Sultan Tayyip düşerken içeride ve dışarıda savaşa hayır

Rahmi Yıldırım

9 Temmuz 2015
Sultan Tayyip düşerken içeride ve dışarıda savaşa hayır

Tarihsel deneyimlerin ışığında Erdoğan da biliyor ki, diktatörler yitirmek üzere oldukları iktidarlarını sürdürmek için dış maceraya girişirler. Erdoğan da bu bilinçle, ipleri elinden kaçırmamak için becerebilirse orduyu Suriye’ye sokmaya çalışıyor..

Seçimlerin üzerinden bir ay geçti; ancak Anayasa’ya göre Başbakan’ı ve bakanları atama yetkisine sahip Tayyip Erdoğan, hükümet kuruluşu için hiç de acele etmedi, etmiyor. Kendisi de saklamıyor ki, niyeti hükümet kurdurmak değil, kurdurmayıp TBMM’yi feshederek tekrar seçime gitmek. Zira öyle ya da böyle bir hükümet kurulursa, TBMM çalışmaya başlayacak ve ucu kendisine dokunacak soruşturma dosyaları açılacak. Tekrar seçimde partisi çoğunluğu sağlarsa bu soruşturmalar açılmayacak, kendisi de eskisi gibi fiili başkanlığını sürdürme şansı bulabilecek…

Seçimi tekrarlamanın kendisini kurtarmaya yetmeyebileceğini, bu durumda nasıl bir yol izlemesi gerektiğini Erdoğan da biliyor. Tarihsel deneyimlerin ışığında Erdoğan da biliyor ki, diktatörler yitirmek üzere oldukları iktidarlarını sürdürmek için dış maceraya girişirler. Erdoğan da bu bilinçle, ipleri elinden kaçırmamak için becerebilirse orduyu Suriye’ye sokmaya çalışıyor. Bu hevesle, istifa etmiş yetkisi kalmamış hükümetle toplantı üstüne toplantı yapıyor; bedeli ne olursa olsun Suriye’nin kuzeyinde devlet oluşumuna izin vermeyeceğini bağırıyor.

***

Erdoğan’ın “Suriye'nin kuzeyinde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz” diye bağırmasının ardından Türk ordusunun Suriye’ye gönderilmesi senaryoları daha bir ciddiyetle tartışılıyor. Kanalizasyon medyasının ekranlarında ve sayfalarında tartışıldığına göre, Suriye’de Cerablus ve Mare arasındaki 90 kilometre genişliğinde 30 kilometre derinliğindeki bölge işgal edilecek. Bu amaçla, TSK’ye yazılı emir verildi; Karkamış ve Öncüpınarı civarında 50 bini aşkın asker konuşlandırıldı. İşgal harekâtını uygulayacak generaller bu hafta Genelkurmay karargâhında toplanarak durum muhakemesi yapacaklar…

Görünen o ki, Erdoğan’ın Suriye’ye asker gönderme planı iç kamuoyuna ‘Kürt devletini önleme harekâtı’, dış kamuoyuna ‘IŞİD’le mücadele’ ambalajıyla sunulacak. Açıkçası, halen IŞİD denetimindeki bölgeye girmenin bir amacı, IŞİD karşısında tutunamayan (Suudi Arabistan ve Katar destekli) Fetih Ordusu, Ahrar’uş Şam İslami Hareketi, Suriye İslam Cephesi ve Özgür Suriye Ordusu adlı çetelere can simidi uzatmak. Diğer bir amacı da Kürt örgütü PYD’nin IŞİD’i yenilgiye uğratarak Rojava’nın bütünlüğünü sağlamasını önlemek.

***

Derin stratejik taktik analizlerin ötesinde, Suriye’ye asker sokmak, oradaki vahşi savaşı Türkiye’ye taşımak demektir. Savaş Türkiye sınırları içinde daha düşük yoğunluklu da cereyan etse, olan emekçilere olur. Yoksul halk çocuklarının, gencecik insanların tabutları yan yana dizilir, zaten kullanılması fedakârlık gerektiren temel hak ve özgürlüklerin üzerine milli birlik beraberlik şalı serilir. Kürtlerle olan nihai köprüler de dinamitlenmiş olur.

Ordu’nun Suriye’ye sokulması, hem yürürlükteki Anayasa’ya göre hem de uluslararası hukuka göre suçtur aynı zamanda. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne verildiği söylenen yazılı emir, geçen yıl TBMM’den geçirilen tezkereye ve Anayasanın 92’nci maddesine dayandırılıyor. O madde “Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hali ilânı ve Türk Silahlı Kuvvetlerini yabancı ülkelere gönderme” yetkisini TBMM’ye veriyor. TBMM tatildeyken bu yetkiyi Cumhurbaşkanı kullanabilir.

Öte yandan Anayasa’nın atıf yaptığı uluslararası hukuk, ancak meşru savunma durumunda ve Birleşmiş Milletler antlaşmasına göre de Güvenlik Konseyi karar alırsa, sınır ötesi harekâta izin veriyor. Oysa ne Türkiye’ye bir saldırı var ne de BM Güvenlik Konseyi Suriye’ye yönelik bir askeri harekât kararı almış. Bu durumda “IŞİD’le mücadele için güvenli bölge yaratacağım” gerekçesiyle Suriye’ye asker göndermek, düpedüz işgal sayılır. Bu ise Türkiye’yi içinden kolayca sıyrılamayacağı askeri, diplomatik ve ekonomik kaosa sürükler. Sonuçta kaosun tüm faturası her zaman olduğu gibi emekçilere havale edilir.

***

Erdoğan’ın kişisel iktidarını sürdürebilmek için Türkiye’ye biçmeye çalıştığı bu senaryoya mahkûm değiliz elbette. Bu senaryoya mahkûm olmadığımızı Erdoğan da biliyor. Buna karşın Erdoğan, yetkisi kalmamış bir hükümet eliyle bu senaryoyu sahnelemeye çalışıyor.

Çünkü Erdoğan da farkında ki, kapitalist emperyalizmin diktatörlerle ensest ilişkisi defalarca tanık olunmuş tarihsel bir realitedir. Kendi çıkarına hizmet ettiği sürece diktatör ülkesinin sevgili lideridir, demokrasi ve insan hakları savunucusudur, bölgesinde barış ve istikrarın mimarıdır. Bu yüzden ödüllere boğulur, paçadan akan sonradan görmeliğe karşın uluslararası medyada romantize edilir. Kontrolden çıktığında ise önce medya eliyle şeytanlaştırılır; ardından etrafındaki bir diktatör adayının iç darbesiyle, olmazsa iç isyanlarla, daha da olmazsa açık işgalle hakkından gelinir.

Kapitalist emperyalizm aynı yöntemle bugün de Suriye diktatörünün hakkından gelmeye çalışıyor. Suriye halkı dört yıldır kendi diktatörüyle ABD öncülüğündeki emperyalist blokun örgütlediği katiller sürüsü arasındaki kanlı savaşın acısını çekiyor. Radikal İslamcı katiller sürüsü, bölgenin ABD yandaşı teokratik diktatörlükleri Suudi Arabistan ve Katar ile Türkiye tarafından doğrudan destekleniyor. Keyfi iktidarını içeride cepheleşmeye dayandıran Recep Tayyip Erdoğan da “Suriye iç meselemizdir” diyerek, Suriye’de sahnelenen kanlı senaryoyu sahiplendi. Ardından, “İnşallah en kısa zamanda Şam’a gidecek, Emevi Camii’nde namazımızı kılacağız” hayali kurdu. Ne ki bir zamanlar ailecek birlikte tatil yaptığı “kardeş” diktatör hayli dayanıklı çıktı. Suriye diktatörünün direnci karşısında kaosun baş mimarı ABD bile Suriye’deki vahşi savaşa artık mesafeli duruyor, Avrupa ülkeleri kuru sözlerle yetiniyorlar. Buna karşılık Tayyip Erdoğan “Suriye'nin kuzeyinde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz” diyerek, içeride yitirmekte olduğu iktidarını dış macerayla sürdürmenin yollarını arıyor.

***

Şurası kesin ki, Batılı müttefiklerin Suriye’de silah zoruyla rejimi değiştireceği beklentisine dayalı Ortadoğu ve Suriye politikası iflas etti. Tayyip Erdoğan ne yaparsa yapsın, 7 Haziran’da seçim sandığına suya gömülen başkanlık hayalini Suriye bataklığında canlandıramayacak, Türk Silahlı Kuvveleri’ni ikna etse bile Türkiye insanlarını Suriye’yi işgal suçuna ortak edemeyecek.

İster bugünkü parlamento tablosunda isterse tekrar seçimle oluşacak parlamento konjonktüründe, Türkiye’nin Tayyip Erdoğan’ı acilen sahneden indirmesi, etnik ve dinsel mezhepsel ayrımcı dış politikayı terk edip Suriye’den elini çekmesi, kendi içinde politikasını değiştirerek eşit yurttaşlık temelinde iç barışını kurması ertelenemez ihtiyaç haline gelmiştir.

Her şey bir yana, “İçeride dışarıda savaşa hayır” diye haykırma zamanıdır.

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…