'Türkiye, Kuzey Halep'te yarı ilhak gerçekleştirecek'

7 Ağustos 2018
'Türkiye, Kuzey Halep'te yarı ilhak gerçekleştirecek'

'Zeytin Dalı operasyonu sonrası Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki varlığı ve denetimi güçlendi. Ancak Suriye’nin ve destekleyen güçlerin İdlib’i ele geçirmek için yürüttüğü harekat Türkiye’nin bu etkisini zayıflatabilir'

Oklahoma Üniversitesi Ortadoğu Çalışmaları Merkezi Direktörü Joshua Landis’e göre İdlib’e ele geçirmeye yönelik girişimlerin yoğunlaşmasına karşı Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde bulunduğu topraklarda bir tür “yarı-ilhak” gerçekleştirme niyeti var. 

Syria Direct sitesine verdiği bir söyleşide Landis, İdlib’deki durumun bölgenin Türkleştirilmesi anlamında doğuracağı sonuçları yorumladı. 

Son aylarda, Türk makamlarının kuzey Suriye'ye yerleştiğini gördük. Türkçe okullarda  müfredata ekleniyor, yerel meclislerde Türk bayrakları asılı ve ve kamusal alanda Türkiye propagandası giderek artıyor. Türkiye'nin Kuzey Halep'te varlığını sürdürmedeki uzun vadeli öncelikleri nelerdir?

Türkiye’nin bir anlamda bu bölgede bir yarı-ilhak gerçekleştirmeye hazırlandığını düşünüyorum. Mantıklı görünen tek şey bu  çünkü eğer Türkiye bunu yapmazsa Esad rejimi tarafından yeniden yutulacak ve yeniden Suriye'ye çekilecek.

Türkiye için uzun vadeli sorun bu tür bir şey yapıp yapamayacağı ve yaparsa bunun uluslararası toplum tarafından kabul edilip edilmeyeceği. Şimdilik işler Türkiye’nin lehine ilerliyor. 

Bunu daha önce Fransa mandasında olan İskenderun’un 1939'daki ilhakı ile karşılaştırabiliriz. O zamanlar Suriye'den kaçan 40.000'in üzerinde mülteci vardı. Sünni olanlar İskenderun’da kaldı ve Türkleştiler. 

Peki, kuzeydeki Suriyeliler arasında bu türden Türk yanlısı bir dinamizmin ortaya çıktığını düşünüyor musunuz?

Evet düşünüyorum. Birçok Sünni, Türk yönetimi altında daha iyi durumda olduklarına inanıyor. Türkiye'yi sığınak olarak kullanan isyancı milislerin çoğunun Türkiye’yi onlara diplomatik, siyasi, askeri, ve ekonomik destek sağlayan bir anne olarak görmesinde de bu görülebilir. Muhalifler Türkleri İslami kimliğin lideri olarak görüyorlar.

Bir anlamda Türk olmak, Türk yönetiminin şemsiyesi altında yaşamak, bazı yönlerden onları daha gerçek bir şekilde Müslüman kılıyor diye düşünüyorlar. Bu durum, 1930'larda olduğu gibi bugünkü iç savaşta ve Esad'a karşı ayaklanmada gördüğümüz İslami ve etnik kimlik arasındaki çizginin inceliğini daha çok vurguluyor. 

Ankara, kuzeydeki Halep'in ilhakından ya da en azından orada güçlü bir mevcudiyetten ne çıkar sağlıyor?

Birçok şey. İlk olarak Türkiye’nin Esad ile yapılacak müzakerelerde eli güçlenecektir. İkincisi Türkiye Esad'ın tüm isyancıları ve ailelerini Türkiye'ye sürüp onların Anadolu’ya yayılmasından çok endişe ediyor. On binlerce hatta yüz binlerce insandan bahsediyoruz. 

Dolayısıyla Türkiye, Esad'ın onbinlerce isyancıyı Türkiye’ye itmesine izin vermek istemiyor. Mülteci istemiyorlar. İki milyondan fazla mültecileri var. 

[Editörün notu: Temmuz 2018 itibariyle BM rakamlarına göre  Türkiye'de 3.500.000'den fazla kayıtlı Suriyeli mülteci bulunuyor. ]

Esad, İdlib'de ve Suriye'nin kuzeyindeki isyancı grupların tümünü Türkiye'ye göndermeyi isteyecektir. Bunun gerçekleşmesini engellemek Türkiye’nin çıkarınadır. 

Türkiye'nin Halep'in kuzeyindeki varlığı, Suriye hükümetine karşısında nasıl bir koz sağlıyor?

Bu konuda yapılabilecek bir anlaşma Türkiye’nin Suriyeli muhalifleri bir dereceye kadar desteklemeyi bırakması ve Suriye hükümetinin Kürt bölgesini geri alması; Amerika'nın ayrılmasıyla İdlib’in Suriye'ye verilmesi olabilir. Bu, Kürtlerin silahlandırılmasının durdurulması anlamına geliyor. Tahminim böyle bir durumda Türkiye ve Suriye istihbaratı yakın çalışmak durumunda kalır. 

Ancak Türkiye Esad'a güvenmiyor. Geçmişte [ayrılıkçı, Kürt milliyetçi grup] PKK ile işbirliği yaptığını düşünüyorlar. Dolayısıyla Türkiye, kendisinin Suriye’yi bölmesi için muhalifleri desteklediği gibi Suriye’nin de PKK’ya yardım etmesinden korkuyor. Türkiye bölgeden çekilirse Suriye’ye karşı elinde bir koz kalmayacaktır. 

Daha önce bahsettiğiniz gibi Ankara muhaliflerin Türkiye'ye gelmesini istemiyor. İdlib'deki durum hakkında askeri açıdan bilgi verebilir misiniz?  

Türkiye, İdlib'de Türk askerleri tarafından ağır silah ve tanklarla desteklenen kurduğu 12 gözlem noktasına sahip. Yani, eğer Esad buraları bombalarsa  Türkiye'yi bombalamış olacaktır bu da savaş sebebi sayılacaktır. Yani, Esad bu gözlem noktaları etrafında çok dikkatli adım atmak zorunda.

Bu yılın başlarında Suriye üzerine bir blog yazısınzda, ABD'nin kuzey Suriye'deki Kürt gruplarını destekleme politikasının “Türkiye'yi Rusya'nın kucağına ittiğini” yazmıştınız. Bu dinamik bugün nasıl görünüyor? 

Rusya, Türkiye, Kürtler ve Suriye arasında bir anlaşma konusunda istekli. Daha önce İdlib’de yaptıkları gibi savaştan kaçınmanın bir yolunu müzakere etmeye çalışıyorlar. Kuzey Suriye'de ise bunu yapmak çok daha zor. Bölge radikal İslamcı gruplarla dolu ve tam Türkiye sınırında ve Türkiye büyük bir güç. Ürdün’e benzemiyor. Rusya’nın Türkiye’de yatırım yaptığı çok şey var. Rusya, Türkiye'ye karşı savaşa gitmek istemeyecektir.

Bu Rus diplomasisini azami şekilde zorlayacak. Bir anlamda Suriye'deki tüm sorunların toplanma noktası burası. 

Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan geçtiğimiz ay yaptığı bir konuşmada Rus mevkidaşını İdlib'de gerçekleşecek bir savaşın Astana anlaşmasını sonlandıracağı konusunda uyardı. Bu içi boş bir konuşma mı yoksa gerçekten diplomatik bir çözümsüzlük endişesi var mı?

Astana anlaşması, Rusya, Türkiye, İran ve diğer bölgesel güçler arasında diplomasi kullanmak ve savaşa gitmemek için yapılan bir anlaşma. Eğer bu çökerse, diyalog da çökecektir. 

Bence hem Rusya hem de Türkiye, savaşa gitmeyecekleri fikrine sahipler. Here ikisi de durumun düzeltilebileceğini düşünüyorlar.

Yani, birçok çekişme olacak ve nasıl biteceğinden emin değiliz. Ama Esad’ın İdlib’i tümüyle geri almak konusunda kararlı olduğunu zannediyorum. 

Ancak Astana'nın bir anlamı olmadığına dair bir görüş var. Çatışmaların azalması noktasında işe yaramadığı savı öne sürülüyor.

Astana’nın amacı bu değildi. Anlaşmanın asıl amacı, ABD’ye Suriyeli isyancılara desteğini keserken itibarını kaybetmeyeceği bir yol sağlamaktı. Başkan Obama, “Suriye'ye karşı Rusya'ya karşı savaşmayacağım” dedi ve  bu o günden beri Amerikan dış politikası oldu. Suriye’yi Rusya’ya bıraktılar.

Bu, Esad ve Rusya'nın muhalifleri yok etmesine izin vermenin bir yolunu bulmak zorunda oldukları anlamına geliyordu. Ama elbette, ABD muhaliflere destek veriyordu. Bu yüzden Amerika'nın bunu yapmak zorunda olması çok utanç verici. Amerika, elinin güçleneceğini umarak, Esad'ın istifa etmesini, müzakere edilmiş bir çözüm bularak itibarını kurtarabileceğini umuyordu. Bunların hiçbirinin olmayacağı ortaya çıktı.

Şimdi bu isyancı gruplar için Türkiye'nin Suriye ile savaşa gidip gitmeyeceği sorusu gündemde. Bence Türkiye bunu istemez.

Türkiye'nin mültecilerin dönmesiyle ilgili isteği ne durumda? Lübnan ve Ürdün’de mültecilerin Suriye'ye dönmeye zorlandığını gördük. Türkiye’de bu oluyor mu?

Bence Türkiye, Suriyeli mülteci nüfusunu koruma konusundan Ürdün ya da Lübnan'dan daha başarılı olacak. Ürdün ve Lübnan ekonomileri gerçekten duvara toslamış durumda. Türkiye ise farklı bir konumda çünkü çok daha zengin, daha büyük bir ülke. Mültecilerin çoğunun Türkleşeceğini düşünüyorum. Çocukları o ülkede kalacak ve Türk olacaklar. 

Evet, Türkiye'deki Suriyeliler bazen Kuzey Suriye'ye geri dönüyorlar ama kalmıyorlar. Örneğin Bayramda geri dönecekler ama kalmıyorlar. Kuzey Suriye’de Türkiye'nin denetimi altında olan bölgelerde bile birçok çete var. Orada artan Türkiye etkisine rağmen, hala çok kanunsuz bir yer. Yani hiç kimsenin ailesini götürmek istemeyeceği bir yer. Gitmek için fazla bir neden yok. Güvenlik çok düşük ve çok az ekonomik vaat var.

Çeviri: AhvalNews

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…