İktidar, DSP’yi keşfetti!

20 Şubat 2019
İktidar, DSP’yi keşfetti!

DSP PARALARI TÜKETMİŞ --CHP yönetiminin tekrar aday göstermediği birçok belediye başkanı CHP'den istifa edip DSP'den aday oldular. Saray basını DSP'yi, 'Diktatöre karşı akgüvercin harekatı' nitelemesiyle bağırlarına basıyor. Artı-Gerçek yazarı Ayşe Sayın ve Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, konuyu irdeleyen yazılar yazdılar..

Düzenin egemenlerinin yeri geldiğinde kullanışlı araçlar olarak stepnede tuttuğu partilerden biri gelen DSP şimdide zordaki diktatörlüğün hizmetinde.. Deniz Zeyrek'in araştırmasına göre parti Ecevit döneminin paralarını tüketmiş..

Yöneticilerinin bu niyetle davrandıklarını söylemek zor ama AKP-MHP ittifakının, Millet İttifakı’na karşı rahmetli Bülent Ecevit’in kurduğu DSP’ye 'bir bölen' umuduyla sarıldığı kesin.

Seçimlere bir buçuk aydan az bir zaman kaldı. Bugüne dek muhalefet partilerine (tabii en çok HDP’ye) her türlü suçlama ve saldırıyı yapan iktidar ve medyası birden bire DSP’yi keşfetti. Hem de nasıl bir keşfetme.

Meğer iktidar karşısında ‘sol’ bir muhalefet istiyormuş ve bunu da DSP’de bulmuş dedirtecek bir durum ortaya çıkıverdi.

Önceki akşam tarafsız olduğunu iddia eden programın sunucusu konuklarına soruyor:

“Ankara’da şöyle enteresan bir durum çıktı. DSP’nin adayı Haydar Yılmaz. Bazıları diyorlarki, bazı gözlemciler ‘Ya şimdi Ankara’da sağ kökenli Mansur Yavaş var, sağ kökenli Mehmet Özhaseki var. Haydar Yılmaz da solun oylarını alabilir mi?”

Aldığı ilk yanıttan memnun olmuyor ki bu kez iktidarı can siperane temsil eden gazeteci görünümlü konuklarına dönüyor:

“Siyasi kimliğinin sol olması diğer ikisinin bir sol kimliğe sahip olmaması herhangi bir şey ifade etmez mi? Sol sağ kimlikleri bakımından ortaya koyduğum bu tezi destekleyen var mı? Yabana atılmayacak diyen var mı aranızda.”

Meğer bu ‘tezi’ destekleyen çok sayıda iktidar medyası varmış.

Dün iktidara yakın tam 7 gazetenin birinci sayfasından örneklere bakınca resim tam olarak ortaya çıkıyor.

Star gazetesinin manşeti:

“DİKTATÖRE AK GÜVERCİN HAREKÂTI”

Spotunda ise şu ifadeler dikkat çekiyor:

“Kılıçdaroğlu’nun CHP’de uyguladığı tek adam rejimi ve mezhepçi politika sol siyaseti yeni arayışlara itti. Aday belirlemede yaşanan taraflı tutum parti vitrinindeki önemli siyasetçileri solda yeni cazibe merkezi haline gelen DSP’ye yöneltti.”

Bununla da yetinmemiş DSP Genel Başkan Yardımcısı Erdinç Özdil ile de konuşmuş ve onun sözlerini de taşımış birinci sayfasına, “CHP yönetimi basiretsiz, beceriksiz.”

Yeni Şafak’ın birinci sayfasındaki haberin başlığı:

“DSP, CHP’Yİ ÇÖKERTTİ”

Akşam gazetesi DSP Genel Başkanı Önder Aksal’in sözleriyle kurmuş başlığını:

“DSP GENEL BAŞKANI ÖNDER AKSAKAL CHP’YE TEPKİLİ”

DSP’nin İstanbul adayının da ‘sol’dan olduğunu ‘müjdelemeyi!’ ihmal etmemiş tabii.

Güneş gazetesinin manşeti de benzer:

“CHP ÇÖKÜYOR”

Haberin dili de hemen hemen diğerleriyle aynı:

“Pensilvanya’nın taşeronluğunu üstlenen Kılıçdaroğlu, hiç hesap etmediği bir hezimet tablosuyla karşı karşıya. Partiyle bütünleşmiş isimlerin DSP’ye geçmesiyle bölünen CHP’de panik yaşanıyor.”

Milliyet birinci sayfadan anonslamış:

“AKSAKAL: DSP YENİDEN GELECEK”

Sabah da benzer yöntemi benimsemiş:

“DSP LİDERİNDEN SERT YANIT: ASIL BÖLÜCÜ CHP”

Türkiye ise yan manşetini ayırmış DSP güzellemesine. Başlığı:

“CHP’DE ALİAĞA SENDROMU”

Haberde ise “Şahsi tercihlerinden dolayı küskünlerin sayısını artıran CHP lideri Kılıçdaroğlu, birçok yeri kaybetme endişesi taşıyor” deniliyor.

Elbette CHP’de aday belirleme sürecinde yaşananlar herkesin malumu. Elbette 31 Mart sonrası parti içinde bir hesaplaşma yaşanma ihtimalinin yüksekliği de herkesin malumu.

Ama bütün bu manşetler ve verilen haberlerin dili Cumhur İttifakı’nın özellikle Ankara ve İstanbul’da hayli zor durumda olduğunun itirafıdır aynı zamanda.

Yöneticilerinin bu niyetle davrandıklarını söylemek zor ama AKP-MHP ittifakının, Millet İttifakı’na karşı rahmetli Bülent Ecevit’in kurduğu DSP’ye “bir bölen” umuduyla sarıldığı kesin!

------------------------------------

Deniz Zeyrek: Cumhur İttifakı’nın sol beki DSP mi?

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığımız son görüşmede, bazı CHP’liler o partiden aday oluyor diye DSP’yi eleştirmenin haksızlık olduğunu söylemişti. Kılıçdaroğlu’na göre asıl eleştirilmesi gerekenler, aday olamayınca başka partilere yönelen CHP’lilerdi.

DSP Genel Başkanı Önder Aksakal’ın geçen Pazartesi günü Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Haydar Yılmaz’ı kamuoyuna ilan ederken yaptığı açıklamayı okurken Kılıçdaroğlu’nun DSP konusunda son derece naif davrandığını düşündüm. Neticede CHP’nin efsane genel başkanlarından Bülent Ecevit’in kurduğu partiydi DSP ve bir sol partinin liderinin, başka bir sol partiyi hedef tahtasına koyması doğru olmazdı. Kılıçdaroğluda bu düşünceyle olsa gerek, DSP’yi değil, gittikleri yerden bağımsız olarak CHP’lileri eleştiriyordu.
Kılıçdaroğlu bu hassasiyeti gösterirken, Aksakal şöyle diyordu:

“Bu oy bölünmesini kendi seçmenlerine cemaatçi, dinci, ülkücü, sağcı aday dayatması yaparak, ‘tıpış tıpış oy vereceksiniz’ zihniyetindeki CHP yöneticilerinin bizzat kendileri yapıyor.”
Aksakal’ın işi CHP’yi FETÖ’cüleri aday göstermekle itham etme noktasına getirmesi, söyleminin Cumhur İttifakı ile örtüştüğünü gösteriyor. Bu da DSP’nin yerel seçimlerde rakip olarak Cumhur İttifakı ortakları AK Parti ve MHP’yi değil, CHP’yi gördüğünü gösteriyor.

Kılıçdaroğlu, Türkiye iki kutuplu bir siyasetin rotasına girdiği andan itibaren İYİ Parti ile Saadet Partisi’ni yanında tutarak kutuplaşmanın “sağ-sol kutuplaşması” olmasının önüne geçmişti. Oranın 65-35 yerine 51-49 seviyesinde dengelenmesi, iktidar için önemli bir kontrol mekanizmasına dönüşmüştü.

Millet İttifakı’nda milliyetçi, muhafazakar ve sol partiler bir aradaydı ama Cumhur İttifakı’nda sadece milliyetçi ve muhafazakar iki parti vardı. Anadolu Ajansı’nın özel röportaj yapacak kadar özel ilgi gösterdiği, İHA’nın haberlerini genişçe servis ettiği, hükümete yakın televizyon kanallarının 24 saatte 49 kez haber yaptığı DSP de artık söylem ve amaç birliği ile resmi olarak olmasa da fiili olarak Cumhur İttifakı’nın “sol bek” eksiğini gidermiş oldu.

Bu arada dün rahmetli Bülent Ecevit döneminden tanıdığım bir çok DSP’liyi aradım. Dediklerine göre Rahşan Ecevit dahil hiçbir eski DSP’linin bu yeni yönetim ile bağı kalmamış.

Partinin Ecevit döneminden kalan parasının tamamen harcandığını, Genel Merkez dışındaki mal varlıklarının satıldığını, DSP’nin 24 Haziran seçimlerine bile katılamadığını, (özetle söylemek gerekirse) CHP’nin küskünlerini toplayarak sahaya çıkmaya çalışan DSP’nin merhum Ecevit’in DSP’siyle uzaktan yakından ilgisi olmadığını bu vesileyle öğrenmiş oldum.

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…