"Zaman, kimlerin ölümsüzleştiğini, kimlerin daha nefes alırken havyar yiyip viski yudumlarken ölü bulunduğunu elbette çok yakında saptayacaktır" --Niyazi Ağırnaslı
Selam olsun sana ve torunun Suphi gibi insanlığın koruyucularına!
Senin nezdinde tüm insanlığa seslenmek istedim. Torununuz, Nuran’ın yavrusu Suphi Nejat Ağırnaslı, gericiliğe karşı mücadele de hayatını vererek hem geçmiş başkaldırımızı hem kutsal olan değerlerimizi hem seni bize hatırlattı.
Hatırlar mısın? 1969 Aralığında NATO’ya karşı başlattığımız kampanya da ve de 1970 Nisanında ülkücü komandoların İçel Yurduna yaptıkları baskına karşı savaşımız da güvenlik güçleri yine bizleri gözaltına alıp Adliyeye sevk ettiğinde sen hemen yanı başımızdaydın. Yargılama sürerken; sen, beni genç avukatlara göstererek, ben de seni yoldaşlarıma işaret ederek aynı topraktan, Kayserili olduğumuzu söylüyorduk. Değil mi ya Kayseri den de Devrimciler çıkabiliyordu. 1974 yılında cezaevinden çıktıktan sonra seni hep ziyaret edeyim diyordum. Fakat devrim mücadelesi ruhlarımızı, kararlı mücadeleci ve özverili kıldığı kadar henüz vefalı yapmamıştı. Seni arayamadım. Ama seni hep sordum. Biliyordum ki ne zaman kolluk kuvvetleriyle başım derde girer mutlaka sen orda olacaksın. Gerçekten de 1976 yılı Mart ayında okulumuzdaki faşist işgali kaldırmak için mücadele verdiğimiz bir anda Polis yine onların sen de bizim yardımımıza koşmuştun. Hem de hasta hasta. Zaten aksayan bir ayağınla gelirdin hep duruşmalarımıza.
12 Eylül zindanlarında 5 yıl yatıp 1985 yılında dışarı çıkmıştım. İçerde ise, çıktığımda, seni mutlaka ziyaret edeceğime kendime söz vermiştim. Tam tarihini hatırlamıyorum ama ilk işim seni ziyaret olmuştu. Nuran’ın evinde buluştuğumuzu hatırlıyorum. Fakat başka bir şey daha hafızamı zorluyor. Buluştuğumuz ev de sanırım bir küçük çocuk da bizlerle birlikteydi. Nuran’a sormam gerekir! Yoksa o küçük çocuk Suphi Nejat Ağırnaslı mıydı?
Sevgili Niyazi Abi,
Bir sözlükte senin söylediğin bir söze rastladım. Şöyle diyorsun: "zaman, kimlerin ölümsüzleştiğini, kimlerin daha nefes alırken havyar yiyip viski yudumlarken ölü bulunduğunu elbette çok yakında saptayacaktır" Bu öngörün gerçekten de birebir gerçekleşti Abi! Deniz-Yusuf-Hüseyin’in ölüm kararını veren Ankara 1 nolu Skıyönetim Mahkemesi Başkanı Tuğgeneral Ali Elverdi 2010 yılında yediği nesnenin soluk borusuna kaçması nedeniyle öldü. Torunun Suphi’yi katleden gericiler için de benzer bir öngörüye insanların ihtiyacı var. Salt IŞİD adı verilen taşeron bir örgüt için değil; onların sırtını sıvazlayan, pohpohlıyan, onlar vasıtasıyla dünyalıklarını çoğaltmaya çalışan tüm gericileri kapsayan senin öngörünün ne olduğunu sanırım yıllar önceden biliyorum. Hatırlarsın dönemin Başbakanı Demirel şöyle demişti: “Bana sağcıların adam öldürdüğünü söyletemezsiniz!” O zaman bana ne demiştin: ‘Baştakiler göreceksin zamanı gelecek korudukları tarafından yok edilecek.’ Bu öngöründe gerçekleşti abi! S. Demirel’in mirasını ülkücüler ve dinciler daha o sağken paylaştılar. O da kendini CHP’nin kucağına attı. Sanırım bu öngörü bugünkü iktidar sahipleri için de gerçekleşecek. Suphi’nin ve senin ruhun her zaman huzur içinde olacak.
Sevgili Niyazi Abi,
Sana iyi haberlerim var: Türk-İslam Sentezi çatırdamaya başladı. Bu Sentezin vurucu gücü Kürt ayağı hızla bu gövdeden ayrılıyor. Diğer tampon ayağı Aleviler de bu ayrılma sürecine girmiş bulunuyorlar. Ufuk da Türk-İslam Sentezini kötürüm olarak görebiliriz. Bu kıvılcımı 68 ler de bizler atmış olsak da 2010 dan sonra süreç hızlandı. Batı da sanatçı, kültürlü kitlelerin ve de Alevi gençlerin başını çektiği Gezi de ki atmosfer ile, Doğu da Kürt Aydınlanma sürecinin demokratik kazanımları at başı ilerliyor. Yine sırtları sıvazlananlar yine kollanıp güvence verilen zavallılar bu kazanımları yok etmek için IŞİD gibi örgütlerle duygudaşlıklar kuruyor. Suphi gibi gençler ise Kürtlerin haklı davasına omuz vererek Batı ile doğu arasındaki köprüyü sağlamlaştırıyorlar.
Niyazi Abi sanırım son öngörünün gerçekleşmesine az zaman kaldı. IŞİD Ak Parti iktidarın sonunu hazırlamaya var gücüyle devam ediyor.
Selam olsun sana ve torunun Suphi gibi insanlığın koruyucularına!
Yazarın Dİğer Yazıları
2.ci 'Allahın büyük lütfu' yaklaşıyor mu?
19 Şubat 2020Yüzbaşı İlyas Aydın: Devrimin iyileşmeyen yarası
23 Ocak 2020Ülkemizin sosyo-ekonomik, siyasi yapısı-1
26 Kasım 2019Aydınların Sefaleti
22 Ekim 2019Kitleleri birleştiren iki güç: Demirtaş ve İmamoğlu
19 Eylül 2019Erdoğan nereye koşuyor?
24 Temmuz 2019Devrimci hareketin can alıcı sorunu
13 Temmuz 2019İmamoğlu'nun cesareti nereden geliyor?
20 Mayıs 2019CHP: umut mu yoksa çaresizlik mi?
24 Mart 2019Erdoğan'ın (ve AKP'nin) krılma noktaları ve HDP
12 Mart 2019Bidon Kafalılar ve Chape varya Chape
27 Şubat 2019Allahsız Müslümanlar ve İslamcı Laikler -1
14 Şubat 2019Devrimci ve Sosyalist kamuoyuna
21 Haziran 2018Normal ve anormal insan profili
15 Kasım 2017Adalet Yürüyüşü ve Ortak Mücadele Anlayışı Üzerine
8 Temmuz 2017Ya biat ya mevt ya da ortak hareket!
4 Ağustos 2016R.T. Erdoğan'ın 12 Eylül'lünün sonu mu?
7 Temmuz 2016Türkiye'de sağ partilerin paradigması ve AKP'nin geleceği
9 Mart 2016Enseyi karartmak yok!
5 Kasım 2015AKP'nin düşüş eğrisi
26 Ekim 2015