Bu köprünün adı “Doğaya saplanan hançer köprüsü” olsun

Mete gürkan / Gaia

28 Ağustos 2016
Bu köprünün adı “Doğaya saplanan hançer köprüsü” olsun

İstanbul Boğazı üzerinde yer alan 3’üncü köprü açıldı. 2013 yılında temeli atılan ve Yavuz Sultan Selim köprüsü adı verilen 3. Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi, İstanbul’un ciğerleri sayılan bölgenin ekosisteminde tahribatlara neden oldu. Özellikle köprü yolu çevresinde doğmaya aday yeni yerleşim yerleri de İstanbul’u geleceği açısından derin endişelere sebep oluyor.

Kuzey Ormanları Bulgaristan sınırında İğneada’dan Sakarya’ya kadar uzanan bir bölge. Kuzey Ormanları hem Türkiye’nin hem de Marmara bölgesinin nefes alma kaynaklarından, oksijen depolarından biri. Ayrıca önemli bir canlı ekosistemine de sahip. Tüm bu ekosistemi tehdit eden projelerden biri olan 3. Boğaz Köprüsü projesi sonuçlandı. Köprü düzenlenen resmi törenle bugün açıldı.

Köprünün temeli 2013 yılında atılmıştı. Köprü ve köprü yollarının inşaatı aşamasında çok ciddi sayıda ağaç kesilirken, yaşanan bu kesimler adeta bir doğa katliamı boyutuna vardı. 140Journos’un haberinde de görüleceği gibi 2010 ile 2015 ve günümüze kadar bölgenin doğasında inanılmaz bir dönüşüm ve değişim var. Ne yazık ki bu dönüşüm yeşilin azaldığı, çoraklığın ve betonun arttığı bir dönüşüm halinde oldu.

Yeni yeni ilçeler ortaya çıkabilir

Şu bir gerçek ki, dünyanın en kaotik ve kalabalık şehirlerden biri olan İstanbul şu an bile zor nefes alan bir şehir konumunda. 3’üncü Köprü ve ardından 3’üncü Havalimanı çevresine yapılacak bağlantı yollarının etrafına yeni bir şehir kurulacağını öngörmek hiç zor değil. Bu yeni yerleşim yerleriyle İstanbul’a birkaç milyon ilave nüfus daha eklenebilir. Kuzey Ormanları güzergâhında halen ayakta olan ağaçlar da katledilebilir. Tüm bu öngörüler gerçekleşirse, İstanbul tamamen nefessiz kalacak, gittikçe yaşanmaz bir şehir haline gelecek.

Protestolar sonuç vermedi, engellenemedi

Projenin ilk açıkladığı dönemden bu yana üçüncü köprü ciddi protestolara konu oldu. Fakat tüm bu protestolar, sokaklarda ve sosyal medya oluşturulmaya çalışılan kamuoyu sonuç veremedi. Yapılan eylemlerde “Kuzeyde AVM’ler oteller değil kestaneler, dişbudaklar yükselecek”, “Domuzun yuvası ormandadır ormanda kalacak”, “Göklerinde egzoz değil, yağmur bulutları ve kuş sürüleri yükselecek” ve “Kesilip atılan kardeşilerin tek tek yeşerecek yeniden” sloganları atıldı veya bu cümleler pankartlara taşındı.

Fakat tüm bu çağrılar dinlenmedi ve inşaatlar devam etti. Bu tepkileri dindirmek adına, yol üstünde hayvanların geçişi için ekolojik küçük geçiş köprüleri gibi uygulamalar yapılsa da, bu doğa katliamının yanında göz boyamaya yönelik adımlar şeklinde yorumlandı. 

Geçiş ücretiyle de cep yakacak

Adı “Yavuz Sultan Selim Köprüsü” olarak belirlenen üçüncü köprü için otomobillerden geçiş ücreti olarak 3 dolar+KDV alınacak. Bu geçiş ücreti, diğer iki köprüden daha pahalı. Diğer köprüler için otomobillerden geçiş ücreti olarak şu anda 4,75 TL alınıyor.

Hükûmet, 26 Ağustos’ta açılacak olan üçüncü köprünün yanı sıra, 257 km’lik Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nin de 2018 yılında tamamlanacağını belirtiyor. Köprüyü de içeren otoyolu projesinin devamı olan 169 kilometre uzunluğundaki Kurtköy- Akyazı ve 88 kilometre uzunluğundaki Kınalı-Odayeri kesimlerinde çalışmalara başlanmış durumda.

Tüm bu yatırımlarla ilgili dillendirilen vaatler ise şöyle; “Şimdiden kapasitesinin iki kat üzerinde trafiğe maruz kalmakta olan mevcut iki boğaz köprüsünün de yükünü çekecek. Köprüden geçecek olan demiryolu sayesinde de bu proje tamamlandığında Edirne’den İzmit’e kadar kesintisiz demiryolu taşımacılığı yapılabilecek. Köprüyle birlikte yılda yaklaşık 1 milyar 450 milyon doları enerji, 335 milyon doları işgücü kaybı olmak üzere 1 milyar 785 milyon dolarlık ekonomik kaybın da önüne geçilecek.” Demiryolu yatırımı gibi ulaşımı rahatlatabilecek bazı öğeler olsa da, bunların dünyadaki örnekleri gibi doğaya minimum zarar verecek şekilde projelendirilip projelendirilemeyeceği akıllarda hep bir soru işareti olarak kalacak.

Reklam filminde Avrupa bizi kıskanıyor söylemi

Diğer yandan üç yılda tamamlanan Yavuz Sultan Selim Köprüsü için yeni bir reklam filmi çekildi. Filmde, köprünün dünyadaki en geniş ve en uzun asma köprü olduğu vurgulanıyor. Toplumun farklı kesimlerini temsil eden oyuncular köprüyle ilgili görüşlerini dile getiriyor. Reklamın bir bölümünde, lüks bir otomobilde köprüden geçen takım elbiseli iki “Avrupalı” veya “Amerikalı” iş insanı canlandırması da dikkat çekiyor. Bu iki batılı iş insanından biri yanındakine dönerek, “Tam bir mühendislik harikası. Dünyada böylesini görmedim. Bakalım Türkler daha neler yapacaklar” diyor.

 

 

 

 

 

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…