Ahmet Davutoğlu: Partimizden istifa ediyoruz

13 Eylül 2019
Ahmet Davutoğlu: Partimizden istifa ediyoruz

'İhraç teklifinin yapıldığı 2 Eylül 2019, AKP'nin değerlerinden ilkelerinden vazgeçtiğini ilan ettiği gün olarak tarihe geçti.'

AKP'den kesin ihraç istemiyle Disiplin Kurulu'na sevk edilen eski Başbakan Ahmet Davutoğlu "Partimizden istifa ediyoruz" dedi.

Yeni parti kurma hazırlığında olan ve AKP'den kesin ihraç istemiyle Disiplin Kurulu'na sevk edilen  Ahmet Davutoğlu, Ankara'da basın toplantısı gerçekleştirdi.

Davutoğlu'na basın toplantısında ihracı istenen diğer eski AKP milletvekilleri Ayhan Sefer Üstün, Selçuk Özdağ ve Abdullah Başçı da eşlik etti.

Davutoğlu'nun konuşması şöyle:

Her şeyden önce dün bölücü terör örgütünün saldırısıyla  şehit edilen 7 vatandaşımıza rabbimizden rahmet diliyorum. Yaralı vatandaşlarımızın en kısa sürece şifaya kavuşmaları dileğimizdir.

Geçmişte ilim adamı, milletvekili, bakan, genel başkan ve başbakan olarak ben deniz ve arkadaşlarım genel başkan yardımcıları, milletvekilleri ve il başkanları olarak birçok farklı vasıf ve vesileyle sizlere hitap etti. Düşüncelerimizi açık ve samimi bir şekilde dile getirdik. Bir gün hayatımıza anlam katan değerlerin bir siyasi yapı şeklinde tarihe yansıması olarak gördüğümüz ve başarısı için emeğimiz terimiz ve bütün varlığımızı ortaya olduğumuz partimizden ihraç talebiyle huzurlarınıza geleceğimizi tahayyül bile edemezdik. Ancak bunu yaşamak da kaderde varmış. Bizleri derinden etkileyen bu şartlar altında Ak Parti’ye gönül veren milyonlar başta olmak üzere aziz milletimizin aziz fertleriyle bugün de her zaman olduğu gibi samimi bir şekilde hasbıhal etmek ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz.

Ak Parti geçtiğimiz ay 18. Yaşını doldurdu. kuruluşundan itibaren Ak parti milletimizin 100 yıllık özleminin tezahürü olan söylem ve politikalarıyla ülkemize büyük hizmetlerde bulundu. Yakın zamana kadar önemli başarılara imza atan Ak Parti’nin tılsımı ortak akla, istişareye, demokratik değerlere ve ahlaki tutarlığa verdiği önemden kaynaklanıyor. Bu hareketi yaşatan ve büyüten en büyük etken milletin umuduna kaynak ve doğasına layık olmaktı. Ak Parti’nin siyaset anlayışı en güçlü ifadesini 3Y formülü ile bulmuştu. Yasaklara, yolsuzluklara ve yoksulluğa karşı mücadele. Yasaklara karşı mücadele Ak Parti’nin özgürlükçü felsefesini, yolsuzluklara karşı felsefe siyasi ahlak özünü, yoksulluğa karşı mücadele insan onuruna yarışır bir hayat standardı özlemini yansıtıyordu. Ak parti bu anlayışla milletimize ve ülkemize büyük hizmetler verdi. Milletimize 10 yıllar boyunca özlemini duyduğu kadroların başarısı için desteğini duasını esirgemedi. Ancak son yıllarda Ak Parti milletin gönlünde taht kurmasına vesile olan değer, söylem ve politikalardan uzaklaştı.Adaletten kalkınmaya her alanda sorunlar baş göstermeye başladı. Ak Parti yönetiminin öncelikleri, söylemleri, politikaları değişti. 

Sevgili vatandaşlar, demokratik siyasetin temelinde farklılıkların ifade edilmesi bulunmaktadır. Siyasi partiler de ancak içlerinde üretken bir fikir alışverişine imkân tanıdıkları ölçüde demokratik zenginliklerini koruyabilirler. Bu zenginliğin korunamadığı konularda partiler düşünce kabiliyetlerini ve iç dinamizmlerini kaybederler. Bu düşünce ile genel başkanlığı bıraktığımız günden itibaren Ak Parti'de ve ülke yönetiminde gözlemlediğimiz aksaklıkları, yanlışları, yapıcı eleştiri ve önerilerimizle birlikte sözlü ve yazılı olarak en yetkili makamlarla paylaştık. Bu önerilerimiz hiçbir şekilde dikkate alınmamasına rağmen, üç yıl boyunca kamuoyuna karşı hiçbir açıklamada bulunmadık. Dava hassasiyetimiz gereği birliğimize zarar vermemeye, gönül kırmamaya ve şahsi hukukumuzu korumaya özen gösterdik. Peki, niye 22 Nisan'dan itibaren konuşmaya ve geniş muhasebe çağrısıyla yapıcı eleştiri ve çözüm önerilerimizi daha yüksek bir sesle dile getirmeye başladık? 31 Mart seçimlerinde Ak Parti, hem ittifak yaptığı partiye hem de rekabet ettiği diğer partilere karşı oy kaybetti. Tabanımız yoğun bir karamsarlık içerisindeydi. Önümüzde kapsamlı bir muhasebe ve yeniden yapılanmaya imkân tanıyacak dört yıllık seçimsiz bir dönem vardı. Ayrıca, daha önce ilettiğimiz eleştirilerden haberdar olmayan tabanımız her gittiğimiz yerde bizleri de sorguluyordu. Dolayısıyla daha önce zikrettiğimiz hususları bu kez kamuoyu bilgisi dahilinde zikredilmesinin açık ve şeffaf bir muhasebeye ve yenilenmeye zemin oluşturacağını düşündük. Biz 22 Nisan'da kamuoyuyla paylaştığımız görüşlerimizle ve ardından çeşitli illerde yaptığımız konuşmalar aracılığıyla kuruluş ilkelerinden ve siyasi misyonundan uzaklaşan mevcut Ak Parti yönetimini muhasebe yapmaya davet etmeyi amaçlıyorduk. Niyetimiz ve hedefimiz ihtilaf çıkarmak, bölmek ve zayıflatmak değil, parti kadrolarımızda ve tabanımızda görülen rahatsızlığa tercüman olarak partimizin kurucu ilkeler çerçevesinde yinelenmesinin imkânlarını ortaya koymak ve bu yönde çağrı yapmaktı.

Ak Parti’nin ve ülkemizin geleceğiyle ilgili milletimizde gözlemlediğimiz karamsarlığı ve umutsuzluğu dağıtmayı ve işlerin toparlanabileceğini göstermeyi hedefliyorduk. Ne tespit ve eleştirilerimize yalan denildi, ne de çağrılarımıza kulak verildi. Konuşmalarımızda, açıklamalarımızda ve ifadelerimize ön yargısız bir şekilde bakıldığında hiçbir hakaret, ima, tahkir ve tehdidin olmadığı görülecektir. Genel başkanlığı bıraktığımız gün dile getirdiğimiz ahdimize her zaman sadık kaldık. Bu ahdin muhataplarının da aynı olgunluk ve ahlakla davranmalarını bekledik. Sözlerimiz açık tespitlerimiz net, tavsiyelerimiz samimiydi. Konuşmalarımızda, ‘partimiz’, ‘sayın cumhurbaşkanımız’, ‘ülkemizin geleceği’, ‘davamız’ dememize rağmen ihanet, bölücülük, fitne ve proje gibi ithamlara maruz bırakıldık. Ve bedel ödeme ile tehdit edildik. Daha da trajikomik olanı ise bizim adlarımızı unutturabileceklerini zannederek 2014-2016 arasını tarihten silmeye kalktılar. Oysa bilmiyorlardı ki samimi insanların isimleri video kliplerinde değil, milletin gönlünde yaşar. Takınılan bu vefasız ve nobran tavır bizim için önemli değildi ancak bizi unutturabilmek için iki seçim sürecinin ve yoğun bir terörle mücadelenin yaşandığı bu dönemde mahalle başkanından genel merkezdeki yetkilere kadar genç, yaşlı, kadın, erkek, köylü, kentli, zengin, fakir, kuzeyli, güneyli, doğulu, batılı milyonlarca vefakâr ve cefakâr Ak Parti mensubunun ve vatan evladının emeklerini yok sayarak büyük bir kul hakkına girdiler. Ancak tarih bilincine ve birikimine sahip olmayan bütün topluluklar gibi unuttukları bir gerçek vardı: Tarih kendisini unutturmak isteyenleri çarklarında öğütür.

Söylediklerimize yanlış diyemeyenler öfke ile bize yönelik ihraç sürecini başlattılar. Merakla bu ihraç sürecinin gerekçelerini bekledik. Merkez disiplin kurulunun tebligatları bize ulaştığında bir kez daha derin bir hüzün ve utanç duygusu yaşadık. Bir siyasi parti için en ağır kararlardan birini içeren bu metin hiçbir somut gerekçeye dayanmıyor dahası birçok tutarsızlık, gerçek dışı ifadeler barındırıyordu ve son derece özensiz hazırlanmıştı. Bize iletilen gerekçeler, Ak Parti yönetiminin yaşanan gerçeklikten ve temel ilkelerden koptuğunu, sağlıklı bir muhakeme ve delillendirme sürecini bile yürütmekten aciz olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Aziz milletimiz, değerli basın mensupları, muhasebe çağrılarına, siyaset önerilerine, yapıcı eleştirilere kulaklarını tıkayan bir yapının millete fayda, çözüm ve vizyon üretmesi mümkün değildir. Bugünkü yönetim ve siyaset anlayışıyla dar bir kadronun kontrolüne girmiş olan AK Parti’nin, Türkiye’yi daha iyi bir geleceğe taşıma kapasitesi, ülkemizin ve milletimizin sorunlarına çare olma imkan ve ihtimali kalmamıştır.

Ak Parti içerisinde iç muhasebe, ortak akıl ve istişare kanallarının tamamıyla kapalı olduğu ve içeride bir dönüşüm imkânının kalmadığı ortadadır.

Bu gelişmeler bize siyasi hayatımızda savunduğumuz temel ilkelerin ve hedeflerin her iyiniyetli eleştiriyi ve tavsiyeyi ihanet ve düşmanlık olarak gören mevcut yönetim altında, Ak Parti’de gerçekleştirmenin imkanı kalmadığını göstermiş bulunmaktadır.

İşletilen sürecin tüzük kurallarının uygulandığı hukuki bir işlem değil, sonucu baştan yazılmış bir senaryo olduğu aşikardır. Bu çerçevede, Ak Parti’nin vefakar tabanını ülkenin her yanında omuz omuza iki seçim mücadelesi verdiği ve demokrasi tarihimizin en yüksek oyu ile birlikte büyük bir onur yaşadığı kendi genel başkanının ihraç edildiğini görme üzüntüsünden kurtarmak için yıllarca alın terimizi ve fikir emeğimizi verdiğimiz partimizden istifa ediyoruz.

Bu 18 yıl içinde aralarında bulunmaktan büyük bir şeref duyduğumuz Ak Parti’nin vefalı tabanına, hiçbir menfaat beklemeden çalışan cefakar teşkilatına teşekkür ediyoruz. Ancak onlara veda etmiyoruz. Onlar vedanın değil cefanın muhataplarıdırlar. Tabelalar geçici, hayatımızı ve her türlü mücadeleyi anlamlı kılan değerler kalıcıdır. Partiler bu değerlere hizmet ettikleri ölçüde anlamlıdırlar. Biz bu değer ve ilkelerin savunucusu ve sözcüsü olmaya devam edeceğiz. Bu bağlamda bizler insanı ve sadece insanı merkeze alan, insan onuruna ve haklarına saygılı, evrensel değerleri yaşatan, yasaklarla yolsuzluklarla ve yoksullukla mücadele edilen, düşünce, ifade, din ve vicdan özgürlüklerinin sınırlandırılmadığı, insani var oluşu koruyacak doğal çevre şartlarının yasal teminat altına alındığı, toplumsal meşruiyeti yüksek, demokratik bir anayasal sistemin hakim olduğu, farklılıkların güven ve huzur içinde kardeşçe yaşadığı; demokratik hukuk devleti kurullarının işlediği, herkes için adalet ilkesi temelinde tarafsız ve bağımsız yargı sistemine güven duyulduğu, kamu malına el uzatılmayan, akraba ve adam kayırmacılığın olmadığı, şeffaflığın her alanda hakim olduğu, liyakatin ehliyetin ve siyasi ahlakın esas ölçü alındığı, güvenlik-özgürlük dengesinin korunduğu, aile değerlerimizin toplumun en temel mayası olarak muhafaza edildiği, kadınların güven için hayatın her alanında etkin rol üstlendiği, gençlerin zihni ve psikolojik açıdan güçlü ve yetkin şahsiyetler olarak yetişmesini sağlayan vizyoner, çağdaş bir eğitim sisteminin hayata geçirildiği, refahın belli ellerde toplanmayıp, adil bir gelir dağılımı ile toplumun geneline dağıldığı, serbest piyasa ve rekabet koşullarının uygulandığı, sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma ile çağdaş ve müreffeh bir hayat standardına ulaşıldığı; milli ve evrensel değerlerin uyumunu ön gören bir zihniyetin özgün sentezlerle yeniden üretilebildiği, her yönüyle ve her kesimiyle dünyaya açık, yakın çevresinde, gönül coğrafyasında ve dünyada barışçıl ve insani diplomasiyi esas ala, yeni nesillerin dünyaya güvenle baktığı demokratik bir düzen kurmak istiyoruz.

Güçlü onurlu ve müreffeh bir ülke idealinin bu yolla gerçekleşeceğine inanıyoruz. Bu günden itibaren zikrettiğimiz ilkeler doğrultusunda yeni bir siyasi hareketi inşa etmek ve yeni bir yola çıkmak bizim için hem tarihi bir sorumluluk, hem de milletimize karşı bir yükümlülüktür. Bu çerçevede hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun, bu ülkenin geleceği için yüreği çarpan ve sorumluluk hisseden herkesi ve her kesimi ortak akıl çerçevesinde bir araya gelmeye ve birlikte çalışmaya davet ediyoruz.

Allah milletimizi aziz, ülkemizi müreffeh, devletimizi daim, vatandaşlarımızı mesut ve bahtiyar eylesin. Cumanız mübarek olsun."

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…