'Bu proje Felaket, ihanet ve cinayet projesidir. Ya kanal ya İstanbul'

25 Aralık 2019
'Bu proje Felaket, ihanet ve cinayet projesidir. Ya kanal ya İstanbul'

Kanal İstanbul projesiyle ilgili basın toplantısı düzenleyen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ” Bu ülkenin geleceğini riske atan bir durumla karşı karşıyayız. İBB olarak Kanal istanbul protokolünden çekildiğimizi ilan ettim. Kanal İstanbul ihanet değil cinayet projesi. 16 milyonun varlığına 82 milyonun güvenliğine yönelik bir felaket projesidir. Ne rant vaadedilmiş olsa da derhal vazgeçilmelidir” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Kanal İstanbul projesi için basın toplantısı düzenledi.

İmamoğlu’nun konuşmasından satır başları söyle:

“Kanal İstanbul demek, susuzluğa mahkumiyet demek”

“Bu projenin derhal rafa kaldırılmasını emrediyor bu madde. Akıllı, mantıklı gerçeklerden uzaklaşmamış hiçbir siyasetçi böyle bir riskin varlığını, dünya iklim değişikliğini konuşuyorken bunu bile bile bu projenin inşaatını destekleyemez. Kendi insanına bu ihaneti düşünemez. Bu maddeyi biraz daha açalım. Susuzluk. Raporlar, projenin inşa edilmesi halinde karşılaşılacak felaketin boyutlarını tek tek anlatıyor. Bunlara göre getirdiği en büyük tehlike Terkos Gölü’ne karışacak tuzlu su. Bildiğiniz gibi, Terkos Göçlü ve havzası İstanbul için depolama alanıdır. Binlerce yıldır Avrupa Yakası’ndaki en büyük su deposudur. Bu muazzam su kaynağı yok olacak. Bu kadar basit. Proje ile Sazlıdere Barajı da devredışı kalacak. Bir milli yatırım olarak değeri 2 milyar liranın üzerinde olan Sazlıdere’den bahsediyorum. Aynen apar topar kapatılan Atatürk Havalimanı gibi işlevsiz kalacak. Şu anda Sazlıdere İkitelli sistemi her üç kişiden birinin su ihtiyacını karşılıyor.”

“DSİ’nin belirttiği gibi çatlaklar felakete kapı açacak. Susuzluktan daha büyük felaket konuşulmuyor. Bir avuç insanın önceliği beni ilgilendirmiyor. Milyarlarca insanın önceliği beni ilgilendiriyor. Bu rapora göre inşa edilecek kanalın 5.2 KM’lik zemini tamamı kireç. Terkos’a tuzlu suyun karışacağı net. Sızıntı ihmali büyük bir risk oluşturuyor. Buradaki tek tehlike de susuzluk değil. Aynı zamanda strateji ve güvenlik çerçevesinde durum bir felakettir”

“Stratejik rezerv alan olan yeraltı sularını da kaybetmekle karşı karşıyayız. Su kaynaklarımızı destekleyen Istranca dağlarından gelen yeraltı suların da bu kanal yolunu kesiyor. Stratejik su kaynaklarımızı kaybedeceğiz de karşılığında ne alacağız? Sükse yapacağız. Kime? Onu da bilmiyoruz. Koca bir hiç alacağız.”

“Göz göze göze kendi elimizle, kendi bütçemizle niye felakete davetiye çıkarıyoruz?”

“İkinci husus Kanal İstanbul demek kesinlikle deprem riskini tetiklemek demek. Deprem en önemli konulardan biri. Deprem gibi bir tehlike dururken, milyonlarca insanın can kaybı kapıda beklerken bu kanalı konuşmak bile cinayet. İstanbul var oldukça var olmaya devam edecek bir sorundur. Binlerce yıldır var, var olacaktır. Öyle raporlara öyle gecelik değişiklikler yapılıyor ki fay hattı da değişti diyebilir. 120 yıllık veri incelendiğinde kanal güzergâhı boyunca yapılacak yapılaşma İstanbullu için büyük bir risk taşıyor. Zemin yapısı ne yazık ki heyelanlara çok müsait. Pek çok geometrik sorun söz konusu. Proje 1., 2. ve 3. deprem bölgelerinde kalıyor. 11 km mesafeden de Kuzey Anadolu Fay Hattı geçiyor. Bilin insanları Kanal İstanbul projesinin yeraltı ve yerüstü gerilmelerini ortaya çıkaracağını söylüyor. Plana göre kanalın Marmara girişi olan Avcılar Deniz Köşkleri 631 bin metrekarelik denize dolgu ile konteynır alanı yapılacak. Olası İstanbul depreminin 6 metre yüksekliğinde dalgalar yaratacağı söyleniyor. Bilim insanları hepimizi ikaz ediyor. Akıldan ve bilimden uzaklaşan herkese Allah akıl versin. Göz göre göre kendi elimizle, kendi bütçemizle niye felakete davetiye çıkarıyoruz? Neden bilimi aklı kendinizden uzak tutuyoruz?”

“ÇED asla cevap vermiyor”

“Üçüncü madde, Kanal İstanbul demek İstanbul’un doğasını sonsuza kadar katletmek demek. Hem de katrilyonlar harcayarak katletmek demek. Milli ve stratejik su kaynaklarımızı kurutacaksınız. Milyonlarca İstanbulluyu susuz bırakacaksınız. Peki çevreye nasıl zarar vereceksiniz? Sayın Cumhurbaşkanı’nın izlettiği animasyonda Kanal’ın etrafında katını sayamadığımız gökdelenler sıra sıra dizilmişler. Meclis’te tek bir konut yok diyenler oldu. Kendi raporlarını bakan 500 bin kişilik akıllı şehirden bahsetti. Şuan milyonlar akılsız şehirde yaşıyor. Kimisi o güzel tarım alanlarına bakar güzel der kimi de gökdelenlere bakıp güzel der. Donatılar gelecekmiş. Yav yine beton, yine beton, yine rant. 1.5 bin diyorsa biz onun altını 2 milyonla çizin. ÇED raporunda yapılaşma hiç yok. Kimi aldatıyorsunuz? Bu yapıların ne tür çevresel sorunlara var olacağı sorusuna ÇED asla cevap vermiyor. Bir aldanma geleneğimiz olabilir ama milleti aldatamazsınız, biz buradayız. Sanki bölgede yapılaşma olmayacakmış gibi bir rapor hazırlamışlar. ”

“İhanete fırsat tanımayacağız”

“Dördüncü madde, Kanal İstanbul demek İstanbul’un tarihini talan etmek demektir. Öyle bir şey ki tarihi yapıyı korumak gerekçe olarak anlatılıyor. Birkaç kazayı referans gösterip, bunu gerekçe gösterip kanalın bitmesiyle boğaz trafiği azaltılacakmış. Bahaneye bakar mısınız? O da boğazdaki tarihi dokunun korunmasını sağlayacaktır. ÇEV başvuru dosyasında iddia edildiği gibi yıllara göre boğaz trafiğinde bir artış yok, son 10 yılda yüzde 22 oranında azalış var. 17 milyon metrekarelik sit alanı Kanal İstanbul ile etkilenmektedir. Tarihe ve tarihi değerlere niçin zulmediyorsunuz? Her yüzyıl, on yıl bu şehre katkı sunarak kadim denmiştir o yapılara. İhanete fırsat tanımayacağız.”

“Masalı benim kadar millet de biliyor”

“Beşinci madde Kanal İstanbul demek 82 milyonun sırtına en az 110 milyar liralık vergi bindirmek demektir. Ben onu iki ile çarparım yanılmam. Bu rapor, ama ben ikiyle çarparım, yanılmam. DSİ nasıl anlatıyor durumu? Kanaldaki taşınmazların bulunduğu alan imara açılırsa DSİ olarak 1450 kamulaştırmasız el atma davası ile karşı karşıyayız. Buradan çıkacak mali yük DSİ tarafından karşılanamayacak boyuttadır. Özel şahıslara ait kamulaştırma bedelleri bile milletin sırtınaa yüklenecek. Bu laf ortaya atıldıktan sonra oradaki arsa manipülasyonları da ayrı bir boyut. İşsizlik almış başını gidiyor, gençlerimiz iş için her yerde imkan arıyorken şurada 420 kişilik memur alımı içim 25 bin insan başvurmuşken siz devlet olarak ayakta durabilmek için vergilere bel bağlamış iken kimi kandırıyorsunuz? Diyecekler ki Kanal’ın millete maliyeti yok. Ama biliyorum ki bu masalı benim kadar millet de biliyor. Yaptıkları projelerin zamanla milletin üzerine nasıl yük olduğunu yaşadık yaşıyoruz. Kendi kendine finanse edeceği noktaların geride kaldığını, gerekirse öderiz edebiyatını gördük. 82 milyon insan bal gibi ödüyoruz. ”

“Kanal İstanbul demek İBB’nin sırtına lüzumsuz 35 milyon liralık maliyet yüklemek demek”

“Altıncı madde Kanal İstanbul demek İBB’nin sırtına lüzumsuz 35 milyon liralık maliyet yüklemek demek. Mevcutta yürüyen işlerimiz bile devredışı kalacak. Üç farklı lokasyonda İGDAŞ hatlarını ortadan kaldıracak, bunların yerine milyarlarca liralık ek maliyet olacak bir maliyet gelecek. Milyarlarca liralık sadece iki kuruma maliyet çıkıyor. Bu rakam İBB’nin bu 2020 yıllık bütçesinden neredeyse yüzde 50’ye yakın fazla. Pazartesi itibariyle protokolden çekilirken her bir İstanbullunun sırtından bir yeni borcu kurtarma çabasını ortaya koyduk. ”

“Kanal İstanbul demek gelir rüyası görmek demek”

“Yedinci madde Kanal İstanbul demek gelir rüyası görmek demek. 

-2011'den bu yana Kanal İstanbul'da 30 milyon metrekare arsa hareketi olmuş. 30 milyon metrekare Beyoğlu, Gaziosmanpaşa ve Bayrampaşa büyüklüğü demek. En büyük arazisi olan ilk üç şirket, Arap şirketi.

-İstanbul'un batısına yapılacak bu yapı İstanbul'u bir ısı bölgesine de çevirecek. Bunu bilim söylüyor.

Projeye onay veren, ‘Nuh Peygamber ile telefonda konuştuk’ diyen kişi

Toplantı sonunda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan İBB başkanı, ÇED raporuna onay verenleri de eleştirdi. Bu kişiler aralarında, "Nuh Peygamber benimle cep telefonu ile konuştu" diyen uzmanların olduğunu söyledi.

**

‘NUH BENİ ARADI’ DEMİŞTİ

Tarihin gösterdiğine göre daha önce hiç yaşanmasa da Karadeniz'in altında bir patlama olabileceğine dair garip bir açıklamada bulunan Örnek, İstanbul Boğazının da yıkılacağını ve Kanal İstanbul'un bunun için şart olduğunu iddia etmişti.

Kanal İstanbul'un dezavantajları olduğunu da inkar edemeyen Örnek, Terkos Gölü'nün tuzlanabileceğini, dolayısıyla İstanbul'un içme suyu sorunu olabileceğini itiraf etmek zorunda kalmıştı.

Örnek'in tutarsızlığı şöyle: ''Ben Kanal İstanbul’a karşı değilim. Fakat dezavantajları da var. Terkos Gölü’ne yakın olan yerde zemin altı betonlaşmassa Terkos Gölü tuzlanabilir. Dolayısıyla İstanbul’un içme suyu sorunu olabilir. Fakat bir avantajı varsa 10 dezavantajı var. Buraya 7 milyonluk bir şehir kurulacak. Bu ülkeye döviz kazandıracak. Mutlaka yabancılara satış yapılacak. Ülkemin geleceği için faydalı olacağına inandığım bir projedir. Orada bir şehir kurulmasına sıcak bakıyorum. ‘Orada kaç milyon metrekarelik toprak alan sulandırılacak. Bizim toprağa ihtiyacımız var’ diyeceksiniz. O da doğru. Ama 8 milyon nüfuslu muhteşem bir şehrin kurulmasına sıcak bakıyorum.”

Dr. Yavuz Örnek, daha önce de Nuh Tufanı hakkındaki tuhaf açıklamaları ile gündeme gelmiş, Nuh Peygamber'in kendisine inanmayarak gemiye binmeyen oğlunu ikna etmek için cep telefonu ile görüştüğünü, Nuh tufanı sonrasında da gemiden güvercin yollanmadığını, uçan bir insansız hava aracı gönderildiğini iddia etmişti.

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…