Sevim Belli, Mihri Belli'yi anlatiyor

16 Aralık 2012
Sevim Belli, Mihri Belli'yi anlatiyor

Mihri Belli, "Türkiye sosyalist hareketinin günışığına çıkıp yeniden kitlesel ölçekte kurulduğu 1960'larda, ortaya attığı Milli Demokratik Devrim stratejisiyle özdeşleşen; düşünceleri, eylemleri, yetenekleri, başarıları ve başaramadıklarıyla sosyalist hareketin içinde ve dışında ilgiyle izlenen özgün bir hayatı delikanlı ruhuyla yaşamış sıradışı bir devrimci."

Ailesi, yoldaşları ve dostları, bugün doğum gününü kutlayacak. Yas havasında geçen gelenekselleşmiş ölüm yıl dönümü anmalarının yerine belki de tercih edilebilecek bir ritüel, doğum günü kutlaması. Bugün, Mihri Belli için "öldü" yerine "iyi ki doğdun" denilecek.

Etki Haber Ajansı'ndan Arzu Demir'in evinde görüştüğü Sevim Belli, Mihri Belli'yi anlattı. Sevim Belli, Mihri Belli ile paylaştıkları 55 yıllık hayatın paylaşımcı yönüne vurgu yaptı.

***.

HÜCREDE BAŞLAYAN BİR İLİŞKİ
Sevim Belli ile Mihri Belli arasındaki ilişki, ünlü 1951 TKP Tevkifatı'yla başlıyor. Onlarca komünistin tutuklandığı o günlerde, hücreden cezaevine, oradan sürgün yıllarına uzanan bir aşk doğuyor. Önce ünlü Birinci Şube'de operasyon üzerine yapılan küçük yazışmalarla başlayan arkadaşlık, cezaevi günlerinde ilerliyor.

Yarım asrı deviren o ilişkinin atılan ilk adımlarını şöyle anlatıyor Sevim Belli: "1951 Tevfikatı'nda ikimiz de sanıktık. İlk önce birinci şubede hücredeyken haberleşmeye başladık, küçük notlarla. Orada arkadaş olduk. İlk başlarda, siyasi konularda, tahkikatı ilgilendiren konularda görüşüyorduk. Mahkeme iki sene sonra başladı ve bir sene sürdü. Üç sene de insan birbirinin her şeyini öğrenen arkadaşlar durumuna gelebiliyor. Öyle oldu. Artık birbirini iyi tanıyan iki insandık. Uzun süre kapalı kalmış iki insan -hele biri kadın diğeri erkek olunca- daha yakın bir arkadaşlık, dostluk kurma isteğini duyabiliyor. Olur mu olmaz mı derken başladı. 'Önümüzde çok uzun zaman var, dur bakalım ne olacak?' diye uzun uzun düşünmüyorsunuz. Arkadaşlığı devam ettiriyorsunuz. Öyle de oldu."

SEVİM TARI'NIN NİŞANLISI MİHRİ BELLİ
Sultanahmet Cezaevi'ndeyken Mihri Belli'nin isteğiyle resmi olarak evleniyorlar. O nikahla birlikte, Sevim Tarı da Sevim Belli oluyor. Resmi nikahı, cezaevinde daha rahat görüşebilmek için yaptıklarını anlatıyor Sevim Belli: "Cezaevinde rahat görüşme yapabilmek için, soyadlarını birleştirmiş olduk. Böylece hapishane koridorlarında görüşebildik."

Ancak Sevim Tarı'dan Sevim Belli'ye dönüşmek biraz zor olmuş gibi anlaşılıyor: "O günlerde gazetelerde Sevim Tarı'nın nişanlısı Mihri Belli olarak geçerdi. Sonra erkek toplumu. Mihri Belli öne geçti, Sevim Belli ikinci planda kaldı."

"Bu durumdan rahatsızlık duyuyor musunuz?" sorusunun yanıtı, "Hayır" oluyor. Ancak ardından ekliyor: "Aklım yatsaydı değiştirebilirdim. Soyadı değişikliğinde ilk anda kendi geçmişinizi, öz varlığınızı inkar ediyormuşsunuz gibi geliyor. Yadırgıyorsunuz, alışamıyorsunuz. Ama şimdi Sevim Tarı deseniz, yabancı gelecektir. Çünkü Sevim Belli benim için doğallaştı."

'BİR HAYATI PAYLAŞTIK'
Sevim Belli, cezaevinden 1956'da, Mihri Belli de 1957'nin sonunda tahliye oldu. Sonra da kamplardan sürgünlere, cezaevlerine hareketli bir yaşamı paylaştılar: "Türkiyenin ileriyi bakan devrimcileri olarak -çok iyi ki çok yakın çizgilerde yürüyen iki insan olarak- bir hayatı paylaştık. Birbirimize elbette bir şeyler verdik, aldık. Aynı yolun yolcusuyduk ikimizde. Birbirimizi güçlendirdik."

'MİHRİ ORTAK YAŞAMI PAYLAŞAN BİR İNSANDI'
"Günlük yaşamda, özel hayatınızda, sizin için Mihri Belli kimdi?" sorusuna ilk yanıtı, "Biraz özele girmiyor mu?" oluyor. Ardından da anlatıyor: "Mihri Belli kadınlara karşı çok saygılı bir adamdı. Hakikaten kadın erkek eşitliğine samimiyetle inanan bir insandı. İlk çocuğumuz Hayrettin geceleri ağladığında Mihri Belli ilgilenirdi. Mihri hem gece hem gündüz ortak yaşamı paylaşan bir insandı. Ben az çok doktor olarak çalışma olanaklarını bulduğum zamanlarda akşam eve geldiğimde sofrayı hazırlanmış bulurdum. Mihri Belli 'Bana böyle işler yakışmaz' diye bir şeyi aklından bile geçirmemiştir. Bu onun her şeye razı olması değildi, çok onurlu bir insandı. Bunun benim de kendisinin de doğal hakkı olduğunu düşündüğü için böyle yapıyordu. Kadın ve erkek eşitliğine inandığı için böyle yapıyordu."

Sevim Belli, Mihri Belli'nin hayatını "Yeni insanlara ulaşmak ve Türkiye'nin emeğe dayalı bir yaşam düzeninin, namuslu bir yaşamın kurulmasını sağlamak için her alanda çalışmayı iş edinmiş, ideal edinmiş bir adamdı" diye özetliyor ve ekliyor: "Bu konuda bir ayrılığımız yoktu."

ONSUZ GEÇEN ZAMAN
Mihri Belli, 16 Ağustos 2011 tarihinde sonsuzluğa uğurlandı. Yarım asrı aşkın hayatı birlikte geçiren Sevim Belli için, onsuz yaşam nasıldı? Sorulması zor bir soru.

Yanıtı ise şöyle: "Ben doktorum. Bir insan doğar, yaşar ve ölür. Bu, doğanın değiştirilemez bir yasası. Bunu iyi bilirim. Mihri, iki seneden uzun bir süredir hastaydı ve bizi terk edeceği artık belliydi. Bir buçuk yıl kadar önce de yaşamını yitirdi. 'Mihri Belli öldü' demek, ortadan kalktı anlamına gelmiyor. Bunu daha iyi anladım. Yalnız yaşıyorum. Ancak sanki içerdeymiş, başka bir odadaymış gibi hissediyorum. Her zaman Mihri Belli'nin varlığını hissediyorum. Hayattayken de öyleydi. Çünkü hayatı o kadar müşterek yaşadık ki biz. Bazen evde şurada yatıyormuş gibi hissediyorum. Ama bu anlattıklarımdan sürekli gözyaşı döktüğümü sanmayın. Hayat başlıyor ve bitiyor. Mihri Belli gibi bir adamı kaybetmek yalnız benim için değil, Türkiye solu için, üstelik Türkiye için, hatta bütün dünyanın sol güçleri için bir kayıptır. Hakikaten yetenekli ve kıymetli bir insandı. Düşüncesi, sarsılmaz inancı ve başkalarına geçireceği pozitif bir enerjisi, birikimi vardı. Onun için unutulacak ve 'Ne yapalım işte öldü' denilecek bir adam değildi. O kadar dolmuş ki bizim hayatımız birbirimizle. Zaman geçtikçe olmadığını daha çok idrak ediyorsunuz. O kadar çok şey bıraktı ki Mihri Belli. 68'lerden beri 2, 3 nesil eder. Mihri Belli'nin olumlu veya olumsuz etkisi vardır. Bu kadar etkili olmuş bir adamı bir anda yaşamın dışına çıkartmak mümkün değil gibi geliyor bana. Bunu şimdi daha iyi anlıyorum. En çok danışmak istiyorum. Çünkü tartışacak kimseniz olmadığı zaman ne kadar doğru düşünürseniz düşünün, düşünceniz, inancınız kontrolden geçmediği için sizin için bile daha zayıfmış gibi gelir. Paylaşmak çok önemli bir şey. Bu sizi ağlatacak bir şey değil ama gayet saptanması kaçınılmaz olan bir durum. Katlanacaksınız buna. En büyük zorluk, katlanılması zor olan da burada."

BUGÜN DOĞUM GÜNÜ
Gelenekselleşmiş ölüm yıl dönümü anmalarının aksine Mihri Belli, doğum günü kutlamasıyla anılacak. Sevim Belli doğum günü kutlamasını şöyle anlatıyor: "Ölüm yıl dönümü için anma yapılacaktı. Ben de 'Mihri Belli ölmedi' dedim. Öldü demeye dilim varmıyor. Mihri Belli'yi yaşatmak için her yıl bir anma günü yapmamız gerekiyor. Ancak bunun ölüm günü olacağına doğum günü olmasının daha güzel olacağını düşünüyorum. İyi ki doğdun Mihri diyorduk ya! Öyle bir şey. İyi ki doğdu hakikaten. Türkiye'ye her sene Mihri Belli gibi bir delikanlı gelse ne kadar güzel olurdu!"

Sosyalist Yeniden Kuruluş'un bileşenlerinden Sosyalist Parti'nin 16 Aralık Pazar günü 13.00-16.00 saatleri arasında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nin Fındıklı Kampusu'nda düzenlenleyeceği etkinlikte, Sevim Belli'nin yanı sıra Vedat Türkali, M. Kemal Kaçaroğlu, Celal Beşiktepe, Gülay Ünüvar Özdeş ve Hamit Geylani, Mihri Belli'yi anlatacak.

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…