Seçimler, Sosyalistler ve HDP

Rahmi Yıldırım

25 Mayıs 2018
Seçimler, Sosyalistler ve HDP

24 Haziran seçimleri, İslamcı faşist diktatörlüğü tökezletmek geriletmek yolunda yeni bir fırsat olduğu kadar sosyalistler için de en geniş kitle içinde çalışabilme, sosyalist hareketin zafiyetlerini gözlemleme zeminidir.

Belirtmeye gerek yok, seçimlerde sermayedar sınıfın hegemonyası sona ermeyecek. En iyimser olasılıkla İslamcı parti ve ortağı (güncel koalisyon olarak Cumhur İttifakı) iktidardan düşse bile yerini sol sosyalist bir iktidar almayacak; yerini başka bir sermaye hizbi (güncel koalisyon olarak CHP, İYİ Parti, SP ve DP’den oluşan Millet İttifakı) alacak. (Elbette bu iyimser varsayım, İslamcı Reis’in seçim sonucuna razı olması koşuluyla geçerlidir.)

Seçimlerde sermayedar sınıfın hegemonyası sona ermeyecek diye sosyalistler seçimlere ilgisiz kalma lüksüne sahip değildir. Ergen komünizmi tartışmasına gerek olmadan vurgulamak gerekirse, sermaye düzeninde yapılan seçimlerde, bir dönem için ülkeyi hangi sermaye hizbinin yöneteceğine karar verilir. Sosyalistlerin stratejik hedefi böyle bir sermaye demokrasisi (veya faşizmi) yerine emek demokrasisini kurmaktır. Sosyalistlere göre sermaye düzeninde seçimler ve parlamento “siyasi ömrünü doldurmuştur” ama, emekçi sınıflara göre de ömrünü tamamlamış mıdır? Son anayasa değişikliğiyle parlamento daha da etkisizleşmiş olsa da, emekçilerin gözünde ömrünü tamamladığı söylenemez; daha vahimi, on milyonlarca emekçi “karşı-devrimci” sermaye partilerinin ve gerici sendikaların kitle tabanını oluşturmaktadır. Buna karşılık sosyalist hareket burjuva devlet aygıtını ve öteki gerici kurumları dağıtacak örgütlülük ve güce sahip değildir. Dolayısıyla, henüz düzenden umudunu tümüyle kesmemiş, sosyalist devrimin hayalinden bile yoksun emekçi sınıflara düzeni teşhir etmek, en geniş kitleyle bağ kurmak için seçimlerde çalışmanın önemi şüphe götürmez. Koşulların devrim için uygun olmadığı bu evrede seçime ve parlamentoya katılmak, sosyalist harekete zarar getirmek şöyle dursun, faşistleşen devlet aygıtını niçin dağıtmak gerektiğini daha kolay anlatma olanağını sağlar...

*** 

Güncel siyasi durumu değerlendirmek gerekirse; artık çıplak gözle de görülüyor ki, emek düşmanı politikalarıyla on altı yıldır iktidarda olan İslamcı parti ideolojik politik inisiyatifini yitirdi. Geçen yılki anayasa değişikliği referandumunda milliyetçi faşist partiyi de yanına almasına karşın, sandık hilesiyle ancak başarılı olabildi. Nihayet, derinleşen ekonomik siyasi ve dış politik krize karşı  erken seçim istemek zorunda kaldı. Ne var ki, giriştiği manevralar dinci faşist iktidarın siyasal ömrünü uzatmaya yetmiyor. On altı yıldır iktidarda değilmişçesine açıkladığı “Daha fazla demokrasi, daha geniş özgürlük, daha saygın parlamento, daha bağımsız yargı programı inandırıcı bulunmuyor. İslamcı Reis ilk kez “millet tamam derse kenara çekileceğini” söyledi. Dinci faşist partinin yenilebileceği duygusu yaygınlaşıyor; muhalif düzen partilerinin de bu duyguyla ilk kez daha canlı bir dinamizm geliştirdikleri gözleniyor. 

Bu koşullar altında sosyalistler, ümmetçi milliyetçi faşist iktidarın seçim yoluyla meşruiyet kazanma girişimine seyirci kalamazlar. Sosyalistlerin, egemen sınıfın iç çatışmalarına, sermaye egemenliğinin hangi biçimleri alacağına, hangi sermaye hizbinin iktidarında devrimci çalışma için daha elverişli koşullar bulunacağına kafa yormamaları da düşünülemez.

Peki sınıflar mücadelesinin bu evresinde sosyalistler ne yapmalıdırlar?

Onlarca parti, dergi çevresi ve topluluktan oluşan sosyalist sol ne yazık ki ittifak benzeri bir platform oluşturamadı, oluşturması da beklenmiyor. Nitekim seçime katılma yeterliliğine sahip bir sol parti yok. Sosyalist solun bu haliyle kitlede karşılık bulması elbette beklenemez. Yine de bunca dağınıklığına karşın sosyalist sol seçime kayıtsız kalmamalıdır. Seçimleri ve genel siyaseti etkileyecek gücü olmasa da, sol kimlikli adaylara, en yakın müttefik siyasi örgüt olarak da HDP’ye omuz vermek, demokrasi mücadelesinin sosyalist sola yüklediği kaçınılmaz bir görevdir. Ve dahi bilinir ki, demokrasi için tutarlı bir devrimci savaşım yürütülmeden devrim yapılamaz!!!

***

Sosyalistler HDP’ye destek vermelidir? Çünkü HDP, sermayenin iki blokundan farklı, demokratik bir programa sahip tek parti olarak seçimlere giriyor. 

İktidardaki faşist blokun HDP’yi şeytanlaştırmasına karşılık, muhalif düzen partilerinin “Millet İttifakı” platformu da Kürt sorununda milliyetçi şoven kaygıları aşamadı, ülkenin en dinamik muhalif partisi HDP’yi dışarda bıraktı. Ne var ki, dışarıda bırakılması, ümmetçi milliyetçi faşizmi geriletme mücadelesinde HDP’nin önemini azaltmak yerine daha da arttırdı. 

Örneğin, ittifak dışında bırakılan HDP’nin yüzde 10’luk hırsızlık barajını aşması, güncel siyasi konjonktürde yaşamsal öneme sahiptir. Çünkü, HDP barajı aşamazsa, iktidardaki koalisyon fazladan 60 dolayında sandalye kazanarak, Meclis’te çoğunluğu sağlayacaktır. Meclis çoğunluğunu sağlayan faşist ittifak başkanlık seçimini de kazanırsa, meşruiyetini tazelemiş olmakla kalmayıp, tümüyle dizginsiz kalacaktır. Faşist koalisyonu hem Meclis’te hem de başkanlıkta frenlemek için HDP’nin seçim barajını aşması şarttır. CHP’nin solu neredeyse tümüyle dışlaması da göz önüne alındığında, HDP’nin desteklenmesi daha da kritik önem kazanmıştır. 

Bu vesileyle anımsatmalı ki, HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş ve onca milletvekili bugün hâlâ hapistelerse, “Seni başkan yaptırmayacağız” sloganıyla Erdoğan despotizmine direndikleri için tutukludurlar. Sözün özü, parlamento seçiminde HDP’nin desteklenmesi sadece sosyalistler için değil, ülkenin gidişatından endişe duyan CHP ve diğer parti seçmenleri için de ihmal edilemez demokratik bir görevdir. Hangi gerekçeyle olursa olsun, bu demokratik dayanışma gereğini ve matematiksel gerçeği görmezden gelmenin pratik sonucu, HDP’nin barajın altına itilmesine katkı olur ki, İslamcı faşist diktaya soldan omuz vermek dışında bir anlamı yoktur.

***  

HDP elbette pratiği ve örgütsel yapısı itibariyle sosyalist bir parti değil. Silahlı Kürt muhalefeti PKK ile sıhrî ilişkisi de malum. Kurucu bileşen olarak PKK’nin ağırlığına karşın HDP yüzde yüz PKK güdümünde bir parti veya kimilerinin öne sürdüğü gibi “Kürt MHP’si” de değil. HDP içinde kurucu bileşen olarak çeşitli sol partiler, dergi çevreleri, demokratik kitle örgütleri de bulunuyor.

1990 yılında Halkın Emek Partisi ile başlayan zincirin son halkasını oluşturan HDP, kurucu bileşenleri ve programı itibariyle sosyalist parti izlenimi verse de pratiği ve örgütsel yapısıyla radikal demokrat bir örgüt. Programında sınıfsal kurtuluşu da vurgulamasına karşın pratiğinde sınıfsal kurtuluştan önce kimlik kurtuluşunu öncelediği biliniyor. 

Emek, eşitlik, özgürlük, barış ve adalet için...” başlıklı parti programında “Partimiz, insanlığın sınıfsız, sınırsız ve sömürüsüz bir dünyaya ulaşacağına inanır” diyor. Programında kendisini “Partimiz, her ulustan, her dilden, kültürden ve inançtan Türkiye işçi sınıfının, emekçilerin, üretici köylülerin, küçük esnafın, emeklilerin, kadınların, gençlerin, aydınların, sanatçıların, LGBT bireylerin, engellilerin, ezilen ve sömürülen tüm halk güçlerinin arzuladığı amaca varmak üzere güçlerini birleştirdikleri ve demokratik halk iktidarına/yönetimine yürüyenlerin partisidir” diye tanımlıyor. 

Bir örgüt kendisini daha nasıl tanımlasın da dostluğuna sosyalistleri ikna edebilsin?

Bu vesileyle belirtmeli ki, HDP’nin yukarıda belirtilen programıyla örtüşen, kendisine oy vermeyi düşünen demokratların tereddütlerini giderecek bir söylem tutturmak için daha özenli çaba göstermesi tarihsel bir sorumluluktur.

Uzun söze gerek yok. Onca zorbalık, emek düşmanlığı, nefret ve ayrımcılıktan sonra Türkiye’nin diktatörü tökezletmeye, nefes almaya çok ihtiyacı var. Irkçılığa, faşizme, emperyalizme, sermayenin sömürü ve zulmüne karşı nice bedeller ödemiş sosyalistlerin demokratların seçimde ne yapmaları gerektiği konusunda arife tarif gerekmez. İslamcı partinin iktidarı gönül rızasıyla bırakmayacağı, sandık hilelerine başvuracağı, bu olasılığa karşı 24 Haziran akşamına ve 25 Haziran sabahına şimdiden hazırlanmak gerektiği de aşikârdır. 

Aşağıdaki adreslerde kayıtlı yazılarla birlikte okunması dileğiyle

https://rahmi-yildirim.blogspot.com.tr/2015/05/diktatoru-tokezletmek-icin-oylar.html

https://rahmi-yildirim.blogspot.com.tr/2015/05/hdp-alerjisi-mi-kurtlere-antipati-mi.html

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…