O dönem kendimce (ve daha sonrasında da) sağlam kadro değerlendirmeleri yapıyordum. Nasuh’la birkaç ay sonra mahkeme salonunda karşılaştığımda hayal kırıklığına uğramıştım. Çünkü ufak tefek, bir de güreşçiydi! Bizde ki bu sakat algı sanırım teoriye fazla önem vermeyen militanların özünde vardı. Veya bana ait bir hastalıktı.
THKP-C nin 256 sanıklı ana davası iddianamesi, 1973’ün 6 Mart Salı günü elime geçmişti. Su gibi okuduğumu hatırlıyorum. Merakımı ve ilgimi giderdikten sonra daha spesifik bölümlere yönelmiştim. Bunlardan biri de sanık sıralamasına ilişkin olandı; Her şeyden önce, 185. sırada olmam ve istenen cezanın TCK’nın 141/5. maddesini içermesi deşifre olmamam açısından önemliydi. Fakat en az bunun kadar ilgimi çeken, benden hemen sonra yer alan yani 186 nolu arkadaşı hem benim hemde başka arkadaşların tanımıyor olmasıydı.
O dönem kendimce (ve daha sonrasında da) sağlam kadro değerlendirmeleri yapıyordum. Nasuh’la birkaç ay sonra mahkeme salonunda karşılaştığımda hayal kırıklığına uğramıştım. Çünkü ufak tefek, bir de güreşçiydi! Bizde ki bu sakat algı sanırım teoriye fazla önem vermeyen militanların özünde vardı. Veya bana ait bir hastalıktı. Bu önyargı sanırım onunla dostluk kurmamın önündeki en büyük engeldi. Bu konuyu 2013 yılının sonunda 68’lilerin sarsılmaz ve bilimsel takipçisi sevgili Murat Bijedug’ un da olduğu bir ortamda Nasuh’a telefonda şu şekilde aktarmıştım: “Nasuhcuğum, mahkemede yan yanaydık ama dostluk için hep uzakta kaldık. Eğer bunu başarsaydık gelecek çok farklı olabilirdi” dediğimde beni teskin edercesine hasta hasta moral vermeye çalışıyordu: “Selçuk, Mersin’e geleceğim. Daha çok önemli şeyler konuşacağız…”
Beni teselli eden iki şey var ki bunları sizlerle paylaşmalıyım. Temmuz ayı idi. İyi Biri adlı bir yol filminin Mersin’in Soli-Pompeipolis sahilinde çekimleri vardı. Çekim arasında filmin başkarakter oyuncusuyla sohbet ediyoruz. Tanıdığım en ilginç, sempatik ve usta devrimci sanatçılardan Cengiz Bozkurt, bana geçmişle ilgili çok özel sorular yöneltiyor. Sofistike sorulara imaj kırılması yaratmamak için büyük çaba harcıyorum. İşte o anda imdadıma Nasuh yetişiyor. Nasuh’u arıyorum. Sesi daha bir kırılgan ve yorgun geliyor. Cengiz Bozkurt’tan bahsediyorum. Nasuh, tanıdığını ve divan başkanları olduğunu söylüyor. Şaşkın şaşkın Cengiz’e bakarak onu Nasuh’la baş başa bırakıyorum. Bu son konuşmamda onun sesini duymak bana hiç yoktan teselli veriyor. İkinci bir yaşanmışlık ise daha da serinletici. Murat Bijedug, Nasuh’la sürekli konuşan biri. Bir gün beni ona soruyor. Murat’ın Nasuh’tan işittiklerini bana sevinçle aktarması hakkımda ki düşüncelerini öğrenmeme yol açıyor. İsterdim ki ben de ona, onunla ilgili düşüncelerimi aktarabilseydim.
Gerçekten kahroluyorum! Etrafımız sanki görünmez bir el tarafından boşaltılıyor!
Güle güle THKP-C’nin 186 nolu mütevazı ve devrimci sanığı. Gelecek seni hiç unutmayacak.
Yazarın Dİğer Yazıları
2.ci 'Allahın büyük lütfu' yaklaşıyor mu?
19 Şubat 2020Yüzbaşı İlyas Aydın: Devrimin iyileşmeyen yarası
23 Ocak 2020Ülkemizin sosyo-ekonomik, siyasi yapısı-1
26 Kasım 2019Aydınların Sefaleti
22 Ekim 2019Kitleleri birleştiren iki güç: Demirtaş ve İmamoğlu
19 Eylül 2019Erdoğan nereye koşuyor?
24 Temmuz 2019Devrimci hareketin can alıcı sorunu
13 Temmuz 2019İmamoğlu'nun cesareti nereden geliyor?
20 Mayıs 2019CHP: umut mu yoksa çaresizlik mi?
24 Mart 2019Erdoğan'ın (ve AKP'nin) krılma noktaları ve HDP
12 Mart 2019Bidon Kafalılar ve Chape varya Chape
27 Şubat 2019Allahsız Müslümanlar ve İslamcı Laikler -1
14 Şubat 2019Devrimci ve Sosyalist kamuoyuna
21 Haziran 2018Normal ve anormal insan profili
15 Kasım 2017Adalet Yürüyüşü ve Ortak Mücadele Anlayışı Üzerine
8 Temmuz 2017Ya biat ya mevt ya da ortak hareket!
4 Ağustos 2016R.T. Erdoğan'ın 12 Eylül'lünün sonu mu?
7 Temmuz 2016Türkiye'de sağ partilerin paradigması ve AKP'nin geleceği
9 Mart 2016Enseyi karartmak yok!
5 Kasım 2015AKP'nin düşüş eğrisi
26 Ekim 2015