Seçim sonuçları ne gösteriyor?

1 Nisan 2014
Seçim sonuçları ne gösteriyor?

30 Mart seçimlerini en yakın tahmin eden iki araştırma şirketinin yöneticileri sonuçları verilen hizmetlerin etkilediğini vurguluyor. AKP'nin Gezi ve 17 Aralık'tan sonra oy kaybettiği de vurgulanıyor. Bu seçimin AK Parti'den sonra kazananı BDP'dir. Oy oranı bir tarafa ama kazandığı il başkanlıkları ve oyunun dağılımına baktığınız zaman 2 şey öne çıkıyor: Seçimler boyunca da yerel yönetimlere dair, 3 partiden farklı, yani AVM'ler, kuleler, çılgın projeler peşinde olmayan, insan odaklı yönetim yapacağım ben diyen bir tek BDP.

Seçim sonuçlarını doğru tahmin eden araştırma şirketleri Konda ve A&G, tercihlerde etkili olan kriterleri ortaya koydu.
A&G Araştırma Şirketi'nin sahibi Adil Gür, yüzde 80 seçmenin hizmetlere oy verdiğini, kutuplaşmanın 2'nci sırada yer aldığını savundu. 17 Aralık'ın AKP oylarında 8 puanlık bir düşüşe neden olduğunu belirten KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır ise BDP'nin de kimlik üzerinden seçim modeli ortaya koyduğunu söyledi.

Doğru adayla oy alınıyor
Adil Gür (A&G Araştırma Şirketi):

Ak Parti'ye oy veren yüzde 45'in içinde ezici bir çoğunluğu, yüzde 80'den fazlası ‘Merkezi hükümetin ve belediyelerin hizmetlerinden memnun olduğum için oy veriyorum' diyor. AK Parti'nin sadece yüzde 14'ü, ‘Başbakan'a bir kumpas kuruldu, elden gidiyor, paralel yapı, sahip çıkalım' diyor. AK Parti dindar ve muhafazakâr olduğu için iktidar değil, CHP Atatürkçü, laik ve sosyal demokrat olduğu için iktidar olamıyor değil. Nedenler sosyolojik ve ekonomik. İstanbul, Ankara, Hatay örnekleri ortada. Demek ki doğru adayla oy alınabiliyormuş. Kutuplaşma Başbakan'ın, AK Parti'nin işine geliyor. Türkiye'de yolsuzluk iddiaları insanların hiçbirini etkilemiyor anlamında söylemiyorum. Ama aşla ilgili, kredi kartlarını ödemekle ilgili sorunu olan birinin temel önceliğinin yolsuzluk olacağını beklemek fazla iyimserlik olur zaten. Etnik, mezhepsel, ideolojik nedenlerle oy veren yok mu, elbette var ama bu seçmenin büyük bir çoğunluğu değil, yüzde 35-40'ı. Daha önemli bir bölümü var ki daha çok cebine bakıyor. Bu seçimin şöyle bir sonucu olacaktır: Başbakan'ın cumhurbaşkanı adayı olup olmama konusunda kararını netleştirecektir. Cumhurbaşkanlığına adayım derse, 2 seçimi beraber yapmak partinin hayrınadır. Cumhurbaşkanı olduktan sonra Tayyip Erdoğansız bir parti düşünmek, partiyi kaderine terk etmek olur. 17 Aralık'tan bu yana yaşadığımız kavgaların ekonomik faturasını, döviz kurlarında, faiz kurlarında gördük ama henüz vatandaşın cebine yansımadı. Bu süreç ne kadar uzarsa hükümetin aleyhine gelişir. BDP'nin oylarını yerel seçimlerle ölçmek doğru değil.

Adana, İzmir, İstanbul, Mersin, Antalya gibi Kürt seçmenlerin de yoğun olduğu illerde BDP beklentilerin altında oy aldı. Bunun nedeni, seçmen, yarışan etrafında birleşiyor. AK Parti kazanmasın diyen Sarıgül'e oy verdi, Sarıgül kazanmasın diyen de AK Parti'ye oy verdi. Yarın bir genel seçim olsa BDP'nin oy sayısı çok daha farklı olacak. Yaptığım araştırmalarda BDP'nin yüzde 8-9 civarında olduğunu, hatta muhtemel 2015'te yapılacak bir seçime kadar nüfus artışıyla birlikte barajı aşabileceğini söylüyorum.

AK Parti yüzde 53'ten geriledi
Bekir Ağırdır (KONDA Genel Müdürü):

AK Parti'nin oyu Gezi'den önce, açılımla beraber Nisan ayında maksimuma ulaşmıştı, 53'lere. Sonra Gezi'den sonra git gel yaşadı, Ekim'de toparlıyor gibiydi fakat 17 Aralık'tan sonra dünkü 46'ya kadar gerilemiş oldu. Sonuçta, anketlerde de alabileceği görülebilen bir oy oranından geriledi. 2'nci etkisi o tarihe kadar AK Parti seçmeni partisinin ülkenin sorunlarını çözeceğinden, seçimi kazanacağından, kim başbakan olsun dendiği zaman kendi lideri olacağından emindi, yüzde 95'ler mertebesinde. Bu oranlar CHP'ye oy vereceğini söyleyen insanlarda yüzde 55-60 civarındaydı. AK Parti'de bu şimdi geriliyor, şu anda hoşnutsuzluk hiç yok değil, 4'te 3'lere düşmüş durumda. 17 Aralık'ın etkisi hiç olmadı değil, oldu ama burada daha radikal ya da kamuoyunun beklediği kadar büyük değişiklik olmamasının sebepleri, kutuplaşma, kimlik siyaseti üzerinden oy verme davranışının dün akşam itibariyle belirlenmiş olması, siyasi rekabet eksikliği... Coğrafya olarak bütün ülkeye yayılmış, eğitim ortalaması olarak, Türk-Kürt dağılımı neyse, AK Parti'nin içinde Türk Kürt dağılımı üç aşağı beş yukarı öyle. Türkiye'de dindarlık seviyesi veya gelir dağılımı hangi dilimlerden oluşuyorsa AK Parti o dilimlerde de paralel. O anlamda kitle partisi. Ama sosyolojik, ama kültürel ama demografik kümelerin hepsinde coğrafya olarak AK Parti var. Sorun diğerlerinde çünkü diğerleri ya coğrafya olarak veya kültürel kimlik olarak veya sosyolojik olarak bir yerlere sıkışmış durumda. BDP sadece Kürt sorunu üzerinden seçmenden ve bölgeden oy alıyor. MHP geleneksel hayat tarzına sahip, muhafazakâr ama muhafazakârlığının referansını dinden değil geleneklerden, kırda yaşayanlardan, ağırlıklı olarak lise mezunlarından oy alıyor. CHP ise yüksek eğitimlilerden, yüksek gelirlilerden, Alevilerden ve kıyılardan... Bu seçimin AK Parti'den sonra kazananı BDP'dir. Oy oranı bir tarafa ama kazandığı il başkanlıkları ve oyunun dağılımına baktığınız zaman 2 şey öne çıkıyor: Seçimler boyunca da yerel yönetimlere dair, 3 partiden farklı, yani AVM'ler, kuleler, çılgın projeler peşinde olmayan, insan odaklı yönetim yapacağım ben diyen bir tek BDP. O BDP 20-21 ilde yaygın olarak yerel yönetimleri kazanmış durumda.

Ali Dağlar/ HÜRRİYET

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…