Anayasa değişikliği intihar cellatlığıdır!!!

Rahmi Yıldırım

18 Ocak 2017
Anayasa değişikliği intihar cellatlığıdır!!!

Anayasa değişikliği adı altında tezgahlanan ve 12 Eylül askeri faşist darbesi kadar vahim İslamcı faşist darbeye direnmek, hayır demek insanlık ve yurttaşlık görevidir!

Türkiye AKP iktidarında intihar cellatlarıyla tanıştı. Son bir buçuk yılda gerçekleşen bombalı intihar saldırılarında yüzlerce kişi can verdi.

Toplumun güvenliğini olduğu kadar ruh sağlığını da derinden bozan bombalı intihar pratiği siyaseti de teslim aldı ne yazık ki. TBMM, kendisine ait yasama yetkisini ve devlet erklerini kişiye devrederek intihar ediyor, Türkiye’yi 12 Eylül faşizminin bile gerisine sürüklüyor.

***

Emperyalizmin patronu tarafından “Bizim çocuklar” diye sırtları sıvazlanan 12 Eylül faşistleri bile bu denli intihar bombacısı, intihar celladı olmamışlardı. 12 Eylül faşistleri bile süngü zoruyla kabul ettirdikleri anayasada faşizmi bu denli açıkça sahiplenememişlerdi.

Abuk sabuk o anayasada bile,

Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu, egemenliğin hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamayacağı yazılıdır (Madde 6).

O anayasada bile yasama yetkisinin TBMM’ye ait olduğu, bu yetkinin devredilemeyeceği kayıtlıdır (Madde 7).

Hatta ve hatta o anayasada bile, herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu bile iddia edilmektedir (Madde 10).

O anayasa, aleyhte propagandanın yasaklandığı, evet hayır oylarının şeffaf zarflarla verilebildiği, yani açık oylama şartlarında yüzde 92 oyla kabul edilmişti.

O tarihlerde Urfa Suruç’ta sınırı korumakla görevliydim. Çarıklı erkânı harp köylüler anayasa referandumunda ne yapmaları gerektiğini bana soruyorlardı. Yaşım 24 idi. Gençliğin en görkemli olması gereken yaşlardaydım yani. Hakkımda “sakıncalı personel dosyası” düzenlenmişti. Adı komüniste çıkmış, zaten öyle bir subay olarak dilimin döndüğünce anlatıyordum:

- Bakın arkadaşlar! Çoğunluk evet derse, Kenan Paşa idareyi sivillere devredecek. Dolayısıyla evet derseniz, şöyle demiş olacaksınız: Ey Kenan Paşa, senden bıktık usandık, artık başımızdan git, idareyi sivillere devret! Yok eğer referandumda hayır derseniz de şöyle demiş olacaksınız: Ey Kenan Paşa, biz seni çok seviyoruz, sakın bizi sivillere bırakma!

Çarıklı erkânı harpler bir an ellerini başlarına götürmüşler ve şöyle karşılık vermişlerdi:

- Anlamışek kumutan, biz Kenan Paşamızı çok seviyik, hayır diyecaaaz!

Günahlarını almayayım. Gerçekten hayır dediler mi demediler mi, bilemiyorum. Bilmem de mümkün değil. Tam o tarihlerde “yasa dışı görüşler” edindiğim gerekçesiyle tutuklandım. İşkenceli sorguların ardından iki buçuk yıldan fazla tutuklu kaldım, o arkadaşlarla bir daha karşılaşamadım. Yüzde 92 oranında evet oyu verdikleri muhakkaktır!

***    

Aradan 35 sene geçti. Gündemde yine anayasa değişikliği yine referandum var.

Bugünün siyasal İslamcı “sivil” faşistleri 35 sene evvelki “askeri” faşistlerin de gerisinde.

En basitinden, 12 Eylül faşistleri bile egemenliğin hiçbir şekilde kişiye bırakılamayacağını yazmışlardı anayasa metnine. Bugünün milliyetçi mukaddesatçı İslamcı faşistleri, duygu vampiri gibi sömürdükleri milli iradeyi ve egemenliği sınıfa ve zümreye de değil, kişiye bırakıyorlar.

Evet evet milli iradeyi ve egemenliği kişiye bırakıyorlar.

Bilal’e anlatır gibi bir kez daha açıklamaya çalışalım.

Söz konusu anayasa değişikliği gerçekleştiğinde,

- Cumhurbaşkanı aynı zamanda partisinin genel başkanı olacak.

- Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimi aynı gün yapılacak.

- Cumhurbaşkanı, partisinin milletvekili listesini yazacak, istediği tarihte Meclis’i feshedip seçime gidebilecek.

- Cumhurbaşkanı, hem hükümetin hem de çoğunluk partisinin başkanı olacak.

- Cumhurbaşkanı çoğunluk partisinin genel başkanı olarak yasama erkinin başı olacak.

- Teklif Hakimler Savcılar Kurulu’nun yarısının Cumhurbaşkanı yarısının da Meclis tarafından seçilmesini öngörüyor. Yani Cumhurbaşkanı Meclis’te çoğunluk partisinin başkanı ve hükümet başkanı olarak yargının da başkanı olacak.

- Meclis, hükümet ve yargının yanı sıra devletin askeri ve polisi de o Reis’in askeri polisi olacak.

- Yasamanın yürütmenin ve yargının başı Reis ülkeyi kararnamelerle yönetecek, savaş sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilan edebilecek. Buna karşılık Meclis Cumhurbaşkanı’ndan, sayısı belirsiz yardımcılarına ve bakanlarına hesap soramayacak.

- Meclis’in varlık nedeni olan bütçe yapma yetkisi de Cumhurbaşkanı’na geçecek. Reis üst düzey görevlilerin atanmasına ilişkin usul ve esasları kararnameyle belirleyecek, yani devleti istediği gibi yapılandıracak.

Özetle, söz konusu anayasa değişikliği, burjuva demokrasisinin olmazsa olmaz değerindeki temel ilkesi erkler ayrımını değil, erklerin Reis’te birleşmesini öngörüyor. Böyle bir rejim başkanlık rejimi değil, parlamenter rejim hiç değil, mutlakiyetçi padişahlık rejimidir ki, padişahlıkta bile Sadrazam yani Başbakan vardır. AKP/MHP ittifakıyla dayatılan anayasada Başbakan da yoktur.

*** 

İntihar Celladını durduralım başlıklı bir yazımızda vurguladığımız üzere, Cumhurbaşkanı Erdoğan muhalefetteyken, yani RP İstanbul İl Başkanı iken, Kürt sorununda alışılmış devlet siyasetini “intihar cellatlığı” olarak eleştiriyordu. Ne acıdır ki, din ticareti yaparak Cumhurbaşkanlığına kadar yükselen Erdoğan için Kürt meselesi, Alevi sorunu, azınlıklar sorunu, hatta demokratikleşme sorunu, takiyye ve külliye entrikaları uğruna istismar edilecek sorunlar olmanın ötesinde değer taşımadılar. Bugün bizzat Erdoğan intihar cellatlığına soyundu.

Bugün intihar cellatlığı Kürt meselesini de aştı. Devlet kurucusu Meclis, yani kuruluş döneminde diktatör olmakla eleştirdiği Mustafa Kemal’e kök söktüren Meclis, intihar etmekle kalmıyor, Türkiye’yi topyekûn intihara sürüklüyor.

Türkiye anayasa değişikliği adı altında ahlaken, vicdanen, siyaseten intihar ediyor.

İntihara yardımcı olmak insanlık suçudur.

Anayasa değişikliği adı altında tezgahlanan ve 12 Eylül askeri faşist darbesi kadar vahim İslamcı faşist darbeye direnmek, hayır demek insanlık ve yurttaşlık görevidir!

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…