Sermaye hükümet, Erdoğan çıkış yolu arıyor

Rahmi Yıldırım

14 Haziran 2015
Sermaye hükümet, Erdoğan çıkış yolu arıyor

HDP’ye giden muhafazakâr Kürt seçmenleri geri döndürmek için HDP’yi ve PKK’yi terör ortamına çekmek. Son aylarda ve haftalarda Hizbullah ve HÜDAPAR merkezli provokasyonların dindar Kürtleri AKP’ye geri döndürme amaçlı olduğu aşikârdır. Çatışma yaygınlaştığında MHP’nin de devlet yanlısı bir tutumla HDP’yi açıkça hedef alacağı ve AKP ile aynı mevziye gireceği kuşkusuzdur..

Seçim, sermaye partileri için olduğu kadar emek partileri ve hareketleri için de yepyeni bir tablo çıkardı. TBMM’nin ezici çoğunluğu yine sermaye siyasetinin sözcülerinden oluşmakla birlikte, arada HDP ve CHP listelerinden emeğin ve ezilenlerin sesi soluğu olacak azımsanmayacak sayıda vekiller de parlamentoya girmeyi başardı.

Seçimin birbiri kadar önemli iki sonucundan biri, 12 Eylül faşizmini miras edinmiş AKP iktidarının tökezletilmesidir. Recep Tayyip Erdoğan’ın mutlak yetkiye sahip başkan olma hayali ve devleti yeniden yapılandırarak iktidarını 2023’e kadar sürdürme projesi, halkın yüzde 60’ı tarafından reddedildi. Başka bir ifadeyle, Erdoğan’ın “İleri Demokrasi, Yeni Türkiye” adları altında gerçekleştirmeye çalıştığı ve son aşamasına getirdiği dinci faşist devlet projesi şimdilik askıya alındı. Bu bağlamda, halkları birbirine kırdırmaya yeltenecek derecede gözünü karartmış kişi diktatörlüğü projesiyle birlikte mezhepçi Yeni Osmanlıcılık ve bölgesel savaşlarda taşeronluk projeleri de reddedildi; yanı sıra yolsuzlukların hesabının sorulması iradesi ortaya kondu.

Seçimin en önemli diğer sonucu da, Kürt sorununa demokratik barışçı çözüm iradesinin beyanıdır. Sorunun silahsız çözümüne yönelik irade beyanı sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi elitine değil, PKK’ye de yöneliktir. Kürt coğrafyasında AKP karşısında elde ettiği ezici üstünlük, silahsız çözüm için HDP’yi eskisinden çok daha güçlü bir aktör haline getirdi. Geçen yazıda da vurguladığımız gibi, bu sonuç AKP’den kopan dindar Kürtlerin desteğinden ziyade sosyalistlerin ve demokratların destek vermesinin sonucudur. Meclis’te üçüncü parti konumuna yükselen HDP bundan sonra, parti programına aykırı olarak salt Kürt kimliğine odaklı bir politika izler ve “Kürtlere özerklik, Abdullah Öcalan’a ev hapsi” karşılığında AKP’ye eklemlenirse, bir daha hiçbir şekilde sosyalistlerin demokratların sempatisini ve desteğini alamaz.

*** 

Ya HDP barajı geçemeseydi?

Kabul etmeli ki, dinci faşist kişi diktatörlüğüne gidişin kesintiye uğraması, Kürt meselesine barışçı çözüm iradesinin çok güçlü bir şekilde Meclis’e yansıması, HDP’nin yüzde 10’luk utanç barajını geçmesiyle sağlandı. AKP’li eski bir vekilin ifadesiyle iki yıl önceki Gezi Direnişi’nde elde edilemeyen sonuç seçim sandığında alındı. HDP barajı geçemeseydi şimdi AKP’nin tek başına hükümet kurması ve Erdoğan’ın (anayasa değişikliğine sayı yetmeyeceğinden) fiili kişisel diktatörlüğü tartışılıyor olacaktı. Çözüm sürecinin ise esamisi okunmayacaktı. Şimdi bile AKP faşizminin ergen silahşorları çözümün ancak filminin yapılabileceğinden söz etmektedirler.

Erdoğan’ın tökezlemesi ve dinci faşist diktatörlük projesinin duraklatılması, Kürt meselesine barışçı siyasi çözüm iradesi, toplumsal barış açısından da yaşamsal önemdedir. Bu gerçeği herkesten önce kavraması gerekenler ise sosyalist kişi ve örgütlerdir. Toplumun terörize edildiği, tabutların peş peşe dizildiği, en basit hak ve özgürlüklerin bile kullanılamadığı çatışma ortamlarının zararını ve acısını en çok sosyalistler görür.

***

Tayyip Erdoğan iktidarı terk etmeye yanaşmayacaktır

Seçim ülke genelinde hissedilir bir rahatlama sağladı, toplumsal barış umudu güçlendi. Ancak bu rahatlığın uzun sürmeyeceği açıktır. Erdoğan ve AKP kayba uğramış olmakla birlikte hâlâ çok güçlüdür. Ayan beyan görüldüğü üzere Erdoğan, halkın yüzde 60’ı tarafından reddedildi diye dinci faşist tek adam diktatörlüğü hayalinden vazgeçmiş değildir. Arkasında hiç de hafife alınamayacak, yüzde 40 oranında seçmen desteği vardır. TBMM’de ise tek başına hükümet için muhalefetten sadece 18 milletvekilini kendi safına çekmesi yeterlidir. Değil muhalefet partilerine hükümet kurma şansı vermek veya bir muhalefet partisiyle koalisyona gitmek, kendi partisi içinde bile iktidarı paylaşmaya tahammülü olmayan Erdoğan, sermaye siyasetinin kirli labirentinde ne yapıp edip iktidarını sürdürme yollarını arayacaktır. Aksi halde çıkacağı yolculukta tıknefes kalıp belki de cezaevine tıkılacağının bilincindeki Erdoğan’ın iktidarı direnmeksizin bırakması beklenmemelidir.

Tayyip Erdoğan’ın iktidarını korumasının görünen iki seçeneği vardır. Ya Meclis’teki sayısal eksiğini tamamlayarak tek başına AKP hükümeti kurmak ya da hükümet kurmayı beceremeyecek muhalefetin dağınıklığından yararlanarak seçimi tekrarlamak. Görünmeyen, telaffuz edilemeyen üçüncü seçenek ise…

Mevcut siyasi konjonktürde her iki seçenek de mümkündür. Zaten medyaya ve kamuoyuna yansıyan sinyallerden anlaşılacağı üzere bu doğrultuda ilk adımların da atıldığı anlaşılmaktadır. Erdoğan, seçimin sayısal sonucunu kabullenmiş “olgun lider” algısı yaratmaya yönelik ılımlı bir dil kullanmaya başlamıştır. Sonrasındaki adım, ülkenin hükümetsiz kalmaması için bütün yolların denendiği, ancak muhalefet partilerinin ne kendi aralarında hükümet kurabildikleri ne de AKP ile koalisyona razı oldukları algısının yaratılmasıdır. Nihayet, 350’si ilk kez seçildiği için tekrar seçime tahammülü olmayan milletvekillerinden yeterli sayıda transfer veya güvenoyu desteğiyle tek başına AKP hükümeti kurmak. Bu da olmazsa parlamentonun feshi ve Erdoğan’ın tüm dizginleri eline alacağı Geçici Bakanlar Kurulu ile tarihi belirsiz bir seçime gitmek.

(Bu arada, HDP’ye giden muhafazakâr Kürt seçmenleri geri döndürmek için HDP’yi ve PKK’yi terör ortamına çekmek. Son aylarda ve haftalarda Hizbullah ve HÜDAPAR merkezli provokasyonların dindar Kürtleri AKP’ye geri döndürme amaçlı olduğu aşikârdır. Çatışma yaygınlaştığında MHP’nin de devlet yanlısı bir tutumla HDP’yi açıkça hedef alacağı ve AKP ile aynı mevziye gireceği kuşkusuzdur. Bu ortamda tekrarlanacak seçimde HDP barajı geçsin geçmesin, AKP’nin oyunu birkaç puan arttırması tek başına hükümet için yeterli olacaktır. )

***

Muhalefet AKP’siz hükümet kurabilir mi?

Parlamento’daki muhalefet, Erdoğan’ın gözle görünür taktiğini boşa çıkartabilecek midir? Tümüyle olanaksız değilse de çok zor. Muhalefet partilerinin hükümet kurmaya yetecek sayısal çoğunluğuna karşın AKP’siz hükümet seçenekleri çok ama çok zayıftır.

Verili siyasi konjonktürde MHP ile HDP’nin koalisyon çatısı altında biraraya gelmeleri hayal bile edilemez. Esasen HDP’nin hükümete girmesi gibi tüm siyasal ezberi bozucu bir seçeneği devletin kabulleneceğini beklemek de aynı ölçüde hayaldir.

CHP/MHP azınlık hükümetine HDP’nin veya CHP/HDP azınlık hükümetine MHP’nin dışarıdan destek vermesi formülünün de fikir jimnastiği olmanın ötesinde gerçekleşme olasılığı yoktur.

Akla gelebilecek son seçenek, HDP ve MHP’nin hükümete girmeden dışarıdan desteğiyle CHP azınlık hükümetidir. Yani, 1998 yılında sadece 63 sandalyeye sahip Bülent Ecevit’in bütün partilerin desteğiyle kurduğu seçim hükümetine benzer bir hükümet modeli. Bugün CHP kurabilirse, en fazla seçim ve siyasi partiler yasalarında değişiklik, yolsuzlukları soruşturma komisyonunun kurulması, AKP iktidarının bürokraside ve sosyal hayatta yol açtığı tahribatı kısmen telafi etmeye yönelik onarımla sınırlı bir programı hayata geçirebilir ve öngörülen süre sonunda erken seçime gider.

Ne var ki, MHP ve HDP destek vermeyi kabul etse bile böyle bir hükümetin kurulabilmesi, Anayasa gereğince “Cumhurbaşkanı” Erdoğan’ın rızasına bağlıdır. Erdoğan’ın ise bu seçeneğe rıza göstereceğini ummak saflık derecesinde iyimserliktir.

Şu da vurgulanmalıdır ki, bir mucize gerçekleşse ve AKP’siz bir hükümet kurulsa bile, emeğin ve ezilenlerin hükümeti olmayacaktır. HDP ve CHP’deki demokrat vekillerin sayısı ve gücü, ezilenler ve emekçiler için çalışacak bir hükümet kurulmasına yetmeyecektir.

***

Özetle, Erdoğan’ın mutlak yetkiye sahip başkan olma ve son aşamasına getirdiği dinci faşist devlet projesi seçimde reddedildi; ama un ufak edilip çöp sepetine atılamadı. Esasen, verili sınıfsal güç dengesinde dinci faşist kişi diktatörlüğü projesinin çöp sepetine atılması, Kürt meselesinin asgari barışçı çözüme kavuşturulması, asgari ölçüde burjuva demokrasisinin hayata geçirilmesi için bile toplumun kat etmesi gereken yol daha çoook uzundur. Sosyalist hareketin kat etmesi gereken yol ondan da uzundur. Umulur ki, hiç değilse bundan sonra sosyalist kişi ve örgütler ideolojik mücadele adı altında birbirleriyle ve sınıf dostlarıyla didişmek yerine asıl olarak sınıf rakiplerini yıpratmak ve teşhir etmek için çaba gösterirler.

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…