Mustafa Alabora ABD’nin kendisinde neden darbe olmadığını ilk bulan kişidir (!): “Çünkü orada Amerikan elçiliği yoktur!”
1963 yılından 2014 yılına kadar tam 45 tiyatro oyununda ve 1962-2015 yılları arasında 34 dizi ve sinema filminde rol alan; 1965-1996 yılları arasında 6 tiyatro oyunun yönetmenliğini, 1974-2008’de 34 sinema film ve dizide değişik karakterlerin seslendirmesini ve yine 1980-2000 tarihleri arasında tam 23 dizi ve sinema filminde seslendirme yönetmenliği yapan Mustafa Alabora’nın anılarını okuduktan sonra bir kere daha okuma ihtiyacı hissetim. Kültürel zenginlik tarihle birlikte beni çağırıyordu.
Herkesin bu yolculuğa çıkıp onun İŞİM GÜCÜM YAŞAMAK adlı anılarını okumasını dilerim.
Karşımızda yaşamın tüm zenginliklerini siyasi, sanatsal ve kültürel olarak damıtmış, kendisiyle barışık fakat delişmen ve mütevazı, cağımızın bilge kişisi duruyordu. ‘topraktan öğrenip kitapsız bilen’ değildi o. Ama onların en yakın dostuydu. Hem çağının en büyük başkaldırısına Yılmaz Güney ve bizlerle katılmış hem de hepimizin bir şekilde uzaktan tanıdığı ve önemsediği değerlerle yani dayısı, teyzesi, aile dostu veya arkadaşlarıyla yaşam yoluna çıkmıştı. Onun bu zenginliğinin tadına ancak kitabını satır satır okuyarak varabilirsiniz.
Nerden başlayayım bilmiyorum ki!
Ailesi: Tıraş olurken bile opera okuyan tenor baba Sabahattin, tiyatro oyuncusu anne Hayat, besteci ve söz yazarı dayı Selahattin Pınar ve onun eşi ilk Müslüman oyuncu Afife Jale.. Yine ünlü tiyatro oyuncusu teyze Melahat İçli ve kocası Abdurrahman Palay, diğer teyzesinin kızı oyuncu Derya Alabora ve onun Devlet Tiyatro, Opera ve Bale’sinde sanatçı babası yani Mustafa’nın eniştesi. Kaç kişinin bu derece bereketli, renkli ve kültürel zenginlikte bir ailesi vardır ki?
İsterseniz bir de çevresine bakalım!
Aile dostları: Zeki Müren, Salih Tozan, annesinin arkadaşı Suna Pekuysal, Toto Karaca…
Arkadaşları: Müjdat Gezen, Erdal Özyağcılar, Erdoğan Akduman, Haldun Dormen, Savaş Dinçel, Halil Ergün, Vasıf Öngören, Tuncel Kurtiz, Tuncer Necmioğlu, Umur Bugay, Aydın Engin, Selahattin Hilav, Fethi Naci, Ahmet Arif…
Öğretmenleri: Sabahattin Kudret Aksal, Melih Cevdet Anday, Ahmet Kutsi Tecer, Burhan Toprak, Yıldız Kenter…
(Not: Mustafa, derslerini arasıra hocası Anday’la Çicek Pasajında yapar.)
Yaşadığı İstanbul: Onun yaşadığı İstanbul, Langa da hıyar, Sütlüce’de mısır, Yedikule’de marul, Arnavutköy’de çilek, Mecidiyeköy’de dut, Emirgan’da Bülbül’ü ile anılırdı. Tepebaşında Dram ve Komedi tiyatrosunu hatırlayan var mı? Aksaray da ki Küçük Opera’yı?
Biraz da kendisi: Henüz 9 yaşında bir çocuk iken 6-7 Eylül olaylarının yıkıntıları üzerinde dolaşarak gerçeklerle yüzleşti. Ailesi, onun ünlü bir oyuncu ve klasik Türk-batı müziğinde yetkin bir dinleyici, amatör ressam, bongo çalan müzisyen ve balet olmasını sağladı. Aynı zamanda 1969 yılında Âşık Nesimi, İsmail İpek ve Rahmi Saltık aracılığıyla Halk müziğiyle tanışan Alabora, Pir Sultan’dan, Neşet Ertaş’dan ve Âşık Veysel’den türküleri zevkle söylüyor.
Yıldız Kenter’in ‘canikosu’ Alabora, sahneye ilk adımını 1963 yılında ‘Bizim Şehir’ adlı oyunla bir gazeteci olarak attı. Ve tiyatro da ilk parasını 1964 yılında Münir Özkul’la turneye çıktığında kazandı. İlk tiyatro grubunu kurarak 1965 de patronluğu tattı.
Kent Oyuncuları’nda çalışırken oyuncuların hakları için sendikalaşma faaliyeti gösterir ve işinden kovulur. Aynı şekilde Şehir Tiyatrolarında çalışırken yevmiyeler verilmeyince provalara gitmeyen Mustafa bu defa Muhsin Ertuğrul tarafından atılır.
Şehir tiyatrolarında Muhsin Ertuğrul, İsmail Dümbüllü, Vasfi Rıza Zorlu, Feridun Karakaya, Erol Günaydın, Gazanfer Özcan, Nejat Uygur, Halide Pişkin, Münir Özkul gibi sanatçıların yürüttüğü alaylı halkçı geleneği sürdürür.
Mustafa, Kent oyuncularından ayrılınca 1968 yılında Müjdat Gezen, Tuncel Kurtiz, Tuncer Necmioğlu, Umur Bugay ve Aydın Engin tarafından kurulan Halk Oyuncuları’na katılır. Fakat Brecht’in epik tiyatro anlayışının peşinden giden Alabora HO’dan da ayrılıp Vasıf Öngören, Halil Ergün ve Erdoğan Akduman’la birlikte Ankara Birliği Sahnesi’ni kurarlar. Demirel’in adamları sahneyi sürekli basar. Mustafa da gider Deniz Gezmiş ve arkadaşlarından yardım alır. Fakat tiyatroyu yakar Adalet Partililer.
12 Mart darbesiyle ‘hayatımda hiçbir zaman düzen adamı olamadım, olmadım” diyen Alabora, İşçi Partisi’nden MDD’ye, oradan da THKP-C saflarına nasıl geçtiğini anlatıyor. Örgüte yani THKP-C’ye Yılmaz Güney’in ve kendisinin yardımlarını iletiyor. Daha doğrusu benimle buluşuyor, bende MK’ye iletiyorum. O da ben de Ecevit affıyla 1974 yılında çıktık.
Mehmet Ali’nin annesi Betül Arım’la 1976 nın başlarında evlenen Mustafa, daha sonra anlaşarak ve dost kalarak ayrılırlar. 1990 yılında SHP’li Ayşenur hanımla 6 yıl süren bir evlilik yapar.
12 Eylül Darbesi sonrası Başar Sabuncu, Orhan Alkaya, Haşmet Zeybek, Savaş Dinçel, Aliye Uzunatağan, Ali Taygun, Ergün Işıldar ile birlikte işten atılan Mustafa bir buçuk yıl süren balıkçılık hayatına atılır. Daha sonrası bir ara ev telefonunu satarak geçimini sürdüren Alabora, 1984 sonrası dublaj işleri, seslendirme yönetmeliği vb. ile hayatını devam ettirir.
Sonra da Müjdat Gezen’in cömert ve müşfik eli uzanır:1991-2011 yılarında 'de Müjdat Gezen Sanat Merkezinde (MSM)'dir artık.
Salih Tozan’dan rakı içmenin inceliklerini öğrenen Alabora yıllar sonra onun torununa rakı içmeyi öğretir.
Hayat felsefesi: Çok renklilik, çok seslilik, bireysel tercihlere saygı konusunda duyarlı olan Mustafa, demokrasiyi toplumda tek bir kişi de olsa o kişinin haklarına saygı ve onların korunması olarak görür.
Geleceğe, ilerletici, geliştirici ve kalıcı değerleri aktarmanın yol ve yöntemlerini bize şöyle sufle ediyor Mustafa: “Ben hergün yürürken bana öğretilen her şeyi yeniden yeniden gözden geçiririm” ve ileriki sayfalarda devam ediyor: “Sorgulamanın ve özeleştirinin dönüştürücü gücü olduğuna inanıyorum.”
Fikri olarak genç kalmanın sırlarını yürümeye ve yukarıdaki düşünceye bağlayan Mustafa, önünde bu konuda iki örnek kişiden bahsediyor: Mücap Ofluoğlu ve Aydın Boysan. Banu Zeytinoğlu’nun deyimiyle onlar '90-60-90' şimdilik.
Mustafa Alabora’nın, demokrasinin D’sinden bi haber, nalıncı keseri gibi kendine yontan ve at gözlüğü ile dolaşan demokrasi taraftarlarıyla olan yol ayrımını mutlaka okumalısınız.
Taksim Gezi Parkında ağaçlar kesilmeye başladığında Mehmet Ali ile birlikte baba oğul protestoların başını çekerler.
Mustafa, Gezi olaylarını bana göre çok isabetli bir değerlendirmeye tabi tutar: “Bu, bizim bilmediğimiz bir boyut. …Bizim gençliğimize, 68’ kuşağına hiç benzemiyorlardı. Belki de dünyada örneği olmayan bir boyuttu. Bu kadar çok parçalı, başka görüşten insanların bir arada olduğu bir hareket görmedim… Bu çocuklar bırak kavgayı, …orada nerdeyse komünal bir toplum kurmayı başardılar.”
Mustafa’dan bir AFORİZMA:
Bizim gibi geri kalmış ülkelerde askeri darbeleri ABD Hükümetinin yaptırdığı hepimizin malumu. Mustafa ABD’nin kendisinde neden darbe olmadığını ilk bulan kişidir(!): “Çünkü orada Amerikan elçiliği yoktur!”
SONSÖZ
Hayatına ‘hanım eteğinin değmesi’yle durulan ve ‘ele avuca sığan’ bir Mustafa Alabora var artık karşımızda. Pekâlâ, bu, kendi tabiriyle ‘hayvan terbiyecisi’ kim acaba. İşte o, Mustafa’nın ‘büyük aşkım’ dediği BANU ZEYTİNOĞLU.
Mutlulukları daim ve tüm insanlığa örnek olsun!
NOT:
Dayı Selahattin Pınar’ın, karısı Afife Jale için yazdığı şarkılarından biri:
Nerden sevdim o zalim kadını
Bana zehretti hayatın tadını
Söylemem sormayın asla adını
Bana zehretti hayatın tadını
Yine S. Pınar’ın kendi babasına yaktığı şarkı:
Gecenin matemini aşkıma örtüp sarayım
Gittin artık seni ben nerde bulup yalvarayım
Şimdi ben tıpkı şifasız kanayan bir yarayım
Gittin artık seni ben nerde bulup yalvarayım.
Yazarın Dİğer Yazıları
2.ci 'Allahın büyük lütfu' yaklaşıyor mu?
19 Şubat 2020Yüzbaşı İlyas Aydın: Devrimin iyileşmeyen yarası
23 Ocak 2020Ülkemizin sosyo-ekonomik, siyasi yapısı-1
26 Kasım 2019Aydınların Sefaleti
22 Ekim 2019Kitleleri birleştiren iki güç: Demirtaş ve İmamoğlu
19 Eylül 2019Erdoğan nereye koşuyor?
24 Temmuz 2019Devrimci hareketin can alıcı sorunu
13 Temmuz 2019İmamoğlu'nun cesareti nereden geliyor?
20 Mayıs 2019CHP: umut mu yoksa çaresizlik mi?
24 Mart 2019Erdoğan'ın (ve AKP'nin) krılma noktaları ve HDP
12 Mart 2019Bidon Kafalılar ve Chape varya Chape
27 Şubat 2019Allahsız Müslümanlar ve İslamcı Laikler -1
14 Şubat 2019Devrimci ve Sosyalist kamuoyuna
21 Haziran 2018Normal ve anormal insan profili
15 Kasım 2017Adalet Yürüyüşü ve Ortak Mücadele Anlayışı Üzerine
8 Temmuz 2017Ya biat ya mevt ya da ortak hareket!
4 Ağustos 2016R.T. Erdoğan'ın 12 Eylül'lünün sonu mu?
7 Temmuz 2016Türkiye'de sağ partilerin paradigması ve AKP'nin geleceği
9 Mart 2016Enseyi karartmak yok!
5 Kasım 2015AKP'nin düşüş eğrisi
26 Ekim 2015