Referandum Hayırlı olur mu?

Rahmi Yıldırım

30 Ocak 2017
Referandum Hayırlı olur mu?

Erdoğan için nihai kader oylamasına dönüşen Nisan 2017 referandumu Erdoğan’ın yenilgisiyle sonuçlanabilir. Nitekim AKP medyası ve türlü çeşitli yöntemlerle baskı altına alınan merkez medya, başkanlık projesini coşkuyla sahiplenemiyor. 

Cumhurbaşkanlığı sistemi adı altında tek adam faşizmini anayasallaştıran yasa için Nisan ayı başında referanduma gidilecek. Sandıktan evet çıkarsa, Türkiye’nin 200 yıla yayılan modernleşme (aslında yarı sömürgeleşme) sürecindeki burjuva demokratik kazanımlarının son kırıntıları da silinecek, ülke padişahlıktan da geri istibdat rejimine sürüklenecek.

Peki sandıktan evet çıkar mı, ülke göz göre göre böyle bir felakete sürüklenir mi?

İstibdat felaketini engellemenin en önemli adımı, sandıktan hayır çıkması. Ancak seçmen çoğunluğunun tek adam diktasına hayır demesini sağlamak kolay değil. Çünkü dikta cephesi ile demokrasi cephesi referandum kampanyasında eşit silahlara sahip olmayacaklar.

***

DEMOKRATİK AZINLIK DİKTACI ÇOĞUNLUK

Her şeyden önce demokrasi cephesi ile dikta cephesinin temsil ettikleri seçmen kitlesi arasında devasa bir dengesizlik var. Güncel siyasal kompozisyonda demokrasi cephesi CHP+HDP+sosyalist partilerden oluşuyor. Demokrasi cephesinin temsil ettiği seçmen oranı kabaca yüzde 35 kadar. Buna karşılık dikta cephesini oluşturan milliyetçi mukaddesatçı AKP+MHP blokunun toplam oy oranı, aynı kulvardaki diğer siyasal yapılarla birlikte yüzde 65’e yaklaşıyor. Böyle bir siyasal kamplaşma bile demokrasi cephesinin işinin ne denli zor olduğunu gösteriyor ki, CHP+HDP+sosyalist partiler bloku bugüne değin sandıkta üstünlük sağlayamadı.

Bir diğer nokta, demokrasi cephesinin birbirlerine soğuk duran bileşenlerden oluşmasına karşılık dikta cephesinin Türk İslam sentezi şemsiyesi altında nispeten homojen bir kitleden oluşması.

Dikta cephesindeki siyasal ve sosyal yapılar, Kürt sorunu, eğitim, laiklik ve hayat tarzı, Aleviler ve gayrimüslim azınlıklar, dış politika gibi temel sorunlarda ortak tutum alabiliyor. Özgürlük, demokrasi, hukuk devleti, sosyal adalet, laiklik, çağdaş yaşam, farklılıklara saygı gibi dertleri yok. Hatta ve hatta bireysel ve toplumsal ahlakı da dert edinmiyorlar. Hırsız ve yolsuz içlerinden biri ise, hele hele alnı secdeye değiyorsa, hiçbir rahatsızlık duymadan görmezlikten gelebiliyorlar, laiklerle hesaplaşma söz konusu ise rahatlıkla sahiplenebiliyorlar, seçimlerde oylarıyla destekleyebiliyorlar. Siyasal telakkileri aynı ölçüde özgürlüğe ve demokrasiye kapalı. Milliyetçisi “başbuğ”, İslamcısı “hilafet” devleti özlemiyle yüklü. Yani ikisi de tek adam yönetimine teşne. İkisi de sadece kendisine demokrat. Bu camiada yetişmiş liberal bir akademisyenin ifadesiyle “Bu tabanın önemli bir kısmı, kendisi baskı altında değilse, iktidarın baskıcı olmasına karşı çıkmaz. Otoriter yönetime ‘hayır’ diyen bir taban değil bu. (…) Bu gelenekte eleştirmek ve muhalefet etmek yerine itaat var.” (Neşe Düzel’e konuşan Prof. Dr. Mustafa Erdoğan, Taraf, 1 Şubat 2010).

*** 

IRKÇI ÜMMETÇİ AYRIMCI DÜŞMANLAŞTIRICI BİR KAMPANYA

Özgürlük, demokrasi, hukuk devleti, laiklik, çağdaşlık gibi değerlerde böylesine farklılık olunca, dikta cephesinin referandum için ayrımcı, düşmanlaştırıcı bir kampanya yürüteceği kolayca tahmin edilebilir. Nitekim iktidar sözcüleri “hayır” oyu verecek olanları şimdiden “şer cephesi” diye yaftaladı, terör örgütleriyle aynı potaya soktu.

Resmen açıklandığı üzere MHP özel bir kampanya yürütmeyecek. Evet kampanyasını esas olarak AKP  ve Cumhurbaşkanı Erdoğan yürütecek. Kampanya boyunca Erdoğan ve AKP, İslami sloganlarla kendi seçmenlerini konsolide etmenin yanı sıra MHP yönetimine tepkili ülkücü milliyetçi seçmenlere “Bölücü terör örgütü ve onun siyasi uzantısı HDP ile aynı safta mı olacaksınız?” diye sormaktan, “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” sloganıyla milliyetçi duyguları tahrik etmekten geri durmayacak. Yanı sıra fısıltı gazetesinde, FETÖ’den ve solculardan boşalan devlet kadrolarına ülkücülerin yerleştirileceği propagandası yapılacak, Devlet Bahçeli’ye tepkili tabanın hayır oyundan vazgeçirilmesine çalışılacak.

Dikta yanlısı kampanyanın mesajları bununla sınırlı kalmayacak elbette. Kampanya boyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’nin mitinglerinde başkanlığa karşı çıkanların hain veya FETÖ’cü ilan edilerek dış mihraklardan beslenmekle suçlanması; bıktırırcasına “FETÖ’cüler, DAEŞ’liler, PKK’lılar için idam” çığlıkları atılması; her fırsatta Rabia selamı verilerek “15 Temmuz şehitleri” için rahmet dilenmesi; ekonomideki sıkıntıların ve terörün ancak başkanlık sistemiyle aşılabileceği propagandası vs... Kampanya boyunca yoksul evlere odun kömür makarna ve bilumum erzak paketi servisi ki, asgari yüzde 10 oranında oy demektir... Kampanyanın finalinde ise muhtemelen Yenikapı mitinginde Erdoğan ve Bahçeli’nin birlikte kürsüye çıkmaları da beklenebilir.

***

DEMOKRASİ CEPHESİNİN ŞEYTANLAŞTIRILMASI

Referandum sürecinde demokrasi cephesi sadece dikta yanlısı milliyetçi muhafazakâr çoğunluğa laf anlatmak zorunda kalmayacak, doğrudan devlet ile de mücadele edecek. Olağanüstü hal koşullarında devlet, demokrasi cephesini gözden düşürmek, itibarsızlaştırmak için tüm gücünü kullanacak. CumhuriyetBirGünEvrensel gibi bir avuç kalmış eleştirel gazeteler dışında tüm medya mecralarında ve devlet faaliyetlerinde demokrasi cephesi şeytanlaştırılacak, moda deyimle tam saha baskı uygulanacak. Her şeye karşın “hayır” demek isteyen yazarlar, sanatçılar, gazeteciler iktidar gücü ve olanaklarıyla baskı altına alınacak...

Erdoğan yönetimindeki devletin demokrasi cephesini şeytanlaştırmakla yetinmeyeceği, hayli deneyimli olduğu yöntemlerle terörize etmekten geri durmayacağı da muhakkaktır. Bu bağlamda terörle mücadele bahanesiyle gözaltı ve tutuklamalar, “hayır” mitinglerinin yasaklanması, yasaklanmayan mitinglere katılımın düşmesi için fısıltı gazetesinde “saldırı olabilir” endişesinin yaygınlaştırılması, provokasyonlar, nihayet din kardeşi taşeron örgütlerin suikastları ve saldırıları sürpriz olmayacaktır. PKK’nin irrasyonel siyasi körlükle girişebileceği eylemler de demokrasi cephesinin günah hanesine yazılacaktır.

Bu dezavantajların yanı sıra Türkiye’nin siyasi tarihi de, seçmenlerin referandumlarda hayır demeye pek yatkın olmadığını gösteriyor. İktidarın yenilgiye uğradığı referandumlar, 12 Eylül faşizminin mirası siyasi yasakların kaldırılmasıyla ilgili 1987 oylaması ile yerel seçimlerin öne çekilmesiyle ilgili 1988 oylamasıyla sınırlıdır.

*** 

SANDIKTAN HAYIRLI BİR SONUÇ ÇIKABİLİR

Dikta cephesi ile demokrasi cephesinin seçmen kitlesi arasındaki devasa orantısızlığa ve devletin tüm gücüyle “evet” için abanacak olmasına, demokrasi cephesinin dağınıklığına  karşın dikta cephesinin zaferi mutlak değildir.

Seçmenler elbette öncelikle parti aidiyetiyle tercih yapacaklardır. Buna karşılık referandum, seçim havasında değil, Recep Tayyip Erdoğan için referandum olarak gerçekleşecektir. Böyle bir referandumda Erdoğan bir kez daha zafer kazanabileceği gibi yenilgiye de uğrayabilir.

Erdoğan, 2010 referandumunu “yetmez ama evet”çi liberallerin akıl dışı desteği, Kürt partisinin boykotu sayesinde yüzde 58’le kazanabildi; 2014 yılında kıl payı farkla cumhurbaşkanı seçilebildi; 7 Haziran 2015 seçiminde ise azınlığa düştü.

Erdoğan için nihai kader oylamasına dönüşen Nisan 2017 referandumu Erdoğan’ın yenilgisiyle sonuçlanabilir. Nitekim AKP medyası ve türlü çeşitli yöntemlerle baskı altına alınan merkez medya, başkanlık projesini coşkuyla sahiplenemiyor. Medyada 2010 referandumundaki gibi bir coşku havası yok. İktidar partisinin ticari ortağı anket kuruluşları da garantili sonuç öngöremiyorlar. En fazla, evet ve hayır oylarının başa baş olduğunu söyleyebiliyorlar. Yanı sıra MHP’li seçmenlerin yarısının “hayır” kararında olduğunu, dörtte birinin de kararsız olduğunu söyleyebiliyorlar.

Medyada, Erdoğan cuntası ve AKP yönetiminin referandumu kazanabilmek için başkanlık macerasına “hayır” demeye eğilimli AKP’li ve MHP’li seçmenlere, Kürtlere ve Alevilere yönelik özel kampanya hazırlığı yaptığı bildiriliyor. Ancak, AKP ve Külliye cuntasının bu defa anlatacağı bir cazip hikâye ve senaryodan söz edilemiyor. 1 Kasım milletvekili seçiminde başarı getiren “başkanlık gelirse terör biter” senaryosu da şu günlerde telaffuz edilir edilmez tüketildi.

Netice-i kelam, AKP’nin ve devletin devasa propaganda gücüne karşın, Nisan 2017 referandumu Recep Tayyip Erdoğan’ın yenilgisiyle sonuçlanabilir ki, (sömürge tipi) asgari burjuva demokrasisinin ihyası yolunda sadece ilk adım olabilir.

Not: Bu yazı, referandum için kullanılacak oyların dökümü ve sayımında Yüksek Seçim Kurulu’nun nasıl bir rol oynayacağı sorusu dikkate alınmadan kaleme alınmıştır!!!

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…