Ruhu alçalan toplum

Mehmet Özgen

29 Ekim 2012
Ruhu alçalan toplum

Bu "manzara" aynı zamanda bu toplumun çıplak bir resmidir, röntgenidir hatta. Bütün insanı değerleri, çare olmak ve bulmak için koşuşturan bir avuç insanda toplasmış ve onların bu toplum bedeninde bir ur'a dönüştüğü bir resimdir bu.

İnsanlık denilen şey, cüssesi küçük isyanı büyük bir kümeye irca olmuştur, bu çürüyen bedende.
Savaşları, şiddeti, sokak ortasında şiddet gören, öldürülen kadınları, insanın dostu sokak hayvanlarının itlafını, doğanın tahribini, çocuklara tecavüzü, nice talanı, rantı dizi film seyreder gibi, edilgen bir şekilde izlemeye alıştırılmış bir varlığa dönüştü bu toplum. Acıma duygusu köreldi, vicdanı karardı. Bu nedenle, onun bağrından çıkan Yaşar Kemal, "Bir insanın açlıktan ölümünü izlemek acıların en büyüğüdür" dese de farketmez. Ruhunda yankı bulmaz bu esbiçimli, iki-ayaklı varlıkların. Sesini duymaz Yaşar Kemallerin, "çözüm olacaksa beni asın, kurşuna dizin.. yeter ki yüz yıldır var olma mücadelesi veren bu halk özgürleşsin" diyen Osman Baydemir'lerin özverisini anlamaz. Sağırlaşmıştır, yüreklerinin kulakları..

Artık onlar seyircidirler. İsyanları sadece, o içi-boş yüksek manevi değerleri eleştiriye maruz kaldığında, sorgulandığında linç olarak tecelli edenlerdir.

Nietzsche'nin nihilistik toplumu gibi, çoğunlukturlar ve sürü psikolojisi ile hareket ederler. Aykırıya, asiye düşmandırlar. Güzel olan, anlam üreten, özgün olan her sanatsal eser, mekan onlara göre "içine tükürülesi" birer "ucube"dir. Tiyatro, İnsanlık Anıtı, cemevi ucubedir. Kendi malum hayata bakış açıları dışında hiçbir görüşü kabullenmezler ve cezalandırmak isterler. Kendi düşünceleri ve yorumları yoktur. Bilim-kurgu filmlerindeki gibi, tek bir gaye için programlanmış, tek-tip robatlar gibidirler. Baş-çobanları onlar için zamanın peygamberidir, zavallı, sefil ve yoksul olsalar da, ne derse kabul eder ve uygularlar.

Yalnızca kendi canları yandığında feryad-ı figan edenlerdir. Okumuş, yazmış, frenkistan görmüşleri de bu linci, ya içkilerini yudumlarken ya da tesbih çekerken yaşatır zihinlerinde. Bilirler ki, linçin, katliamın müeyyidesi yoktur efendilerinin gözünde. Gazetelerde, tv.lerde sürü-çobanı rolündekiler ise, alçaklığı, linci, katliamı, baskıyı, zulmü, tecavüzü, nefret söylemlerini, ırkçı-asimilasyoncu politikaları bin dereden su getirip kılıf bularak haklılaştıranlardır. Bütün zihinsel üretimleri baş-çobanın eğrisini doğru göstermek, onu kutsallaştırmak içindir. Onlar plazaların yüksek tepelerinde ruhlarını kiralayan "modern" dalkavuklardır. Ruhun alçaltıcıları, barbarlığın öğreticileridirler.

Kardeşlik mi dediniz?

Yeni-Osmanlıcılık da kardeşlik mi olurmuş. "Şanlı tarihimiz" diye, "ecdadımız" diye; iktidar için, çıkar için, ihtiras için kardeşlerini boğduran bir saltanat geleneğini bugüne uyarlayan bir zihiniyetten kardeşlik mi beklenir? Her yıl onlarca ilin kurtuluşu diye, bu toprakların özbeöz halkları olan Ermenileri, Rumları hala düşman olarak temsil eden bir toplumda kardeşlik duyguları çoğalır mı? 600 yıl önce Osmanlı topraklarına katılan İstanbul'un fethini 1910'dan beri kutlayan bir toplumda "hey şanlı ordu-hey şanlı asker" mehteran temposuyla coşan bu toplum kurabilir mi barışın dilini? Dünyada kaç örneği vardır böyle bir zihniyetin?

Bir araştırma ne diyor? Toplumun yüzde 85'İ kendisini dindar olarak tanımlıyormuş! Aslında bunu barbarlaşma oranı olarak düşünün siz. Çünkü bu şekle esaretttir ki, şekil zaten eski devirlerde totemdi, "put"tu. Şimdi bu putları, şu Kabe'de Muhammed'in yıktığı putları bu kez tabu olarak içselleştirdi bu toplum. "Dinde baskı ve zorlama yoktur" diye özgür iradeye, tercihe kapı aralayan bir ayete (Bakara) karşın, baskıya ve zorbalığa ya destek verdi ya da boyun eğdi. Kişileri tabulaştırdı, kendine çoban yaptı. İnanç ibadete indirgenip ibadet de bir çeşit putperestlik halini alınca, akıl, bilim ve sanat, insanlığın ortak değerleri hor görülünce, insanın ruhu da çölleşir; binlerce yıllık mücadelelerin içinde filizlenip yücelen insanı değerler: sevgi, erdem, onur, adalet, dayanışma, kardeşlik, eşitlik ve özgürlük tutkusu, kendini ve dünyayı dönüştürme aşkı yerini ilkel insanın barbar eğilimlerine bırakır. Ancak bu barbarlık yalnızca belirli bir çoğunluğa da özgü değildir ne yazık ki. Sağdan sola, duyarsız, edilgen, bencil, korkak; yaşam tarzını, düşüncesini eğip bükerek düzenle uyumlulaştırmış, yalnızca bugünü düşünen kendi dar gettolarına gömülü her bireyi, sözde aydını da kendine eklemleyerek, ruhlarını ezerek, vicdanlarını körelterek yayılıyor.

Dindar olmayabilir veya ateist olabilirsiniz. Ancak insanlık tarihinde söylenen her sözün inanç kökenli olsa da kaynağından bağımsız olarak toplumsal ve tarihsel bir değeri vardır. Sonuçta peygamberler bu tarihi ve insanlık toplumunu derinden etkilemiş ve biçimlendirmişlerdir. Bu nedenle, Muhammed'in "Komşusu aç iken kendi tok olan bizden değildir." sözü önemlidir. Buradan baktığımızda bu toplumun gerçekten bir riya içinde olduğunu söylemek her dürüst ve samimi insanın görevi olmalıdır. Kendi tanrısını da, -yerine bir baş-çobanı geçirerek- peygamberini de kandırıyor bu toplum.

Binlerce insan aç. Yüzlerce insan ölüme yatmış. Yüzlerce insan talepleri uğruna hayattan vazgeçmeye karar vermiş. Bir yandan, "biz yaradılanı severiz yaradandan ötürü" palavrası, "analar ağlamasın" riyası, öte yanda polisin itip kaktığı, biber gazı sıktığı, içerden gelecek habere kilitlenmiş hapisane önlerindeki analar.
Atılmaları için fezlekeleri Meclise verilen vekiller. On bin üyesi, yöneticisi, hapse atılan partinin can kurtarmak için can havliyle koşuşturan yeni üyeleri..

Bir halk kendi dilini istiyor! Özgürlük istiyor!

Hem de nasıl istiyor. Braveheart fillminde Mel Gibson'un bir an sonra boynuna şiddetle inecek giyotine rağmen, ölüme meydan okuyarak, yeri göğü inleten bir sesle "Özgürlüüük!" diye bağırması misali..

Hapisanelerden yükselen, bu sestir.. Doğu'dan Batıya, Diyarbakırdan İstanabul'a, Dersim'den İzmir'e yankılanan bu ses..

Ortak vatan diyor. Demokratik özerklik, demokratik ulus, Demokratik cumhuriyet diyor bu ses.

Bu sese kulak verin. Bu talep herkesin özgürleşmesinin önkoşuludur. Koparın kendinizi o "çoğunluk"tan. Özgürleştirin ruhunuzu..

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Fareler, Muktedirler ve Seçim
    ''Ancak halk iradesinden, tarihin kenefine süpürülmekten korkan bu gasp ve soygun çetesi her şeyi yapabilir. Çünkü Nazım'ın dediği gibi 'hiç bir korkuya benzemez halkını satanın korkusu.' Satmanın dışında, cinayetlerle, katliamlarla…
  2.  TİP’in kararı, HDP’nin Çengiz Çandar Tercihi
    TİP’in seçimlere İttifak içinde, Yeşil-Sol Partiden ayrı olarak kendi logosuyla girme kararı, buna karşılık HDP’nin Hasan Cemal’i ve özellikle Cengiz Çandar’ı aday göstermesi üzerine tartışmalar devam ediyor. Bu tartışmalar, yakın…
  3. Faşizm ve İç Savaş
    Faşizm ve İç Savaş
    30 Haziran 2022
    Erdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze alan bir politika izledikleri bugün daha net görünüyor. Emareler, eğilimler daha belirgin. Elbette ki iç savaş iki karşıt…
  4. Devrimci durum ve Emek Cephesi
    Devrimci siyaset kurulu düzen içinde ‘’daha iyi bir toplum’’ mücadelesi yürütmek değildir. Böyle görüldüğünde mücadele ve siyaset rutin bir prosedüre ya da protestoculuğa indirgenmiş olur. Devrimci siyaset verili olanı daha…
  5. Kurucu Meclis, Halk ittifakı ve HDP
    Bugün bizde 2001’in Arjantin durumu yok; mafyala?m?? fa?ist bir rejim var. Bu nedenle, böyle bir otokratik rejimin cenderesindeki bir ülkede Kurucu Meclis, sadece bir anayasa yap?m yöntemi olamaz. Ülkenin ve…
  6. Mihri Belli’den kalan: Devrimin güncelliği
    ''Geçmişin devrimcilerini, sosyalist eylemcilerini, sadece yaşamlarını devrime adadıkları için değil, örnek mücadeleleri ve harekete düşünsel ve pratik katkıları ile de değerlendirmeli ve anmalıyız. Bu, öncelikle, onların pratiklerini eleştirel süzgeçten geçirerek…
  7. Güzel bir insan, kararlı bir devrimci: Şaban Ormanlar
    Şaban Ormanlar entelektüel birikimi olan, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde özverili katkıları kadar marksist hareketteki teorik tartışmaları da takip eden onurlu, dürüst bir insan ve kararlı bir komünistti. Onu ilkin TRT…
  8. Faşist MHP Kapatılmalıdır!
    Bu partinin mafya liderleri ile, eski kontrgerilla artıkları ve Susurluk çetesi ile iç içe geçtiği, dolayısıyla, hem insanlığa karşı, hem de mafyatik suçların ODAĞI olduğu görünen bir gerçek. Peki, bunlar…
  9. Finale  Doğru
    Finale Doğru
    26 Nisan 2021
    Biliyorsunuz iktidarın, içeriği artık ayan beyan olan 2023 hedefi var.. Cumhuriyeti 100. cü yılında ilga edip onun yerine otokratik islamcı bir devletin ilan edilmesi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ya da tek-adam…
  10. Yeni-Osmanlı Galaksi İmparatorluğu:)
    Kainatın efendisine naçizane teklifimiz şudur ki, Aya gidecek ilk kafile, Hz. Nuh’un kendisine inanmayarak gemiye binmeyen oğlunu ikna etmek için ‘’cep telefonu ile görüştüğünü’’ ortaya koyan İÜ Deniz Bilimleri Fakültesi…
  11. Seçimler Amerikan toplumundaki yarılmayı açığa çıkardı
    Pensilvanya’daki seçimleri önde bitirmesiyle 20 delege daha kazanması kesinleşen Biden, 46. ABD başkanı olarak anılmaya başlandı bile. Şimdiki tartışma, Trump’ın White House’tan nasıl çıkartılacağı üzerine. Bilindiği gibi, 65 milyonu aşkın…
  12. Egemen paradigmanın içindeki ‘Muhalefet’
    Öznel müdahalenin öncelikle yönelmesi gereken hedeflerden biri, bütün hareketlerde, ama özellikle emek hareketinde emekçi demokrasisini (proleter demokrasiyi) örgütlemek yerine kendi grupsal iktidarını örgütleme anlayışıdır. Bunun devrimci Marksizmle bir alakası yoktur.…
  13. Devletin emperyalist siyaseti, faşizm ve Kürt sorunu
    Krizin görüngülerinden biri ABD hegemonyas?n?n çökmekte olu?u. Büyük ihtimalle hegemonya krizi çoklu seçeneklerle uzun süre devam edecek. Bu seçenekler ?imdilik Çin, Rusya, Hindistan olarak görünüyor. Bölgesel hegemonya mücadelesi içinde olanlar…
  14. Dayanışma
    Dayanışma
    21 Mayıs 2020
    Sosyalist politika, geleceği bugüne izdüşüren bir yaklaşımla hareket eder. Bir başka deyişle onun temeli, alternatif bir toplumsal ilişki biçimini geliştirmektir. Bu ilişki biçimi, egemen ilişki tarzına karşıt alternatif nüve olarak…
  15. AKP-MHP’li vekiller deyyusların ‘siyasi’ temsilcileri mi?
    Bu iktidara kar?? direni? anayasal bir hakt?r ve me?rudur. Ait oldu?u yere, tarihin çöplü?üne gönderilmesi ya?amsal oldu?u kadar art?k ahlaki bir sorundur. Fezlekesini yazman?n zaman? çoktan geçti bile.. ?nfaz yasas? koronavirüse…
  16. Cumhuriyeti mi, tasfiyesini mi kutluyorsunuz!
    Zira Cumhuriyetin ilkeleri, başta laik sistem, onun birincil uygulama alanı eğitimin akla ve bilime dayalı temelleri yok edilmiş durumda. Devlet aygıtları islamileştirilmiş, cumhuriyet ordusu, Son Suriye harekatının da gösterdiği gibi,…
  17. Marksist Devrimci olarak Mihri Belli
    16 Ağustos 2011'de aramızdan ayrılan Mihri Belli'yi, devrimci eylemin önde gelen simalarından ve önderlerinden biri olarak anıyoruz.. Aşağıdaki yazı O'nun yoldaşlarından Mehmet Özgen'e ait. Özgen, bu yazıyı Mihri Belli'nin ardından 2012…
  18. Cumhur ittifakı değil Cürüm ittifakı
    Demokrasiye, özgürle?meye en çok ihtiyac? olanlar, elbetteki emekçi s?n?f ve katmanlard?r, kad?nlard?r.. Bu nedenle, Emek ve Kad?n Cephesi, anti-fa?ist mücadelenin, kürt halk?n?n da taleplerini kapsayan demokratik cumhuriyet mücadelesinin itici gücü olarak…
  19. İkili kriz: hem iktidar hem muhalefet
    Ortada giderek gerçekli?i su yüzüne ç?kmakta olan bir iktisadi kriz olmas?na, bunun da diktatörlü?ü beka endi?esine sürüklemesine ve toplumun her türlü hile ve bask?ya ra?men direncini sürdürüyor olmas?na kar??n, muhalefet…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…