'Genelkurmay,RTE'nın sözcüsü mü?'

22 Mayıs 2012
'Genelkurmay,RTE'nın sözcüsü mü?'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, Uludere Katliamı'nda istihbaratın nereden alındığını sorduğunu belirterek, ''Cevabı, Genelkurmay Başkanlığı'ndan 3 ay sonra alıyorum. Genelkurmay Başkanlığı, Recep Tayyip Erdoğan'ın basın ofisi mi niye o cevap veriyor'' dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, geçen haftanın, siyasal tarihte, ulusal kurtuluş savaşı tarihinde önemli bir hafta olduğunu, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı hep beraber kutladıklarını söyledi.

Gençlere hak ettikleri önemin hiç bir zaman verilmediğini, lafa gelince çok şey söylenildiğini ancak işe gelince bir şey yapılmadığını belirten Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, gençlere '' kininizi unutmayın'' dediğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, kin tohumlarının ekildiği bir gençlikten ülkeye yarar gelmeyeceğini ifade ederek, ''Yarar sevgi, barış, dostluk üzerine olursa gelir. Gençleri kucaklayacağız, toplumun vazgeçilmez unsuru kabul edeceğiz. Gençleri, sadece güzel laflarla avutmadık. Onlar gerçekleri gördüğünde isyan etti, haksızlıklara karşı itirazlarını yaptı, onlardan 600'ünü şimdi hapishanelerde tutuyoruz. Hem 'geleceğimiz, umudumuz' diyoruz hem de hapishanelere atıyoruz. AKP Hükümeti döneminde, 'itiraz etti, eyleme katıldı' diye üniversitelerden kovulan öğrenci sayısı 4 bin 700'' diye konuştu.

Kenan Evren'in, gençlerin siyasetten uzak durmasına yönelik bir mantığının bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bu mantığın, kinle besleyerek, yeniden gençlere aşılanmaya çalışıldığını iddia etti.

Kılıçdaroğlu, gençleri üniversitede de iyi eğitemediklerini savunarak, UNESCO'nun çalışmasına göre Türkiye'nin, eğitim kalitesi açısından 125 ülke arasından 77. sırada yer aldığını söyledi.

Eğitimin kalitesizliği ve izlenen ekonomi politikasının başka bir şeyi daha beraberinde getirdiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, gençlerin yüzde 21'i, kentlerdeki gençlerin ise yüzde 25'inin işsiz olduğunu vurguladı.

Gençlere yönelik anayasa önerisi
Partisinin, gençler için güzel şeyler düşündüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin, gençleri denetlediğini, kendilerinin denetlemeyeceklerini ve destekleyeceklerini anlattı. Gençlere ''Siz susun, konuşmayın'' denildiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

''(Susmayın konuşun, çünkü söz sizde) diyeceğiz. Gençleri baskı altına alıyorlar, CHP olarak gençlerin önündeki bütün engelleri, YÖK belasını kaldıracağız, gençler üniversite yönetiminde hem söz hem karar sahibi olacak.

Anayasa değişikliğinde de gençler için yeni önerilerimiz var. 'Gençler korunacak' diye bir madde var, korunacak değil, 'gençlerin önündeki engeller kaldırılacak' demek lazım, gençler kendilerini korurlar. Anayasa değişikliklerinde bu önerimizi, arkadaşlarımız komisyona götürecekler, gençler yönetimde söz ve karar sahibi olacaklar. Yeni bir düzen getirdiler, Atatürk anıtına çelenk konulmazmış. Bir gazetede yer alan fotoğrafta, Atatürk heykeli var, etrafında polisler heykeli koruma altına almışlar, Atatürk'ü çok sevdikleri için değil; kim çiçek koyacağını engellemek için. AKP'nin işte 19 Mayıs anlayışı budur. Bir ülkenin kurtarıcısı, ülke için hizmet etmiş, kim olursa olsun onu anmak için bir buket çiçekle gitmenin ne sakıncası var. 'Yasakçı anlayışı engelleyeceğiz' diye yola çıktılar, yasakları getirmenin siyasal partisi oldular. Yasakların arkasına sığınan bir siyasal parti oldular.''

''İkinci komisyon kurmamız lazım''

Erdoğan'ın, TOBB Genel Kurulu'nda bir konuşma yaptığını, CHP'nin toplumsal uzlaşmadan neyi kast ettiğini bir türlü anlayamadığını söylediğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, ilk raporu, öneriyi getiren, ''Toplumsal uzlaşmayla bu sorun çözülür'' diyen parti olduklarını vurgulayarak, buna rağmen Erdoğan'ın, ''CHP, toplumsal uzlaşmadan neyi kast ediyor anlamıyorum'' dediğini söyledi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

''Toplumsal uzlaşmadan kast ettiğimiz şudur: Bu sorun, bir partinin tek başına çözeceği bir sorun olmaktan çıkmıştır. Bütün siyasi partilerin, bu sorunu çözmek için ortak çaba harcaması gerekir. Anayasayı değiştiriyoruz, komisyon kurduk, adına uzlaşma komisyonu dedik. Terör konusunda böyle bir komisyon niye kurmuyoruz, önümüzde ne engel var- Bir toplumsal uzlaşmayla anayasayı değiştiriyoruz, bir toplumsal uzlaşmayla Türkiye'nin en temel sorununu çözmeye yanaşmıyoruz. O zaman şu sorunun yanıtını birileri vermek durumunda: Türkiye'nin en temel sorununu 40 yıldır çözemeyen organ ve sorumlusu kim- Organ da sorumlu da siyaset kurumudur. İşi askere, başka yerlere havale ettik, silahla çözmeye çalıştık; olmadı, 40 yıldır denedik. Şehit analarının bize söylediği tek cümle var; 'bu ne zaman bitecek, benim çocuğum öldü, başkaları ölmesin.' Kim çözecek; siyaset kurumu çözecek. Çözümü söyledik, toplumsal uzlaşmayla parlamentoda komisyon kuralım. Yetmiyor ikinci komisyon kurmamız lazım parlamentonun dışında. Yine siyasi partilerin seçtiği kişiler olacak; akademisyen, kanaat önderi de olacak, insanlar bir araya gelecek. Bir diyalog kuracağız, toplum, parlamento, milletvekilleri, siyasal partiler...Bir uzlaşma sağlayacağız, sorunu çözmek için masaya oturacağız, çözmemek için değil. Bunu yapabilirsek, bu sorun çözülür. Bunu defalarca söyledik, Başbakan hala ne olduğunu anlayamıyor. Umarım arkadaşları Başbakan'a götürürler. Biz sorunları büyütmek, sorunlardan yararlanmak, istismar etmek için değil çözmek için yola çıkan bir anlayışız. Sayın Başbakan, 'bu teklifin şu eksiklikleri var' diyebilir, eyvallah, sen öneri getir, önerilerimizi eksik, yanlış bulabilirsin. Hem öneri getirmeyeceksin hem yeni şehitler gelecek hem önerimize 'bunu anlamıyorum' diyeceksin. Bizim önerimiz, orta zekaya sahip olan herkes tarafından anlaşılabilir bir öneridir. Önerimiz çok anlaşılmaz bir öneri değil. Biz bunları tartışıyoruz, 4 yiğidimizi daha toprağa verdik. Bize, Balıkesir, Diyarbakır, Trabzon, İzmir, Tekirdağ, Çorum'daki şehit annesi de 'Bu sorunu çözün' diyor. Biz çözmeye hazırız. Bu sorunu çözse çözse CHP çözer. Terörle mücadeleyi müzakere bazına indiren; bilgisiz, beceriksiz bir Hükümet, terörle mücadelede başarılı olamaz.''

''Yalan olduğu çıktı''

Kılıçdaroğlu, 28 Aralık 2011'in, tarihlerinde kara bir leke olduğunu, Uludere'de 34 yurttaşın öldürüldüğünü söyledi.

Defalarca, ''Bu istihbaratı nereden aldınız-'' diye sorduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, ''Bu soruyu arkası oldukları yabancı devletlerin istihbarat servislerinin oyuncağı olup olmadığını öğrenmek için soruyorum. Siz istihbaratınızı yabancı bir ülkenin istihbaratına endekslemişseniz, ülkenin güvenliğini de onlara endekslemiş oluyorsunuz'' dedi.

Kılıçdaroğlu, MİT'in, ''Ben istihbarat vermedim'', Genelkurmay'ın, ''Bize dışardan geldi'' dediğini belirterek, şöyle devam etti:

''Meclis'te komisyon kuruldu, komisyona bilgiler geldi. Genelkurmay, Uludere için parlamentoya rapor gönderiyor, 'istihbaratın tamamı milli kaynaklardan' diyor. Ben 3-5 aydır Başbakan'a soruyorum, cevabı Genelkurmay Başkanlığı'ndan 3 ay sonra alıyorum. Merak ediyorum, Genelkurmay Başkanlığı, Recep Tayyip Erdoğan'ın basın ofisi mi, niye o cevap veriyor- Soruya yanıt verecek olan siyasi otorite, Başbakan'dır. O cevap vermiyor, onun sözcüsü konumunda olan Genelkurmay veriyor. Demokrasilerde böyle bir şey yoktur, herkesin sorumluluğu vardır, önce siyasetçinin sorumluluğudur, çünkü ülkeyi yöneten siyaset kurumudur, diğerleri bürokratlardır. Siyaset kurumu cevap vermeyecek, cevap vermemek için çaba harcayacak, Genelkurmay onun basın sözcüsü gibi 'Ben bunu milli kaynaklardan aldım' diyecek. Ne oldu, tamamının yalan olduğu çıktı meydana.''(aa)

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…