmayı çok seviyorlar. Ben vicdanlarından yoksun olduklarını, hukuk bilgisinden de yoksun olduklarını, insanlıklarından da yoksun olduklarını düşünüyorum. Ne zaman terör örgütü onlara, 'Konuşun' dediği zaman, Diyarbakır Barosu konuşuyor. Ne zaman terör örgütü, 'Bir söz söyleyin, bir eylem yapın.' dediği zaman Diyarbakır Barosu eylem yapmaya çalışıyor. Burunlarının dibindeki bir feryada, bir acıya ses çıkaramayacak kadar zavallılar, zavallılar, zavallılar...Daha öte sözler de söylemek istiyorum da bugün şu buranın haleti ruhiyesine daha fazla onları ağzımıza almak ve konuşmak yakışmıyor."

AKŞENER: ÇÖZÜM BİR SİYASİ PARTİNİN DEĞİL, DEVLETİN KAPISIDIR

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Diyarbakır annelerinin oturma eylemine ilişkin, "Bir anne olmanın yanında, Türkiye Cumhuriyetinde İçişleri Bakanlığı yapmış bir siyasetçi olarak uyarıyorum, o annelerin feryadının çözüm adresi bir partinin kapısı değil, devletin kapısıdır" değerlendirmesinde bulundu.

Akşener yazılı açıklamasında özetle şu görüşleri savundu:

Türkiye Cumhuriyetinde İçişleri Bakanlığı yapmış bir siyasetçi olarak uyarıyorum, o annelerin feryadının çözüm adresi, bir partinin kapısı değil, devletin kapısıdır. Eğer bu ülkenin anneleri, devletin çözüm bulması gereken bir acıya, bir parti kapısında derman aramak durumunda kalıyorsa iktidar da borazan medyası da düşünmek ve şu soruya cevap vermek zorundadır; 'Liyakatle yönetilen bir ülkede, bir anne, evladının geleceğini bir partiden mi yoksa devletten mi talep eder?' Dikkat buyurun, anneler 'Evlatlarımızı kurtarın' değil, 'Evlatlarımızı geri verin' diyor."  

Devletin görevinin, bu çaresizlikten propaganda üretmek değil, hukuken gereğini yapmak ve anneleri evlatlarına kavuşturmak olduğunun altını çizen Akşener, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Evlatlarımızı korumak ve kollamakla görevli bir devlet varken, vatandaşı bir siyasi partiden talepte bulunmak zorunda bırakmak ciddiyetsizliktir, yönetim zaafiyetidir. O annelerin vicdanı üzerinden kurgu yapanları uyarıyorum, annelerimiz, devletin kapısı yerine, parti kapısına gittikçe o partiye devlet misyonu biçiyorsunuz. Türkiye böylesine sahipsiz, insanımız böylesine çaresiz duruma düşürülemez. Devlet kapısından beklenmesi gerekenler, bir parti kapısında çaresizlik feryadına dönüşemez. Devlet etmek devletin de ülkenin de geleceği olan evlatlarımızı koruyup, kollayabilmektir. Devlet etmek tek bir vatandaşının ayağına taş değdirmeme görevidir. Devlet etmek terör mağduru vatandaşını, terörle iş birliği yaptığını bizzat ilan ettiğin bir partinin kapısına mecbur etmemektir."

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…