Küçük bedenlerin ölümle dansı ve bir garip idam masalı

Gamze Şimşek

3 Temmuz 2018
Küçük bedenlerin ölümle dansı ve bir garip idam masalı

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde hırsızlar baş iken, suçlular aklanır iken, özü sözü doğruların tu kaka ilan edildiği o güzel ama yalnız ülkede herkes her şeyi bilir ama hiçbir şeyi bilmezmiş, herkes her şeyi görür ama hiçbir şeyi görmezmiş.

Onlar ki vardılar ya da hiç yoktular… Var olmakla yok olmak arasındaki o ince çizgide bir yerlerde bir müddet kaldılar ve sonra da kaybolup gittiler işte…

Dün akşam saatlerinde öğrendik 18 gündür kayıp olan küçük Leyla’nın ölü bedeninin bulunduğunu…  tıpkı en son sözleri “baba bana kavun al” olan Eylül’ün cansız bedeninin 2 gün önce bulunduğunu öğrendiğimizde nasıl kanadıysak öyle kanadık işte gene.

Keşke kavun yemiyoruz bütün yaz diyerek kavun satıcılarını boykot etsek ve sonra Eylül çıkıp gelse bir yerlerden, elinden tuttuğu Leyla ile birlikte ve Leyla’nın dedesi torununu bulana ödül olarak dağıtacağı 300.000 TL’nin hepsi ile kavun alsa ve “kandırmış bizi çocuklar kusura kalmayın” dese,  keşke hayat bazılarının ‘yaptık, oldu’ demeleri kadar kolay gelse diğer bazılarına da,  ya da tek tuşla geri getirip, farklı kayıt ettiğimiz dosyalar gibi kaybolan canları da geri getirip istemediğimiz yaşanmışlıklarını silip atsak.

Yürek dağlayan her acı olayda, boşanma aşamasındaki kocası tarafından iki çocuğu da öldürülerek cezalandırılan Dilek Yardım’ın sözleri çınlar kulaklarımda “iki gün sonra hepiniz unutacaksınız bunları, başka bir acıyla devam edecek çünkü…” Öyle ya, o kadar acı var ki bu ülkede, bir de acı konvoycuları var her talihsiz olayda çok şükür bizim başımıza gelmedi diyerek mutlu olan ve klavye başına geçip yaşanan olaya dair iki satır karalayınca sanki giden canlara son borcunu yapmış ya da yaşanan olay bir daha başka bir mekânda tekrarlanmayacakmışçasına ruhlarını klavye yardımıyla yıkayanlar var.

Peki, ama neden diye sormayacağım. Bazı şeylerin nedeni ya da niçin’i yok çünkü bazıları için. İnsan siluetine bürünmüş bir cani gelir ve alıverir en kıymetlinizi elinizden bir gün sonra bir bakarsınız yurdun başka başka yerlerinden gelir kayıp yavruların haberleri. Nefesler tutulur yürekler ağızda, kulaklarsa yavrulardan gelecek haberlerde. İnsanlığın umutla dansı sergilenir her semtte, sokak aralarında, caddelerde. Ve içten içe büyürken korku, sarılırken herkes kendi yavrusuna sımsıkı, korku kitlesel bir öfkeye dönüşür. İnsanlar her geçen gün biraz daha çekilirler kendi kabuklarına, evlerin kilitleri iki değil üç kez döndürülür artık... arabanızdaysanız camları açamazsınız kavuran yaz sıcağında… biri gelir de açık camdan çantanızı alır diye. Trafik lambalarında eliniz bilinçsizce arabanın kilidine gidip durur kilitli mi diye… akşam vakti sokağa çıkmaya korkarsınız ülkenizde hele bir de kadınsanız.

Güvense eskilerden kalma bir roman adı artık.

Okula yollarsınız çocuğunuzu, taciz edilir. Kur’an kursuna gitsin istersiniz güvende olur düşüncesiyle… bu kez de tecavüze uğrar. Sonra ülkenin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı çıkar ve pratik bir çözüm önerir tüm bu yaşananlara ve ‘Çocuklarınıza istenmeyen durumlarla karşılaştıklarında çığlık atmayı öğretin‘ der bir öteki çıkar ve ‘Bir kereden bir şey olmaz’ der. Siz ise bakmaya kıyamadığınız can parçalarınızı küçücük tabutlara koyup uğurlarsınız bir bilinmeze…

Peki ya bu kadar acı, bu kadar öfke hiç mi sorgulatmaz insanlara, Neden? diye. Evlatlarını ve kadınlarını koruyamayan sistemden bunun hesabını sormayı hiç mi düşünmez? Sıra kendine gelene kadar şanslı hissedip şükretmeyi ne zaman bırakır, bir toplumun kadın ve erkekleri?

Şimdilerde toplumsal öfkenin iyice kabardığı anlardayız ve hükümet yetkilileri parlak bir fikir bulmuşlarcasına kimyasal hadımdan bahsediyorlar. Diğerleri ise idam çığlıkları atarken leş kargaları dolaşıyor ortada ve hem acılı hem de bir o kadar da öfkeli olan halk ise yığınlar halinde gelsin kimyasal hadım diyor. Ötekilerse hep bir ağızdan, yetmez idam gelsin diyorlar ve ölümün kutsanması hiç bitmiyor ülkemin topraklarında. Oyuncakları kırılınca ağlayıp iplerle, bantlarla bir yerlerini yapıştıran o çocuklar yok artık… aksine tekeri patlayınca diğer tekerini de kendi elleriyle patlatıyor şimdikiler. Oysa ki güzeldi onarmak bir şeyleri bir zamanlar…

Kısaca bataklığa sinek ilacı sıkmak isteyen birileri var ve çaresizlik kuyusunda sıkışıp kalmış dertlerine derman olabileceğini düşündükleri ufacık bir ilaca dahi reçetesini okumaksızın dört elle sarılan kitleler bir de.

Toplumsal anlamda büyük bir travma yaşadığımız doğrudur. Bununla birlikte tecavüz ve istismar vakalarının daha önceleri de olduğu, ama sosyal medyanın kullanımının artmasıyla bu tarz vakaların kitlelere daha hızlı ulaştığı da doğrudur. Peki ama ya yasa koyucular ve bu yasaları uygulayanlar 11 yaşındaki kız çocuğuna tecavüze yeltendiğinde yakalanan fakat tecavüz eylemi teşebbüs aşamasında kaldığı için iyi hal indirimi ile cezasının üçte ikisini sildikleriniz… tecavüz esnasında kızlık zarı bozulmadığı için indirim verdikleriniz… takım elbisesini sırtına geçirene iyi hal indirimleri uygulamanız. Hoş, kimsenin bilmediği şeyler değil bu yazdıklarım. Zaten sorun da bu. Tıpkı anneannelerimizin anlattıkları hikayelerdeki gibiyiz;

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, hırsızlar baş iken, suçlular aklanır iken… özü sözü doğruların tu kaka ilan edildiği o güzel ama yalnız ülkede herkes her şeyi bilir ama hiçbir şeyi bilmezmiş… herkes her şeyi görür, ama hiçbir şeyi görmezmiş.

Her yeni acıda yüreği katran bağlayan hepiniz, evet hepinize sözüm… klavye başında idam istemekle çözülmez hiç bir şey. Kimyasal hadım uygulanınca bitmez çocuk tacizleri. Ya kimyasal hadım işlemi bittikten sonrası? Bir çocuğa, kadına, köpeğe, eşeğe tecavüz eden bir suçluyu tıpkı yıllar öncesinin arenalarında olduğu gibi öfke çığlıkları ile arındıklarını düşünen kitlelerin önünde idam edince,  “temizleyince” o insanı bitecek mi yani tecavüz vakaları? Bitmek bir yana, verilere bakınca azalmıyor bile oranlar. Woman Stat’s Projects’in 2011 yılında yayımladığı bir rapora göre dünyada tecavüzün en yaygın olduğu ülkelerin başında ortalama her 100.000 kadından 60’ının tecavüze uğradığı Afganistan, Hindistan, Pakistan, Suudi Arabistan , Yemen, Irak, Suriye, Ürdün ve diğer Afrika ülkeleri geliyor ve Çin ve ABD dışında bu sayılan ülkeler de idam cezalarının en yaygın olarak kullanıldığı ülkeler.

Evinize karıncalar girince bir tanesini alıp, dışarı atsanız bitiyor mu evdeki karınca istilası? Çok zor olmasa gerek, rasyonel bilgi ışığında eğitmek bireyleri okullarda… toplumsal cinsiyet eşitliği dersi vermek öğrencilere ya da çok daha kolay olsa gerek ahlak ve görgü kuralları üzerinden eğitmek çocukları. Hoş, şimdilerde örümcek ağı gibi her okula konumlanmış Ensar orkestrası eşliğinde bir milli değerler fırtınası var okullarda. Gelenek ve göreneklerimiz diye başlıyor her cümle, peki ya insan olmak ve insan olmanın vasıflarına haiz olmak…

Şayet çocuğa karşı işlenen cinsel istismar vakaları sıralamasında dünya üçüncüsü ise bir ülke, vatandaşlarını galeyana getirerek idam türküleri çığırtmaktan çok daha başka planları olabilmeli erk sahiplerinin.

4 yaşındaki Leyla ve 8 yaşındaki Eylül günlerdir kayıp

Leyla ile Eylül …

Mavi ile Siyah…

Sonsuzluğun görkemli sarayında devam eden o masalda fırsatları olsa devler ülkesindeki o korkunç devi idam ederler miydi acaba?

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Çölde Vaha Misali Bir Etkinlik
    ''Bir yer düşünün; cep telefonu, bilgisayar, cüzdan gibi eşyaların çadırların önündeki masalara bırakıldığı, masanızdaki bir tava menemene gelen geçenlerin ekmek bandırıp yollarına devam ettikleri, bir yer düşünün herkesin tanısın tanımasın…
  2. Afetler Ayrımcılık Yapmaz, İnsanlar Yapar
    Depremlerde, cinsiyetlerinin savunmasızlığından ötürü kadınların karşılaşabileceği sorunlar çok daha fazladır ve unutmayalım ki bu deprem, küresel cinsiyet eşitsizliği sıralamasında 156 ülke arasında 133. sırada yer alan Türkiye’de gerçekleşti. Afetler ayrımcılık…
  3. Afgan kadınlar köleyken biz özgür olabilir miyiz?
    “15 Ağustos 2021 sonrasında her şey gözlerimin önünde oldu: 20 yıldır uğruna çalıştığımız bir demokrasi 24 saat içinde yerle bir oldu. Açıklığa kavuşturmak istediğim bir nokta var: Afganistanlı kadınların başına gelenler her…
  4. Suçlu bulundu : İç Barışı Tehdit Eden Kadınlar!
    “Ey insanlık dinle ve anla. On ikiye beş kaldı, aç gözünü tetikte ol, hırsız çaldı zamanı. Gel Pazar günü saat üçte, öğren de kurtar canını.” Michael Ende’nin, dinlemeyi bilen küçük…
  5. Kafeslere sığmayan bedenler
    Dürüst olalım, bir gün zayıflarım diye sakladığın o elbisenin içine on yıldır giremiyorsan, ne olur biraz gerçekçi ol ve içine girebileceğin başka bir elbise al da, ruhun da, gardırobunda ferahlasın.…
  6. Savaş, Hafıza ve Toplumsal Cinsiyet
    Dün Sırbistan, Japonya, bugün Rusya ya da yarın herhangi başka bir yer. Ülkeler değişir ama asla değişmeyense eril zihniyetin savaş meydanlarındaki tezahürüdür. Bir bakmışsınız bugün kurban gibi görünen bir ulus,…
  7. Eril Aktörlerin Yitik Kurbanları
    Kadınları namus, ahlak ve sadakat kemerleriyle eve bağlayan Nazilerin erkeklerinin lugatlarında sadakat, sadece birer propaganda aracıymış tabi ki. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin liderlerinden Heinrich Himmler’in sekreteri Hedwig Potthast ile…
  8. Dünya emekçi kadınlar gününde elleri düşünmek
    Hey sen, oradaki… Ne yapıyorsun ellerinle? Tıkış pıkış bindirildikleri arabada Corona önlemlerine uyulmayıp, maske takılmamasına itiraz ettiği ve bu olayı görüntülemeye çalıştığı için gözünün kör olmasına neden olduğun 60 yasındaki…
  9. Metaverse dünyasında kadınlar ve taciz.
    Gece dışarı çıkma, kalabalıklara karışma, onu bunu giyme derken şimdi de sanal âlemde kimliğini gizle. Peki, ama neden? Kadınlar bin yıllardan beri kendilerine reva görülen sessizlik ve toplumun dışında tutulmayla…
  10. Sen Ne Çektin Be Havva
    Sen ne çektin be Havva… Canın çekti bir elma yedin. Sonra Âdem’e de ikram ettin. Âdem de hayır demeyip yedi. Üstüne kovuldun cennetten ama ikramiye sana kaldı, o gün bir…
  11. Başarılı kadınların enselerinde vızıldayan erkekler
    Tamer Karadağlı Türkiyeli izleyiciler tarafından kültürel kodlarımızın bir tezahürü olan taş fırın erkeği tiplemesi ile akıllarda kalmış bir sanatçıdır.  Yaşanan böylesi bir olayda,  taş fırın erkek kimliğinden soyunup sanatçı kimliğine…
  12. Özgürlüğe Pedallayın Kadınlar!
    Sufrajetlerin önemli ismi Susan Anthony: “Bisikleti yönetmeyi başaran bir kadın, hayatı da yönetmeyi başaracaktır” sözü ile kadınların bisiklet mücadelelerine verdiği destek ile güç katmış ve  “Dünyadaki kadınların eşit haklara ulaşması…
  13. Kadın Katillerini Yetiştiren Kim?
    Her gün en az 3 kadının öldürüldüğü, kadın katillerinin korunduğu, kadınların yaşam haklarını savunmak için kuş misali çırpındıkları bir ülkede yukarıdaki sözleri söyleyenin bir kadın olmamasını çok isterdim ama gene…
  14. Kadınların Sahnesi Yeni Başlıyor
    Son zamanlarda tüm dünya kadınlarını da içine alarak belki, ama en çok da kendi ülkemin kadınlarını düşününce görüyorum ki, hep kanlı oyunların başrolünü oynamak biz kadınlara düşüyor. Ve maalesef ki,…
  15. Makbul Analık Sorgusu
    Makbul Analık Sorgusu
    9 Şubat 2021
    Aile yapısının sağlamlığının göstergesi, AKP hükümetinin 2012-2019 yılları arasında %1400 artış göstermiş olan kadın cinayetleri midir? Evlenme oranları azalırken, boşanma sayılarının her geçen gün hızla artış göstermesi midir? Yoksa, aile…
  16. Bir Sonra Katledilecek Kadın Ya Sen İsen?
    Evet, bir sonrakinin sen olma olasılığı çok yüksek, senin olası katilinin de bir kravat, iki pişmanlıkla davasının en kısa sürede kapanması da çok olası. Velev ki, katledilen sen olmasan dahi,…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…