Muktedirleri sorgulayan, halkın yanında bir sanatçı: Mustafa Alabora

Selçuk Ş. POLAT

17 Nisan 2015
Muktedirleri sorgulayan, halkın yanında  bir sanatçı: Mustafa Alabora

Mustafa Alabora ABD’nin kendisinde neden darbe olmadığını ilk bulan kişidir (!): “Çünkü orada Amerikan elçiliği yoktur!”

1963 yılından 2014 yılına kadar tam 45 tiyatro oyununda ve 1962-2015 yılları arasında 34 dizi ve sinema filminde rol alan; 1965-1996 yılları arasında 6 tiyatro oyunun yönetmenliğini, 1974-2008’de 34 sinema film ve dizide değişik karakterlerin seslendirmesini ve yine 1980-2000 tarihleri arasında tam 23 dizi ve sinema filminde seslendirme yönetmenliği yapan Mustafa Alabora’nın anılarını okuduktan sonra bir kere daha okuma ihtiyacı hissetim. Kültürel zenginlik tarihle birlikte beni çağırıyordu.

Herkesin bu yolculuğa çıkıp onun İŞİM GÜCÜM YAŞAMAK adlı anılarını okumasını dilerim.

Karşımızda yaşamın tüm zenginliklerini siyasi, sanatsal ve kültürel olarak damıtmış, kendisiyle barışık fakat delişmen ve mütevazı, cağımızın bilge kişisi duruyordu. ‘topraktan öğrenip kitapsız bilen’ değildi o. Ama onların en yakın dostuydu. Hem çağının en büyük başkaldırısına Yılmaz Güney ve bizlerle katılmış hem de hepimizin bir şekilde uzaktan tanıdığı ve önemsediği değerlerle yani dayısı, teyzesi, aile dostu veya arkadaşlarıyla yaşam yoluna çıkmıştı. Onun bu zenginliğinin tadına ancak kitabını satır satır okuyarak varabilirsiniz.

Nerden başlayayım bilmiyorum ki!

Ailesi: Tıraş olurken bile opera okuyan tenor baba Sabahattin, tiyatro oyuncusu anne Hayat, besteci ve söz yazarı dayı Selahattin Pınar ve onun eşi ilk Müslüman oyuncu Afife Jale.. Yine ünlü tiyatro oyuncusu teyze Melahat İçli ve kocası Abdurrahman Palay, diğer teyzesinin kızı oyuncu Derya Alabora ve onun Devlet Tiyatro, Opera ve Bale’sinde sanatçı babası yani Mustafa’nın eniştesi. Kaç kişinin bu derece bereketli, renkli ve kültürel zenginlikte bir ailesi vardır ki?

İsterseniz bir de çevresine bakalım!

Aile dostları: Zeki Müren, Salih Tozan, annesinin arkadaşı Suna Pekuysal, Toto Karaca…

Arkadaşları: Müjdat Gezen, Erdal Özyağcılar, Erdoğan Akduman, Haldun Dormen, Savaş Dinçel, Halil Ergün, Vasıf Öngören, Tuncel Kurtiz, Tuncer Necmioğlu, Umur Bugay, Aydın Engin, Selahattin Hilav, Fethi Naci, Ahmet Arif…

Öğretmenleri: Sabahattin Kudret Aksal, Melih Cevdet Anday, Ahmet Kutsi Tecer, Burhan Toprak, Yıldız Kenter…

(Not: Mustafa, derslerini arasıra hocası Anday’la Çicek Pasajında yapar.)

Yaşadığı İstanbul: Onun yaşadığı İstanbul, Langa da hıyar, Sütlüce’de mısır, Yedikule’de marul, Arnavutköy’de çilek, Mecidiyeköy’de dut, Emirgan’da Bülbül’ü ile anılırdı. Tepebaşında Dram ve Komedi tiyatrosunu hatırlayan var mı? Aksaray da ki Küçük Opera’yı?

Biraz da kendisi: Henüz 9 yaşında bir çocuk iken 6-7 Eylül olaylarının yıkıntıları üzerinde dolaşarak gerçeklerle yüzleşti. Ailesi, onun ünlü bir oyuncu ve klasik Türk-batı müziğinde yetkin bir dinleyici, amatör ressam, bongo çalan müzisyen ve balet olmasını sağladı. Aynı zamanda 1969 yılında Âşık Nesimi, İsmail İpek ve Rahmi Saltık aracılığıyla Halk müziğiyle tanışan Alabora, Pir Sultan’dan, Neşet Ertaş’dan ve Âşık Veysel’den türküleri zevkle söylüyor.

Yıldız Kenter’in ‘canikosu’ Alabora, sahneye ilk adımını 1963 yılında ‘Bizim Şehir’ adlı oyunla bir gazeteci olarak attı. Ve tiyatro da ilk parasını 1964 yılında Münir Özkul’la turneye çıktığında kazandı. İlk tiyatro grubunu kurarak 1965 de patronluğu tattı.

Kent Oyuncuları’nda çalışırken oyuncuların hakları için sendikalaşma faaliyeti gösterir ve işinden kovulur. Aynı şekilde Şehir Tiyatrolarında çalışırken yevmiyeler verilmeyince provalara gitmeyen Mustafa bu defa Muhsin Ertuğrul tarafından atılır.

Şehir tiyatrolarında Muhsin Ertuğrul, İsmail Dümbüllü, Vasfi Rıza Zorlu, Feridun Karakaya, Erol Günaydın, Gazanfer Özcan, Nejat Uygur, Halide Pişkin, Münir Özkul gibi sanatçıların yürüttüğü alaylı halkçı geleneği sürdürür.

Mustafa, Kent oyuncularından ayrılınca 1968 yılında Müjdat Gezen, Tuncel Kurtiz, Tuncer Necmioğlu, Umur Bugay ve Aydın Engin tarafından kurulan Halk Oyuncuları’na katılır. Fakat Brecht’in epik tiyatro anlayışının peşinden giden Alabora HO’dan da ayrılıp Vasıf Öngören, Halil Ergün ve Erdoğan Akduman’la birlikte Ankara Birliği Sahnesi’ni kurarlar. Demirel’in adamları sahneyi sürekli basar. Mustafa da gider Deniz Gezmiş ve arkadaşlarından yardım alır. Fakat tiyatroyu yakar Adalet Partililer.

12 Mart darbesiyle ‘hayatımda hiçbir zaman düzen adamı olamadım, olmadım” diyen Alabora, İşçi Partisi’nden MDD’ye, oradan da THKP-C saflarına nasıl geçtiğini anlatıyor. Örgüte yani THKP-C’ye Yılmaz Güney’in ve kendisinin yardımlarını iletiyor. Daha doğrusu benimle buluşuyor, bende MK’ye iletiyorum. O da ben de Ecevit affıyla 1974 yılında çıktık.

Mehmet Ali’nin annesi Betül Arım’la 1976 nın başlarında evlenen Mustafa, daha sonra anlaşarak ve dost kalarak ayrılırlar. 1990 yılında SHP’li Ayşenur hanımla 6 yıl süren bir evlilik yapar.

12 Eylül Darbesi sonrası Başar Sabuncu, Orhan Alkaya, Haşmet Zeybek, Savaş Dinçel, Aliye Uzunatağan, Ali Taygun, Ergün Işıldar ile birlikte işten atılan Mustafa bir buçuk yıl süren balıkçılık hayatına atılır. Daha sonrası bir ara ev telefonunu satarak geçimini sürdüren Alabora, 1984 sonrası dublaj işleri, seslendirme yönetmeliği vb. ile hayatını devam ettirir.

Sonra da Müjdat Gezen’in cömert ve müşfik eli uzanır:1991-2011 yılarında 'de Müjdat Gezen Sanat Merkezinde (MSM)'dir artık.
Salih Tozan’dan rakı içmenin inceliklerini öğrenen Alabora yıllar sonra onun torununa rakı içmeyi öğretir.

Hayat felsefesi: Çok renklilik, çok seslilik, bireysel tercihlere saygı konusunda duyarlı olan Mustafa, demokrasiyi toplumda tek bir kişi de olsa o kişinin haklarına saygı ve onların korunması olarak görür.

Geleceğe, ilerletici, geliştirici ve kalıcı değerleri aktarmanın yol ve yöntemlerini bize şöyle sufle ediyor Mustafa: “Ben hergün yürürken bana öğretilen her şeyi yeniden yeniden gözden geçiririm” ve ileriki sayfalarda devam ediyor: “Sorgulamanın ve özeleştirinin dönüştürücü gücü olduğuna inanıyorum.”

Fikri olarak genç kalmanın sırlarını yürümeye ve yukarıdaki düşünceye bağlayan Mustafa, önünde bu konuda iki örnek kişiden bahsediyor: Mücap Ofluoğlu ve Aydın Boysan. Banu Zeytinoğlu’nun deyimiyle onlar '90-60-90' şimdilik.

Mustafa Alabora’nın, demokrasinin D’sinden bi haber, nalıncı keseri gibi kendine yontan ve at gözlüğü ile dolaşan demokrasi taraftarlarıyla olan yol ayrımını mutlaka okumalısınız.

Taksim Gezi Parkında ağaçlar kesilmeye başladığında Mehmet Ali ile birlikte baba oğul protestoların başını çekerler.

Mustafa, Gezi olaylarını bana göre çok isabetli bir değerlendirmeye tabi tutar: “Bu, bizim bilmediğimiz bir boyut. …Bizim gençliğimize, 68’ kuşağına hiç benzemiyorlardı. Belki de dünyada örneği olmayan bir boyuttu. Bu kadar çok parçalı, başka görüşten insanların bir arada olduğu bir hareket görmedim… Bu çocuklar bırak kavgayı, …orada nerdeyse komünal bir toplum kurmayı başardılar.”

Mustafa’dan bir AFORİZMA:
Bizim gibi geri kalmış ülkelerde askeri darbeleri ABD Hükümetinin yaptırdığı hepimizin malumu. Mustafa ABD’nin kendisinde neden darbe olmadığını ilk bulan kişidir(!): “Çünkü orada Amerikan elçiliği yoktur!”

SONSÖZ
Hayatına ‘hanım eteğinin değmesi’yle durulan ve ‘ele avuca sığan’ bir Mustafa Alabora var artık karşımızda. Pekâlâ, bu, kendi tabiriyle ‘hayvan terbiyecisi’ kim acaba. İşte o, Mustafa’nın ‘büyük aşkım’ dediği BANU ZEYTİNOĞLU.

Mutlulukları daim ve tüm insanlığa örnek olsun!


NOT:

Dayı Selahattin Pınar’ın, karısı Afife Jale için yazdığı şarkılarından biri:

Nerden sevdim o zalim kadını
Bana zehretti hayatın tadını
Söylemem sormayın asla adını
Bana zehretti hayatın tadını

Yine S. Pınar’ın kendi babasına yaktığı şarkı:

Gecenin matemini aşkıma örtüp sarayım
Gittin artık seni ben nerde bulup yalvarayım
Şimdi ben tıpkı şifasız kanayan bir yarayım
Gittin artık seni ben nerde bulup yalvarayım.

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. 2.ci 'Allahın büyük lütfu' yaklaşıyor mu?
    RAND RTE’yi uyarmış: ordu içinde orta kademelerde bir potansiyel var aman dikkat et diye! Zaten Erdoğan da bu uyarıyı almış ki gerekli çalışmalara çoktan başlamış bile .. Orduyu önce Kürtlerle…
  2. Yüzbaşı İlyas Aydın: Devrimin iyileşmeyen yarası
    Bu yazıda, eti budu belli ve bir türlü belini doğrultamayan Türkiye devrimci hareketinden sadece İlyas Aydın örneğini vererek sol içi şiddetin saflarımızda açtığı yarayı sergilemeye çalışacağım.  Yüzbaşı İlyas Aydın, 1970’lerde…
  3. Ülkemizin sosyo-ekonomik, siyasi yapısı-1
    Bir yanda sosyal bir inancı savunan Alevi kesimlerle, onların kafasını kesmeyi arzu eden İslamcı teröristler aynı apartmanlarda ikamet ediyorlar. Ülkedeki bölünmüşlük sadece ilerici-gerici ekseninde seyretmiyor. İkinci büyük bölünmüş etnisite üzerinden…
  4. Aydınların Sefaleti
    Aydınların Sefaleti
    22 Ekim 2019
    İştirakçi Hilmi’nin liderliğini yaptığı ve uğruna öldürüldüğü mücadelesine 100 yıl sonra dönüp baktığımızda acı bir gerçekle karşılaşıyoruz. Dönemi belirleyen iki hâkim sınıf partisinden biri olan Hürriyet ve İhtilaf Fırkası (H.İ.F.)…
  5. Kitleleri birleştiren iki güç: Demirtaş ve İmamoğlu
    Diktatörlüğe karşı olan bizler, bu iki liderin eksiklik ve kurumsal pozisyonlarını abartmadan, onların aidiyetlerini, ‘aşil topuklarını’ bilerek, İmamoğlu’nun ısrarlı ve ahkâm kesmeyen tavrını ve Demirtaş’ın seçimlerde izlediği ‘büyük tehlike için…
  6. Erdoğan nereye koşuyor?
    Erdoğan nereye koşuyor?
    24 Temmuz 2019
    Bu soruya doğru cevabı verebilirsek sanırım iktidarın geleceğini de az çok tahmin edebileceğiz. Erdoğan iktidarı, ekonomik kriziyle, siyasi alandaki terör severliğiyle, ideolojik düzeyde ortaçağ zihniyetiyle ve de örgütsel olarak her…
  7. Devrimci hareketin can alıcı sorunu
    Temel Demirer, son seçimde, boş oy atan Sibel Özbudun ve kendisinin tutumlarını açıklayan yazılarına yaptığım eleştiriye öfkeyle cevap vermiş. Öfke duygu demektir. Tartışmalarda bilgi ve mantık yerine duygular geçiyorsa, o…
  8. İmamoğlu'nun cesareti nereden geliyor?
    Niye seçime girip yasal gözükecek hileler ve atraksiyonlarla uğraşıyor ki? Kayyum atasın olsun bitsin! Demek ki bu oyunda karşılıklı güçler devrede. İşte bütün bunlar diktatörlüğümüzün Madein-NATO olduğunu gösteriyor. 23 Haziran,…
  9. CHP:  umut mu yoksa çaresizlik mi?
    CHP ve sağ tabanının gözünü açacak olan ise, ekonomik ve siyasi kriz anıdır. Özellikle Erdoğan’ın iktidarı kaybetme korkusuyla CHP’ye yönelmesi örneğin CHP’li belediyelere Kayyum ataması vb. adımları bu kitleyi devrimci…
  10. Erdoğan'ın (ve AKP'nin) krılma noktaları ve HDP
    AKP’ye diş bileyen kendi seçmenini tüm anti-Kürtçü politikalarına rağmen Millet İttifakını desteklemeye yönlendiren HDP’nin bu hamlesi, sosyalist hareketlerin çok ötesinde bir gelişmişliğe işaret ediyor. Bu bölümde esas olarak AKP yani…
  11. Bidon Kafalılar ve Chape varya Chape
    Yukardaki başlık; ezilen, horlanan ve sömürülen kitlelerin bir araya gelmemesi için yürütülen kampanyanın şifresi. “Bidon kafalılar, cahiller, göbeğini kaşıyanlar, her yeri pisletenler” vb. ajitasyonlarla halkın bir kesimi aşağılanmakta ve bu…
  12. Allahsız Müslümanlar ve İslamcı Laikler -1
    Gelinen noktada toplum giderek diyalektik ikili bir kamplaşmaya doğru akmaktadır. Bir yanda milliyetçi-ulusalcı-İslamcılar diğer yanda kadınlar, emekçiler, Aleviler, Kürtler, aydınlar, ötekileştirilenler ve demokratlar. Ülkemizdeki toplumsal ırmak ne yazık ki yüz yıldır…
  13. Devrimci ve Sosyalist kamuoyuna
    68'liler Birliği Vakfı başkanının açıklamasına cevap: Devrimcilik ülkemizde ezilen halkların yanında olmak demektir; onların haklı ve meşru isteklerini desteklemek, acılarına ortak olmak ve onlara yapılan zulüm ve katliamlara karşı durmak…
  14. Normal ve anormal insan profili
    Diktatörlerin ilk işi, yargıyı yani az-çok çalışan vicdanı söküp atmaktır. Onun yerine kendi hastalıklı, monolitik beyninin ürettiği her kararı aynen onaylayan bir vicdan mekanizmasını yani vicdansızlığı ikame ederler.  İnsanda, davranışlarını,…
  15. Ya biat ya mevt ya da ortak hareket!
    İslami kurallar acımasız ve kesindir: ya biat ya da mevt.. İşte o noktaya hızla yaklaşıyoruz! Tehlike içinde olanlar: emekçiler, çalışanlar, seküler, laik ve modern yaşamdan yana olanlar, Kürtler, Aleviler, aydınlar ve diğerleri.…
  16. R.T. Erdoğan'ın 12 Eylül'lünün sonu mu?
    Erdoğan sınıf tahlilinden uzak, çıkarlarının ona verdiği içgüdüsel pragmatizimle, İsrail'le Ortadoğu'da işbirliğine girerek ABD’yi yumuşatmayı, Bharara’ya baskı yapmasını, Rusya'dan özür dileyerek hem ekonomik iyileşmeyi hem de Suriye politikasını ABD çizgisine…
  17. Türkiye'de sağ partilerin paradigması ve AKP'nin geleceği
    Eğer ekonomik istikrar bozulur veya Ergenekon ittifakı parçalanırsa bu güçler hiç tereddüt etmeden yeni bir sağ partiye doluşmakta tereddüt etmeyeceklerdir. Demek ki aşağıdan yukarı kitlelerin Erdoğan iktidarını alaşağı edeceği bir…
  18. Enseyi karartmak yok!
    Enseyi karartmak yok!
    5 Kasım 2015
    AKP ve Erdoğan’ın sonu, İslami cumhuriyet yolunda ki telaşlı ve yanlış adımları ile kendi içlerinde ki kurtçuklar ve ekonomik kriz vasıtasıyla olacaktır. Ama bu sonu hızlandıracak, dolayısıyla, bizim ihtiyacımız olan ise,…
  19. AKP'nin düşüş eğrisi
    Anketlerde AKP’ye oy vereceklerin oranı %40 civarında gösteriliyor. Fakat aynı halk, Başkanlık sistemini, Suriye politikasını ve diğer hükümet icraatlarını %70 civarında bir oy oranıyla kabul etmiyor. Bu da onun bir…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…