Bakan Fatma Şahin: “"Ölen bebeğin anası bana ‘Bakanım senin anan yaşadı, öldü. Benim bebeğimi, daha dişleri çıkmadan katlettiler’ dedi.. Çocuk annesi olarak empati yaptım ve aynı acıyı ben de yüreğimde hissetim.”" diyor. Oysa Almina'nın annesi Duygu Aker ve izne gelen babası Onur Fikret Aker, 1 yaşındaki Almina ile birlikte yaşamlarını yitirmişlerdi.

Gerçekleri çarpıtarak kamuoyunu bilinçli bir şekilde yanıltma çabası bir politika ahlakı haline gelmiş bulunuyor. 

Şemdinli de çatşma üzerine sorulan sorulara karşılık Başbakan 'denetimimzde olmayan tek alan yoktur' açıklamasını ekrandan yaptığı sıralarda İçişleri Bakanlığı da, "güvenlik kuvvetlerinin etkinliğini arttırmak, etki alanlarını genişletmek ve alan hâkimiyetini sağlamak amacıyla ihtiyaca göre ilave kuvvetlerin bölgeye sevk edildiği"ni açıklıyordu. Yani başbakan ekranda halka açıkça yalan söylemişti.

Antep katliamı vukubulduğu dakikalarda AKP Genel Başkan yardımcısı patlamanın PKK - El Muhaberat işbirli içinde gerçekleştiğini açıklıyordu.. İki gün içinde bombayı patlatanın PKK militanı olduğu resmen açıklandı. PKK'ya yakın internet sitelerinde dün yer alan bir açıklamada saldırının faili olarak açıklanan 'Firaz' kod adlı, Murat Filiz'in dağ kadrosunda olduğu ve Gaziantep'e hiç gitmediği açıklandı..

Ne var ki, medya, yalnızca Gaziantep Valisinin ve AKP sözcülerinin açıklamalarını vermekle yetniyor. Olaya ilişkin tüm şüphelerin, ihtimallerin (mesela El Kaide'nin) üzerine gitmiyor, suçlanan tarafı (PKK'yı) dinlemiyor. Açıkçası medya gazetecilik değil, AKP ikitidarının istediği 'gerçekleri' imal ediyor. 

İşte böyle olduğu için de bir yerde çuvallıyor.

Antep saldırısı ardından Bakan Fatma Şahin medyada "annelik" duygularıyla öne çıkarıldı. Hatta Türkiye'nin "Şahin Anası" olarak tanıtıldı. Saldırıda yaşamını yitiren 1 yaşındaki Almina bebeğin cenaze törenindeki görüntüsü, döktüğü gözyaşı herkesi "duygulandırdı." Fatma Şahin, o gün, aynı zamanda annesini kaybetmişti. Gözyaşlarının yapmacık olduğu söylenemez. 

Star gazetesinin "Almina'nın minik tabutunu görünce acımı unuttum" başlıklı  -26 Ağustos'ta TGRT Haber'de Ceyda Tuna'yla Hafta Sonu'nda da aktarılan- manşet haberinde dile getirilen duyguların gerçekliğinden de şüphe etmeye mahal yoktur.. 

Haberde, "baksana daha çok küçük" feryadıyla Türkiye'yi gözyaşına boğan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Şahin, o fotoğrafın perde arkasını anlatıyor. Aynı gün annesini kaybeden Şahin'e acısını, saldırıda çocuklarını kaybeden annelerin yürek dağlayan sözleri unutturrmuş. O annelerden biri de Almina'nın annesiymiş meğer!!

Şahin, o "duygu patlamasını" nasıl yaşadığını Almina'nın annesinin sözlerini aktararak şöyle anlatıyor:

“"Ölen bebeğin anası bana ‘Bakanım senin anan yaşadı, öldü. Benim bebeğimi, daha dişleri çıkmadan katlettiler’ dedi. Hakikaten bu ifadeler çok ağır ve çok doğru ifadelerdi. Çocuk annesi olarak empati yaptım ve aynı acıyı ben de yüreğimde hissetim. Annenin feryadı bütün dikkatleri o noktaya getirdi.”"

Oysa Almina'nın anası Duygu Aker ve izne gelen babası Onur Fikret Aker, 1 yaşındaki Almina ile birlikte yaşamlarını yitirmişlerdi. Yani Duygu Aker'in Bakan Şahin'e bunları söylemiş olması imkansızdı. Patlamada ölen tek bebek Almina'ydı. Bakan Şahin, çok açık biçimde yalan söylüyordu. Ve medya bu yalanın ortağı ve pazarlamacısıydı yalnızca. 

İbretlik bir vaka.. Şehit edebiyatı üzerinden yürtülen, kan ve yalanla beslenen siyasetin geldiği son nokta.. Savaşın insani duyguları tüketişinin acı örneği..