Genelkurmay Başkanı için çok üzülüyorum!

Rahmi Yıldırım

8 Şubat 2017
Genelkurmay Başkanı için çok üzülüyorum!

Hulusi Paşa’nın 15 Temmuz gecesi başına gelenler askerlik tarihinde hangi genelkurmay başkanının başına gelmiştir acaba? Aklıma bir tek 27 Mayıs 1960 gecesi genç subaylar tarafından tartaklanan Genelkurmay Başkanı müteveffa Rüştü Erdelhun geliyor.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar için nasıl üzülüyorum nasıl üzülüyorum, bilemezsiniz! Son birkaç yılda neler gelmedi başına neler. Öyle ıstırap verici hadiseler yaşadı ki, başkası olsa üzüntüsünden kahrolur, inme inerdi vallahi!

Mesela Genelkurmay İkinci Başkanı iken çoğu general yüzlerce silah arkadaşı, AKP/Cemaat kumpasına kurban gitti. Eminim ki Hulusi Bey’in yüreği ezilmiştir hapse atılan silah arkadaşları için. Lakin ezik yüreğini kimseye açamadı, kahrını üzüntüsünü hep içine attı!

AKP/Cemaat ortak kumpasına kurban giden askerlerden Amiral Cem Aziz Çakmak, kanserden vefat etti. O tarihte Hulusi Paşa kuvvet komutanıydı. Lakin işlerin yoğunluğundan olsa gerek, Amiral Cem’in cenazesine katılamadı, üzüntüsünden bir kez daha kahroldu!

***

SİLAH ARKADAŞLARINA KALLEŞLİK İDDİASI

Üstüne üstlük bir de silah arkadaşlarını hapse attıran bilirkişi raporunu karargâhındaki icra subayı binbaşıya hazırlattığı iddiası ortaya atıldı. Evet evet! Yavuz Selim Demirağ’ın İmamların Öcü adlı kitabıyla Emekli Kurmay Albay Mustafa Önsel’in Ağacın Kurdu adlı kitabında böyle iddia ediliyor. Şahsen inanamıyorum bu iddiaya. Ordunun koskoca paşası silah arkadaşlarını nahak yere hapse attıracak bir rapora imza atar mı hiç? Hulusi Paşa nasıl da üzülmüştür! Kim olsa üzülür böyle bir kalleşlik iddiasına değil mi? Şahsen ben böyle bir iddiaya maruz kalsam, insan içine çıkamam. Hulusi Paşa da mutlaka üzülmüştür. Mutlaka üzülmüştür de, gerek bu iddiaya gerekse Fetullahçı olduğu imasına niye sessiz kaldı anlayamadım. Herhalde işlerinin yoğunluğundan cevap vermeye vakit bulamadı ya da tenezzül etmedi! Öyle ya, önce lafa bakılır laf mı diye, sonra söyleyene bakılır adam mı diye. Hulusi Paşa da öyle yapmıştır herhalde!

Aklıma gelmişken, yine bu kitaplarda Hulusi Paşa’nın komutanlığı döneminde yapılan sözleşmeli subay sınavlarında Alevi kökenli adayların mülakatta elendikleri iddia ediliyor ki, enseme silah dayasalar inanmam. Ebedi Başkomutan Atatürk’ün ordusuna kumanda eden bir paşa orduya personel alımında böyle ayrımcı nefret suçu niteliğinde bir fiilin faili olamaz değil mi?

***

MÜPTEZEL YAZAR İÇİN TAZİYE MESAJI

Hulusi Akar Paşa’nın başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi vallahi. Genelkurmay Başkanlığında ilk senesiydi. Türk medyasının müptezellikte rakipsiz yazarı Hasan Karakaya geberdi.

Yazının burasında biraz duralım. Hasan, Akit gazetesinin genel yayın yönetmeniydi, en aşağılık en ahlaksız lümpenleri bile utandıracak derecede kirli bir dili vardı; lakin o mahallenin dilinde “Ümmetin sesi ve usta kalemi” olarak biliniyordu. Prof. Ahmet İnsel’in yakıştırmasıyla “lağım gazetecisi” idi. Ne ki, istihkam sınıfının atası lağımcıların labirentlerinde değil, hakikaten lağımda, yani fosseptik çukurunda nefes alıp veriyordu; yazılarını o çukurdayken çıkarıyordu!

Hasan Karakaya, hiç eğip bükmeden Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca’ya açıkça sahip çıkan gazetenin her şeyiydi. “Her şeyi” olduğu gazete Sivas Madımak Oteli katliamında öldürülen sanatçıların yazarların değil, katillerin savunucusuydu. Ne zaman bir laik aydın katledilse, Hasan Karakaya’nın gazetesi o aydının resmi üzerine çarpı işareti koyar.

Hasan Karakaya’nın hemen her yazısı, emek ve demokrasi talepleri aleyhine sövgü yazısıydı. Türkiye’nin yüz akı Taksim Gezi Direnişçilerine  “Ulan köpek oğlu köpek! Ulan pezevenk!..  Ulan kaltak!..diye hakaret ediyordu. 

Gezi Direnişi sırasında Eskişehir’de polis/esnaf işbirliğiyle dövülerek katledilen Ali İsmail Korkmaz için, “Ne malûm dövülerek öldürüldüğü, Belki, Kafasını taşlara çarpmıştır!.. Belki de Koşarken dengesini kaybedip kafasını duvara çarpmıştır! Ya da, Ne bileyim, merdivenden düşmüştür! diye yazabilecek derecede vicdan yoksulu bir mahluktu Hasan Karakaya.

Soma’da yüzlerce maden emekçisinin can verdiği katliamın ertesinde Hasan Karakaya, tepkili emekçileri tekmeleyen Başbakanlık bürokratına Tekmelerine sağlık Yusuf!” diye sahip çıkıyordu.

İşte bu Hasan’ın gazetesinde TSK’ye karşı AKP/Cemaat ortak kumpasının ilk aşamasında “Onbaşı bile olamayacak kimselerin general olduğu memleket” başlıklı bir yazı yayımlanmıştı. TSK’deki generallerin tümü bu yazı üzerine Akit gazetesinden davacı olmuştu. Hulusi Akar da tümgeneral rütbesiyle davacı generaller arasındaydı.

Gel zaman git zaman Hasan Karakaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikram ettiği umre sırasında geberdi. Aşırı dozda viagra kullanımından kalp krizi geçirip geberdiği rivayet edildi. Derken, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın sözcüsü aracılığıyla Hasan Karakaya için taziye mesajı gönderdiği, mesajında “Türk gazeteciliğinde yeri doldurulmayacak bir boşluk oluştuğu”nu belirterek, “Dik duruşundan asla taviz vermemiştir” diye iltifat ettiği haberleri çıktı.

Şahsen Hulusi Paşa’nın içinden gelerek böyle bir mesaj gönderdiğine inanmıyorum. Olsa olsa karargâhındaki kurmay heyetinin komplosuna maruz kalmıştır ki, 15 Temmuz gecesi maruz kaldığı muamelenin komplonun yanında lafı bile olmaz!

***

15 TEMMUZ GECESİNDE İKİLİ Mİ OYNADI?

Hulusi Paşa’nın 15 Temmuz gecesi başına gelenler askerlik tarihinde hangi genelkurmay başkanının başına gelmiştir acaba? Aklıma bir tek 27 Mayıs 1960 gecesi genç subaylar tarafından tartaklanan Genelkurmay Başkanı müteveffa Rüştü Erdelhun geliyor.

Meş’um 15 Temmuz akşamı da Hulusi Paşa’nın başında olduğu ordunun generallerinin yarısı darbeye girişiyor. Hulusi Paşa’nın karargâhının neredeyse tamamı darbeci. Yaveri ve özel kalem müdürü subaylar bile darbecilerin safında. Öyle ki, bir ara Hulusi Paşa’nın boğazını kemerle sıkmışlar, sonra paketleyip götürmüşler. Aynı saatlerde kuvvet komutanları da paketlenmiş...

Neyse ki darbeciler başaramadılar. Hulusi Paşa ve kuvvet komutanları destek verseler belki de başaracaklardı. Destek vermemişler. Öyle ki Hulusi Paşa darbeci astlarını “Manyak mısınız lan” diye azarlamış bile. Buna karşın, ikili oynadıkları, darbenin mümkün olamayacağını görünce saf değiştirdikleri filan söylentileri yayıldı. Öyle ki, AKP’nin trol vekili Şamil Tayyar, Hulusi Akar’ın Divanı Harp’te yargılanması gerektiğini söyleyebildi. Buna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dere geçilirken at değiştirilmez” diyerek, istiskal etti.

Erdoğan darbe girişimini “Allah’ın lütfu” saydı, çıkardığı kararnamelerle Hulusi Paşa’nın altından bütün orduyu ve hastanelerini aldı, okullarını kapattı.

Bunlar yapılırken Hulusi Paşa’nın fikri sorulmadı. Öyle ki, Meclis’teki komisyona davet bile edilmedi, darbe gecesi neler olup bittiği konusunda anlatacaklarına tenezzül edilmedi, adeta operet paşası durumuna düşürüldü. Bunca istiskal karşısında bile Hulusi Akar sivil otoriteye saygısından ödün vermedi, eşsiz bir fedakârlıkla ordusunu başsız bırakma günahına girmedi!

***

KAFAMA SIKSAM DAHA İYİ

Bana göre en hazini ise, Başbakan 1000ali’nin anlattıkları. Hulusi Akar maruz kaldığı onca istiskalin kahrıyla Başbakan 1000ali’ye dert yanmış: “Albay’a bir talimat veriyorum, albaydan çıt yok. Tamam, başüstüne falan demiyor. Merak ediyorum niye böyle yaptı diye, gidiyor bir astsubaya… Abisi oymuş, amiri daha doğrusu… Astsubaydan olur alırsa dönüp, ‘Peki komutanım yapayım!’diyor.

Hulusi Paşa içini dökmüş. İki kişi arasında konuşulan orada kalır değil mi. Orada kalmamış ne yazık ki. Ağzında bakla ıslanmayan 1000ali cümle aleme duyurmuş...

Kendimi Hulusi Bey’in yerine koyuyorum da söyleyecek söz bulamıyorum. Genelkurmay Başkanıyım. Bir subaya emir veriyorum; o subay ‘emredersin’ demek yerine gidip bir çavuşun onayını alıyor. Üzüntümü Başbakan ile paylaşıyorum, o da cümle âleme ilan ediyor. Böyle aciz zavallı duruma düşürülmekten nasıl utanıyorum nasıl yüzüm kızarıyor anlatamam. Kafama sıkayım daha iyi... Kafama sıkmasam bile “Al atını da tımarını da, bana müsaade” der, basarım istifayı...

Tabii benimki bekâra karı boşamak. Ben kimim ki? Emekli üsteğmen. Ne bilirim Genelkurmay Başkanı’nın taşıdığı ağır sorumluluğu. Hulusi Paşa koskoca genelkurmay başkanı, onca yılın meslek ve hayat tecrübesiyle yüklü. Askerlik tecrübesi en fazla kantin çavuşluğundan ibaret, disiplin ve kışla gelenekleri nedir bilmeyen siyaset erbabının onca istiskali karşısında bile göreve devam ediyorsa, mesuliyet ve fedakârlık duygusunun ayriyeten ebedi Başkomutan Atatürk’e muhabbetin icabıdır. Böyle kritik bir dönemde ordusunu başsız bırakmak istemedi herhalde!

*** 

ŞERİATÇI YAZARA ZİYARET EZİYETİ

Bunca üzüntü angarya yetmezmiş gibi bir de Nuri Pakdil’in hanesini ziyaret eziyeti.

Nuri Pakdil kim?

Siyasal İslam’ın etkili kalemlerinden biri. Konuşmalarını “Yaşasın şeriat” diye bitiriyor.

Kemalist laiklerin “Ulu Önder Atatürk” hitabının karşısına “Ulu Önder Muhammet” hitabını çıkarıyor.

Yine Kemalist milliyetçilerin “Ne mutlu Türküm diyene” duasına “Ne mutlu Müslümanım diyene” diye karşılık veriyor.

Ayriyeten Mustafa Kemal Atatürk’ü “firavun” diye nitelendirmesiyle de tanınıyor.

İşte “Atatürkçü” ordunun Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, bu Nuri Pakdil’i evinde ziyaret etmiş. Yanında MİT Müsteşarı Hakan Fidan. Hanedan gazetecisi Selvi’nin yazdığına göre aşktan edebiyattan hatta Fenerbahçe’den konuşmuşlar...

İyi hoş da Hulusi Paşa o ziyaret fotoğrafında niye mesut mutlu görünmüyor? Sanki derdest edildiği 15 Temmuz akşamındaki gibi üzgün keyifsiz.

Atatürkçü” ordunun Genelkurmay Başkanı olarak, Atatürk’ten nefret eden bir şeriatçıyı ziyaret etmek zorunda kalmanın üzüntüsü müdür acaba?

Sanıyorum öyledir. Bu kritik dönemeçte orduyu başsız bırakmamak uğruna bu fedakârlık da az şey değildir kanaatimce!..

***

Tam yazıyı noktalarken aklıma geldi.

Türk ordusunun Orgenerali Hulusi Akar, Irak’ta Türk askerini çuvala sokan Amerikalı generalden liyakat madalyası alırken verdiği fotoğrafta da pek mesut mutlu görünmüyordu. Türkiye / ABD ilişkilerinde sıkıntı yaratmamak için katlandığı bir fedakârlık mıydı yoksa?

Ne diyeyim?

Ah Hulusi Paşa ah!

Bu vatan uğruna kim neler yapmıyor nelere katlanmıyor ki?

Kimi şehit oluyor.

Kimi nutuk atıyor.

Kimi de sencileyin böyle eziyetlere katlanıyor işte!!!

Velhasıl-ı kelam,

Çok selam paşam!

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…