Türk Sağının ve İslam'ın Amerika Aşkı-2

Rahmi Yıldırım

21 Kasım 2018
Türk Sağının ve İslam'ın Amerika Aşkı-2

“Milli Şef” İsmet İnönü’nün imzaladığı ikil anlaşmalarla açılıp Amerika’ya uzanan dikenli aşk yollarında nice siyasal liderler ve İslamcı inanç önderlerinin gelip geçtiğinden söz ediyorduk.

Önceki yazıda Adnan Menderes ve Fatin Rüştü Zorlu’nun, Said-i Nursi’nin, Necip Fazıl’ın Amerika’ya aşklarından dem vurmuştuk.

Sonraki dönemlerde iktidara gelen üniformalı üniformasız sağcı liderler, cüppeli cüppesiz şeyhler evliyalar, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Tansu Çiller, Recep Tayyip Erdoğan, Said-i Nursi, Necip Fazıl, Fetullah Gülen, Amerikan yönetiminin “Bizim çocuklar” diye sırtlarını sıvazladığı askerler, Başbuğ Türkeş ve daha niceleri... Amerika’ya aşk destanı yazmakta birbirleriyle yarıştılar, Menderes’i, Said-i Nursi’yi, Necip Fazıl’ı aratmadılar...

***

MORRİSON SÜLEYMAN

Süleyman Demirel, 1950’lerde Menderes döneminde ‘Eisenhower bursu’ ile ABD’de okudu; 1960’lı yılların ilk yarısında, ABD Başkan Yardımcısı Lyndon Johnson (Kennedy öldürüldükten sonra başkan) ile çekilmiş fotoğrafıyla siyaset sahnesine adımını attı. Siyasete atılmadan önce Amerikan mühendislik müteahhitlik şirketi Morrison Knudsen’in Türkiye temsilcisiydi; buna atfen, muhalifleri tarafından (Amerikancılığını vurgulamak için) Morrison Süleyman lakabıyla adlandırıldı. Diğer bir lakabı Çoban Sülü idi; “Baba” diyeni de vardı.

Süleyman Demirel ilk Başbakanlık yıllarında ABD emperyalizminin Türkiye’deki askeri varlığını “Üs yok tesis var” demagojisiyle sahiplendi; ama 1975 yılında ABD askeri ambargo uygulayınca Türkiye’deki üs ve tesislerin tamamını ABD’nin kullanımına kapattı; sadece İncirlik üssünü NATO’nun kullanımına açık bıraktı. NATO ile ABD arasında ne fark vardıysa artık…

Hakkaniyetle söylemek gerekirse, Amerika’ya Menderes kadar meftun değildi; Türk sağının liderleri arasında ABD’ye en mesafeli olanıydı, Amerika’yı değil Amerikan değerlerini savunduğunu söylüyordu. Amerikancıydı ama, Amerikancı olduğunun söylenmesine çok öfkeleniyordu. Netekim ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, 2008 yılında Ankara’da, “Dostlar arasında Türk-Amerikan Diplomatik İlişkileri 1923-2007” konulu bir sergi düzenlemişti. Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan ve duvara monte edilen fotoğrafların birinde Morrison Süleyman da vardır. Fotoğrafın altında şöyle yazılıdır: “ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı onuruna düzenlenen törende Başkan Yardımcısı Lyndon Johnson ile Süleyman Demirel birlikte. (28 Ağustos 1962). O tarihte Morrison Knudsen mühendislik firmasında çalışan Demirel daha sonra Morrison Süleyman takma adıyla anılmıştır.”

Süleyman Demirel, bu fotoğrafı görünce… serginin açılışını beklemeden salonu terk eder. Devirdikleri çamın farkına varan Büyükelçilik görevlileri de fotoğrafı sergiden kaldırırlar.

Dediğimiz gibi, Amerika’ya dikenli aşk yollarının en az gönüllü yolcusuydu. Nitekim, ABD’nin “Bizim çocuklar” söylemiyle sırtlarını sıvazladığı üniformalılar tarafından iki kez devrildi. İlkinde 1971’de “Sosyal uyanış ekonomik gelişmeyi aştı” söylemiyle tarihe geçen Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve suç ortakları tarafından, ikincisinde 1980 yılında Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve şerikleri tarafından... Her devrilişinde sağdan merkeze yaklaştı; 1990’lı yıllarda tekrar Başbakan, sonra Cumhurbaşkanı oldu. Bir kere daha devrilecekti ki, merkezin soluna geçmesin diye devrilmediği rivayet edilir!!!

***

PRESİDENT BUSH’UN TONTON KANKASI

Turgut Özal, Süleyman Demirel’in çırağı bilinir; Türkiye’de vahşi kapitalizmin manifestosu sayılan ve darbe yapılarak uygulanabilen 24 Ocak 1980 kararlarının gerçek mimarıdır. Malum, boynuz kulağı, çırak ustayı geçer. Süleyman Demirel ABD güdümlü 12 Eylül faşistleri tarafından siyaset sahnesi dışına itilince, merkez sağda oluşan boşluğu Turgut Özal doldurdu. Eni boyuna müsavi bir homosapiens idi; bu uyuma atfen, soldan dönme liberaller tarafından, tonton diye lakaplandırıldı.

Özal’ın Amerika aşkı, köle ruhlularda rastlanabilecek karşılıksız bir sadakat idi. Tek taraflı sadakat uğruna yapmayacağı şey yoktu. Nitekim, 1950’lerde mihmandarlık ettiği Amerikan heyetine İzmir genelevini gezdirirken yaşananlar Sakıp Sabancı’nın kitabına bile konu olmuştur. Sabancı’nın anlattığına göre, genelev gezisi sırasında bir yankesici Amerikan heyetini çarpar. Cüzdanı çalınan kişi, heyetin başkanıdır. “Turgut Özal hiç tereddüt etmeden kaçan hırsızın peşine düşüyor. Hırsız, genelevin duvarından atlarken Turgut Özal bacağından çekip adamı altına alıyor. Ağzını burnunu dağıtıyor. Cüzdanı da elinden alıp Amerikalı’ya veriyor. İş bu kadarla kalsa iyi. Genelev polisi, hırsızı yakaladıktan sonra ‘Zabıt tutacağız’ diyerek Amerikalılar’ı ve Turgut Özal’ı karakola götürüyor. Gazetecilere haber veriliyor, gazeteciler karakola hücum ediyor... Ertesi sabah erkenden Teoman Baykal’ın evinin kapısı çalınıyor. Kapıda Semra Özal... Elindeki gazeteyi uzatarak, ‘Şimdi bu çocuk ne olacak? Babasız mı büyüyecek?’ der... Emel Baykal bakıyor, gazetenin birinci sayfasının tam göbeğinde kocaman bir resim. Resmin başında iri harflerle ‘Amerikan Yardım Heyeti İzmir Genelevi’nde soyuldu’ yazısı var. Resimde en ortada Özal, iki yanında üçer Amerikalı, elleri kelepçeli soyguncu da Turgut Özal ile Amerikalı’nın arasından başını uzatmış, sırıtarak gazete fotoğrafçısına poz veriyor.” (Sakıp Sabancı’dan aktaran Milliyet, 28 Kasım 2000)

***

CORÇ VE TARGIT

Bush Özal.jpgT
Turgut Özal’ın siyasette ve diplomaside en büyük övüncü, dönemin ABD Başkanı George Bush ile kanka olduğu iddiasıydı. Malum, kanka demek, kardeş kadar yakın demek. Turgut Özal, kamuoyu önünde George Bush’tan (resmiyet yüklü bir söyleyişle) “ President Bush” diye söz etse de, ikili görüşmelerinde birbirlerine küçük adlarıyla hitap ederlerdi. Özal “ Corç” derdi, Bush “ Targıt” diye karşılık verirdi.  

Birbirlerine küçük adlarıyla hitap ettikleri, 1990 yılında Irak diktatörü Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i işgal etmesiyle başlayan süreçte ortaya çıktı. George, aslında göz yumduğu bu işgali bahane ederek, Irak’ı işgal etmeyi kararlaştırdı. Bunu duyan Targıt, Irak’ı birlikte işgal etme hevesine kapıldı; George’u razı etmek için BM kararını bile beklemeden Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattını kapattı. Aklınca bir koyup üç alacaktı; bir koyup üç almayı dış politikanın amentüsü haline getirmişti. Turgut Özal’ın buna benzer başka aforizmaları da vardı. Fakir fukaradan oy isterken “Ben zengini severim” diyecek kadar açık sözlüydü. Geçim sıkıntısından yakınan memura da “Benim memurum işini bilir” diyerek yol gösteriyordu.

Bir koyup üç alma hayaliyle Irak’ı işgal günahına ortaklık projesi, TBMM ve askeri bürokrasi engeline takıldı. Bir koyan Targıt üç alamadığı gibi eldeki üçün birinden de oldu, Türkiye boru hattı gelirini yitirdi; Saddam’ın zulmünden kaçıp Türkiye’ye sığınan yarım milyon Iraklı’yı misafir etmek, Huzur Harekâtı-Çekiç Güç adı altında Amerikan askerini Türkiye’nin başına musallat etmek de cabası. 

Adana İncirlik’te konuşlanan Çekiç Güç’ün resmi misyonu, (Güney Kürdistan) Kuzey Irak Kürtlerini Saddam’ın zulmünden korumak idi. Gerçek misyonu ise, Kuzey Irak’ın Irak Bölgesel Kürt Yönetimi adıyla devletleşmesini himaye etmekti. Oysa Kürdistan diye bir devletin kurulması Türkiye’nin kırmızı çizgisiydi, savaş nedeniydi. Türkiye Çekiç Güç’e ev sahipliği yaparak kırmızı çizgisini bizzat silmişti. Dahası, bağımsızlık yolunda ilerleyen Güney Kürdistan’ın altyapısını da 1200 dolayında Türk firması inşa etti. Firmalar arasında, Kürdistan’ı tatbikat alanı haline getiren silahlı bürokrasinin holdingi OYAK’ın firmaları da vardı. Dahanın da dahası, Çekiç Güç’ün PKK’ye de havadan malzeme ikmali yaptığı daha 1992 yılı Ocak ayında ortaya çıkmıştı. Bu sürecin mimarlarının en başında President Bush’un “tonton” kankası Turgut Özal vardı.

Sadede gelelim. Corç gerçekten de Targıt’ın kankası mıydı? Sorunun yanıtı daha Özal’ın sağlığında alınmıştı. 1991 seçimleri öncesinde Türkiye’yi ziyaret eden President Bush, muhalefetteki Süleyman Demirel’e (yani Morrison Sülü’ye) şunu söylemişti: “Araştırmalarımız seçimden birinci parti olarak çıkacağınızı ve sizin Başbakan olacağınızı gösteriyor. Sizinle verimli bir çalışma içinde olacağımızı düşünüyorum. Bir hususu bilmenizi isterim... Bizim Özal ile olan hukukumuz ve ilişkimiz bulunduğu konumdan dolayıdır.” (Aktaran Yavuz Donat, Sabah, 19 Aralık 2017.) 

George, Targıt ile yakınlığının kankalıktan, yani O’nun kara kaşından kara gözünden değil, bulunduğu konumdan geldiğini söyleyecek kadar açık sözlüydü. Turgut Özal 1993 yılında öldü; cenazesinin kaldırılacağı gün, George Bush Ortadoğu gezisindeydi, üç beş saatini ayırıp kankasının cenaze törenine katılmaya tenezzül etmedi, kuru bir başsağlığı mesajıyla yetindi.

***

“Türk sağının ve İslam’ın Amerika aşkı” dizimiz, “Beyaz Saray’da görücüye çıkan sarışın güzel kadın” bölümüyle devam edecek.

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…