İstanbul'da Siyasal İslamcı yapılara bütçe kapısı kapanıyor

30 Nisan 2019
İstanbul'da Siyasal İslamcı yapılara bütçe kapısı kapanıyor

İBB’nin CHP’li başkanı Ekrem İmamoğlu, önce 4 Nisan’da, ardından da mazbatayı aldıktan sonra halkın karşısına çıktığı ilk miting olan 20 Nisan’da “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde bundan sonra adama, derneklere, kişilere, vakıflara ve cemaatlere hizmet işi bitti. Kişilere, partilere, derneklere, cemaatlere hizmet yok. Buna izin vermeyeceğiz.” demişti.

Gazeteci Sibel Hürtaş, Al Monitor'da kaleme aldığı yazısında, ''İmamoğlu’nun bu sözleri, özellikle İstanbul’da çok uzun yıllardır faaliyet gösteren, AKP iktidarıyla birlikte de tüm kenti hem finansman hem de sosyokültürel açıdan etki altına alan siyasal İslam referanslı dernek ve vakıfları akıllara getiriyordu.''

Hürtaş'ın yazısı şöyle devam ediyor:

Akıllarda canlanan bu hedefi doğrudan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sordum: İmamoğlu’nun bu sözlerinin hedefinde tam olarak ne var? Ensar ve TÜRGEV gibi siyasal İslam referanslı derneklere aktarılan kaynağın kesileceğini söyleyebilir miyiz? Kılıçdaroğlu Al-Monitor’a yaptığı açıklamada “Bu yapılacak” yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, “Belediye kaynaklarının bu şekilde aktarılmasına karşıyız. Belediye kaynakları belde halkına aittir ve onların ihtiyaçlarına göre kullanılmalıdır. Belde halkı bu para nereye gidiyor bilmek zorundadır” diye konuştu.

Peki, bu ne kadar kolay olacak? Kılıçdaroğlu, “Kolay olacak. Belediye Başkanı karar aldıktan sonra çok kolay olur” dedi.

“Bu vaat kolay yerine getirilebilir mi?” sorusu ister istemez aklımıza geliyor çünkü İmamoğlu’nun bütçe kesintisi yapacağını söylediği dernek ve vakıflar, aynı zamanda AKP’nin 17 yıllık iktidarının da temel köşe taşlarını oluşturuyor.

Sünni İslam referanslı bu yapılar, İslami siyasi partilerin 1980’li ve 1990’lı yıllardaki muhalefet dönemlerindeki politik mücadelelerini ilerlettikleri en güvenli araçlardı. Yıllarca merkez siyaset dışında kalmak, İslami muhalefetin güçlü sivil toplum mekanizmaları kurmasına yol açmıştı. Bu dönemde sayıları yüzleri bulan dernek ve vakıflar, AKP iktidarı ile en parlak dönemlerini yaşadılar. Bugün hem yaptıkları sosyal yardımlar ile AKP’nin en büyük oy depoları haline geldiler, hem de öğrencilere sağladıkları burs ve yurt imkânları ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “dindar nesil” projesinin temel alanlarını oluşturdular.

22. dönem AKP Milletvekili Ahmet Faruk Ünsal bir adım daha ileri gidiyor ve bu dernek ve vakıfların AKP iktidarı ile birlikte “paralel devlet yapılanmasını” inşa ettiklerini söylüyor. Nasıl mı? Ünsal, Al-Monitor’a şunları söylüyor: “Kredi ve Yurtlar Müdürlüğü’nün görevi, ihtiyacı olan öğrencilerin kredi ve yurt ihtiyacını karşılamak. Siz bu vakıf ve dernekler aracılığıyla yurt kurup öğrencilere burs veriyorsunuz. Dolayısıyla resmi kurumlar yerine buralara para aktararak, hem devlet dışı farklı bir yapı kuruyorsunuz hem de para kaynağını Sayıştay denetiminden çıkarıyorsunuz.”

Dünyanın sayılı metropollerinden birinin siyasal İslami yönetimle beraber yıllar içinde muhafazakâr bir perde ile örtülmesi ve kentin dini simgelerle bezenmesi, buna uygun bir şekilde de toplumun bu vakıf ve dernekler eliyle muhafazakârlaştırıldığı yıllar içinde gözlemleniyordu. İşte bu nedenle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, artık bu yapılara katkı sağlanmayacağına yönelik sözleri, sadece bir belediyecilik tarzı veya basit bir mali tercihten çok daha fazlasını ifade ediyor. Bugün sayısını ve bütçelerini tam olarak bilemediğimiz ancak belediye bütçelerinden oldukça ciddi kaynak aktarıldığını tahmin edebildiğimiz bu dernek ve vakıflar için tehlike çanları mı çalıyor? Bu sorunun cevabı hem bugün hem de yarın için oldukça önemli.

Bahsi geçen bütçe yabana atılacak cinsten değil. Geçen dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi üyeliği yapan, İmamoğlu başkanlığındaki Belediye Meclisi’nde CHP grup sözcülüğünü üstlenen Tarık Balyalı, bu kalemin geçen yıl için 340 milyon TL olduğunu söyledi. Balyalı Al-Monitor’a şunları aktardı: “Bu para vakıf ve derneklerin hesaplarına nakit olarak gönderilmedi. Büyükşehir Belediyesi’nin, 2017 ve 2018 yılında vakıf ve derneklerle yaptığı protokoller kapsamında, binaların kiralarının ödenmesi ya da bakım onarımlarının üstlenilmesi gibi giderler üzerinden bir buçuk sene içinde 340 milyon TL gider ödemesi gerçekleştirildi.”

Ödemeler yasal mı? Balyalı, bu soruya, “Yasal ama etik değil” yanıtını verdi ve ekledi: “Burada belediyelere ve vakıflara yasaların tanıdığı haktan daha fazlası söz konusudur ve burada görevi kötüye kullanma suçu işlenmektedir. Bu nedenle mahkemeye başvurduk. Ancak mahkeme ödemelerin belediye kanununda yeri vardır diyerek davayı reddetti. Bize göre vakıf gönüllülük esaslı bir iştir ve vakıflar giderlerini kendileri karşılamalıdır.” 

Tarık Balyalı’ya İmamoğlu’nun bu açıklamasının ardından nasıl tepkiler aldıklarını sordum: “Kamuoyundan çok olumlu tepkiler aldık. Çünkü İstanbul ciddi yatırıma ihtiyacı olan bir kent. İstanbulluların beklediği öncelikler var. Bütçeyi bu öncelikler için kullanacağız. Bizim görüşümüze göre İstanbul halkının beklentisi bu vakıf ve dernekler değil, hizmet. Onların beklentilerine uygun hareket edeceğiz.”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tüm vatandaşlardan topladığı kesintilerin belli dernek ve vakıflara aktarılması, kentte yaşayanların da adaletsiz bulduğu bir uygulama. Bu nedenle İmamoğlu’nun bu çıkışı kentte de olumlu bir hava estirdi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2018 yılı için açıkladığı, “Sivil Toplum Kuruluşu-Okul-Yurt Faaliyet Raporu”nda, belediyenin yardım aktardığı dernekler açıklanıyor. Yüksek İstişare Kurulu’nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yer aldığı TÜGVA, mütevelli heyeti başkanlığını Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın yaptığı Türkiye Teknoloji Takımı, Yönetim Kurulu’nda Erdoğan’ın kızı Esra Albayrak’ın yer aldığı Ensar Vakfı, yine Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın mütevelli heyetinde yer aldığı Okçular Vakfı önde gelenler yapılar arasında. Rapora göre, Önder İmam Hatipliler Derneği ve 15 Temmuz Derneği gibi İslam referanslı ya da AKP kontrollü derneklere de yardım sağlanıyor.

Peki, bu kesintinin İstanbul’a nasıl bir etkisi olacak? Tarık Balyalı yeni politikanın İstanbul’un sosyokültürel dokusunu etkileyip etkilemeyeceğini sorduğumda, “Sosyal hayatı mutlaka etkileyecektir. Ancak bu etki olumsuz bir etki olmayacaktır” yanıtını verdi.

Bu etki sadece İstanbul’da mı hissedilecek? Bunu da CHP liderine sordum; Kılıçdaroğlu bu talimatı tüm belediye başkanlarına verdiğini söyledi. İstanbul, İzmir, Ankara başta olmak üzere Adana, Antalya, Mersin gibi iller de göz önüne alındığında bütçe kalemindeki bu değişikliklerin etkisi öyle yabana atılır miktarlara tekabül etmiyor gibi görünüyor.

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…