Erdoğan: Fetullah'ın din kardeşi Bahçeli'nin ülküdaşı!

Rahmi Yıldırım

6 Mart 2017
Erdoğan: Fetullah'ın din kardeşi Bahçeli'nin ülküdaşı!

Tek adam diktatörlüğü için yürütülen referandum kampanyası, siyasal İslam’ın ne denli iki yüzlü, ahlak ve tutarlılık yoksulu olduğunun son örneği olarak şimdiden demagoji tarihine geçti.

Bir kere daha görülüyor ki, İslamcı siyaset erbabı da selefleri ölçüsünde demagogtur, ilkesizdir, oportünisttir, hilekârdır, mülkiyetçidir, sermaye birikimcisi ve emperyalizm işbirlikçisidir. Sadece İslamcı siyaset değil, Devlet Bahçeli’nin şahsında cisimleşen siyaset de öyle.

*** 

REFERANDUM VE DEMAGOJİ

Demagoji, akılcı mantıklı açıklama ve öneriler yerine halkın dindarlık milliyetçilik duygularını, önyargılarını ve korkularını sömürerek yapılan siyaset olarak tanımlanıyor. Köken olarak Yunanca ‘demos’ (halk) ve ‘agogos’ (liderlik yapmak) sözcüklerinin birleşiminden geliyor. Türkçe’ye halk avcılığı olarak çevirmek mümkün. Demagoji yapan kişiye “demagog” deniyor.

Tek adam diktatörlüğü için evet kampanyası da, önceki seçimler gibi demagoji üzerine kurulu. Kampanyanın başta gelen propagandistleri Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli, akılcı ve mantıklı açıklamalar yapmak yerine halkın dindarlık milliyetçilik duygularını, önyargılarını ve korkularını sömürmekte birbirleriyle yarışıyorlar.

Örneğin Erdoğan, HAYIR diyecek, belki de çoğunluğu sağlayacak on milyonlarca yurttaşı terörist diye yaftalıyor. Her fırsatta FETÖ ve Kandil’in de ‘hayır’ dediğini vurguluyor Erdoğan; “Kişi sevdikleriyle beraberdir, ‘hayır’ diyenin gideceği yer Kandil’dir. ‘Hayır’ diyenlerin konumu 15 Temmuz’un yanında yer almaktır” diyor. Yetinmiyor, “Hayır demek, eşittir çukur” diyebiliyor.

Devlet Bahçeli de “CHP ve yanına hizalanmış bölücü ekipmanlara aldırmadan millet için evet, devlet için evet, Türklüğün bekası için evet, Türkiye'nin bekası için evet” diyerek, Erdoğan’a propaganda desteği sağlıyor.

Propaganda olanakları eşit olsa, örneğin televizyonlar adil davranıp taraflara eşit süre verseler, gazeteler eşit yer ayırsalar, Erdoğan ve Bahçeli istedikleri kadar demagoji yapsınlar, istedikleri kadar HAYIR diyenleri karalasınlar.

Karşılık olarak AKP’nin tek başına dayattığı 2010 referandumunda Fetullah nam vaizin “Mezardakilere bile evet oyu verdirmeli” diyerek Erdoğan’a arka çıktığı, Erdoğan’ın bu vaizi “aynı menzile farklı yollardan giden” din kardeşi olarak gördüğü, “ne istediyse verdiği” anlatılır. Yanı sıra aynı referandumda Kandil’in ‘boykot’ kandırmacasıyla AKP’ye örtülü destek sağladığı, sonrasında Abdullah Öcalan’ın “Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz” diyerek ittifak önerdiği hatırlatılır...

Bu kadarla kalınmaz, 15 Temmuz darbe girişiminin içyüzü olanca çirkinliğiyle tartışılır; Erdoğan’ın darbeyi daha ilk saatlerde niçin “Allah’ın lütfu” saydığı sorgulanır. Erdoğan HAYIR diyenleri darbecilerin yanında hizalanmakla karalarken Meclis’teki AKP çoğunluğunun darbe araştırma komisyonunu neden çalıştırmadığının hesabı sorulur...

Bahçeli’yi teşhire hâlâ gerek var mıdır acaba? Her şeye karşın, Bahçeli’nin ve Erdoğan’ın geçmişte birbirlerine yönelik hakaretleri, Bahçeli’nin geçmişte başkanlık sistemine yaptığı itirazlar anımsatılabilir:Recep Tayyip Erdoğan, Türk tipi değil ‘Tayyip tipi’ başkanlık hayalleri kurmaktadır. Bütün yetkilerin kendisinde toplandığı, yargının kendisine bağlandığı, yasama organı Meclis’in kendi kontrolüne sokulduğu, denge, denetim ve fren sistemi olmayan, tek adam diktatörlüğü, tahtsız ve taçsız sultanlık peşinde koşmaktadır.” (Manisa, 9 Mayıs 2015).

Ek olarak, Bahçeli’nin neresinden yakalanıp Erdoğan’a biat ettiği, Erdoğan’ın mabeyni gazeteciye nasıl bir ruh haliyle “kılıç artığı” diye uluduğu analiz edilir; “Kişi sevdikleriyle beraberdir” diyen Erdoğan’ın “dişine kan değmiş” Bahçeli ile beraber olup olmadığı sorulur...

Bunca demagoji teşhir edilince temenni edilir ki, seçmen elini vicdanına koyar, mevcut soysuz rejimi ve referandumla dayatılan tek adam diktatörlüğünü reddeder, eksiksiz demokrasi talep eder. Akıl, vicdan ve hakkaniyet duygusu tümüyle yitirilmemiştir herhalde değil mi!

***

DEMAGOJİNİN ÇUKURU: İDAM

Propaganda olanakları eşit olsa, teşhir edilecek nice tutarsızlık, hamlık, ilkellik vardır. İlkel demagojinin hep gündemde tutulan bir başlığı da idam tartışmasıdır.

Erdoğan hemen her konuşmasında idam cezasının geri getirilmesini istiyor, seçmenlerine idam çığlığı attırıyor. Son olarak idam için referandum yapılmasını bile önerdi.

Demagojinin çukurunda idam diye tutturmanın ilkelliği nasıl anlatılabilir ki? Fetullah Gülen’in desteğinde 12 Eylül 2010 referandum kampanyasını açış toplantısında Erdoğan’ın idam edilenler için ağladığını kaç kişi hatırlar acaba?

20 Temmuz 2010 tarihinde partisinin Meclis grubunu toplamıştı Erdoğan. Nasıl da duyguluydu 1980 darbesi döneminde idam edilen solcu gençler Necdet Adalı ve Erdal Eren ile ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu’nu anlatırken!

Anlattığına göre, Necdet Adalı suçsuz olduğundan, Ulucanlar’da arkadaşlarının firar girişimine katılmamış. Kendisini yargılayan mahkeme reisi, karara muhalefet şerhi koymuş, ancak Necdet’in idamını önleyememiş. Şair Nevzat Çelik, Adalı için “Beni burada arama anne / Kapıda adımı sorma / Saçlarına yıldız düşmüş / Koparma anne / Ağlama / Kaç zamandır yüzüm tıraşlı / gözlerim şafak bekledim / uzarken ellerim kulağım kirişte / ölümü özledim anne /yaşamak isterken delice...” diye şiir yazmış. Sonradan gerçek failler yakalanmış ama Adalı geri gelmemiş.

Erdoğan, Necdet Adalı’yı anlatırken gerçekten duyguluydu. Çocuk yaşta asılan Erdal Eren’i anlatırken de duyguluydu. Nihayet, Mustafa Pehlivanoğlu’nun  ailesine yazdığı mektubu okurken gözyaşlarını tutamamış, harbiden ağlamış ağlatmış, 12 Eylül darbesiyle hesaplaşmaya söz vermişti.

2010 referandumu Fetullah Gülen Cemaati’nin ve liberallerin desteğiyle Erdoğan’ın lehine sonuçlandı. Lakin Erdoğan 12 Eylül darbesiyle hesaplaşma sözüne sadık kalmadı, darbecilerin yargılandığı davaya katkıda bulunmadı. Nihayet, 15 Temmuz darbe girişimini aydınlatmaya da yanaşmıyor. Darbeciler ne yaptıysa Erdoğan aynısını yapıyor; parlamentoyu etkisizleştiriyor, ülkeyi kararnamelerle yönetiyor, medyayı ve yargıyı baskı altına alıyor, meydanlarda idam çığlıkları attırıyor.

Darbecilerin astığı gençler için ağlayan ağlatan Erdoğan şimdi idam istiyor. Zira darbecilerle aynı kumaştan dokunmuş. Demokrasiye inanmıyor; demokrasiyi inşa etmek değil, “Dava sancağını en yüksek burçlara taşımak” derdinde. Davasına sadakatle, siyasal İslamcı karakterini ifşa etmekten çekinmiyor. İdam isterken yine dindarlığı sömürüyor; “George şöyle demiş, Hans şöyle demiş, bizi ilgilendirmiyor. Allah ne demiş, o ilgilendiriyor. Parlamento kararı verirse, Cumhurbaşkanı olarak ben onaylarım” diyor (12 Kasım 2016).

Allah ne dediyse o” davasının özgürlüğe eşitliğe adalete demokrasiye kapalı dinci faşist düzen davası olduğunu nasıl anlatmalı ki? Demokraside egemenlik halkındır, dinci faşist düzende ise egemenliğin sözüm ona Allah’a ait olduğu varsayılır. Dindarlık kisvesi altında ceza hukuku Allah’ın dediğine göre düzenlenecekse, medeni hukuk ve ticaret hukuku, devlet düzeni ve günlük hayat da Allah’ın emirlerine göre düzenlenecek demektir.

***

Sözün özü, 16 Nisan’da yapılacak oylama, demokratik başkanlık sistemi için referandum değil, “Allah ne dediyse o” sözleriyle itiraf edilen dinci faşist tek adam diktatörlüğü için referandumdur.

Tek adam diktasına direnmek, HAYIR demek ihmal edilemeyecek yurttaşlık görevidir.

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…