TÜBİTAK: Balyoz'un kilit delili sahte!

25 Ocak 2014
TÜBİTAK: Balyoz'un kilit delili sahte!

Türkiye, Balyoz, Askeri Casusluk gibi davalarda yeniden yargılamayı tartışırken bunun önünü açacak çok önemli bir gelişme yaşandı. TÜBİTAK, Balyoz davasında sanıkların suçlu bulunmasındaki en temel delillerden biri olan 5 numaralı hard disk'in sahte olduğuna dair rapor yazdı.

Hürriyet gazetesinden Zeynep Gürcanlı'nın haberine göre, Balyoz davası avukatlarından Haluk Pekşen, TÜBİTAK'ın 20 Ocak 2014 tarihli raporu ile CMK 311'deki yeniden yargılama gerekçesinin yerine geldiğini vurguladı.

Söz konusu rapor, aynı hard diskten çıkan bilgiler eşliğinde açılan Poyrazköy Davası'nda mahkemenin TÜBİTAK'tan 5 No'lu hard disk'in ayrıntılı şekilde incelemesini istemesi üzerine yazıldı.

Balyoz avukatları da dava görülürken benzer bir talepte bulunmuş, TÜBİTAK aynı 5 No'lu hard disk için 19 Şubat 2010 tarihinde bir rapor yazmış, bu raporda söz konusu hard disk'in son olarak 5 Mart 2003 tarihinde yazılıp kapatıldığı, bir daha da açılmadığı ifade edilmişti. Balyoz davasındaki yargılamalar da bu 5 No'lu hard diskteki bilgiler temel alınarak gerçekleştirilmişti.

Bu hard disk temel alınarak yapılan yargılamalarda bir numaralı sanık emekli Orgeneral Çetin Doğan'dı. Doğan'ın yanı sıra Ergun Saygun, Engin Alan, Levent Ersöz, Bilgin Balanlı, Can Erenoğlu gibi isimler de yer alıyor.

Balyoz davası avukatlarından Haluk Pekşen, o dönemde TÜBİTAK'tan gelen rapor hakkında ayrıntılı sorular hazırladıklarını, bu 112 sorunun da TÜBİTAK'a iletilmesi için mahkemeye talepte bulunduklarını anlattı. Pekşen, ancak yargılama sürerken o taleplerinin Balyoz mahkeme heyeti tarafından kabul görmediğini de vurguladı.

Balyoz Mahkemesi'nin yapmadığını, Poyrazköy mahkemesi yaptı
Pekşen'in verdiği bilgiye göre, Balyoz davasının kilit delili olan 5 No'lu hard disk, aynı zamanda Poyrazköy davasında da delil olarak ortaya konuldu. Poyrazköy davası avukatları mahkemeye, Balyoz davasında avukatların TÜBİTAK'a sorulmasını isteyip de Balyoz hakimlerinin reddettiği 112 soruyu sundular. Bu soruların TÜBİTAK'a gönderilip, yanıt alınmasını istediler. Poyrazköy mahkemesi de bu talebi kabul
edip, TÜBİTAK'tan sorulara yanıt verecek yeni bir rapor istedi.

İşte 20 Ocak 2014 tarihli rapor, böyle ortaya çıktı.

İşte o rapor...

TÜBİTAK'ın 20 Ocak 2014 tarihli 72 sayfalık ve Burak Akoğuz, Osman Pamuk ile Erdem Alparslan imzalı Dijital Adli Analiz raporunda kilit cümleler şöyle;

(Sayfa 12) - İncelenmek üzere tarafımıza iletilen sabit diskin ilk bölümünde, Microsoft Windows XP işletim sistemi kurulu olduğu görülmüştür. Microsoft şirketi tarafından geliştirilen ve satılan Windoxs XP işletim sisteminin sabit diskin ilk bölümü (SİSTEM isimli) üzerinde kurulu bulunmaktadır. Sabit diskin diğer bölümünde (DATA isimli) işletim sistemi bulunmamaktadır. Windows XP işletim sistemi ilk defa bilgisayar üreticilerine 24-8-2001 tarihinde sunulmuştur. XP kısaltması eXPerience (deneyim anlamına gelmektedir) 9-9-2002 tarihinde ilk servis paketi, 6-8-2004 tarihinde ise ikinci servis paketi yayınlanmıştır.

Microsoft şirketi geliştirdiği işletim sistemlerine zamanla ortaya çıkan problemleri çözmek ya da güvenlik açıklarını kapatmak amacıyla yamalar yayınlamaktadır. Bu yamalar belli bir zaman sonra işletim sistemine entegre edilmekte ve aynı işletim sisteminin minör versiyonları şeklinde ilerlemektedir. Bu güncellemeleri alamayan bilgisayarlar için belli bir miktar güncellemenin içinde olduğu servis paketleri yayınlanmaktadır. İncelenen sabit diskin ilk bölümünde kurulu olan Windows XP işletim sistemi, bu servis paketlerinin ikincisine (service pack 2) sahiptir."

Pekşen'in verdiği bilgiye göre bu ifadenin anlamı şu; Balyoz davasına gönderilen ilk TÜBİTAK raporunda 5 No'lu CD'nin 5 Mart 2003'te son kez işlenip kapatıldığı, bir daha da hard diskte işlem yapılmadığı yer almıştı. Ancak bu yeni raporda, hard diskteki işletim sisteminin, servis paketlerinin ikincisine sahip olduğu vurgulandı. O servis paketinin kullanıma ilk veriliş tarihi ise 6-8-2004 olarak belirlendi.

(Sayfa 15) - İşletim sisteminde bu bilgilerin bulunduğu ağ adaptörünün kayıt defteri (registry) anahtarı ayarlarındaki en son değişiklik 1-5-2008 saat 15.19.37 tarihinde yapılmıştır.

Pekşen'e göre bunun anlamı da şu; Balyoz davalarında mahkumiyetlere neden olan 5 No'lu hard disk'e verilen ilk TÜBİTAK raporunda 2003 tarihinden itibaren hiç işlem yapılmadığı ibaresi yer alıyordu. Oysa yeni TÜBİTAK raporundaki bu ifade, 2008 yılında hard diskte işlem yapıldığını ortaya koydu.

(Sayfa 20) - Bilgisayarda kullanılan işletim sistemleri zaman ayarlarını BIOS'tan almaktadır. Bu zaman bilgisi, daha sonra gerçekleştirilen bütün işlemlerdeki zaman kayıt bilgisini belirlemektedir. Yukarıdaki laboratuvar çalışmalarında görüldüğü gibi bilgisayarların sistem saatleri güncel olmayabilmektedir. Bölüm 2.3.4.2'de açıklandığı üzere bazı dosyaların 28-7-2009 tarihinden sonra, sistem saati daha eski olan bilgisayarlardan aktarıldığı değerlendirilmektedir. bu bilgiler ışığında, kullanıcının dosya alışverişi yaptığı bilgisayarlar arasında, yukarıdaki laboratuvar çalışmalarında gösterildiği gibi sistem saatleri güncel olmayan bilgisayarların olma ihtimali vardır. 2.3.4.2 bölümünde açıklandığı üzere "Yasemin.ppt" dosyasının oluşturulduğu tarih ,içeriğindeki verinin tarihinden öncedir. Bu durum, bu dosyanın sistem saati güncel olmayan bir bilgisayarda oluşturulmuş olduğunu göstermektedir. Ayrıca bu dosyanın 28-7-2009 tarihinden önce sabit diske aktarılmış olması, kullanıcının dosya alışverişi yaptığı bilgisayarlar arasında sistem saati güncel olmayan bilgisayarların olma ihtimalini kuvvetlendirmektedir.

Pekşen'e göre, bu ifade ise 5 No'lu hard diskin daha sonra tarih ve saatiyle oynanmış bir başka bilgisayarla yeniden düzenlendiğini ve eski tarihli gösterilmiş olduğunu kanıtlıyor.

Balyoz davası görülürken TÜBİTAK 5 No'lu hard disk konusunda bir rapor hazırlanmış ve o raporda, hard disk'in "En son 5 mart 2003 tarihinde yazıldığı ve kapatıldığı, bir daha da dokunulmadığı" raporunu vermişti. TÜBİTAK'ın Balyoz mahkemesine gönderdiği 19 Şubat 2010 tarihli bu ilk raporda imzası olanlardan biri de Erdem Alparslan idi.

Poyrazköy davasına bakan mahkemeye giden ve hard disk'te oynama olduğunu yazan yeni raporda da Erdem Alparslan'ın imzasının yer alması dikkat çekti.

Balyoz davasının avukatı Haluk Pekşen, dava sürerken mahkeme heyetinden TÜBİTAK'a gönderilen o ilk rapor hakkında 112 soru sorulmasını istediklerini, ancak mahkemenin bu soruları TÜBİTAK'a göndermeyi kabul etmediğini söyledi. Pekşen, aynı soruların Poyrazköy davasında da gündeme getirilip, TÜBİTAK'a sorulmasının istendiğini, bu yeni TÜBİTAK raporunun da o 112 soru dikkate alınarak hazırlandığını vurguladı. Pekşen, "O zaman mahkeme bizim sorularımızın da TÜBİTAK'a sorulmasına olanak sağlasaydı, yine bu yanıtları alacaktı. Ancak mahkeme, gelen ön TÜBİTAK raporunu delil kabul edip, ayrıntılandırılmasına izin vermedi" dedi.

5 Nolu hard diskte ne vardı?

Gölcük Donanma Komutanlığı'nda ihbar üzerine 6 Aralık 2010 günü yapılan aramalarda, İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün yer döşemesinin altında çok sayıda belge ve doküman bulunmuştu. Döşemenin altında bulunan belgelerin arasında bulunan ve Balyoz belgelerinin ekleri olduğu öne sürülen çok sayıda belgeyi içeren 5 No'lu hard disk de bulunuyordu. Başlatılan soruşturmalar kapsamında ifadesi alınan ve tutuklanan askerlerin tamamı da 5 No'lu hard diskin için

den çıkan belgeleri reddetmiş ve hard disk üzerinde parmak izi incelemesi yapılmasını talep etmişti. Ancak mahkeme tarafından bu talepler hep reddedildi.

Donanma Komutanlığı'nda bulunduğu iddia edilen hard diskteki veriler nedeniyle Balyoz, Poyrazköy ve Amirallere Suikast davalarında yeni iddianameler yazıldı. 5 No'lu harddiskteki veriler nedeniyle sanıklara Balyoz Planı'nın güncellendiği suçlaması yöneltildi.

Hard diskte oynama yapılmış
Balyoz davasının temelini oluşturan ve içinde "ana eylem planları"nın bulunduğu öne sürülen 11,16 ve 17 numaralı CD'ler üzerinde yaptığı incelemelerde sahtecilik bulgularına rastlayan Arsenal firması, 5 No'lu harddisk üzerinde yaptığı incelemede de sahtecilik bulgularına rastlamıştı.

Hard diskin bulunduğu odanın sahibi Binbaşı Kemalettin Yakar, yer darlığı nedeniyle döşemenin altını arşiv olarak kullandıklarını belirtmiş ancak bulunan hard disk içindeki belgelerin içeriğinin değiştirildiğini öne sürmüştü. Yakar ifadesinde, "Ben yer olmadığı için döşeminin altına har ddisk ve bazı belgeler koydum. Ancak bunların arasında söz konusu soruşturmaya ilişkin konu olan belgeler yoktu. Onlar nasıl o harddiskten çıktı bilmiyorum" demişti.

YENİDEN YARGILAMAYI GEREKTİREN CMK 311 MADDESİ
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun yeniden yargılamayı içeren 311'inci maddesinin "b" ve "e" fıkralarına göre, yargılama sırasında yeminli ifade veren bilirkişinin ifadesini ya da raporunu değiştirmesi ya da yargılamayı etkileyecek yeni deliller ortaya çıkması halinde, yargılamanın yenileneceği ifade ediliyor.
Balyoz avukatlarına göre ise, TÜBİTAK'ın aynı delil hard disk için bir önceki raporuyla çelişen ikinci bir rapor vermesi, yargılamanın yenilenmesi için yeterli. Bu rapor, aynı zamanda yeni bir delil niteliğinde.
311. maddenin tümü şöyle;
Madde 311 - (1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:
a)Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa.

b) Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa.

c) Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise.

d) Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise.

e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.

f) Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması. Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir.

(2) Birinci fıkranın (f) bendi hükümleri, 4.2.2003 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararları ile, 4.2.2003 tarihinden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanır.

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…