Dünya Tiyatro Günü: Her yer Tiyatro'dur günümüzde..

27 Mart 2017
Dünya Tiyatro Günü: Her yer Tiyatro'dur günümüzde..

İnsanlar arasındaki dostluk ve barışın sağlanmasında katkısı beklenen tiyatro, hoşgörü, kardeşlik ve dayanışmanın yok edilip, ölümün ve savaşın kutsandığı bir ülkede bu görevini kolaylıkla yerine getirebilir mi?  Bunun gereğini yerine getirmeye çalışanlar, saldırıların hedefinde olacaktır. Değilse, bunların dışında kalmışsa, durup kendisini gözden geçirmek ve ne yapmakta olduğunu sorgulamak zorundadır.

27 Mart Dünya Tiyatro Günü dolayısıyla dünyada ve Türkiye’de çeşitli bildiriler yayınlandı. İstanbul Düş Sahnesi yayınladığı bildiride, ülkemizde sanat ve kültür alanında son aylarda artan baskılara dikkat çekerken, Tiyatronun günümüzde kaçınılmaz olarak; kimin için, niçin ve nasıl bir tiyatro sorularına yanıt vermesi gerektiğini belirtti. Bildiri şöyle; 

27 Mart Dünya Tiyatro Günü.  Unesco tarafından kurulan Uluslararası Tiyatro Birliği’nin kararı ile 1961’den bu yana her yıl 100’e yakın ülkede kutlanıyor. Günün hedefi şöyle açıklanmış ;

“sahne sanatları bağlamında, dünya çapında bilgi ve uygulama alışverişini arttırmak, gelişim sürecinde sanatsal yaratıcılığın ve üretimin gerekliliği konusunda toplumsal bilinci uyandırmak, insanlar arasındaki barış ve dostluğun sağlanması ve artmasını gerçekleştirmek adına karşılıklı anlayışı geliştirmek, UNESCO’nun hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunmak”

Kulağa hoş geliyor değil mi ?

Oysa ki, bize, özellikle içinde yaşadığımız şu günlere ne kadar da uzak görünüyor.

Bugün 27 Mart. Devlet büyüklerinin konuyla ilgili açıklamaları Tiyatro’nun gerçek sahiplerinin sözlerinden önce yankılanacak ekranlarda.. Bir elin parmaklarından az sayıda kalmış muhalif basının sayfaları dışında tüm gazetelerin sütunları, sanata düşman o sözlerce işgal edilecek. Geçtiğimiz yıl 27 Mart’ta şöyle demişti Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan;

”İnsani değerleri savunan, milletimizin kültürel gelişimine, eğitimine son derece olumlu katkılar sağlayan tüm sanat dallarını olduğu gibi, tiyatrolarımızı da desteklemeye devam edeceğimizi bir kez daha belirtmek istiyorum”

Keşke desteklemeseydi diyesi geliyor insanın.

Sadece son birkaç ayda sanata yönelik saldırıları sıralamaya kalksak sayfalara sığmaz. Sanat ve kültür, bir toplumun yaşamından, ekonomik, sosyal ve siyasal ortamından ayrı düşünülebilir mi ? İnsanlar arasındaki dostluk ve barışın sağlanmasında katkısı beklenen tiyatro, hoşgörü, kardeşlik ve dayanışmanın yok edilip, ölümün ve savaşın kutsandığı bir ülkede bu görevini kolaylıkla yerine getirebilir mi?  Bunun gereğini yerine getirmeye çalışanlar, saldırıların hedefinde olacaktır. Değilse, bunların dışında kalmışsa, durup kendisini gözden geçirmek ve ne yapmakta olduğunu sorgulamak zorundadır.

Ezilenlerin yanında yer alan tüm muhalif kurum ve kişiler gibi, tiyatro kurumları, grupları ve insanları da bugün egemen kültürün ve onun resmi ve gayrı resmi kurumlarının saldırısı altında varlıklarını sürdürmeye çalışıyorlar. KHK lar eliyle, barış yanlısı, emekten yana tavır alan akademisyenler, eğitim emekçileri, memur ve işçiler işlerinden edilirken, Devlet ve Belediye Şehir Tiyatrolarında ve Üniversitelerin Tiyatro bölümlerinde görev yapan, boyun eğmeyen, muhalif kimlikleri ile öne çıkan akademisyen ve tiyatro insanlarının da işlerine son veriliyor. Kimi yerlerde Kültür Merkezlerinin kapılarına kilit vurulup, oyun ve gösteriler yasaklanırken, artık Müjdat Gezen Kültür Merkezi’nde gördüğümüz gibi fiili saldırılara da tanık oluyoruz.

Bugün, tiyatrolar kapılarını seyircilerine ücretsiz açıyorlar. Her yıl olduğu gibi bugün de 27 Mart için hazırlanan uluslararası ve yerel bildiriler oyun öncesinde seyircilere okunacak. Varlıklarını devlet katkısı ve seyirci hasılatı ile sürdürmeye çalışan tiyatro gurupları ile sadece hayatı anlamak ve değiştirmek için tiyatro yapan gruplar, bu noktada aynı amaç için sahne almış olacaklar;

Bugün tiyatrolar perdelerini sadece seyircileriyle buluşmak için açacaklar.

Bu açılışlarda okunacak bildiriler, tiyatroların kendi geleceklerine ve elbette sahneye taşıdıkları yaşama da ne kadar sahip çıkmak istediklerinin göstergesi olacak.                    

İstanbul Düş Sahnesi olarak, Tiyatronun günümüzde kaçınılmaz olarak; kimin için, niçin ve nasıl bir tiyatro sorularına yanıt vermesi gerektiğini düşünüyoruz.

Ve diyoruz ki; sadece salonlar değil HER YER TIYATRO dur günümüzde..

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…