Çetinkaya'yı kovmak: Erdoğan yetkisini aştı, Batı'dan kopuşu ilan etti

6 Temmuz 2019
Çetinkaya'yı kovmak: Erdoğan yetkisini aştı, Batı'dan kopuşu ilan etti

Kendine ait yasasının sağladığı dokunulmazlık nedeniyle Erdoğan’ın otokrat Cumhurbaşkanlığı sistemi içerisinde tek el sürülemeyen kale olan Merkez Bankası Başkanlığı koltuğu, tartışmalı bir gece yarısı kararnamesiyle fethedildi.

Türkiye piyasaları hafta boyunca değer kazanan TL’nin keyfini sürerken, hafta sonu ekonominin en hassas koltuğunu ilgilendiren bir şokla başladı.

Ahval yazarı Can Teoman, Merkez Bankası başkanının sabaha karşı bir operasyonla neden görevden kovulduğunu bir diktatörlüğün karakterine uygun gerçekçi ve çarpıcı bir şekilde dile getiriyor:

Tüm kariyerini faizsiz bankacılık üzerine yaptığı, enflasyon hedefinden çok uzak kaldığı, hatalı kararları nedeniyle tarihin en büyük finansal krizlerine neden olduğu ve iktidarın isteği doğrultusunda bankanın kurumsal yapısını aşındırdığı gerekçesiyle çok sayıda eleştiriye maruz kalan Murat Çetinkaya, veda konuşması bile yapamadan Başkanlık görevinden el çektirildi.

Çetinkaya’nın yerine 2016’da Halkbank’tan Merkez Bankası’na transfer olan Başkan Yardımcısı Murat Uysal atandı.

Bizzat Erdoğan tarafından ‘yerli ve milli’ sloganıyla göreve atanan ve Merkez Bankası geçmişi olmayan ilk Başkan olarak 2016 yılında göreve atanan Çetinkaya’nın sürpriz şekilde kapı önüne konması, ülkede ekonomi camiasının dışında geniş kitleleri de ilgilendiren bir tartışmaya yol açtı.

Sosyal medyada görevden alma gerekçesi olarak pek çok iddia ortaya atıldı. Bunlar özellikle son günlerde gündeme olan Merkez Bankası’nın yedek akçelerinin bütçeye aktarılması ve yüksek faiz uygulaması gibi konular üzerinde yoğunlaşıyor.

Konuyla ilgili Twitter’da paylaşımda bulunan CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, Çetinkaya’nın 40 milyar TL düzeyindeki Merkez Bankası yedek akçesinin Hazine’ye aktarılmasına itiraz ettiği gerekçesiyle görevden alındığını kaydediyor.

Buna karşın yedek akçeler konusu güncel olsa da görevden alınma gerekçesinin bu olması zayıf ihtimal. Çünkü yedek akçenin bütçeye aktarılması, Merkez Bankası Kanunu’nda kar dağıtımını düzenleyen 60’ıncı maddenin değiştirilmesiyle ilgili bir yasal düzenleme. Merkez Bankası Kanunu’nu yapan TBMM’nin yetki alanında. Dolayısıyla Murat Çetinkaya’nın kontrolünde olan bir durum değil.

Ayrıca böyle bir değişikliğe itiraz hiç kuşkusuz bir istifa getirebilirdi. Oysa Çetinkaya’nın durumda istifa etme değil, doğrudan ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından görevden alınma söz konusu. Bu nedenle yedek akçe konusuyla görevden alınma kararı arasındaki bağ zayıf.

Ayrıca iktidardaki partinin çıkarı uğruna bu yıl kamu bankaları üzerinden yaptığı gizli dolar satışlarıyla ülkenin kur rejimin örtülü şekilde değiştiren, döviz rezervlerini neredeyse sıfırlayan, swapla piyasalardan topladığı dövizleri karşılıksız olarak rezervlere ekleyerek uluslararası muhasebe kurallarını açıkça çiğneyen bir Merkez Bankası Başkanı’nın yedek akçelerin Hazine’ye aktarılması gibi bir konuda itiraz etmesi pek inandırıcı durmuyor.

Tartışmalar esnasında diğer bir gerekçe olarak gösterilen yüksek faiz konusunda zamanlama olarak yanlış. Erdoğan iktidarı ve Merkez Bankası arasında neredeyse 15 yıldır süren yüksek faiz savaşı, özellikle son 9 aydır benzeri ender görülen bir sulh dönemindeydi.

Geçen yıl krizin tetiklenmesine neden olan yüksek faiz çıkışından sonra Ağustos ayında doların 7 TL’yi geçince, Erdoğan bir daha bu konuyu yüksek perdeden seslendirmedi. Ek olarak Merkez Bankası zaten şimdiden yılsonu hedefinin altında kalacağı anlaşılan enflasyona paralel olarak bu aydan itibaren faiz indirimine başlayacaktı. Üstelik piyasalar da bu faiz indirimini destekler pozisyondaydı. Dolayısıyla bu seçenek de Çetinkaya’nın bir gece yarısı operasyonuyla görevden alınmasını açıklamaktan uzak.

 Diğer taraftan Murat Çetinkaya’nın görevden alınma gerekçesi her ne olursa olsun yapılan işlem Türk ekonomisi, daha doğrusu  devlet yönetimi için bir milat olma özelliği taşıyor.

 Çünkü, başta da söylediğimiz gibi Merkez Bankası Başkanlığı görevi, Erdoğan tarafından tamamen kendisinin kontrolüne dönük olarak hazırlanan Türk tipi Başkanlık sisteminin, doğrudan dokunamadığı tek gri alandı. Bunun sebebi de bizzat Merkez Bankası’nın çalışma esaslarını belirleyen yasa. 2001 yılındaki krizin ardından IMF zorlamasıyla TMBB tarafından çıkartılan yasa Merkez Bankası Başkanı’nı ülkede dokunulmazlığı olan tek isim haline getirdi. Bunun sebebi ise yasada Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınma şartlarının sadece kendi ahlaki kusurlarına ve sağlığına bağlı olmasıydı.

Merkez Bankası Yasası’na göre Başkan, Bakanlar Kurulu Karar ile göreve getiriliyor. Görevden alınması ya da affına ilişkin gerekçeler ise ‘Ticari ilişkilerde bulunması’ ya da ‘sağlığının görevini yerine getirmeye engel oluşu’ olarak belirlenmiş durumda. Yasaya göre bu iki halden biri gerçekleşmediği sürece Merkez Bankası Başkanı’nı görevden almak imkansız.

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…